Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1265 E. 2022/1662 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR :

VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/10/2022
YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan ipotek davasında 26/01/2022 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … ili … ilçesi, …. Köyü, … ada … (Eski parsel No:…) parselde kayıtlı tarla önceki malik … tarafından, davalı lehine …, …, …, … ile …’nin davalı bankaya, ipotek senedi ile doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak 12.06.2017 tarihinde 202.500TL bedelli ve 1. derece 1. sıra ile ipotek verildiğini, taşınmaz üzerinde bulunan üst limit ipoteğinin kalkması için üst limit ipoteğinden fazla miktarda 403.000TL … adına davalı banka hesabına yatırıldığını, ipotek senedinde belirtilen borçluların bankaya olan borçlarından düşüldüğünü, konulan ipoteğin azami bir miktarı garanti ettiğinden, alacak miktarına ilişkin kesin bir belirleme söz konusu olmadığını ve taşınmazın sağlayacağı azami güvence miktarı tapu kütüğünde gösterildiğinden kesinleşmediği, gerçek miktarı zamanla ortaya çıkacak alacak için konulduğundan tapuya konulan ipotek üst sınır ipoteği olduğunu, üst sınır ipoteklerinde ipoteğin başkasının borcu için kurulması durumunda malik tarafından borcun ödenmiş olması ipoteğin sona ermesine yol açmayacağını, önceki malik belirtilen miktarı yatırdığından ipoteğin kaldırılmasını talep etme hakkına haiz olduğunu, … ili … ilçesi … Köyü … ada … parselde (eski parsel no:…) kayıtlı tarla üzerinde davalı adına olan ipotek şerhlerinin kaldırılmasını ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; İpotek fekki normal şartlar altında taraflar arasında yapılabilecek bir işlemdir. Aksine bir durumda ortada bir alacağın olduğu sonucu çıkmaktadır. İpotek tesisinin özünde bir alacak vardır. Dolayısıyla davacı vekilinin arabuluculuk işletilmesine gerek yok savına itibar edilmemiştir. Kaldı ki dava dilekçesinde birden fazla talep olsa dahi davanın esasında ipoteğin fekki vardır. Ayrıca Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 12/03/2020 Tarihli … Esas … Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak, 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun’na eklenen 5/A maddesi uyarınca 1.1.2019 tarihi itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. (HUAK m. 18/A/2, c. 1-3). Davacının arabulucuya başvurma zorunluluğunu yerine getirdiği bu halde, anlaşmazlığa ilişkin son tutanağı dava dilekçesine eklememesi şeklindeki noksanlıklar bu sayede tamamlanabilecektir. ARABULUCUYA BAŞVURULMADAN DAVA AÇILDIĞININ ANLAŞILMASI HALİNDE HERHANGİ BİR İŞLEM YAPILMAKSIZIN VE DOSYA ÜZERİNDEN DAVANIN, DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE KARAR VERİLİR. (HUAK m. 18A/2, c. 4; HUAK Yönetmeliği m. 22/3). Burada dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115 inci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi TAMAMLANABİLEN BİR DAVA ŞARTI EKSİKLİĞİ OLARAK DÜZENLENMEDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. BİR BAŞKA İFADEYLE, DAVA ŞARTI NOKSANLIĞININ GİDERİLMESİ VE ARABULUCUYA BAŞVURULMASI İÇİN MAHKEMECE DAVACIYA SÜRE VERİLMEYECEKTİR. (Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı Yayını Birinci Baskı, Yazarlar; İlker Koçyiğit Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanı, Alper Bulur Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi) yine 7155 sayılı Kanun’un 23.maddesi ile eklenen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-1.ve 2. Maddesinde;”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK’nun 114/2.maddesinde;” (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, HMK’nun 115/1.ve 2. maddesinde;” (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, davacı tarafça arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla; “6102 sayılı Türk Ticaret kanunun’na eklenen 5/A maddesi uyarınca 1.1.2019 tarihi itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCULUĞA BAŞVURULMUŞ OLMASI DAVA ŞARTI OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR” şartı sağlanamadığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ve dosyadaki tüm deliller bilgi belgeler, dosyanın safahatı külhalinde değerlendirildiğinde; dava konusunun ipoteğin fekkine ilişkin olduğu ayrıca dava açılış tarihinin 01/09/2021 olduğu ve arabuluculuk şartı yerine getirilmediği anlaşılmakla davanın HMK’nun 115. Ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine …” gerekçesiyle karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı sıfatıyla bulunan 4 şahıs 1 tüzel kişiliği vekaleten temsil etmelerine rağmen yerel mahkeme tarafından verilen karar Tebligat Kanunu’nun 11. Maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. Maddesine aykırı şeklide davacı asillere tebliğ edildiğini, yasal süre içerisinde istinaf edilmediği gerekçesi ile de dosyanın kesinleştirme işlemi yapılarak kapatıldığını, muhatabın kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi halinde yapılacak tebliğlerin yasal muhatabının vekil müvekkili değil vekili olduğunu, 6102 sayılı TTK 5/a maddesine göre TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması aranmadığını, bu davada arabuluculuk dava şartının aranamayacağını, arabulculuğun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; “(1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi getirilmiştir. Madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazılmıştır. TTK’ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun’un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklemektedir. Hal böyle iken, borcun bulunmaması nedeniyle ipoteğin kaldırılmasına yönelik davaların ticari bir dava olduğu için TTK’nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da yasa koyucunun bilinçli olarak ipoteğin fekki davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ipotek alacağından dolayı borcun ödendiği sebebine bağlı ipoteğin kaldırılması davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak işin esasının incelenmesi gerekirken mahkemece anılan husus nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından davacıların istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacıların istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2022 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/10/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

M.Y.