Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/407 E. 2022/904 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2022
NUMARASI : …. Esas

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
2- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR :
2- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –
: … (T.C. Kimlik No: …) – …
DAVA : Tazminat – İhtiyati Tedbir

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
YAZIM TARİHİ : 31/05/2022
Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında 09/02/2022 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şirket adına açılan iş bu davada şirketin zorunlu olarak davalı taraf gösterildiğini, şirket ile yöneticilerinin çıkarlarının çatıştığını, iş bu davada yöneticilerin aynı anda, hem kendilerini, hemde davalı şirketi temsil edemeyeceklerini, bunun yanı sıra yöneticilerin şirket gelirlerini kayıt dışı tutarak şirkete ve diğer ortaklara zarar verdiğini, şirketin sürekli olarak zararda gösterildiğini, kira gelirlerinin kayıtlara işlenmediğini, yönetimin kendilerini şirketten alacaklı hale getirdiklerini, yönetimin şirketin otelinin kiralanması ve işletilmesiyle ilgili bilgi vermediğini, açılan dava nedeniyle şirket yönetiminin şeffaf olamayacağını, yönetim ile ortaklar arasında güven kalmadığını, kanuna ve dürüstlük kurallarına açıkça aykırı işlemler yaptığını, şirket adına yapılacak işlemlerin tarafsız yapılabilmesi için tedbir kararı verilerek davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımu atanmasına, bunun mümkün olmaması halinde denetçi kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince 09/12/2022 tarihli ara karar ile özetle; “… Somut olayda, davalı şirketi temsile yetkili organların bulunduğu ve hali hazırda organ boşluğunun söz konusu olmadığı, mevcut delil durumu ve dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, …”
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin değerlendirmede hataya düştüğünü, şirketin gelirlerinin kayıt dışı tutulduğu dava dilekçesine ekli bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, milyonlarca liralık gelirlerin haricen tahsil edildiğini, şirkette ortakların menfaatinin hiçe sayıldığını, 2020 ve 2021 yıllarında zorunluluk olduğu halde yönetim genel kurul toplantısı için çağrı yapmadığını, davalı yönetici ortakların hiç hesap vermemesi, genel kurul yapmaması, şirket gelirlerini kayıtlara geçirmemesinin aciliyet oluşturduğunu, bu durumun sakıncalı ve telafisi zor olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete yönetici kabul edilmemesi halinde denetçe kayyım atanması talebinden ibarettir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 630. maddesinde, “Her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” şeklinde hüküm düzenlenmiştir (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/05/2017 tarih ve 2015/15039 esas, 2017/2589 karar sayılı ilamı).
Bir şirkete kayyım atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir. Bu kural 4721 sayılı TMK’nın 427/1-4. maddesinde ifade edilmiştir. Bu maddeye göre; Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, yönetim kayyımı atanmak zorundadır.
Yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan söz etmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’nın sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. (Yarg. 11. H.D 08/03/2018 2016/7714 E-2018/1804 K)
Davacılar vekili çeşitli sebeplerle davalılardan …’ye yönetici kabul edilmemesi halinde denetici kayyumu atanmasını talep ettiğini, ilk derece mahkemesince HMK 389/1 ve 390/3 maddelerinden bahisle ihtiyati tedbirin kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki duruma meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici ve sınırlı hukuki koruma olduğunu, gerçek kişiler hakkında getirilen ve TMK 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesinin öğretide tüzel kişiler içinde uygulanabileceğinin kabul edildiğini, TMK 403/2, 426 ve 427. maddelerinde kayyum atanacağına ilişkin düzenlemeler bulunduğu, haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin, yönetimin temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılmasının mahkemelerden istenebileceği, yöneticilerin yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi ve şirketi iyi yönetememeleri durumlarının haklı sebep olarak kabul edileceği, somut olayda davalı şirketi temsile yetkili organların bulunduğu, organ boşluğu olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçeleriyle, tedbir talebinin reddine karar verildiği, tedbirin reddi kararı, yukarıdaki nedenlerle istinaf edilmiş ise de yönetici ve denetçi kayyım atanmasını gerektirir bir halin dosya bazında tespit edilememesi nedeniyle yaklaşık ispatın sağlanamadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin ise hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından, davacıların istinaf nedenlerinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacıların istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/05/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

M.Ç.