Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1229 E. 2023/2059 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2022
NUMARASI : Esas – Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :
VEKİLİ : Av. ….
TASFİYE MEMURLARI : 1 -… – (…)

2 -… – (T.C Kimlik No: …)

3 -… – (T.C Kimlik No: …)

DAVA : Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/10/2023
YAZIM TARİHİ : 24/10/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….esas sayılı dosyası ile açılan Tapu İptali ve Tescil davasında 16/06/2022 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı, davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı kooperatif arasında daire alımı için 20.09.2007 tarihli ve villa alımı için de 21.01.2008 tarihli “Tercihli Üye Alım Sözleşmesi” imzalandığını, davacının bu sözleşmelerden kaynaklanan bütün borçlarını ödediğini ve davalı kooperatife hiçbir borcu kalmadığını, ancak davalı kooperatifin davacıya karşı teslim borçlarını ifa etmediğini, 20.09.2007 tarihli Tercihli Üye Alım Sözleşmesine göre davacının, davalı kooperatiften Konya İli…. İlçesi…. Mahallesi …. ada, .. parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı kooperatif tarafından yapılmakta olan 2 katlı, 1. Blok 4 nolu daireyi 42.000 TL bedelle satın aldığını, davacının bu sözleşmede “alınan tercihli üye … tapu masrafları haricinde ödeme yapmayacaktır. Kendisinden aidat, SSK, vergi vb para istenmeyecektir” şeklinde de açık ve net bir şekilde davacının davalı kooperatife hiçbir ad ve nam altında borcunun olmadığının yazıldığını, sözleşmeye göre, davalı kooperatifin en geç 30.12.2008 tarihinde anahtar teslim şeklinde sözleşmeye konu daireyi teslim etmeyi üstlendiğini, ancak bu davanın açıldığı tarih itibariyle halen davalı kooperatifin teslim borcunu hukuken yerine getirmediğini, sözleşmede “Teslim edilmediği takdirde her ay 150 Euro ödenecektir” şeklinde açık bir hüküm de bulunduğunu, davacı ile davalı kooperatif arasında 21.01.2008 tarihli Tercihli Üye Alım Sözleşmesine göre davacının, davalı kooperatiften Konya İli … İlçesi … Mahallesi … ada,. parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı kooperatif tarafından yapılmakta olan villalardan 1 nolu (A) villayı 72.000 TL bedelle satın aldığını, yine taraflar arasında bu sözleşmede, “Alınan tercihli üye … tapu masrafları haricinde ödeme yapmayacaktır. Kendisinden aidat, ssk, vergi vb para istenmeyecektir” şeklinde de açık ve net bir şekilde davacının davalı kooperatife hiçbir ad ve nam altında borcunun olmadığının yazıldığını, taraflar arasındaki bu sözleşmeye göre davalı kooperatifin en geç 30.09.2008 tarihinde anahtar teslim şeklinde sözleşmeye konu daireyi teslim etmeyi üstlendiğini, ancak bu davanın açıldığı tarih itibariyle halen davalı kooperatifin teslim borcunu hukuken yerine getirmediğini, sözleşmede “Teslim edilmediği takdirde her ay 200 Euro ödenecektir” şeklinde açık bir hüküm de bulunduğunu, davacının sözleşmelerden kaynaklanan bütün borçlarını yerine getirmiş olmasına rağmen davalı kooperatifin dava konusu daire ve villayı halen teslim etmediğini, davalı kooperatifin henüz teslim borcunu yerine getirmediğinden sözleşmeden kaynaklanan teslim borcunu ifa etmek ve geç teslim sebebiyle ödemesi gereken tazminatı ödemek zorunda olduğunu, davacı ile davalı kooperatif arasındaki 20.09.2007 tarihli tercihli üye alım sözleşmesine göre gecikme halinde davalı kooperatifin davacıya her ay için 150 Euro ödeyeceğinin kabul edildiğini, şu halde davalı kooperatifin 30.09.2008 tarihinde teslim etmesi gerektiği dikkate alınırsa davalı kooperatifin yaklaşık 12 yıl (144 ay) geciktiğini, bu durumda davalı kooperatifin 144 ay x 150 Euro=21.600 Euro gecikmeden dolayı tazminat ödemek zorunda olduğunu, ikinci sözleşmeden dolayı da 30.12.2008 tarihinde teslim etmesi gerektiği dikkate alınırsa davalı kooperatifin yaklaşık 12 yıl (144 ay) geciktiğini, bu durumda davalı kooperatifin 144 ay x 200 Euro= 28.800 Euro gecikmeden dolayı tazminat ödemek zorunda olduğunu, tüm bunlara göre davalı kooperatifin toplam 50.400 Euro gecikmeden dolayı davacıya ödeme yapması gerektiğini ileri sürerek Konya İli, … İlçesi, … mahallesi…. ada, .. parsel, 1 Blok 4 bağımsız bölüm nolu daire ile Konya İli,…. İlçesi, …mahallesi,…ada, ..parsel sayılı villanın tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuda tesciline, tapu kaydı iptali ve davacı adına tescili taleplerinin kabul edilmemesi halinde, dava konusu daire ve villanın tespit edilecek rayiç bedelinin davalı kooperatiften tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, açılan davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının, müvekkili kooperatifte 15.11.2009 tarihinde yönetim kurulu asıl olarak görev yaptığını, davacının 14.07.2010 tarihinde dilekçesi ile kooperatifte daire ve villa üyeliği olduğunu, kooperatif tarafından alınan karar ile daire ve villa üyeliği nedeni ile aradaki farkı ödemeyeceğini, bu nedenle daire üyeliğinin feshedilmesini ve villa üyeliğine mahsup edilerek kalan paranın kendisine iadesini talep ettiğini, davacı taraf her ne kadar aidat ödemeyeceğini dava dilekçesinde belirtmiş ise de davacı tarafından aidat ödediğine dair makbuzlar bulunduğunu, davacının kooperatife olan borcunu ödememesi nedeni ile kendisine Konya .. Noterliği’nin 07.03.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davacının bu ihtarnameye itiraz ettiğini, bunun üzerine kooperatif tarafından Konya ..Noterliği’nin 10.06.2019 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlarını ödememesi halinde ihraç edileceğine hususunun ihtar edileceğine dair ihtarname keşide edildiğini, daha sonra davacının kooperatif yönetim kurulunun 19/10/2020 tarihli 55 sayılı kararı ile ihraç edildiğini ve bu hususun Konya ..Noterliği’nin 19.10.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya bildirildiğini, davacıya verildiği iddia edilen villalar arsa sahiplerine ait olup, davacının bu villalar ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, ayrıca villaların kiraya verilmesine dair bir karar da bulunmadığını savunarak davacının davasının öncelikle zamanaşımından reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Davacının, 19/10/2020 tarihli 55 karar sayılı yönetim kurulu kararı ile kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği, davacının 2010 yılında daire üyeliğinden istifa etmesi karşısında ihraç kararının villa üyeliğine ilişkin olduğunun açık olduğu, davanın 30/11/2020 tarihinde açıldığı, davalı ise dava tarihinden önce 19/10/2020 tarihinde üyelikten ihraç edildiği, davacının üyelikten ihraç edilmesi karşısında villa üyeliğine istinaden açılan eldeki davada aktif husumeti olmadığı, davacıya, 02/09/2021 tarihli celsede ve 28/10/2021 tarihli celsede ihraç kararının iptali için dava açmak üzere süre verildiği, ancak aradan geçen süreye rağmen dava açılmadığı, yine, 15/04/2022 tarihli bilirkişi raporu ile ihraç kararından sonra davacının tekrar üyeliğe kabul edildiğine dair defterlerde herhangi bir kaydın bulunmadığının tespit edildiği, dava taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi gerektiği, bu husus resen dikkate alınması gerektiği, ancak, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca husumetin de davanın her aşamasında ve resen dikkate alınması gerektiği, bu durumda, husumet ehliyetinin öncelikle değerlendirilmesinin usul ekonomisi ilkesine daha uygun olacağı kabul edildiğinden taşınmazların rayiç değerinin tespitine gerek duyulmadığı, davacının davalı kooperatifte aktif bir üyeliğinin bulunmadığı, bu bakımdan üyelik ilişkisine istinaden tapu iptali ve tescil ile tazminat isteminde bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı kooperatif arasında villa alımına dair 21/01/2008 tarihli ve daire alımına dair 20/09/2007 tarihli iki ayrı Tercihli Üye Alım Sözleşmesi bulunduğunu, taraflar arasındaki iş bu sözleşmeye göre davalı kooperatifin en geç 30/12/2008 tarihinde anahtar teslim şekilde sözleşmeye konu daireyi ve 30/09/2008 tarihinde de villayı teslim etmeyi üstlendiğini, her iki sözleşmede belirtilen tarihlerde teslim gerçekleşmediği takdirde teslime kadar ki her ay daire için 150 Euro, villa için 200 Euro olmak üzere cezai gecikme tazminatı öngörüldüğünü, dava tarihi itibariyle davalı kooperatifin teslim borcu ile birlikte sözleşmelerdeki söz konusu açık hüküm sebebiyle 50.400 Euro borcu bulunduğunu, dosya kapsamında müvekkilin tercihli üye olup olmadığı hususunda net bir görüş belirtilmediğini, ancak bilirkişinin bu konuyla ilgili olarak ortaya koymuş olduğu maddi olgulara bakıldığında müvekkilinin tercihli üye olmadığına dair somut hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, aksine başta sözleşme ile birlikte açık bir şekilde tercihli üye olduğunun belirtildiğini, aidat ödemelerinin peşin yapılmasının bu hususu doğruladığını, sadece müvekkili açısından değil, diğer üyeler açısından da herhangi bir aidat ödemesi bulunmadığını, müvekkilinin bir villa, bir daire olmak üzere iki ayrı üyeliğinin bulunduğunu, müvekkilinin daire üyeliğinin feshine ilişkin talebinin davalı kooperatif tarafından ücret iadesi yapmak zorunda kalınacağı için kabul edilmediğini, davalı kooperatifin müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, bilirkişi raporunda davacı müvekkilin kooperatife 103.250 TL ödeme yaptığı sabit olup davalı tarafından davacı müvekkile hiçbir ödeme yapılmadığı buna dair bir kayıt bulunmadığının da açık olduğunu, davalı kooperatifin teslim borcundan kaçınmak suretiyle kötüniyetli hareket ettiğini, en nihayetinde müvekkilin davalı kooperatife karşı 103.250 TL ödemede bulunduğunu, kayıtlara göre feshe kadar ki süreçte en azından villa için üyeliğinin devam ettiği ve davalı kooperatifin müvekkiline karşı hiç bir ödeme/iade yapmadığının sabit olduğunu, ancak tüm borç ve yükümlülüklerini yerine getiren müvekkilinin borcunu ödememesine dayanılarak kötü niyetli olarak sözleşmesinin feshedildiğini iddia ederek hakka ve hukuka aykırı şekilde müvekkilinin saf dışı bırakılmaya çalışıldığını, müvekkilinin 14/07/2021 tarihli dilekçe ile daire üyeliğinin feshini istediğini, davalı kooperatif üyelerinden ekstra ücret isterken müvekkilin bir üyeliğini feshetmek istemesi davalı kooperatif açısından hem bir üyenin kaybı hem de gelmesi muhtemel nakit paranın kaybı anlamına geldiğini, bu sebeple davalı kooperatifin müvekkilinin talebini reddettiğini, müvekkilin daire üyeliğinin feshine yönelik açık kararın bulunmamasının müvekkili aleyhine yorumlanmasının hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, davalı kooperatifçe 19/10/2020 tarihli 55 sayılı yönetim kurulu kararı ile kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğine dair karar bulunduğunu, ancak bu kararın yukarıda belirtilen şekilde daire üyeliğinin feshine ilişkin talep varken bu ihraç kararının villa üyeliğinin feshine ilişkin olduğunun düşünülerek müvekkilin açılan davada aktif husumetinin olmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin akla ve vicdana açıkça aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava kooperatif üyeliği nedeniyle tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde rayiç değerinin tahsili talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Dava, tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16/1. Maddesinde; yer alan “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men’i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.” hükmü gereğince nispi harca tabidir. Bu nedenle tapu iptali ve tescil davalarında dava konusu taşınmazların değerinin belirlenmesi ve harcın belirlenen değer üzerinden alınması zorunludur. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a. ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekir. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazların değeri belirlenmeden ve harç tamamlatılmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Davacı taraf, davalı kooperatifte biri villa, diğeri daire olmak üzere iki adet üyeliği bulunduğunu ileri sürmekte, davalı taraf ise davacının daire üyeliğinin kendi talebi ile feshedildiğini, villa üyeliğinden ise ihraç edildiğini savunmaktadır. Davacı tarafından davalı kooperatife verilen 14.07.2010 tarihli dilekçe ile davacının kooperatifte daire ve villa üyeliği olduğunu, kooperatif tarafından alınan karar ile daire ve villa üyeliği nedeni ile aradaki farkı ödemeyeceğini, bu nedenle daire üyeliğinin feshedilmesini ve villa üyeliğine mahsup edilerek kalan paranın kendisine iadesini talep ettiği anlaşılmakta ise de; dosya kapsamında davalı kooperatif tarafından davacının talebinin kabul edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu husus bilirkişi raporunda da açıkça belirtilmiştir. Ayrıca dosya kapsamından davacının ihracına ilişkin kooperatif yönetim kurulu kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği de anlaşılmamaktadır. Mahkemece davacının ihracına ilişkin ihtarnamenin davacıya tebliğ edilip edilmediğinin ilgili noterlikten sorulduğu, ancak mahkemece yazılan müzekkereye cevap verilmediği görülmektedir. Mahkemece öncelikle davalı kooperatifin yönetim kurulu karar defteri getirtilerek davacının 14.07.2010 tarihli dilekçesinin kabul edilip edilmediğinin belirlenmesi ve yine davacının ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının davacıya tebliğ edilip edilmediğinin belirlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2022 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır