Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/162 E. 2023/1283 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
YAZIM TARİHİ : 05/06/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında …tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında var olan ticari ilişki nedeniyle davalı şirkete cari hesap tablosunda yer alan şekilde, müvekkili şirketin davalı şirkete kestiği …, …, …, …, … numaralı faturalarda yer alan ürünlerin teslim edildiğini, bu ticari ilişki neticesinde davalının müvekkili şirkete borcunun bulunduğunu, bu borcun bir kısmının davalı şirket tarafından çek ile ödendiğini, bir kısmının da davalının ödeme zorluğu yaşadığı görülerek müvekkili tarafından geri alındığını ve hatta davalının borcunun azaltıldığını, davalı şirketin kalan 23.976,69-TL’lik borcunun ödenmesi konusunda da davalı şirkete anlayışla yaklaştığını, ekonomik durgunluğu gözönüne alarak davalıya ödeme konusunda baskı yapmadığını, borç uzun zaman geçmesine rağmen ödenmeyince davalı şirket hakkında Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı şirketin ödeme emrini 05/09/2017 tarihinde tebliğ aldığını, davalının kötüniyetli olarak borca itiraz ettiğini, bu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı tarafından faturalara 7 gün içinde itiraz edilmediğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen mutabakat formunun davalı şirketin mali müşaviri tarafından onaylandığını, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine % 20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının delillerini ve özellikle cari hesap ekstresi ve cari hesap mutabakatları adı altındaki beyan ve iddialarını kabul etmediklerini, karşı tarafın dava dilekçesinde belirttiği ürünlerin ya son kullanım tarihinin geçmiş olduğunu ya da son kullanım tarihleri yaklaşmış olarak getirilmiş olup müvekkilin itirazına rağmen ilk başta geri alınmaktan ısrarla kaçınıldığını ve yeni ürünler ile derhal değiştirileceği şeklinde taahhütte bulunularak müvekkilinin oyalandığı ürünler olduğunu, bu ürünlerin büyük bir kısmının satışa dahi arzedilmediğini ve iade alınacağı güvencesiyle koruma altında tutulduğunu, satılan ürünlerden de sürekli şikayetler geldiğini ve yine tamamına yakınının müvekkilince kendi sattığı müşterilerinden geri alınmak zorunda kalındığını, bu durumun müvekkili açısından ticari itibar kaybına yol açtığını, davacı şirket yetkilisi ile görüşülüp onayı alındıktan sonra bütün satışa konu malları iade alacaklarını ve vasfına uygun yeni ürünler ile değiştireceklerini taahhüt ettiğini ve bu taahhütünü yazılı olarak müvekkili şirkete verdiğini, buna rağmen olumlu bir gelişme yaşanmadığını, davacı şirketin bu ürünleri yenileri ile değiştirmediği gibi müvekkilden alacak talep ettiğini, ticari sorumluluğunun gereğini yerine getirmediğini, müvekkilinin zararına ve ticari itibar kaybına sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını savunarak davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan rapor ve ek raporlar ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, 28/01/2017 tarihli ve tanık olarak dinlenen …’ün imzasının bulunduğu tutanaktan 2 gün sonra davalı tarafça düzenlenen … numaralı ve… tarihli iade faturasında hesap bakiyesinin 23.956,27-TL olarak davalı tarafça davacıya bildirildiği, dolayısı ile davalı yanın iade faturasında ne tutarda borcu bulunduğunun bildirilmesi üzerine davacı tarafından bu meblağ nazara alınarak talepte bulunulduğu, bu nedenle davalı tarafça sunulan iade faturasındaki meblağ dikkate alındığında tanık beyanlarına itibar edilmediği, davacı defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile 23.976,69-TL alacaklı olduğu, ancak davacının asıl alacak olarak 23.976,00-TL talebinde bulunduğu ve bu nedenle bu bedele hükmedilmesi gerektiği, işlemiş faiz bakımından ise takip ile birlikte davalının temerrüde düşmesi nedeniyle işlemiş faiz talebi olan 1.365,65-TL’nin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile; davalının Konya… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 23.796,00-TL üzerinden iptali ile takibin devamına, 23.796,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen miktarın % 20’si olan 4.795,20-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davacının delillerini ve özellikle cari hesap ekstresi ve cari hesap mutabakatları adı altındaki beyan ve iddialarını kabul etmediklerini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tanık ve SGK kayıtlarının incelenmesinde beyan ettikleri ve tanığın da kabul edip sadece davacı tarafın işine geldiği gibi itiraz ettiği hususların gerçeği yansıtmadığının bir kez daha ortaya çıktığını, taraflar arasında bir alım satım işleminin ve ticari ilişkinin varlığında taraflar ihtilaf halinde olmayıp, ihtilafın bu sözleşmenin ve yaşanan fiili durumun izahında olduğunu, karşı tarafın ısrarla yanıltıcı beyanda bulunması ve iadeyi kabul ettiği halde taahhütlerine uymadığını, dosya kapsamında çok sayıda bilirkişi raporu olup hepsinin de birbirinden farklı olduğunu, buna rağmen hiçbir raporun hükme esas alınmadığını, tamamen farklı bir karar verildiğini, müvekkiline ait defter ve belgelerin incelenmesinde yanlışlıklar bulunduğunu, SGK’nın cevabi yazısı nazara alındığında …’ün sigortalılık süresinin eksik beyan olunduğu ve bu konuda davacı tarafın gerçeği açıklamadığının ortaya çıktığını, çünkü dava dosyasında yer alan alacağa konu fatura tarihlerinin …-…- …- …- … olup, bu tarihlerde sipariş alan ve mal teslim eden kişinin … olduğunu, sonradan alınan bilirkişi raporunda ise öncelikle ikili hesaplama yapılmasını ve iki ayrı ihtimale göre mütalaa verilmiş olmasını kabul etmediklerini, açıklanan nedenlerle tanık dinlenilmesi, bilirkişi raporları alınması ve etraflı araştırma yapılmasına rağmen hiç biri hükme esas alınmayıp sadece karşı tarafın son beyanındaki bir cümle üzerine davanın reddinin dosya kapsamına, delil ve tanık durumuna uygun olmadığı gibi bilirkişi raporlarına, tanık beyanına, usul ve yasaya uygun olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre davacı tarafından davalıya beş adet fatura ile toplam 43.907,16 TL tutarında mal satışı yapıldığının her iki tarafın da kabulünde olduğu, ancak davalının malların bir kısmının ayıplı olması nedeniyle iade edilmesi gerektiğini, davalının malları iade alacağını taahhüt etmesine rağmen fiilen teslim almadığını savunduğu, buna göre malların tamamının iade edilmesi gerektiğini ispat yükünün davalıda olduğu, taraflar arasında yapılan 28.01.2017 tarihinde bir kısım malların iadesi hususunda protokol düzenlendiği, bu protokolden sonra davalı tarafça kesilen 30.01.2017 tarihli iade faturasının davacı tarafça kabul edildiği, aynı faturada bakiye borcun 23.956,27 TL olduğu yönünde kayıt bulunduğu, davalı tarafın iade faturası kestiği mallar dışında kalan malların da ayıplı olduğu ve iade edilmesi gerektiği yönündeki savunmasını ispatlayamadığı, buna göre davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.625,50 TL harçtan peşin alınan 406,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.219,12‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/06/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır