Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1482 E. 2023/2165 K. 06.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2022
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 06/11/2023
YAZIM TARİHİ : 08/11/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya.. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ..Esas … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya birtakım trafik ve yol malzemeleri sattığını, bu satış nedeniyle davalıya, toplam 106.600,32 TL bedelli 7 adet fatura düzenlediğini, davalının fatura bedellerinin bir kısmını ödediğini, bakiye 104.277,78 TL’nin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın ve davaya konu takibin yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafından gerek sözleşme gerekse de cari ilişki nedeniyle teslim ve ifa edilen bir mal veya hizmet bulunmadığını, davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerde ispat etmesi gerektiğini, faturanın tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını savunarak, davanın reddi ile kötüniyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davacı defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 04/07/2022 tarihli bilirkişi raporu ile, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu faturaların defterlerde kayıtlı olduğu ve davacının takip tarihi itibariyle 103.737,17 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 05/09/2022 tarihli bilirkişi raporu ile, davalı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu faturaların defterlerde kayıtlı olduğu ve davalının 104.277,78 TL tutarında davacıya borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davaya ve takibe konu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle (davalının ödeme iddiasında da bulunmaması karşısında) faturalara konu malların kendisine teslim edilmediğini davalının yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Ancak davalı bu yönde bir yazılı delil ibraz etmediği gibi yemin deliline de dayanmamıştır. Bu kapsamda faturalara konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı, davalı defterlerine göre 104.277,78 TL tutarında alacaklı ise de; davacının kendi defterlerine göre 103.737,17 TL tutarında alacaklı olması ve davacının 04/07/2022 tarihli rapora itiraz etmemesi nedeniyle davacının takip tarihi itibariyle ve takibe konu faturalar nedeniyle 103.737,17 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu sonucuna varılarak takibe itirazın bu tutar üzerinden kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı itirazın iptali istemine ek olarak feri nitelikte icra inkar tazminatı isteminde de bulunmuştur. Mahkememizce fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle takibe itirazın haksız olduğu ve alacağın likit nitelikte olduğu kabul edildiğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir. Her ne kadar davalı da tazminat isteminde bulunmuş ise de davaya konu takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığından davalının tazminat isteminin reddine…” dair, davanın kısmen kabulü ile, Konya . İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 103.737,17 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 103.737,17 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 20.747,43 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davanın ve davaya konu takibin yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafından gerek sözleşme gerekse de cari ilişki nedeniyle teslim ve ifa edilen bir mal veya hizmet bulunmadığını, davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispat edilmesi gerektiğini, faturanın tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, alacağın likit olmadığını, bu nedenle hükmedilen icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, mahkemece eksik ve hatalı incelemeyle karar verildiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı tarafça, davalıya mal satışında bulunduğu, karşılığında takip ve dava konusu faturaların düzenlendiği, davalı tarafından kısmi bir ödeme yapılmasına rağmen bakiye borcun ödenmemesi nedeniyle aleyhine takip başlatıldığı ancak, davalının haksız itirazı ile takibin durdurulduğu iddia edilmiş, davalı tarafça akdi ilişki inkar edilerek davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı savunulmuştur.
Dava konusu icra takibi, fer’ileri ile toplam 110.722,53 TL’nin tahsili istemiyle başlatılmış, davalı tarafından borca fer’ileri ile birlikte itiraz edilmiş, davacı tarafından da dava dilekçesinin talep sonucunda itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş ise de, dava değeri olarak takibe konu asıl alacak miktarı olan 104.277,78 TL’nin gösterildiği, dilekçenin açıklama kısmında da sadece asıl alacak hakkında dava açıldığının belirtildiği, her ne kadar dilekçe içeriğinde çelişkili ifadeler de bulunmakta ise de, mahkemece de davanın asıl alacağa yönelik olduğundan hareketle hüküm kurulduğu ve davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davacı tarafından istinaf edilmediği de anlaşılmakla, işbu davanın takibe konu asıl alacak miktarına ilişkin olduğu ve bu itibarla, harç eksikliğinin de bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkemece, taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, dava ve takip konusu faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça, akdi ilişki inkar edilmiş ise de, davalının dava konusu faturaları defterlerine işlediği, bu nedenle akdi ilişkinin varlığının ve davacı tarafından ispat edildiğinin karine olarak kabul edilmesi aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği, davalı tarafından aksi yönde bir delil ibraz edilmediği yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak, davalı tarafça, gerek icra dairesinin gerekse de mahkemenin yetkisine de itiraz edilmiş olup, mahkemece de ara kararla davalının yetki itirazının reddine karar verildiği, gerek ara kararda gerekse de gerekçeli kararda red gerekçesinin belirtilmediği anlaşılmakla birlikte, davalının faturaları defterine işlemekle akdi ilişkinin varlığı karine olarak kabul edilmiş ve aksi davalı tarafından ispat edilememiş olduğundan, davacının TBK’nın 89. maddesi uyarınca dava konusu para alacağı için kendi ikametinde takip başlatıp dava açabileceğinden, davalı vekilinin yerinde görülmeyen usul ve esasa yönelik tüm istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 7.086,28 TL harçtan, peşin alınan 1.771,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.314,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır