Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/314 E. 2022/583 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2021
NUMARASI : … Esas …. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 05/04/2022
YAZIM TARİHİ : 12/04/2022
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 10/11/2021 tarihinde tesis edilen yetkisizliğe ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflarınca Konya … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, borçlunun itiraz ettiğini itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, borçluların itirazında haksız olduğunu, borçluların itiraz dilekçelerinde borca itiraz ettiklerini fakat bu itiraza herhangi bir dayanak göstermediklerini, faiz miktarına ve yetkiye de itiraz eden davalılardan ….’nin itirazının da yersiz olduğunu, zira itiraz dilekçesinde faiz itirazlarına yönelik iddialarını kanıtlar nitelikte herhangi bir belge sunmadıklarını, ayrıca müvekkili şirketin merkezi ve icra dosya borçlularından birinin adresi Konya olduğundan davalılardan …’nin yaptığı yetki itirazını da kabul etmediklerini, müvekkili şirketin küçük ev aletleri satışı yaptığını, müvekkili şirketin 2018 yılından bu yana güvenilir hizmet verdiğine inandığı ve tüketiciler tarafından en çok tercih edilen alışveriş sitesi …. üzerinden ürün satışı yaptığını, ….elini düştükten sonra satışı yapılan ürünler bulunduğunu, bu ürünlerin bedelini, müvekkil şirketin siteye tanımladığı …. hesabına gönderdiğini, bu satışlar sonucu faturaların müvekkil şirket adına kesildiğini, müvekkili şirketin … üzerinden ilk fatura tarihinin 09/04/2018 olduğunu, diğer davalı …, müvekkil şirketin muhasebe bölümü çalışanı olduğunu, …’ın 08/03/2016 – 30/06/2020 yılları arasında müvekkili şirket nezdinde çalıştığını, …’ın işyerinden çıkış tarihi olan 30/06/2020 tarihi öncesi ; şirket deposundan 2 dondurucu ve iki tane su sebilini şirketten bedelsiz ve habersiz olarak almış olduğunun ortaya çıktığını, ayrıca müvekkil şirketin çalıştığı firma servislerinde tüketici tarafından verilen ürün satış bedellerini kendi hesaplarında tutarak şirkete teslimini gerçekleştirmediğini, daha sonra muhasebe bölümünde çalışan başka bir çalışanın yapılan ürün satış bedellerinin müvekkil şirket banka hesabına aktarılmadığını fark ettiğini, müvekkili şirket tarafından …. isimli alışveriş sitesinde yapılan inceleme sonucu, davalı …’ın …. şubesi hesabının sitede tanımlı 2. banka hesabı olarak gördüklerini, yapılan incelemede; … adlı sitede yapılan tüm satışlarda faturalar ise; müvekkili şirket adına kesildiğini, faturayı kesen müvekkilinin- sözleşmeyi yapan müvekkili alacaklı olan müvekkili olmasına rağmen satılan ürünlerin bedelleri farklı bir kişinin hesabına ödendiğini, bu haliyle yüzlerce ürün satıldığını ve yaklaşık 250.000,00 TL olan ürün bedelinin ise davalı …’ın hesabına …. adlı site tarafından aktarıldığını, olay ile ilgili olarak davalılar hakkında konya cumhuriyet başsavcılığı’nın …. soruşturma sayılı dosyası ile söz konusu olay ile ilgili şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin konu ile alakalı olarak zararının çok miktarda olduğunu, bundan dolayı müvekkil şirketin uğradığı zarar nedeniyle davalılar hakkında itiraza konu takip başlatıldığını fakat borçlu davalılar tarafından yapılan itirazlar neticesinde takibin durduğunu, söz konusu itirazlarların müvekkilin alacağını sürüncemede bırakma amacından başka bir amaç taşımadığını, açtıkları davanın kabulünü talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın, 08/03/2016 tarihinde işe girdiğini, 30/06/2020 tarihinde işten ayrıldığını, yaklaşık olarak 4 yıl 3 ay kadar çalışmışlığı olduğunu, işteki pozisyonu muhasebe yardımcısı elemanı olduğunu, müvekkilin üzerinde ön muhasebeci olduğunu, ayrıca şirketin yasal defterlerini tutan resmi muhasebecisi bulunduğunu, bu kişilerin devamlı şirkete giren – çıkan mal ve paraların hesabını tuttuğunu, şirketin muhasebe programı ile her hangi bir usulsüzlüğün yanlışliğin rahatlıkla belirlenebileceğini, bunun belirlenmesi için 4 yıl 3 ay gibi uzunca bir sürenin gerekmeyeceğini, müvekkilinin pozisyonu ile muhasebenin ne şekilde yürütüldüğü konusunda deliller toplandıktan sonra, davalı müvekkile karşı açılan bu davanın haksızlığının ortaya çıkacağını, açılan davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davacı yanın davacının yerleşim yerinin Konya olmasından bahisle yetkili icra dairesi ve yetkili mahkemenin Konya icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu iddia ederek dava açtıklarını, Davacı ile Müvekkil Şirket arasında Müvekkil Şirket’in internet sitesi aracılığıyla kurulan Kullanıcı Sözleşmesi’nin 11.4. maddesi uyarınca “İşbu Kullanıcı Sözleşmesi’nden doğan veya doğabilecek her türlü ihtilafın hallinde, İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” denildiğinden yetkili mahkeme Konya mahkemeleri değil, İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu yönüyle öncelikle huzurdaki davanın yetkisizlik sebebiyle usulden reddini talep ettikleri, ayrıca esas yönünden ise açılan davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “…Dosyanın ayrıntılı tetkiki neticesinde; tarafların tacir oldukları, aralarındaki sözleşmede yetki şartı olduğu, (…. kullanıcı sözleşmesinin madde 15 Genel maddesinin 8 nolu bendinde İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin İcra Müdürlükleri yetkili olacaktır şeklinde yetki şartının bulunduğu) yetkili mahkemenin İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri’nin yazılı olduğu, davalı yanın yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşılmakla; Mahkememizin yetkisizliğine, bu nedenle dava dilekçesinin reddine, yetkili Mahkemenin İstanbul (çağlayan) Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre…” gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı borçlu ….’ın tacir olmadığını, mahkemece hatalı değerlendirme ile tacir olduklarından bahisle yetkisizlik kararı verildiğini, söz konusu para borcunun TBK 89 maddesi gereğince, götürülecek borç niteliğinde olduğundan alacaklının ikametgahında dava açılabileceğini, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu icra takip dosyasında birden fazla borçlu bulunduğunu, icra takip dosyalarında borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılabileceğini belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın İptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde; davacı ile davalı … …. Arasında yapılan Aracı Hizmet Sağlayıcılık Sözleşmesi nedeniyle alacaklı olduğu iddiasına dayalı, olarak … ile … hakkında Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve davalı …. tarafından süresinde İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğu iddiasıyla yetkiye ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih E:2004/19-410 K:2004/471 sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, önce, bu itiraz incelenip sonuçlandırılmalıdır. Zira yetki itirazı karara bağlanmadıkça ortada hukuken geçerli bir takip olduğu söylenemez.
Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle, bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur.
Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S.: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.10.2018 tarihli ve 2017/13-534 E., 2018/1567 K. sayılı kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
Bu kapsamda, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış icra takibi bulunması dava şartı olup, HMK’nın 138 ve 140. maddeleri gereğince dava şartlarının öncelikle incelenmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6097 Esas – 2020/6762 Karar sayılı ilamı)
Bu nedenle, davalı …. vekilince usulünce icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğine göre itirazın iptali davasını gören mahkemece, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlaması gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmediğinden, davacının mahkemenin yetkisizliğine yönelik istinaf talepleri incelenmeksizin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a.3. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve belirtildiği şekilde değerlendirme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/11/2021 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/04/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

M.Y.