Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1814 E. 2023/2278 K. 20.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : Esas Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … –

DAVALILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. …
Av. … –
: 2- … (T.C. Kimlik No: …)
VASİ : … (T.C. Kimlik No: …) – …
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/11/2023
YAZIM TARİHİ : 21/11/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 27/10/2022 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Konya .İcra Müdürlüğü’nün .. E. Sayılı dosyasına ve neticeten davalılara hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkilinin babası çiftçilikle uğraşmakta olup müvekkilinin de babasına boş zamanlarında kardeşi ile birlikte yardım ettiğini, müvekkilinin amcasının oğlu olan …’nın müvekkilinin kardeşi …’yı arayarak arkadaşı olan …. isimli bir şahısta 3 adet satılık römork olduğunu söylemesi üzerine …’da bu durumu müvekkiline ilettiğini, müvekkilinin de …’ı arayarak römorkları sorduğunu, … römorkları abisi olan …’a ait olduğunu ve abisinin römorkları satacağını ve abisiyle görüşeceğini söylediğini, akabinde de davalı …’ın müvekkilini arayarak müvekkili ile görüştüklerini, müvekkilinin römorkları görmek istediğini söylediğini, 18.12.2014 günü müvekkilinin, babası … ile birlikte davalı …’ın tarif ettiği ve römorkların bulunduğu yer olarak söylediği Konya İli Hatıp Mahallesinde bir yere gitmişler ve … da yanında ortağı olduğunu söylediği …..isimli bir şahısla oraya gelerek iki ev arasında boş bir arazide bulunan 3 adet mavi boyalı rörnork gösterdiğini, müvekkilinin römorkları gördüğünü ve …. ile pazarlığa başladıklarını, davalı ….kendisinin dorse yapım işi ile uğraştığını, Cihanbeylili bir kişiye dorse yaptığını, alacağına karşılık bu römorkları aldığını ve 20.000 TL bedel istediğini söylediğini, müvekkili ve davalı … pazarlık neticesi 18.500,00 TL ye anlaştıklarını, müvekkilinin 400 TL kaparo verip ertesi gün traktörle gelip römorkları götürmek isin davalı … ile anlaştıklarını, ertesi gün yani davaya konu senedin keşide edildiği 19.12.2014 günü müvekkilinin, davalıyı arayarak römarkları teslim alacaklarını söylediğini ve müvekkili, …, …, … ve … ile birlikte römorklarırı bulunduğu yere gittiğini, davalı … yanında…. ile birlikte gelmiştir. ‘Müvekkil römorkları teslim alacaklarını ancak faturalarını da vermesini istediğini, davalı … ise para ödendiğinde römnorkların faturalarını vereceğini söylediğini, davalının römorkları müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin daha önce verdiği 400 TL kaparo düşüldükten sonra bakiye kalan 18.100,00 TL yi üç dört gün sonra ödeyeceğini söylediğini, davalı … kabul etmediğini ve müvekkilinden senet vermesini istemesi üzerine de müvekkilinin davalı …’a davaya konu senedi verdiğini, ertesi gün akşam vakitlerinde müvekkilinin babasının evine … isimli bir şahıs gelerek römorklara bakmak istediğini, zira 5-6 gün evvel kendisine ait 3 adet römorkun çalındığını söylediğini, römorklara baktıktan sonra da römorkların kendisine ait olduğunu söylediğini, müvekkilinin çalıntı römorklar nedeniyle İçeri Çumra Jandarma Karakol Komutanlığı’na giderek durumu bildirdiğini ve römorklar önce yediemine ardından da sahibine teslim edildiğini, davalı … ‘ ın römorkların çalıntı olmadığını söyleyerek elindeki belgeleri sunacağını bildirdiği , ancak herhangi bir belge sunmadığını, müvekkilinin 29.12.2014 günü davalı … ile kardeşi … hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na … soruşturma nolu dosyası ile şikayetçi olduğunu, akabinde de davaya konu icra takibi ile karşılaştığını, davalılardan …’ın hırsızlık malı olan römorkları, müvekkilini yanıltarak müvekkiline sattığını ve karşılığında aldığı dava konusu senedin de yine kötü niyetli şekilde diğer davalı …’ye devrederek bedelini tahsil yoluna gittiğini, öyle ki davalı … kambiyo hukukunun sağladığı himayelerden faydalanmak gayesi ile senedi danışıklı olarak diğer davalı …’ye ciro yoluyla devrederek bedelini tahsil yoluna gittiğini belirterek; müvekkilinin Konya. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra takibine dayanak senedin borçlusu olmadığının tespitine, %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli üçüncü şahıs olduğunu, davacı iddialarının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin tanık deliline muvafakat etmediğini, davacı tarafın davasını ancak yazılı ve kesin delillerle ispat etmesinin zorunlu olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü şahıs olması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirterek; davanın reddine, %40 tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Somut olayda, davacı senetteki imzayı inkar etmemiş, bononun römork bedeline istinaden verildiğini ve römorkun çalıntı olması nedeniyle sahibine iade edildiğini ve dolayısıyla bono nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir. Davacının bu iddiaları şahsi defi niteliğinde olup, davalı …’ye karşı ileri sürülebilmesi için …’nin ağır kusurlu ya da kasıtlı hareketlerle davacının zararına olacak şekilde bononun bedelsiz olduğunu bilmesine rağmen bonoyu iktisap ettiğinin ispatlanması gerekir. Bu konuda ispat yükü davacı üzerinde olup, davalının iyi niyetli olmadığını ispat yükü altındadır. Bu iddianın ise tanık dahil her türlü delille ispatlanması mümkündür. Bu kapsamda davacı tanıkları dinlenmiş, ancak tanıklar davalı …’nin iktisabında kusurlu olduğu yönünde herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Ceza dosyasının incelenmesinde de davalı …’nin senedi iktisabında ağır kusurlu olduğuna yönelik bir delille rastlanılmamıştır. Davacı açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davacı vekili 17/12/2020 tarihli celse de yemin teklif etmeyeceklerini ifade etmiştir.
Anılan nedenlerle davacı tarafça davalı …’nin senedi iktisabında iyiniyetli olmadığı iddiası ispatlanamadığından davalı …’ye yönelik davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı menfi tespit istemine ek olarak tazminat isteminde de bulunmuştur. Davacı davalılardan …’ye yönelik dava yönünden borçlu olmadığını ispatlayamadığından, davalı … tarafından da bonoya istinaden herhangi bir icra takibi başlatılmadığından davacının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …’nin tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; 01/04/2015 tarihli tedbir kararı ile icra veznesine yatacak paranın takip alacaklısına tedbiren ödenmemesine karar verildiği, bu tedbir kararı nedeniyle davalı …’nin alacağına geç kavuştuğunun sabit olduğu sonucuna varıldığından davalı … lehine tazminata hükmetmek gerekmiş …” gerekçesiyle davacının davalılardan …ye yönelik davasının reddine, 18.310,26 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 3.662,05 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, Davacının, davalılardan …’a yönelik davasının KABULÜ ile keşidecisi …, lehtarı … olan 19/12/2014 keşide tarihli, 24/12/2014 vade tarihli 18.100,00 TL bedelli bono nedeniyle, davacının davalı …’a borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin davalı … yönünden verdiği kararın haksız olduğunu, yargılama aşamasında dosyaya sundukları, davalıların yakın arkadaş olduklarını gösteren sosyal medya paylaşımları olduğunu, vadesi geçmiş bir senedin hayatın olağan akışına aykırı olarak … tarafından diğer davalı …’a iktisap edildiğini, davalıların ağız birliği yaptığını, bu hususlara kararda değinilmediğini, davalı ….ın senedi davalı …’a iktisap ederken bilerek müvekkili zararına hareket etmiş olduğunu, davalı …’ın hayatın olağan akışına aykırı olarak vadesi geçmiş yani ödenmemiş bir senedi ciro yoluyla devralmasının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, davalıların senedin müvekkili ile iletişime geçerek senedin yarısından daha az bir bedel karşılığı teslim edilebileceğini teklif etmelerinin ve ağız birliği yapmalarının, her iki davalının da römorkların çalıntı olduğunu bildiklerini ve çalıntı bir malın satışı ile ne kazanabilirlerse kardır mantığında hareket ettiklerini gösterdiğini belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi Tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı tarafça, Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu 19.12.2014 düzenleme, 24.12.2014 vade tarihli, 18.000,00 TL bedelli bononun, üç adet römork satışından kaynaklı olarak davalı …’a verildiği, ancak römorkların çalıntı olduğunun anlaşıldığı ve malikine iade edildiği, takibe konu bononun bedelsiz kaldığı, bono hamili olan ve bonoyu icra takibine koyan davalı …’nin diğer davalının arkadaşı olduğu ve zararına birlikte hareket ettikleri iddiasıyla eldeki menfi tespit davasının açıldığı, davalılardan …. hakkında Konya .. ASCM’nin … E. Sayılı dosyasından hırsızlık, dolandırıcılık suçu yönünden yapılan yargılama sonucu sanık … hakkında hırsızlık suçu nedeniyle mahkumiyet kararı verildiği, kararın yargıtay incelemesi sonucu kesinleştiği, mahkemece, davanın, davalı … yönünden kabulüne, diğer davalı … yönünden davalının iyi niyetli olmadığı iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık, senet hamili davalının bile bile borçlunun zararına hareket edip etmediği, noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın “Def’iler” başlıklı 687/1.maddesi: “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmü düzenlenmiştir.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır. Başka bir ifadeyle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir.
Bedelsizlik iddiası, TTK’nın 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir.
Somut olayda; davacı tarafça davalı hamil …’nin, diğer davalı ile birlikte kendisinin zarına hareket ederek, senedi davalı …’dan devraldığı, bu nedenle davalı …’ın iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilemeyeceği iddiasında bulunduğu, davacı tarafından bildirilen delillerin mahkemece toplandığı, davacı tanıklarının dinlenildiği, davacının davalı … yönünden ileri sürdüğü iddialarını usulünce kanıtlayamadığı, bu itibarla, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davacının yerinde görülmeyen tüm istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL karar ve ilam harcının davacıdan s tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/11/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır