Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1232 E. 2023/2126 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2022
NUMARASI : …. Esas – Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/10/2023
YAZIM TARİHİ : 31/10/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. esas sayılı dosyası ile açılan İtirazın İptali davasında 25/05/2022 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalının da yetkilisi olduğu dava dışı ….Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırıldığını, kredi sözleşmesinde davalının da kefil olarak imzasının bulunduğunu, kredi kapsamında 840.000,00TL tutarına kadar davalının kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiğini, kullanılan krediden kaynaklanan borcun tamamının ödenmediğini, Beşiktaş …Noterliğinin 25/01/2019 tarih ….yevmiye nolu ihtarının keşide edildiğini, ihtarın sonuçsuz kaldığını, kalan 427.207,70TL bakiye alacağın tahsili için Konya .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalının kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunup borçtan müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yöneticisi ve hissedarı olduğu şirket ile doğrudan bir kredi ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin, şirketin işlerini yürüttüğünü, dava dışı asıl borçlu şirketin … Bankasından ihtiyaç kredisi kullandığını, davacı bankanın Kredi Garanti Fonu’nun onayı ile bu kredi sözleşmesine teminat mektubu sunduğunu, … Bankası’nın davacı bankadan teminat mektubunu nakde tahvilini talep ettiğini, işleyişe göre krediyi kullanan şirketin kredi koşullarını yerine getirmemesi halinde davacı tarafından sunulan teminat mektubunun paraya çevrildiğini, davacı tarafın ödemiş olduğu teminat bedelini Kredi Garanti Fonundan tahsil edebileceğini, Kredi Garanti Fonunun halefi olabileceğini, yapılan kredi sözleşmesinde kefalet hükümlerine ilişkin bir düzenlemenin yapılmadığını, kefalet sözleşmesinin de kanuna aykırı olduğunu, davacı ile müvekkilinin hissedarı olduğu dava dışı şirket arasında doğrudan bir kredi kullanımının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine, davalı müvekkili lehine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince;
-Davalının, dava dışı şirketin kullanmış olduğu krediye ilişkin verdiği kefalette her ne kadar eş rızasının olmadığı görülmekte ise de, dosya içerisinde mevcut Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre, kefalet tarihinde davalının, dava dışı asıl borçlu şirketin münferit yetkilisi olması sebebiyle kefalet sözleşmesinde eş rıza beyanının olmamasının kefaletin geçerliliğine bir etkisinin olmadığı, takip tarihinden önce dava konusu teminat mektubu 25/12/2018 tarihi itibariyle davacı banka tarafından tazmin edilerek nakde dönüştürüldüğünden, davalı kefilin kefalet sözleşmesinde açıkça gayri nakdi kredilerden sorumlu tutulup tutulmamasının bir önem arz etmediği, davalının nakde dönüşen takibe konu krediden pekala sorumlu olduğu, dava dışı şirketin davacı bankadan kullanmış olduğu krediye ilişkin olarak Kredi Garanti Fonunca (KGF) kredi borcunun 415.000,00 TL’sinin teminat altına alındığı, bu teminat kapsamında, 27/06/2019 tarihinde, yani takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce, dava konusu kredi borcuna ilişkin olmak üzere KGF davacı bankaya 415.000,00TL tazmin ödemesi yapıldığı, davalının kefaletinin geçerli olduğu,
-Davacı vekili tarafından Kredi Garanti Fonunun yapmış olduğu tazmin ödemesinden davalı borçlu lehine bir durumun doğmayacağının, Kredi Garanti Fonunun yaptığı ödemeler dolayısıyla takip hakkının halen kendilerinde bulunduğu ve yapılan ödemenin borçtan düşülmesinin hatalı olacağının ileri sürüldüğü, konuya ilişkin Ankara BAM 21. Hukuk Dairesinin 2019/89 Esas, 2020/903 Karar Sayılı Ve Samsun Bam 3. Hukuk Dairesinin 2018/507 Esas, 2018/545 Karar sayılı ilamlarında, Kredi Garanti Fonu tarafından yapılan ödemenin asıl borç miktarından düşülerek hesaplama yapılmasında yanlış bir yön bulunmadığının özellikle vurgulandığı, Mahkemece de istinaf mahkemelerinin bu görüşünün benimsendiği, kaldı ki Kredi Garanti Fonuna verilen taahhütnamede Kredi Garanti Fonunun verdiği teminatlar kadar takip yapmaya yetkili olduğunun özellikle belirtildiği, bu itibarla Kredi Garanti Fonundan gelen ödemenin borçtan düşülmesi gerektiği sonucuna varıldığı,
– Bilirkişi … tarafından düzenlenen 27/11/2020 tarihli rapor yukarıda sözü edilen açıklamalara ve kurallara uygun olduğundan hükme esas alındığı, talimat dosyasına sunulan rapor ise bu anlamda hükme elverişli olmadığından esas alınmadığı, 27/11/2020 tarihli raporda denetime açık bir şekilde belirtildiği üzere, dava tarihi itibariyle davalının sorumlu olduğu borç miktarının 66.745,15TL asıl alacak, 1.144,63TL temerrüt faizi, 57,23TL BSMV olmak üzere toplam 67.947,01TL olduğu,
-Davacı vekili icra takip çıkışı üzerinden itirazın iptalini talep ettiği, 27/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda icra takip tarihi itibariyle davalının sorumlu olduğu borç miktarının takip talebinde belirtilenden 40,94 TL daha az olduğunun belirlendiği, bu bakımdan 40,94 TL yönünden davanın esastan reddi gerektiği,
-Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, icra takibine itiraz edilmesinden sonra, ancak itirazın iptali davası açılmadan önce, borçlu tarafından ödenen alacak miktarına yönelik olarak davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, itirazın iptali davası açılmadan ödenen alacak miktarları için istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve talep edilen icra ve inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, buna göre dava tarihinden önce yapılan ödemeler sebebiyle 407.405,18TL için itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığından bu miktar yönünden davanın usulden reddi gerektiği,
-Dava konusu alacak likit olduğundan kabul edilen alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; davalının Konya .. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibe; 66.745,15TL asıl alacak, 1.144,63TL temerrüt faizi, 57,23TL BSMV olmak üzere 67.947,01TL toplam alacak ve asıl alacağa dava tarihi olan 19/12/2019 tarihinden işleyecek %57 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin 40,94TL’lik kısmının esastan, 407.405,18TL’lik kısmının hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, dava tarihinden sonra olacak şekilde 14/01/2020 tarihinde yapılan 454,28 TL’lik tahsilatın hükmün infazı sırasında taraflarca veya icra dairesince resen nazara alınmasına, hükmolunan meblağın %20’si olan 13.589,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yasal şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen reddi kararının banka teamülleri, kredi garanti kurumlarının işleyişi, kanun ve mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, banka, KGF’den tazmin ettiği tutar dahil olmak üzere kredi alacağının tamamı üzerinden kanuni takibi başlatmak ve yürütmek ile yükümlü olduğunu, asıl alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesinin hatalı olduğunu, asıl alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararın bu yönden de düzeltilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 7. bendinde hesap hatası yapıldığını, bu hesap hatasının düzeltilerek yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiğini beyanla yerel mahkeme kararının reddedilen talepleri açısından kaldırılması gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde sunmuş olduğu kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere huzurdaki davanın esas davacısının KGF olup, artık müvekkili ile KGF arasındaki sözleşme hükümlerinin incelenmesi gerektiğini, basit bir matematik hesabında, kabul edilen kısım icra müdürlüğüne yatırıldığı takdirde dosyanın infaz edilmiş olacağını, müvekkili ile KGF arasında akdedilen kefalet sözleşmesi ve hükümlerinin, TBK’nın 583. madde hükmü çerçevesinde geçerli olup olmadığının irdelenmesi gerektiğini ve sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, esas olarak KGF ile ….. Plastik Ltd. Şti. arasında akdedilen sözleşmelerin incelenmesi gerektiğini, gerekçeli kararda hukuki nitelendirmede bakiye alacağın tahsili istemi olarak değerlendirildiği nazara alınarak, hesaplanan alacağın dava dışı KGF’ nin değil de Türkiye Halkbankası A.Ş.’nin bakiye alacağı olduğunun kabulü halinde ise, TTK’nın m. 7/f.I uyarınca asıl borçlunun temerrüde düşmesi sebebiyle oluşan temerrüt faizinden sorumlu tutulabilmesi için kefile, taahhüt veya ödemenin yapılmadığının veya yerine getirilmediğinin ihbar edilmesi gerektiğini, davalı müvekkili adına kötüniyet tazminatı taleplerinin reddedildiğini, ancak davacı basiretli davranmayıp, müvekkilin sorumluluğunu artırmaya yönelik hesaplamalar yapıldığı ve özellikle KGF’ den yapılan tahsilatın dosyaya bildirilmediğinin açık olduğunu, bu yönüyle davacının kötüniyetli davrandığını, müvekkili aleyhine hükmedilen inkar tazminatı hususunda ise, müvekkilin faiz ve ana para konusundaki itirazlarının yerinde olduğunun açık olduğunu, bu yönüyle davacı lehine hükmedilen tazminat hukuka aykırı olup reddi gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı taraf, davalının dava dışı ….. Ltd. Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine kefil olan davalının borçlu şirketin davacı bankaya olan borçlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek davacı banka alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptalini talep etmekte, davalı taraf ise kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının Türkiye İhracat Kredi Bankasına verdiği teminat mektubunun nakte çevrilmesinden kaynaklanan alacağını Kredi Garanti Fonundan talep edebileceğini savunarak davanın reddini talep etmektedir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre davalının davacı banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine kefil olduğu, davalının kefalet beyanının davalının el yazısı ile yazıldığı, kefilin sorumlu olacağı azamî miktarın ile kefalet tarihinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Buna göre TBK 583. Maddesinde belirtilen şekil şartları mevcuttur. Davalının dava dışı şirketin yetkilisi olması nedeniyle TBK 584/3. Maddesi gereğince eş rızasına gerek bulunmadığından davacının kefaleti geçerlidir. Bu nedenle davalı vekilinin kefaletin geçersiz olduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
22/11/2016 tarihli 29896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2016/9538 sayılı Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu kararının 6. Maddesinin 4. Fıkrasında “temerrüt durumunda teminatların nakde çevrilmesine ve kanuni takibe ilişkin işlemler kredi verenler tarafından yürütülür ve kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde ettiği tahsilat, tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılır.” denilmiştir. Dava konusu somut olayda Kredi Garanti Fonu tarafından davacı bankaya ödeme yapılmış olması, icra takibine konu kredi alacağını ortadan kaldırmadığı gibi kredi kullandıran davacı bankanın kredi alacağı nedeniyle icra takibi yapmasına da engel teşkil etmemektedir. Bu nedenle mahkemece davacı bankanın talep edebileceği alacak miktarının belirlenmesinde Kredi Garanti Fonu tarafından yapılan ödemeler dikkate alınmaması gerektiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken davacı alacağından Kredi Garanti fonu tarafından yapılan ödemenin takip konusu alacaktan mahsubu ile kalan miktara hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği, ancak dosyada mevcut 02/02/2022 bilirkişi raporunda yer alan icra takip tarihi itibariyle borç miktarına ilişkin hesaplamalar dairemizce de usul ve yasaya uygun görüldüğünden yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak 02/02/2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 427.207,70 TL asıl alacak, 34.271,55 TL işlemiş faiz ve 1.713,58 TL BSMV ve 558.89 TL masraf olmak üzere toplam 463.751,72 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği, İİK 67. maddesinde belirtilen şartlar oluştuğundan davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
– Alınması gereken 4.641,46 TL harçtan peşin alınan 1.160,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.481,09 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
– İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
B) Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2022 tarih, … Esas …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının 45,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 266,20 TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİNE,
2-Takibin 427.207,70 TL asıl alacak, 34.271,55 TL işlemiş faiz, 1.713,58 TL BSMV ve 558.89 TL masraf olmak üzere toplam 463.751,72 TL üzerinden DEVAMINA,
3- Hükmedilen alacağın %20’si oranında hesap edilen 92.750,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
5- Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine,
6- Alınması gereken 31.678,87 TL harçtan peşin alınan 5.741,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.937,31 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 5.741,56 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davacı davada kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince hesap edilen 70.925,00 TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar nazara alınarak karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’nin 13/2 maddesi gereğince taktir edilen 11.641,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvuru harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 244,10 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.388,50 TL yargılama giderlerinin kabul ve red oranları nazara alınarak 2.330,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilemesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları nazara alınarak 1.287,00 TL’sinin davalıdan, 33,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
13-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
D) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
E) İlk derece mahkemesince 23/08/2022 tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
F) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
G) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 27/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır