Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1240 E. 2023/2129 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2022
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/10/2023
YAZIM TARİHİ : 31/10/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan İtirazın İptali davasında 09/06/2022 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların, çimento malzemesi satışı için sözlü anlaşma yaptıklarını, anlaşmaya göre müvekkili şirketin 27.000,00 USD karşılığında davalıdan çimento malzemesi alacak olduğunu ve müvekkili ödemeyi yaptıktan sonra davalının da satışa konu ürünü teslim edeceğini, müvekkilinin sözlü sözleşmeye göre 27.11.2019 tarihinde teslimat dahil sözleşme bedeli olan 27.000,00 USD’yi davalıya ait Kuveyt Türk …..nolu hesaba göndermiş olduğunu, anlaşmaya göre davalının ürünü 2 haftaya kadar teslim etmesi gerekirken, müvekkili şirket yetkilisinin defalarca uyarısına rağmen davalı şirket yetkilisinin teslimatı yapmayacağını bildirdiğini, uzun bir süre sonra da havale edilen 27.000,00 USD’den 7.000,00 USD kesinti yaparak 31.12.2019 tarihinde 20.000,00 USD’yi müvekkili şirketin hesabına aktardığını, davalının daha sonra sipariş ürünün nakliye ve navlun giderleri için kesinti yaptığını iddia ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin satışa konu ürünleri teslim almaya hazır olduğunu bildirmesine rağmen davalının tavrında bir değişiklik olmadığını, yani davalının satılanın zilyetliğinin ve mülkiyetinin devir borcunu zamanında ifa etmemiş olduğunu, davalı tarafın neredeyse 1,5 yıl sonra ödememe iradesini ortaya koymak üzere müvekkili şirkete 10.02.2021 tarihli e-makbuzu düzenlemiş olduğunu, alıcı vekili olarak hem düzenlenen faturayı kabul etmediklerini beyan etmek hem de iadesi gerçekleşmeyen tutarın iadesi için davalıya noter kanalıyla ihtar çekilmiş olmasına rağmen ödeme yapmayan davalı aleyhine Konya .. İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın haksız ve dayanaktan yoksun itirazları sonucu takibin durmuş olduğunu, davalı tarafın, müvekkili şirketin yetkilisinin kardeşi olan ….. ile olan ticari ilişkilerinden kaynaklanan sorunlarını müvekkili şirketin ticaretine yansıtarak müvekkilinin siparişini teslim etmemiş olduğunu, davalı …. ile olan ticaretten kaynaklanan sorun nedeniyle olduğunu iddia ettiği zararı müvekkilinin kardeşi olması nedeniyle müvekkiline ait paradan kesmiş olduğunu, ayrıca sipariş belgeleri ve navlun giderleri olarak birtakım belgeler kendilerine ibraz edilmiş ise de bu belgelerin müvekkili şirketin siparişleri ile bir ilgisinin olmadığını, zira söz konusu belgelerin müvekkilinin ödeme tarihlerinden önceki tarihlerde düzenlenmiş belgeler olduğunu, siparişi dahi yapılmamış ürünlerin ithal ve navlun giderlerinin müvekkili şirketten tahsil edilmiş olduğunu, ayrıca satıştan kendisi vazgeçen davalı şirketin taşıma ve nakliye giderlerini müvekkili şirketten kesmiş olmasının kanuni dayanaktan yoksun haksız bir işlem olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı tarafın Konya .. İcra Dairesi’nin …. E. sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazın iptaline, Konya .. İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip talebinde yazılı şartlarla, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla 53.140,63-TL tutar üzerinden takibin devamına, itiraz edilen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle, taraflar arasında yapılan anlaşmanın davacının iddia etti gibi 27.000,00 USD üzerinden yapılmamış olduğunu, davacıya proforma fatura gönderilerek, talebi üzerine adına mal ithal edilmiş olup, faturada belirtilen 64.980,00 USD ödeme yapması halinde malların teslim alınabileceğinin kararlaştırılmış olduğunu, gönderilen faturada ürünün nitelikleri, malın bedeli, ödeme şekli gibi bilgilerin açıkça yer aldığından bu fatura icap sayılarak davacının kabul iradesini içeren bildirimi ile sözleşmenin bu bedel üzerinden kurulmuş olduğunu, söz konusu malların müvekkili firmanın rutin ticaretinde yer alan mallar olmayıp hususi olarak davacı şirket için ithal edilen mallar olduğunu, ithal edilen bu malların bedellerinin davacı tarafından tamamen ödenmemiş ve malların teslim alınmamış olduğunu, her ne kadar davacı ürünü teslim almaya hazır olduğunu dile getirmiş ise de buna ilişkin bir bildirimde bulunmadığını, malların teslimi için şirket yetkilisine ulaşılmaya çalışılmış ise de sonuç alınamamış olduğunu, borç muaccel olduğu ve müvekkili tarafından borcun ödenmesi talebinde bulunulduğu halde ödemeye yanaşmayan davacı şirketin temerrüde düşmüş olduğunu, edimini ifa etmeyen davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin talebi üzerine hususi olarak ithal edilmiş olan malların raf ömürlerinin müvekkili firmanın ticaretini yapmakta olduğu diğer ürünlerden daha kısa olup, ithal edilen malzemeler limanda 40 günü aşkın bir süre beklediği halde müvekkiline ödeme yapılmamış ve malların teslim alınmamış olduğunu, sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyanın, eşyanın yükletilmesi için yükleme süresinden fazla beklemek zorunda olduğunu, fazladan beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denmekte olduğunu, sözleşmede sürastarya süresi belirtilmemiş ise bu sürenin on gün olduğunu, sürastarya süresinin yükleme süresi bitince herhangi bir bildirime gerek kalmadan başlamakta olduğunu ve sürastarya süresi için taşıyana sürastarya parası (demuraj) ödenmekte olduğunu, malların bulunduğu konteynerin sürastarya süresi geçtiği halde davacı tarafından ödeme yapılıp malların alınmaması ve hala limanda beklemesi nedeniyle demuraj ücreti ve diğer gümrük masraflarının ödenmiş olduğunu, malı teslim almada gecikmiş olduğu için müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan demuraj bedeli düşülerek davacının ödemiş olduğu 20.000 USD’nin kendilerine gönderilmiş olduğunu, davacının ödemesinden düşülen demuraj bedelinin iadesi için müvekkili aleyhine icra takibinde bulunmuş, icra takibine yapmış oldukları itiraz üzerine de işbu davayı açmış olduğunu, davacı şirketin talebi üzerine hususi olarak ithal edilmiş olan malların raf ömürlerinin müvekkili firmanın ticaretini yapmakta olduğu diğer ürünlerden daha kısa olup, ithal edilen malzemeler limanda 40 günü aşkın bir süre beklediği halde müvekkiline ödeme yapılmamış ve malların teslim alınmamış olduğunu, davacının ….’nın borcunun kendisine yansıtıldığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, yine davacının navlun giderlerinin kendisiyle ilgisi olmadığı yönündeki iddiasının da gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine ve İ.İ.K.’nun 67/2. maddesi uyarınca takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Bilirkişi kurulu raporunda davacı şirketin icra takip tarihi olan 15/03/2021 tarihi itibarı ile davalıdan 7.000,32-TL alacaklı olarak göründüğü, uyuşmazlığın sözleşme bedelinin miktarı ve sözleşmeye konu olan ürünlerin teslim edilip edilmediği hususunda toplandığı, taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin bulunduğu hususunda ihtilafın olmadığı, taraflardan hangisinin temerrüde düştüğü, alacının ya da satıcının temerrüdü hususundaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunun ifade edildiği, davalının satın alınan ürünleri teslime hazır olduğu ve buna ilişkin olarak davacıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir delilin dosyada olmadığı, davalının sattığı ürünleri tevdi etmek suretiyle de temerrüdün hukuki sonuçlarından kurtulmuş da olmadığı, ürün bedellerinin davacı yanca ödendiğinin anlaşıldığı, dolayısı ile davalının ürünleri teslim etmemek suretiyle temerrüdünün gerçekleştiğine kanaat getirildiği, İİK 67/2. Maddesinde belirtilen icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının Konya .. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 52.740,80-TL asıl alacak, 158,22-TL işlemiş faiz, 241,61-TL noter masrafı olmak üzere toplam 53.140,63-TL üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 52.740,80-TL ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, kabul edilen miktarın % 20 si olan 10.628,1-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşmanın davacının iddia ettiği gibi 27.000,00 USD üzerinden yapılmadığını, müvekkili ile davacı arasında yapılan ticarete istinaden müvekkilinin davacıya proforma fatura gönderdiğini ve proforma faturada belirtilen 64.890,00 USD bedelin ödenmesi halinde malların teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, davacı şirket yetkilisinin proforma fatura bedelini kabul ettiğine dair watsapp yazışmaları olduğunu, davacının talebi doğrultusunda davacıya teslim edilmek üzere 25,2 ton secar 712 Alüminyum ve 25.2 ton Secar 80 Ateşe dayanıklı çimento ithal edildiğini, davacının ödemekle yükümlü olduğu bedelin tamamını ödememesi üzerine temerrüde düştüğünü, davacı tarafından anlaşılan bedelin tamamı ödenmediği için malların Mersin Limanında beklemeye devam ettiğini, dosyaya sunmuş oldukları fatura ve gümrük belgelerindeki ürünlerin bilirkişinin uzmanlık alanı dışında olduğunun belirtildiğini, sebeple söz konusu belgelere ilişkin değerlendirme yapılmadığını, bu belgeler üzerinde inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar verildiğini, bu fatura ve gümrük bedellerinin incelenmeye alınması halinde davacıya karşı borçlarının olmadığı hususunun açıklığa kavuşacağını, yerel mahkemeye sunmuş oldukları proforma faturalardaki Secar 712 ve Secar 80 ismindeki ürünlerin taraflar arasındaki satış sözleşmesine esas olan ürünler olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen bedellerin bu ürünlere ilişkin olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere ve taraf beyanlarına göre davacı taraf davalıya sipariş ettiği çimento karşılığında 27.000,00 USD ödediğini, sipariş edilen çimonto teslim edilmediği gibi ödenen bedelin 7.000,00 USD’sinin iade edilmediğini iddia etmekte, davalı taraf ise sipariş edilen mal bedelinin 64.980,00 USD olduğunu, mal bedelinin ödenmemesi nedeniyle malların teslim edilmediğini, malların limanda beklemesi nedeniyle 7.000,00 USD zarara uğradığını savunmaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte davacının davalıya çimento sipariş ettiği her iki tarafın kabulünde olup uyuşmazlık sipariş edilen çimentonun miktarının ne olduğu ve hangi tarafın temerrüde düştüğü noktalarında toplanmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 106. Maddesinde yer alan “Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur” düzenlemesi gereğince alıcının temerrüde düşmesi için mal tesliminin önerilmiş olması ve alıcının haklı bir sebep olmaksızın teslimden kaçınmış olması gerekir. Dava konusu somut olayda davalı taraf, davacının sipariş edilen malın bedelini ödememesi nedeniyle malın davacıya teslim edilmediğini savunmakta olup davacıya mal tesliminin önerildiği, buna rağmen davacının malı teslim almaktan kaçındığı yönünde herhangi bir savunma ileri sürmemektedir. Buna göre davalı Türk Borçlar Kanunu’nun 234. Maddesinde yer alan “Aksine sözleşme yoksa, satılan alıcının zilyetliğine girince satış bedeli muaccel olur” düzenlemesi gereğince davalının satış bedelinin teslimden önce ödenmesinin kararlaştırıldığını ispatlaması gerekmektedir. Dosya kapsamında satış bedelinin teslimden önce ödenmesinin kararlaştırıldığını ispata elverişli herhangi bir delil bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirilerek dava konusu somut olayda davacının temerrüdünden söz edilemeyeceği, usulünce temerrüde düşürülmeyen davacının demuraj ve gümrük bedellerinden sorumlu olmayacağı, bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığı, davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu kanaatine varıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 3.630,04 TL harçtan peşin alınan 907,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.722,53‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır