Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/127 E. 2022/1400 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
: 2- … (T.C. Kimlik No: …)
: 3- …
: 4- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI/MÜTEVEFFA : 5- … (T.C. Kimlik No: …)
TASFİYE MEMURU : …- T.C Kimlik No: …

: 6- … (Davadan önce ölmüştür)
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
YAZIM TARİHİ : 03/10/2022
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 03/07/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı bir kısım davalıların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 16/07/2020 tarih … Esas … karar sayılı kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 13/12/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamıyla bozularak dairemize iade edildiği anlaşılmakla, dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesiyle özetle; davalının yurt dışında çalışan vatandaşlardan para topladığını, yurt dışında çalışan müvekkilinin davalı şirkete kar payı ile birlikte ödeneceği taahhüdü ve dilediği an geri ödeneceği garantisi ile para verdiğini, ancak davalıların parayı geri ödemediğini, davalıların TTK ve TMK ilgili hükümleri gereğince sorumlu olduklarını, SPK da kayıtlarının bulunduğunu, davalıların paraları iade edileceği garantisi ile topladığını, geçerli bir ortaklık bulunmadığının tespitini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL’nin 25/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 8.897,39 TL’ye çıkartarak bu paranın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket ve tüzel kişiler vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan teminat alınması gerektiğini, davacının iddia ettiği ödeme tarihinin çelişkili bir şekilde açıklandığını, davacının dayanak gösterdiği belgenin davalıyı ilzam etmediğini, davacının iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkete davacının müvekkilinin bankacılık, SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal ettiğine dair iddialarının doğru olmadığını, davacıdan hile haksız fiiline dayalı para alındığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, bir an doğru olduğu kabul edilse bile; davacı tarafça BK’nın 28 ve devamı maddelerinde belirtilen yasal bir yıllık hakdüşürücü dava açma süresi içerisinde dava açmadığını, bu nedenle haksız fiiller için BK’nın 60., sebepsiz zenginleşme için aynı yasanın 66., sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan talepler için aynı yasanın 125. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi sebebiyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının yedinde hisse senetlerinin bulunduğunun belirtildiği nazara alındığında; davacının şirket ortağı olduğunu, TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacının dürüst davranmadığını, açılan davanın esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davalılar … A.ş., …, … Ve … hakkındaki dava nedeniyle davacı tarafın, davalı şirketin ortağı olunmadığının tespiti ile ilgili talep kısmının kabulü ile davacı tarafın davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, davacı tarafın alacak davasının kısmen kabulü ile; 8.897,39 TL’ nın dava tarihi olan 26/06/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılar … A.ş., …, … Ve … ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tüzel ve gerçek kişiler istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki savunmalarının kabul edilmemesinin, ayrıca yargılama sırasındaki isticvap ve yemin taleplerinin reddedilmesinin, davacı tarafın ıslah talebinin kabulünün ve bunun yanında hükümde faize hükmederken ıslah tarihini nazara almamasının hukuka aykırı olduğunu, davacının yedinde bulunduğu iddia edilen senetlerin davalı şirkete iade edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece celbi gereken belgelerin toplanmadan eksik inceleme yapıldığını, bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak cevap dilekçesindeki savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN 16/07/2020 TARİH … ESAS … KARAR SAYILI KARARI İLE; davalıların istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Dairemizce verilen karar davacı ve bir kısım davalılarca temyiz edilmiştir.
YARGITAY … HUKUK DAİRESİ’NİN 13/12/2021 TARİH … ESAS – … KARAR SAYILI BOZMA İLAMIYLA: ” 1- Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve 8.897,29 TL’nin davalılar … A.Ş., …, … ve …’dan tahsiline karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara tebliğ edilmiş olup davalılardan … vasisi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davada davalı şirket ile davalı gerçek kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı … tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle … hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiş bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Somut olayda kamu düzenine aykırılık da söz konusu olmadığından bölge adliye mahkemesince istinaf kanun yoluna başvuran davalılar hakkında inceleme yapılması ve bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla davalı … hakkında verilen ilk derece mahkemesi kararının kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve ilk derece mahkemesi kararının istinaf yoluna başvuranlar yönünden kaldırılması gerekirken İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle re”sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı … dava tarihinde ölü olduğundan mahkemece bu davalı hakkındaki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu husustaki ilk derece mahkemesi kararı da yukarıda izah edildiği üzere kesinleşmiştir. Öte yandan HMK”’nın 114/1-d bendi ve 115. maddeleri gereğince bu davalının dava açıldığında ölü olduğu yani taraf sıfatına haiz olmadığı da bölge adliye mahkemesince re’sen dikkate alınmalı ve anılan yasal düzenlemeler kapsamında bir karar verilmesi gerekirken davanın tümü hakkında ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve 7194 sayılı Yasa kapsamında karar verilmiş olması doğru görülmemiş kararın bu nedenle de re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Davalı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince, davacı tarafından davalı … hakkındaki dava, davalının muvafakatı ile geri alınmış ve ilk derece mahkemesince davalı … hakkındaki davanın geri alınması nedeniyle bu davalı yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Yukarıdaki (1) numaralı bentte ayrıntılı olarak izah edildiği üzere davalı … hakkında verilen ilk derece mahkemesi kararı da kesinleşmiş olup bölge adliye mahkemesince bu durum gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesi kararının tamamen kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve davalı … vekilinin temyiz ittrazlarının kabulüyle kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Yukarıda (1 ve 2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA,” şeklinde hüküm kurularak dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama soncunda toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Yargıtay bozma ilamından sonra dairemizce yapılan yargılamada Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 13/12/2021 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi davalılardan …, … ile …’ın İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresinde istinaf başvurusunda bulunmadığı, bu sebeple bu davalılar hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalılar … A.Ş, … ve … yönünden istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalılar … A.Ş, … ve …’nun istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalılardan … A.Ş, … ve … arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle Yargıtay Bozma ilamına uygun olarak, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının, istinaf talebinde bulunan davalılar … A.Ş, … ve … yönünden kaldırılarak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili bu davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalılar …, .. ve … ile ilgili ilk derece mahkemesince verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davalılara yönelik açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine karar vermek gerekmiş Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında da belirtildiği Yargıtay bozmasından sonra duruşma açılarak karar verilmesi durumunda istinaf vekalet ücretine hükmedilemeyeceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalılar …, … ve … A.Ş’nin istinaf taleplerinin kabulüne, Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin 03/07/2019 tarih … esas … karar sayılı kararının davalılar …, … ve … A.Ş yönünden KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı şirket tarafından yatırılan 151,95 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı şirkete iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacının …, … ve … A.Ş’ye yönelik talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Bu davalılar yönünden açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 204,93 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 120,00 TL olmak üzere toplam 324,93 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 244,23 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 80,70 maktu karar harcı, 253,80 TL keşif harcı, 267,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 465,00 posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.103,20 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- -Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla (Yargıtay’ca kesinleştiği belirtilen … ile ilgili hüküm) 9.200,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin 3332 sayılı yasanın geçici 4.maddesi nazara alınarak davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
7- İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
C) Davalılar …, … ve … ile ilgili ilk derece mahkemesince verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davalılara yönelik açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 28/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

…Ç