Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/360 E. 2023/1103 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – ..
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
İHBAR OLUNAN : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
YAZIM TARİHİ : 22/05/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin elektrik malzemeleri ticareti ile uğraştığını, ticari ilişki kapsamında davalıya mal sattığını ve teslim ettiğini, buna ilişkin fatura düzenlendiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla Konya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, müvekkili şirketin alacaklı olduğunun tespiti, davalının itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren yasal faizi ile devamı, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkili şirketin Haziran 2019 tarihi itibariyle davacı şirkete herhangi bir ürün/mal siparişi vermediğini, 2019 yılının Mart, Nisan, Mayıs aylarına ilişkin alacak borç ilişkisinin sıfırlandığını, bu fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından eksiksiz bir şekilde ödendiğini, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, dava dışı … İnşaat adına hatra binaen bu şirkete yardımcı olmak adına davacı şirketin mallarını aldığını, fakat müvekkili şirketin 31 Mayıs 2019 tarihi itibariyle dava dışı … İnşaat ile olan hatır ilişkisini sona erdirdiğini, davacının herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmaksızın 31 Mayıs 2019 tarihinden sonra müvekkil şirket aleyhine fatura düzenlendiğini, davacının teslim edildiğini iddia ettiği malları basiretli bir tacir olarak müvekkili şirket yetkilisine teslim etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 21’de faturanın tanımı verilmiş olup faturanın tebliğinden itibaren 8 günlük itiraz süresi ve süresinde itiraz edilmediği takdirde ilgili fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözlükteki anlamı itibariyle de fatura; yapılmış, verilmiş, gönderilmiş, iş, imal ve hizmeti göstermektedir.
Fatura içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu anlamı doğmaktadır. Faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını gelmez. Uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun, eğer fatura konusu mal ise de teslim edilmiş olduğunun kanıtlanması gerekir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 05.05.2005 Tarih, … E. … K. sayılı kararında faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmaması halinde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağı, yani faturanın verilmesine sebep olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğine hükmetmiştir. Anılan karara göre sözleşme konusu işin yapılmış olduğunun davacı/alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir ve faturanın ticari deftere kaydedilmiş olması bile yalnızca karine teşkil etmekte olup her zaman aksi ispat edilebilir.
Yargıtay’ın bu kararı süresi içinde itiraz edilmeyen faturanın, konusu olan malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği yönündedir.
Satış sözleşmelerinde ise malın teslim edildiği, teslim makbuzu, sevk irsaliyesi, irsaliyeli fatura ile ispat edilir. Kuşkusuz, bu belgelerin imzalı ve imzaların, alıcıya veya alıcının çalışanına ait olması gerekir. Yalnız, imzanın alıcı veya çalışanı yanında, başka biçimde teslim almaya yetkili sayılabilecek kişiye ait olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Uygulamada, bu belgelere, sadece kime ait olduğu anlaşılamayan imza atıldığına veya sadece ismin yazıldığına sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu durum alacaklının aleyhine olup malın teslim edildiğine ilişkin ispat külfeti davacı/alacaklıya ait olmaktadır.
Bu izahat çerçevesinde somut olayımıza bakıldığında; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğu yapılan ticari defter incelemeleri neticesinde anlaşılmıştır. Yine davalı şirket ile dava dışı … İNŞAAT arasında da ticari ilişkinin varlığı hem toplanan deliller hem de davalının mahkememize sunduğu dilekçe içeriklerinde kabulündedir. Yine davalının kabulüne göre dava dışı … İnşaat adına davacıdan belli dönemlerde mal alımına davalının muvafakat ettiği anlaşılmaktadır.
İcra takibine konu faturalardan 31/05/2019 tarihli, … nolu ve 12.806,63 TL. tutarlı faturanın, davalı firmanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 2019 Mayıs dönemi BA formunda beyan edildiği, bu fatura içeriğinde Açıklama 1 kısmında … kaydının bulunduğu, bu fatura ile ilişkili … Sıra nolu Sevk İrsaliyesinde Teslim alan kısmında … yazılı olup imzanın mevcut olduğu görülmüştür. Böylece davalının kendisinin veya çalışanın dışında 3. Bir kişinin de kendi adına mal teslim almak üzere … adlı kişiye yetki verdiği ticari defterlerinde bulunan kayıtlar ve davalı beyanları doğrultusunda anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı ile davalı arasında bir müddet yukarıda belirtilen şekilde ticari çalışma olduğundan artık davalının 3. Bir kişinin kendi adına mal teslim almasına muvafakatı olmadığını veya bu muvafakatı artık kaldırdığını davacı tarafa iletmek zorundadır. Davalının buna yönelik yazılı bir belge dosyaya sunmadığı gibi davacı tarafından davalıya gönderilen faturalara da hemen itiraz etmekten imtina ettiği tespit edilmişmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenler ve açıklayıcı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve diğer delil ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının kabulü ile; dosyaya konu Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın iptali ile; takibin 50.892,05 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 50.892,05 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 10.178,41 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, 2019 yılının Mart, Nisan, Mayıs aylarına ilişkin davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki alacak borç ilişkisinin sıfırlandığını, 2019 yılının Mart, Nisan, Mayıs aylarına ilişkin olarak davacı tarafından kesilen faturaların bedelinin müvekkili şirket tarafından eksiksiz bir şekilde ödendiğini, icra takibine konu edilen 31.05.2019 tarihli faturanın müvekkili şirket tarafından ödendiğinin cari kayıt dökümü ile de görüleceğini, müvekkili şirketin … isimli kişiyi tanımadığını, herhangi bir yetki vermediğini, davacının teslim edildiğini iddia edilen malları basiretli bir tacir olarak müvekkili şirket yetkilisine teslim etmesi gerektiğini, davacının, malın müvekkili şirkete teslim edildiğini ispat edemediğini, süresi içinde bildirilen tanıkların mahkemece dinlenmediğini, alacak likit olmadığından hükmedilen icra inkar tazminatının da hatalı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, bu kapsamda davalıya mal satılarak teslim edildiği ancak, davalının teslim edilen mal bedellerine ilişkin faturaları ödemediği iddia edilmiş, davalı tarafça ise, taraflar arasında önceye dayalı bir ticari ilişki bulunduğu ve bu ilişki kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin ödendiği kabul edilmiş ancak, takip konusu faturalar döneminde bir ticari ilişki bulunmadığı, mal tesliminin yapılmadığı hatta takibe konu bir faturanın da ödenmiş olduğu savunulmuştur.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak, taraflar arasında takip konusu fatura döneminde de ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında malların davalı adına daha önce mal teslim alan 3. kişiye teslim edildiği, davalının bu kişinin davalıyı temsile yetkili olan bir kişi olmadığına yönelik savunmayı ileri süremeyeceği ve bu itibarla, davacı tarafından akdi ilişki ve mal tesliminin ispatlandığı, buna karşılık davalı tarafından ödeme hususunun ispatlanamadığı ve davacının da takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T