Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1225 E. 2022/2176 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :

VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden
Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
YAZIM TARİHİ : 20/12/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 07/07/2022 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında yapılan protokol gereği müvekkilinin davalıdan 37.014,64 TL alacağının kaldığını, daha sonra borçlu şirketin 1.300,00 TL nakit ödeme yaptığını, bakiye 35.714,64 TL borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhinde Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, borçlunun yetki ve borca itirazı üzerine dosyanın yetkili Konya …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına kaydının yapıldığını, ancak borçlunun kötüniyetli olarak icra takibini sürüncemede bırakmak amacıyla borca ve takibe itiraz ettiğini belirterek; davalının itirazının iptaline, borçlunun % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, protokole göre alacağın 15.02.2016 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline, fazlaya dair haklarının mahfuz kalmak kaydıyla karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu ancak davacının iddia ettiği gibi bir alacağın söz konusu olmadığını, taraflar arasında düzenlenen 29/05/2017 tarihli belge uyarınca davacının müvekkilinden 45.000 TL’lik nakit/senet aldığını ve herhangi bir borcunun bulunmadığının belirtildiğini, müvekkilinin davacıya borcu olmadığı gibi davacının müvekkiline borcunun bulunduğunu, taraflar arasında devam eden ilişki nedeniyle … plaka sayılı aracın kiralanması nedeniyle müvevkkilinin kiradan kaynaklı olarak davalıdan 13.441,93 TL alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsili için müvekkilinin davalıya karşı Konya … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkilinin davacıya araç kiralaması, aracın davacı tarafından hasarlı şekilde iadesi dolayısıyla 39.432,08 TL alacaklı olduğunu belirterek; fazlaya dair talepleri saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, davacının % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yapılan yargılama neticesinde; “…Dava, Konya … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
……………………….
Somut olayda; davacının ticari defter ve belgelerine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2015 yılında başladığı, 10/02/2015 tarihli faturanın davacı defterlerine işlenerek 86.116,40 TL alacak kaydedildiği, yine 2015 yılı içinde 20.000,00 TL tahsilat kaydı yapılarak davalının 2015 yılı sonu itibariyle borcunun 66.116,40 TL olduğu ve bu borcun devam eden yıllara ait ticari defterlere işlendiği, defterlede gözüken bu alacak tutarının 2015 yılından başladığı, davacının 2015 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yapılmaması nedeniyle davacı defterlerinde yer alan davalı taraftan alacaklı olduğu yönündeki kayıtlara itibar edilemeyeceği, davalı taraf defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı bu bakımdan sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davalının ticari defter ve belgelerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.120,00 TL alacaklı olduğu ancak dava tarihi itibariyle davalının davacıdan 14.431,75 TL alacaklı olduğu, bu bakımdan takipten sonra ancak davadan önce takibe konu borcun ödenmiş olduğunun kabulü gerekmektedir.
Her ne kadar davacı 15/02/2016 tarihli protokol uyarınca davalıdan 35.714,64 TL alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de taraflar arasında bu protokolden farklı başkaca protokollerin de imzalandığı, zira 06/12/2016 tarihli protokol ile de taraflar arasında alacak borç ilişkisinin kalmadığının tutanak altına alınıdğı bu bakımdan eldeki uyuşmazlığın salt 15/02/2016 tarihli protokole indirgenmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından davacının bu iddia ve talebi yerinde görülmemiştir.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması hâlinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.11.2018 tarihli, 2017/19-822 Esas ve 2018/1754 Karar sayılı ilamı.)
Somut olayda takipten sonra borcun tamamının ödendiği anlaşıldığından anılan emsal içtihatda da belirtildiği üzere davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67/2.maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda davacının tazminat talebinin davanın reddedilmesi nedeniyle, davalının tazminat talebinin ise takibin haksız olmaması nedeniyle ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş…” gerekçesiyle davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacının ve davalının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 16/06/2019 tarihli iki bilirkişi raporunda müvekkil şirketin davalıdan 61.691,40 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen müvekkilin dosyaya sunduğu imzası davalı şirket tarafından inkar edilmeyen 15/02/2016 tarihli cari hesap mutabakatına istinaden 35.714,64 TL alacağının tahsili cihetine gidildiğini, bilirkişi raporunda geçen 2015 yılı ticari defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığından dolayı lehine delil olmayacağı yönündeki görüşü kabul etmediklerin, müvekkilinin davalıdan … plakalı Peugeot marka aracı kiralamadığını, aksine cari alacağına mahsuben 29/05/2017 tarihli protokol ile satın aldığını, davalı şirketin 06/12/2016 tarihli protokolde belirtilen 28/02/2017 vadeli 5.000,00 TL, 31/03/2017 vadeli 5.000,00 TL, 30/04/2017 vadeli 5.000,00 TL, 31/05/2017 vadeli 5.000,00 TL olmak üzere 4 adet toplam 20.000,00 TL borcunu ödemediğini, davalı protestoları kaldırmak için müvekkilden senetleri iade aldığını, karşılığında 20.000,00 TL çek verdiğini, onları da ödemediğini, … plakalı araçta ve vinçte olan hasarları ile eksikliklerin sözleşmeden önce de var olduğunu, bu nedenle araçların müvekkilince hasarlandığı iddiasını kabul etmediklerini, müvekkilinin kira sözleşmesinden dolayı Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan haksız takipten dolayı 02.01.2018 tarihinde 4.425,00 TL ödemek zorunda kaldığını, davalıya ödenen bu miktardan dolayı da müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, davalı ile yapılan tüm protokollere rağmen davalı şirketin borcunu kötü niyetli olarak ödemediğini, her seferinde yeni bir protokolle müvekkili oyaladığını, icra takibine konu cari hesap ekstresinde belirtilen alacaklarının hala baki olduğunu, yerel mahkemenin, Konya BAM … H.D. … E. Sayılı kaldırma kararına rağmen aynı gerekçe ile kararında ısrar ederek davanın reddine karar verdiğini belirterek, yerel mahkemenin verdiği kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ilamsız takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı, davalı/taşeron ile müvekkili işveren arasında yapılan işler karşılığında 15/02/2016 tarihli protokol ve ekindeki mutabakat gereğince müvekkilinin davalıdan 37.014,64 TL alacağı bulunduğunu, daha sonra borçlu şirket tarafından yapılan 1.300,00 TL ödemenin mahsubu ile bakiye alacaklarının 35.714,64 TL kaldığını iddia etmiştir. Davacı, dava dilekçesine 15/02/2016 tarihli protokol sureti ile aynı tarihli mutabakat suretini de eklemiştir.
Davalı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını kabul ettiklerini ancak davacıya herhangi bir borçları bulunmadığı gibi, vinç kiralanmasından kaynaklı davacıdan alacakları olduğunu, ayrıca kiralanan aracın hasarlı olarak teslimi ve aracın 50 gün süreyle kiraya verilememesi nedeniyle oluşan zarardan dolayı davacıdan alacakları bulunduğunu savunmuştur.
Davacının dosyaya fotokopisini sunduğu 06/12/2016 tarihli protokolde, 07/08/2015 tarihinde taraflar arasında yapılan yapım sözleşmesine istinaden 14/04/2016 tarihli protokolün geçersiz olduğuna ve işveren(davalı) tarafından taşerona (davacıya) toplam 20.000 TL’lik 4 adet bononun verildiği, ayrıca taşeronun işverenden aldığı … şubesine ait …A.Ş’ce keşide edilmiş 13.000 TL’lik çekin iadesi karşılığında 13.000 TL’lik bono aldığının düzenlendiği görülmektedir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacının istinaf yoluna başvurması üzerine Dairemizin … E-… K sayılı kararıyla İDM kararı kaldırılmıştır. İlk derece mahkemesince istinaf kararına uygun olarak davacıya 06/12/2016 tarihli protokolde zikredilen 07/08/2015 tarihli yapım sözleşmesi ile bu sözleşmeye istinaden düzenlenen 14/04/2016 tarihli protokolü sunmak üzere hukuki sonuçlarını da bildirir ihtaratlı kesin süre verilmiştir. Ancak davacı kesin süre içerisinde bahsi geçen sözleşme ile protokolü sunmamıştır.
Bilirkişi raporunda davalının ticari defterlerinin usule uygun olarak tutulduğu ve lehine delil olacağı, davalının ticari defterlerine göre davacının davalıdan 8.120,00 TL; davalının davacıdan 14.431,75 TL alacağının bulunduğu şeklinde tespitte bulunulmuş ve mahkemece bu tespitlere göre davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere ve özellikle Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan alacağının bulunmadığının tespit edildiği, bilirkişi raporunun usule uygun ve denetime elverişli olduğu, davacının ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/12/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

D.A.Ç