Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/128 E. 2022/258 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI :…. Esas …. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Kar Payı Alacağı
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
YAZIM TARİHİ : 03/03/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan kar payı alacağı davasında 14/05/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 16/07/2020 tarih …. Esas …. sayılı kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2021 tarih 2021/1743 Esas 2021/7251 Karar sayılı ilamıyla BOZULARAK dairemize iade edildiği anlaşılmakla dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete ait hissesi bulunduğunu, bulunan hisseler ile ilgili davalı şirkete ödeme yaptığını, ancak herhangi bir geri ödeme alamadığını, kar payı katılım payı veya temettü adı altında bir ödeme yapılmadığı gibi tüm ihtarlarına cevap verilmediğini belirterek açıklanan nedenlerle şimdilik 10.000,00 TL nin hakkın doğum tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kar paylarının hangi yıllara ilişkin olduğunu açıklamadığını, davacının teminat göstermek zorunda olduğunu, kar payı alacağının bulunmadığını, zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dava tarihinden geriye dönük olarak, davalı şirketin genel kurullarınca kar dağıtımı yönünden alınmış bir karar bulunmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğu ve hak kayıplarına yol açtığı itirazlarının ilk derece mahkemesince değerlendirilmediği, davalı şirketin fiili olarak dağıttığı kar payının kayıtlarından gizlemesi nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğü iddialarıyla, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davalarının kabulü yönünde karar verilmesini istinaf ettikleri görülmüştür.
Dairemizin 14/05/2019 tarih, 2017/746 E. 2020/923 K. Sayılı kararının özeti; “… Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm…” şeklinde karar verilmiştir.
Dairemizce verilen karar taraflarca davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek temyiz edilmiş, dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/1743 Esasına kaydının yapılarak 20/12/2021 tarhinde 2021/7251 Karar numarası üzerinden;
“… Ancak, bölge adliye mahkemesince gerekçe yapılan 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, bölge adliye mahkemesince davacının istinaf taleplerinin esasına girilerek ilk derece mahkemesi kararı üzerinde inceleme yapmak gerekirken, davacının kâr payı talebinin anılan yasa kapsamında bulunduğundan bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulmasına …” şeklinde dairemiz kararı bozularak dosya dairemize iade edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; kar payı alacağına ilişkindir.
Yargıtay bozma ilamından sonra dairemizce yapılan yargılamada Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2021 tarih 2021/1743 Esas 2021/7251 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı şirketin 7649 adet hisse senedine sahip olmasına karşın kar payı ödenmemesi nedeniyle alacak davası açtığı, ilk derece mahkemesince davalı şirket tarafından kar payı dağıtılmasına ilişkin bir karar alınmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın dairemize intikal ettiği ve davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kararı verildiği, verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’a eklenen geçici 4. maddesi gereğince bölge adliye mahkemesince davacının istinaf taleplerinin esasına girilerek ilk derece mahkemesi kararı üzerinde inceleme yapılması gerektiğinden bahisle dairemiz kararını bozduğu, dosyanın tekrar dairemize intikal etmesi üzerine yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı, tensip ile taraflara duruşma günü tebliğ edilerek 02/03/2022 tarihli duruşmada Yargıtay bozma ilamına uyularak karar ittihazına gidilmiştir.
Dosyanın içerisinde bulunan ve ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda özetle; …. ve … tarafından SPK’ya gönderilen 09.02.2005 tarihli …. ve …. sayılı yazıları ile SPK’ya sunulan ve aynı mahiyetteki dosyalarımıza SPK tarafından 31/03/2014 tarihli yazısı ekinde gönderilen CD’lerde yer alan tablolarda davalı şirkete ve alt grup şirketlerine yatırılan paralar ile çekilen paralara ilişkin tabloların bulunduğu, bu tablolara göre; Davacının;
-Ek-1a listesindeki bilgilere göre ….’ye; 06/03/1998 tarihinde 511.693,00 Euro para yatırdığını,
-Ek-2a listesindeki bilgilere göre davacının 19/01/2001 tarihinde 51.119 Euro, 23/02/2000 tarihinde 81.600 Euro olmak üzere toplam 132.719 Euro para çektiğini,
-Ek-2b listesindeki bilgilere göre davacının 30/09/2000 tarihinde 3.068 Euro, 25/11/2000 tarihinde 3.038 Euro, 25/12/2000 tarihinde 6.136 Euro olmak üzere toplam 12.272 Euro para çektiğini,
-…’nin ve …’nin ticar defterlerinde (en eski tarih 2007 yılı) ve muhasebe kayıtlarında yapılan incelemede davcının davacıdan doğrudan para tahsilatı yapıladığına dair bir kayda rastlanmadığını, 500 sermaye hesabının incelenmesinde ortaklar arasında davacının ismine rastlanmadığını, ortak pay defterine davacıya ilişkin 12.800 hissenin 76.800.000.000 TL nominal değerle kayıtlı olduğunun,
-…’nin 1998 ile 2011 (… İle birleşme yılı 2012 yılı olduğundan) mali yıllar arasında finansal tabloların incelenmesinde; toplam karının 53.219.771,78 TL, toplam zararının 43.089.882,54 TL olduğu, buna göre şirketlerin birleşmesinden önce net karın 10.129.889,24 TL olduğunu,
-…’nin 2012 (…. ile birleşme 2012 yılı olduğundan) ile 2016 (dava tarihi yılı) malli yılları arasında finansal tabloların incelenmesinde; toplam karının 66.881.224,06 TL olduğu, geçmiş yıllar zarar bulunmadığının,
-Kar payı dağıtılabilmesi için net kardan yasal olarak zorunlu kar yedeklerinin ayrılması sonucu kalan üzerinden ortaklara Genel Kurul Kararı ile kar dağıtılabileceğini, … Genel Kurulları tarafından …. ile birleşme tarihinden sonra alınmış herhangi bir kar dağıtım kararı bulunmadığını,
-Davacı …’in çıkarılmış sermaye tutarı içinde payının %0,01785 olduğunu (30.496 TL / 170.800.000 TL X 100 =%0,01785) Halka Açık Anonim Şirketlerde %5’in üstündeki azınlık hissedarların ortak oldukları şirkete dava açabileceğini bildirdiği görülmüştür.
Davacı, davalı şirkete ait hisseleri satın almasından bugüne kadar, davalı şirketten herhangi bir kar payı almadığını ileri sürerek işlemiş alacak dönemlerini de kapsayacak şekilde kar payının tespiti ile tahsilini talep ettiği, davalı şirket tarafından talep ettiği kar paylarının hangilerine ilişkin olduğunu açıklamadığı, talebini somutlaştırmadığı, kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararı bulunmadığını belirterek talebin reddine karar verilmesini savunduğu,
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16/04/2018 tarih 2016/10141 esas 208/2779 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 408/2-d. fıkrasında finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararların alınmasının genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğu düzenlendiği, şirket genel kurulunun, şirket kâr payının belirlenmesi ve dağıtımı konusunda tek yetkili organ olmasına ve bu doğrultuda genel kurulda alınmış bir karar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ancak ilk derece mahkemesi kararı daha önce dairemizin 16/07/2020 tarih …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile kaldırılarak açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dairemizce verilen bu kararın da yukarıda belirtilen Yargıtay ilamı ile bozulduğu, bu durumda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2020 tarih 2020/3473 Esas 2020/7194 Karar ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 15/12/2020 tarih 2020/354 Esas 2020/49 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi, işin esası hakkında da yeniden karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
1- Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2- Davacı tarafça istinaf ve temyiz aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3- Dairemiz kararının Yargıtay tarafından bozulması nedeniyle yeniden esasa kaydedilip bozma kararının değerlendirildiği ilk celsede karar verildiğinden davacı ve davalı lehine AAÜT gereğince vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
B) Davanın REDDİNE,
1- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78 TL harçtan alınması gerekli 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 90,08 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

2- Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan 11,00 TL posta ve tebligat masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 02/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Ç.