Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/346 E. 2023/1469 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av….
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
YAZIM TARİHİ : 27/06/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, davalı aleyhine 5.000,00 TL bedelli Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya ile açmış oldukları davada verilen kararın kesinleştiğini, anılan dosyada bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin 2015 yılının 11. ayına kadar yapmış olduğu fazla ödeme bedelinin 286.688,06 TL olarak tespit edildiğini, tespit edilen bedelden kesinleşmiş mahkeme kararı ile ödenen bedel düşüldükten sonra kalan bakiye alacakların tahsili için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile açılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, müvekkili şirketin alacaklarının bilirkişi raporu ile sabit olup, davalının itirazlarının haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, daha önce Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada verilen kararın hatalı olduğunu, yapmış oldukları temyiz taleplerinin de gerekçelendirilmeden reddedildiğini, anılan davada alınan bilirkişi raporunun hukuki dayanağının olmadığını, ilgili kanun ve yönetmelikler dikkate alındığında alınan raporun uygun olmadığının görüleceğini, bu hususta emsal niteliğinde Yargıtay kararları da olduğunu, davacının açmış olduğu davanın haksız olduğunu, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminat talebinin de hukuki bir dayanağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Somut olayda taraflar arasında abonelik sözleşme ilişkisi bulunmakta olup davanın TBK’nun 146 (BK’nun 125) maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı kararında; ” ……Somut olayda, taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle BK. 125. (yeni TBK 146) maddesi gereğince 10 yıldır. …mahkemece mevcut sözleşme ilişkisi nedeniyle BK. 125. (yeni TBK. 146) maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiği gözönüne alınarak karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiş, bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir… gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Mahkemece; davacının sözleşme sırasında davalıdan 6,00 TL teminat bedeli aldığı, davacı tarafından 2,86 TL asıl alacağın yatırılan teminattan mahsup edilerek alacağın tahsil imkanı bulunduğu, bu şekilde tahsili yoluna gidilmediği, 6.731,72 TL gecikme cezası tahakkuk ettirildiği, davacı idarenin kusurlu olduğu, alacağını tahsil imkanı bulunduğu halde bunu kullanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Somut olayda, dosyaya sunulan gecikme cezası oluşum tablosundan geç ödenen çok sayıda fatura olduğu, faturaların son ödeme tarihlerinin 22/07/1992 tarihinden 05/02/2004 tarihine kadar devam ettiği, davacı kurumun 11/02/2011 tarihinde icra takibi başlattığı, davalının zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır. Uyulan bozma kararında değinildiği gibi sözleşme ilişkisi nedeni ile 10 yıllık zamanaşımı uygulanacağından icra takip tarihinden geriye doğru değerlendirme yapılması ve son ödeme tarihi 11/02/2001 tarihinden önce olan faturalardan doğan alacağın hesaplanmaması gerekmektedir… “
Bu itibarla dava konusu faturalardaki son ödeme tarihlerinin hiçbirisinin üzerinden takip tarihi itibariyle 10 yıl geçmemesi nedeniyle davalı vekilinin zamanaşımı itirazları kabule değer görülmemiş ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Mahkememizce davalı …’den ihtilaf konusu …, …, … abone nolu davacı şirkete ait abonelik dosyaları ve 2012 yılı Ocak ayından 2015 yılı Aralık ayına kadar olan dönemlere ilişkin faturaların ödeme tarihini gösterir şekilde ödeme listeleri celp edilmiş, hesap bilirkişisinden taraflar arasındaki kesinleşen hüküm uyarınca yapılan 5.000,00TL’lik ödeme düşülmek suretiyle kalan kısım ve dönemlere ödeme tarihlerinden itibaren kademeli faiz uygulanarak rapor aldırılması yoluna gidilmiştir.
Bilirkişinin dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 28/12/2020 tarihli raporunda, dava konusu aboneliklere istinaden yapılan fazla ödemelerin 277.134,79TL olduğunu, kademeli faiz uygulanması suretiyle her bir fatura için yapılan ödemeden sonra takip tarihi olan 18/03/2019’a kadarki toplam faiz tutarının 125.479,34TL olduğunu, faizi ile birlikte kesinleşen 5.000,00TL’lik bedel düşüldükten sonra kalan alacağın 402.614,13TL olduğu tespiti yapılmıştır.
Taraflar arasındaki kesinleşen mahkeme kararı, yaptırılan bilirkişi incelemesi ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu icra takibine yapılan itirazın tümden haksız olduğu kanısına varılarak davanın kabulü yönünde hüküm kurmak gerekmiştir.
Dava konusu alacak likit olduğundan kabul edilen alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine …” gerekçesiyle, davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibe ödeme emrinde belirtilen şekilde aynen devam olunmasına, kabul edilen alacağın %20’sine tekabül eden 72.518,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, mahkemece davacı tarafın itirazın iptaline ilişkin talebinin, usul ve yasaya aykırı şekilde Yargıtay …Hukuk Dairesince onanan ancak hukuki dayanağı olmayan Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararını delil olarak göstermek suretiyle kabul ettiğini, bu karara dayanılarak davacının ek dava mahiyetindeki taleplerinin kabulü ile itirazın iptaline ilişkin bu kararın da hukuki dayanağının bulunmadığını, mahkemece davacının idareden faiz talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığına ilişkin itirazlarının da dikkate alınmadığını, mahkemenin asıl alacakla birlikte faizinin de ödenmesine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız tahsil edilen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Mahkemece bilirkişi raporu alınarak, benimsenen bilirkişi raporu uyarınca yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.
İşbu dava, ek dava mahiyetinde olup, 5.000,00 TL olarak açılan kısmi davada, Konya … ATM’nin … E- … K. sayılı ilamı ile, davanın kabulüne, 5.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği, işbu dosyada alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafın davacı adına fazla hesaplayarak fatura ettiği su tüketim ve atık su bedelleri toplamının KDV dahil 286. 688,06 TL olduğunun bildirildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … HD’.nin … E- … K. sayılı ilamı ile onandığı ve … E- … K. sayılı ilamı ile de karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece de, işbu kesinleşen ilam kapsamında, bilirkişi raporu ile talep edilebilecek bedelin faiziyle birlikte hesaplandığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca da karar verildiği anlaşılmakla, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, ek dava mahiyetinde olan işbu dava yönünden açılan ilk davada kesinleşen hükümler nazara alınarak karar verilmesinin ve davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin, somut uyuşmazlığa sözleşme zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden mahkemece zamanaşımı def’inin reddinin de yerinde olduğu ve bu itibarla, davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 24.768,80 TL harçtan, peşin alınan 6.192,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.576,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 21/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan… Üye … Üye … Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T