Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/300 E. 2023/1097 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …

3- …
VEKİLİ : Av. …
4- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
YAZIM TARİHİ : 22/05/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, dava dışı … adlı güvenlik işçisinin müvekkilinin güvenlik işlerini üstlenen davalı şirketlerin bünyesinde 01/08/2009-28/02/2017 tarihinde çalıştığını ve iş yerinin tasfiyesi nedeniyle yüklenici firmaya iade yapıldığını, dava dışı işçinin çalışmış olduğu dönemlere karşılık toplam 17.389,65 TL kıdem tazminatının müvekkili tarafından kendisine ödendiğini, dava dışı işçinin davalı şirketler bünyesinde çalıştığını, davalı şirketlerin işe müvekkili arasında imzalanan sözleşme ve şartnamelerin ilgili maddeleri gereğince davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen bedelin davalı şirketler tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından ödenen 17.389,65 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı şirketlerden ilgili dönemlere ilişkin sorumlulukları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … , … Şti. İş Ortaklıkları vekili, davacı ile yetki sözleşmesi yapıldığını ve yetkili yerin … olarak belirlendiğini ve davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İş Kanunu’nun 2. maddesi gereğince asıl işverenin alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu, ayrıca asıl işverenin alt işverene rücu etmesine imkan veren bir kanun maddesi de bulunmadığını, söz konusu alacağın ihale makamı olan davacı tarafından ödenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava dışı işçiye ödenen tazminatlar nedeniyle müvekkili şirketin kendi dönemi ile sınırlı olmak üzere davacı ile 1/2 oranında sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili, 6552 sayılı Kanunla tüm tazminattan kurumların sorumlu olduğunun belirtildiğini ve bundan dolayı müvekkili şirkete herhangi bir şekilde rücu edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Yapılan incelemede, davalılardan … Şirketi, … Şirketi, …Limited Şirketi, … LTD ŞTİ- … Şirketi Ortaklığı- … Limited Şirketleri açısından dava dışı işçinin yukarıda yazılı şirketlerde çalıştığı, ancak yapılan bilirkişi incelemesinde bilirkişinin izahı doğrultusunda dava dışı …’nın çalışmış olduğu, ve dava dilekçesinin davalılar kısmının 4.davalısı olarak gözüken … Güvenlik firmalarından sadece … Güvenlik firmasında dava dışı şahsın çalıştığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunamadığından dava dışı …’nın diğer davalılar ve ortaklıkları bünyesinde çalıştığı anlaşılmaktadır.
Dosya incelendiğinde davacı şirketin dava dışı 3.şahsa 08/07/2017 tarihinde kıdem tazminatına esas olmak üzere ödeme yapmış olduğu ve söz konusu ödemeyi davalılarla yapmış olduğu sözleşmede istinaden ödemiş olduğu, yapılan sözleşmenin taraflar arasında taşeron sözleşmesi olduğu bu sözleşmelerin davalılar arasında ard arda devam ettiği, dolayısıyla davacı ile davalılar arasında süre gelen bir karşılıklı sözleşmenin bulunduğu, ve müteakip bu sözleşmeye istinaden dava dışı işçinin çalışarak hizmet süresini doldurduğu ve emekliye ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyamız bilirkişiye gönderilerek dava dışı …’nın taşeron firmalarında 01/08/2009 tarihinden iş aktinin feshedildiği, 28/02/2017 tarihine kadar çalıştığı, bu sürenin toplam olarak 7 yıl 6 ay olduğu, ve dava dışı …’nın davalılardan … LTD ŞTİ ‘de toplam olarak 510 gün , Diğer davalı … ŞTİ ‘de 360 gün , diğer davalı … LTD ŞTİ ‘de 807 gün ve son olarak davalı … Güvenlik ortaklığında 1010 gün hizmet verdiği, söz konusu sürelerin davalılara % olarak paylaştırıldığında dava dışı …’nın … Güvenlikte %19, … Güvenlikte %13,40, … GÜvenlikte %48,80, … Güvenlik- … Güvenlikte %18,80 oranlı günlerde çalışmış olduğu ve bu çalışmasına tekamül eden tazminat bedelini 17.389,65 TL olduğu…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının ödemiş olduğu 17.389,65 TL’nin tekerrüre esas olmamak kaydıyla davalı … Güv. Sis. yönünden 3.304,03 TL’nin, … Hiz. Ltd. Şti. yönünden 2.330,21 TL’nin, … Sis. Tic. Ltd. Şti. yönünden 8.486,15 TL’nin, … Ltd. Şti. yönünden 3.269,26 TL’nin davacı tarafından dava dışı …’ya ödenmiş olduğu tarih olan 08/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, her ne kadar dava dilekçesinde davalı olarak … Sis. Tic. Ltd. Şti., … Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. olarak dava açılmış ise de, dosya kapsamında … Ltd. Şti. ile ilgili vergi dairesinde ve maliyede herhangi bir kayıt bulunamadığından … Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece, … Tic. Ltd. Şti. ile ilgili vergi dairesinde ve maliyede herhangi bir kayıt bulunamadığından … Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava dışı …’nın müvekkili bünyesinde 01.01.2012-31.12.2013 yılları arasında çalıştığı dönemde güvenlik hizmetinin …Tic. Ltd. Şti. – … Şti. – … Tic. Ltd. Şti. şirket ortaklığından alındığını, dava dışı işçinin bu ortaklığa bağlı olarak çalıştığını, SGK kayıtlarındaki eksikliğin müvekkili kurumdan kaynaklanmadığını, … Ltd. Şti.’nin 01.01.2012-31.12.2013 yıllarına dair imzalanan ekli hizmet alım sözleşmesinin taraflarından birisi olduğunu, sözleşmede imzası ve kaşesinin bulunduğunu, şirket ortaklığının SGK’ya eksik bildiriminden kendisi sorumlu olduğunu, mahkemeye sunulan sözleşmelerin müvekkilinin genel müdürlüğünde kayıtlı olduğunu ve hükme esas alınabileceğini ileri sürerek, mahkeme kararının reddedilen kısmının kaldırılarak davanın … Güv. Tic. Ltd. Şti. yönüyle de kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağının davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve fer’ilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.

Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin fer’i mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/12/2020 tarih, 2019/2265 E -2020/4279 K., 29/06/2020 tarih, 2019/1436 E- 2020/2329 K. ve 21/12/2020 tarih, 2019/2279 E- 2020/4436 K. sayılı ilamları)
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise; mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak benimsenen bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafça, davalı … Şti. yönünden de davanın kabul edilmesi gerektiğinden bahisle karar istinaf edilmiş olmakla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, ilk derece mahkemesince benimsenen bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı ve bu itibarla, davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T