Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/332 E. 2022/679 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2019
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :

KATILMA YOLUYLA
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
YAZIM TARİHİ : 26/04/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas- …. Karar sayılı kararının Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin icra takibine konu faturalar muhtevasında belirtilen hizmetleri davalı şirkete sunduğunu, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine takip başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, yetki itirazında bulunmuş, davacının müvekkili şirketin servis sağlayıcısı konumunda olduğunu ancak, müvekkili ile davacı arasındaki faaliyetin 31/01/2016 tarihinde sona erdiğini, takibin dayanağı olan fatura bedeline ilişkin olarak müvekkili tarafından 20/01/2016 tarihinde, davacı hesabı ile ilgili borç ve alacak kalemlerinin hesaplanarak bakiye 16.359,75 TL’nin ödendiğini, müvekkilinin davacıya başka bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … İcra Dairesi … sayılı takip dosyası ile 31/12/2015 tanzim tarihli … seri nolu faturaya istinaden 31.735,23 TL asıl alacak ve 1.964,11 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.699,34 TL üzerinden icra takibine başlanıldığı, davalı tarafından 26/09/2016 tarihinde borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin 28/09/2016 tarihinde durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla resen seçilen … 22/05/2017 tarihli rapor ile davacı şirketin ticari defterlerinin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, takibe ve davaya konu faturanın davacı şirket defterlerinde davalı şirket borçlandırılmak suretiyle veresiye olarak kayıtlı olduğu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketten takip tarihi itibariyle 123.698,47 TL alacaklı göründüğü belirtilmiştir.
Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat sonucu SMMM bilirkişi … 07/11/2017 tarihli raporu ile taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, dava konusu faturanın hizmet içeriği ile uyumlu olduğunu, davalı ile davacı arasında cari hesap farklarının olduğunu, davalının defter ve kayıtlarından 31/12/2016 tarihi itibariyle … nolu …’nin hesapta davalının 7.854,56 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Davacı tarafın 07/12/2017 tarihli itirazları ile davalı tarafın 11/12/2017 tarihli itirazlarını da cevaplar şekilde takip tarihi itibariyle asıl alacak ve ferilerine ilişkin rapor düzenlenmesi amacıyla önceki bilirkişi dışında bir bilirkişi tarafından inceleme yapılması amacıyla İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimatın davalı tarafa yapılan tebliğe rağmen defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle incelemenin yapılamadığından talimatın bila ikmal iade edildiği görülmüştür.
Davacı tarafın yemin teklifi uyarınca yazılan talimat sonucu davalı şirket yetkilisi …, “…… Dava konusu İcra Takibi olan Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyadaki faturaların bedellerini davacı ….’ye ödediğime, hiç bir surette borçlu olmadığıma, avukatımın kaleme aldığı cevap dilekçesinde yer aldığı gibi 20/01/2016 tarihinde davacı …’nin alacak ve borç hesapları çıkartılarak kalanını bizzat kendisine ödediğime, bu alacak borç hesaplaması yapılırken asla kendi insiyatifimizle faturalar düzenlemediğimize, neticeden …’ye hiç bir borcumuzun olmadığına dair yemin ederim…..” şeklinde davalı şirket yetkilisi …. ise “…..dava konusu icra takibi olan Konya … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyadaki faturaların bedellerini davacı ….’ye ödediğime, hiç bir surette borçlu olmadığıma, avukatımın kaleme aldığı cevap dilekçesinde yer aldığı gibi 20/01/2016 tarihinde davacı …’nin alacak ve borç hesapları çıkartılarak kalanını bizzat kendisine ödediğime, bu alacak borç hesaplaması yapılırken asla kendi insiyatifimizle faturalar düzenlemediğimize, neticeden ….’ye hiç bir borcumuzun olmadığına dair yemin ederim…..” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Davacı, takibe ve davaya konu 31/12/2015 tarihli … seri numaralı faturadan doğan bocun ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise faturaya konu hizmetin alındığı ve fatura bedelinin davacıya ödendiği savunmasında bulunmuştur. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde taraf defterlerinin birbirini doğrulamadaığı zira her iki taraf da kendi ticari defterlerine göre diğer taraftan alacaklı olarak yer aldığı belirlenmiştir.
Davaya konu fatura kapalı fatura niteliğinde olup fatura bedelinin ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmektedir. Bu baklımdan somut olayda karinenin aksini iddia eden davacının fatura bedelinin ödenmediğini ispatlaması gerekmektedir. Davacı bu hususu ticari defterler incelemesi ile ispatlayamamıştır. Ayrıca davalı şirket temsilcileri davaya konu fatura bedellerinin davacıya ödendiğini yeminli olarak beyan etmişlerdir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ispat yükü üzerinde olan davacı, davasını ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı aynı zamanda icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67. Maddesine göre bu tazminata hükmedebilmek için takibe yapılan itirazın haksız olması gerekmekte olup somut olayda bu şart gerçekleşmediğinden tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı da kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur. Eldeki dava yönünden; başlı başına alacak-borç durumunun kanıtlanamamasının İİK’nın 67. maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatı koşullarının oluşması için yeterli olmadığı anlaşılmakla davalının tazminat talebinin reddine…” gerekçesiyle, davanın ve kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece her ne kadar faturanın alt kısmında kaşe ve imza olduğundan bahisle ticari teamüllere göre kapalı fatura olduğunun kabulüyle hukuki değerlendirme yapılmış ise de, ilgili faturanın alt kısmındaki kaşe haricinde faturanın üst kısmında da bir imzanın mevcut olduğunu, söz konusu fatura üzerinde borcun ödenip ödenmediğine ilişkin açık-kapalı fatura değerlendirmesinin şüpheye yer vermeyecek şekilde yapılmasının mümkün olmadığını, faturanın açık veya kapalı olması üzerinden yapılacak değerlendirmenin karine teşkil edebilecek nitelikte olup, dosya kapsamında mevcut iddia ve savunmalarla aksi ortada olan bir karineye dayalı olarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde müvekkili şirket kayıtlarının muhasebe usul ve prensiplerine uygun tutulduğu kanaatine varılmış iken davalı şirket ticaret defterlerine ilişkin böyle bir değerlendirme yapılmadığını, davalı şirket ile müvekkili şirket kayıtları arasındaki farklılığın, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete hiçbir şekilde tebliğ edilmeyen ve aynı zamanda müşterilerden tahsil etmeleri gereken meblağların aleyhine borç olarak kaydedilmesinden kaynaklandığını, dava dilekçesinin deliller kısmında belirtilen yemin delilinden kaynaklı olarak taraflarına süre verildiğini, davalı şirket yetkililerine yemin metni huzurda okutularak yemin ettirildiğini, yemin usulüyle beyanlarına başvurulan davalı şirket yetkililerinin, dava konusu edilen faturalardan kaynaklı alacağın doğduğu esnada herhangi bir yetkilerinin bulunmadığını, yemin usulüyle alınan beyanların da kesin delil niteliğine haiz olmaması nedeniyle bu delile dayalı olarak karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Katılma yolu ile davalı vekili, davacı davasını kanıtlayamadığından ve kötüniyetli olduğundan müvekkili lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın tazminat talebinin reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle, dosyanın daha önce davalı vekilince harç eksikliğinin ikmali için geri çevrilmesine karar verilmiş ise de, geri çevirme kararından önce davalı vekili tarafından istinaf isteminden vazgeçildiğinin belirtildiği ve davalı tarafça da zaten öncesinde vazgeçilen istinaf istemine yönelik harcın da ikmal edilmediği, davalı vekilinin vekaletnamesinde kanun yollarından feragat yetkisi bulunmamakla birlikte, muhtıra tebliğine rağmen davalı tarafça harçların da ikmal edilmediği ve mahkemece de ek kararla davalının istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, işbu kararın tebliği üzerine taraflarca istinaf edilmediği anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında, davacı vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesine gelince; Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davacı tarafa yemin hakkı da hatırlatılarak, davalı tarafça yeminin eda edildiği ve bu itibarla, davacı tarafça davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmiş ise de, yapılan bilirkişi incelemelerinin uyuşmazlığı çözmeye ve hükme esas almaya yeterli olmadığı gibi, mahkemenin takip ve dava konusu faturanın kapalı fatura olduğuna ilişkin kabulünün yerinde olmadığı ve ayrıca, davalı şirket adına yemini eda eden kişilerin dosya içerisinde bulunan sicil kaydı uyarınca 4. grup imza yetkilisi olduğu ancak, 4. grup imza yetkilisinin yetkilerinin nelerden ibaret olduğu ve bu itibarla somut uyuşmazlık kapsamında davalı şirket adına yemini eda etme yetkilerinin bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, re’sen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m. 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun icra takibi, dava tarihi ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Öte yandan, şirket ticari defterlerinde alacaklı görünmesinin alacağın varlığının ispatı için yeterli olmayacağı, ileri sürülen alacağın varlığı dayanak belgelerle kanıtlanabiliyorsa hüküm altına alınabileceği zira, kayıtların dayanak belgeleri ile desteklenmesi gerektiği ( YHGK 21.2.1972 tarih, 591/975 sayılı içtihadı), dayanak belgelerin de bağımsız delil niteliği taşımadıkça tek başına delil olarak kabul edilemeyecekleri, bu hususun Yargıtay 11. HD’nin 20.04.2000 tarih, 2000/1706 E-2000/3247 K, 04.02.2002 tarih, 2001/9055 E-2002/873 K, 14.12.2005 tarih, 2004/14739 E-2005/12311 K. sayılı ilamlarında da vurgulandığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise, mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olmakla birlikte, her bir taraf defterleri ayrı ayrı incelenmek suretiyle, alacak ve borçluluk durumu her bir tarafın kendi defterinde bulunan kayıtlar itibariyle değerlendirmeye alınmış ve yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, mahkemece işbu uyuşmazlığın çözümü için takip ve dava konusu faturalar yönünden taraf ticari defterlerinin yukarıda belirtilen ilkeler kapsamında karşılıklı olarak incelenmesi, birbirleri ile uygunluk ve farklılık yönlerinin dayanak kayıtları ile birlikte tespit edilerek davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise, miktarının tespiti gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi doğru olmadığı gibi, henüz deliller toplanmadan davacıya yaptırılan yemin teklifi icapsız yemin niteliğinde olmakla birlikte, davalı şirket adına yemini eda edenlerin somut uyuşmazlık bakımından yetkileri tespit edildikten sonra beyanlarının alınması gerekirken anılan hususun değerlendirilmemesi dahi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2019 tarih, … Esas- …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/04/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T