Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/122 E. 2023/1275 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
YAZIM TARİHİ : 05/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 18/10/2021 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacıya borçlu olduğunu ve borcunu ödememesi üzerine davalı şirket aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhinde alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği alacağın müvekkili şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, cari hesap bakiyelerinin 18.10.2019 tarihi itibariyle 1.731,06.TL olduğunu, müvekkili şirket takip öncesi temerrüde düşürülmediğinden takip öncesi faize de itiraz ettiklerini, müvekkili şirkete tebliğ edilmiş bir fatura olmadığını ve takibe konu faturanın da kayıtlarda bulunmadığını ayrıca davacının iddia ettiği fatura içeriğindeki ürünün ya da malın da davalı şirket tarafından teslim alınmadığını savunarak davanın reddine, alacağının %20’den aşağı olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Taraflara ait ticari defterler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlara göre alacak miktarının bir kısmı olan 1.731,06 TL’nin her iki tarafa at defterlerde mevcut olduğu, davalı tarafça da cevap dilekçesinde söz konusu miktarın kabul edildiğinin anlaşıldığı, ödenmiş olan miktardan bakiye kalan 19.236,95 TL’nin davacı defterlerinde mevcut olduğu, ancak davalı defterlerinde görülmediği, her ne kadar davalı tarafın defter incelemesinde bilirkişilerce BS ve BA formlarına ilişkin kayıtlarda bahsi geçen 19.236,95 TL görülmemiş ise de mahkemece getirtilen BS ve BA formlarının incelenmesinde taraflar arasındaki ihtilaf olan 19.236,95 TL’nin, tarafların BS ve BA bildirimlerinde tespit edildiği ve bilirkişi raporlarında da işaret edildiği üzere davacı tarafın bakiye 19.236,95 TL alacağı olduğunun anlaşıldığı, alacağın miktarı belli olup bu haliyle likit olduğundan davalının asıl alacak üzerinden İİK’nın 67/2 maddesi gereğince %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takibe yapmış olduğu itirazının iptaline, 19.236,95 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, davalı şirketin müvekkil şirkete olan 20.968,01 TL asıl alacak ve 1.752,41 TL faizden oluşan toplam 22.720,42 TL borcunu ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine davalının haksız olarak yapmış olduğu itirazının iptali istemiyle açıldığını, her ne kadar davalı taraf, takip konusu alacağın yalnızca 1.731,06 TL’sını kabul etmişse de, dava kapsamında incelenen deliller ve bilhassa BA, BS formları kapsamında davalının kabul ettiği 1.731,06 TL. haricinde müvekkiline 19.236,95 TL daha borcu olduğunun ortaya çıktığını, buna göre davalının müvekkiline toplam 20.968, 01 TL anapara borcu olduğunu, bu nedenle icra takibine vaki itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, buna rağmen davanın yalnızca, 19.236,95 TL üzerinden kabul edilmesinin eksik inceleme sonucu olduğunu, yerel mahkemenin karar gerekçesinde, redde konu olan 1.731,06 TL borcun davalı tarafından kabul edilip yargılama esnasında ödenmesi nedeniyle yalnızca bakiye 19.236,95 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davalı tarafça 1.731,06 TL borç kabulünün dava açıldıktan sonra yapıldığını, buna rağmen dava görülürken davalı tarafından kabul edilen borç kısmının kısmen redde konu edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, taraflarınca başlatılan takibe davalının itiraz etmesi üzerine dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak sürecin anlaşamama ile sonuçlandığını, iş bu davanın 30/09/2021 tarihinde açıldığını, davanın 20.968,01 TL asıl alacak üzerinden açılmasına davalı tarafın sebebiyet verdiğini, yargılama devam ederken 30.11.2020 tarihinde davalı tarafın borcun 1.731,06 TL’lik kısmını kabul ettiğini ve ödediğini, dava açıldığında 20.968,01 TL asıl alacağın tümüne yapılan itiraz sabit iken, yargılama esnasında yapılan kısmi kabul ve ifanın davanın söz konusu miktar üzerinden reddine yol açmasının hukuken imkansız olduğunu, buna rağmen, usul ve yasaya aykırı şekilde davanın 1.731,06 TL. üzerinden reddine karar verilmesinin, icra inkar tazminatı hesaplanırken bu miktarın mahsup edilmesinin ve bu miktar üzerinden müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin açıkça hakkaniyete aykırı olduğunu, gerekçeli kararda red oranına göre olduğu belirtilen davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti miktarının oransal açıdan da fahiş olduğunu, reddedilen 1.731,06 TL üzerinden davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin 3.483,47 TL olmasının ilgili kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi … tarafından hazırlanan 16.07.2021 tarihli ek raporda belirtilen faturanın kesildiği şirketin müvekkili şirket olmadığını, hem şirket vergi numarasının, hem de unvanının farklı olduğunu, bilirkişinin sehven numara ve unvanın hatalı yazıldığı şeklindeki yorumuna dayanarak aleyhlerine karar verildiğini, taraflarına yapılan bir irsaliye/fatura tebliğinin de bulunmadığını, fatura incelendiğinde; vergi numarası ve şirket unvanının müvekkili şirketten farklı olduğunu, müvekkili şirketin … ile ortak yada faaliyet konusunda herhangi bir benzerliği bulunmadığını, her iki şirketin farklı vergi numarası, farklı unvanı ve farklı ortakları bulunduğunu, bilirkişinin sehven yazılmış olabilir beyanına dayanmak yerine bu hususun her vergi dairesinden hem de sicil kayıtlarından tespit edilebileceğini, mahkemenin başka bir şirkete ait faturayı kendileri üzerinden tahsile kalkışan davacıya yorumla hak verdiğini ve adaletsiz davrandığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden değerlendirme;
Hukuk Muhakemeleri Kanununun “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341.maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 2.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41.maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmiş, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiş, 2020 yılı değerleme oranına göre yapılan hesaplamaya göre 2021 yılı için istinaf kanun yoluna başvurma kesinlik sınırı 5.880,00 TL olarak belirlenmiştir.
Dava konusu somut olayda davacı taraf, 22.720,42 TL’nin tahsili talebi ile başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece 22/10/2021 tarihli kararla davacının talebinin 19.236,95 TL’lik kısmının kabulüne, 3.483,47 TL’lik kısmının reddine karar verilmiş olup davacının talebinin reddedilen kısmı kesinlik sınırının altındadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na 6763 sayılı Kanun ile ilave edilen Ek-Madde 1 hükmü uyarınca karar tarihi itibariyle HMK’nın 341/2. maddesi gereğince miktar veya değeri 5.880,00 TL’yi geçmeyen malvarlığına ilişkin kararlar kesin olup, HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara ilişkin istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Dava dosyasının incelenmesinde; istinaf kanun yoluna başvuran davacının talep miktarı nazara alındığında; davacı yönünden kararın kesin olduğu, istinaf kanun yolunun açık olmadığı, ilk derece mahkemesi hakiminin kanunla verilmeyen bir hakkı tanımak suretiyle hükme karşı istinaf kanun yolu açık olduğunu belirtmesinin, taraflara yasayla verilmemiş bir hakkı (istinaf kanun yolunu) bahşetmeyeceği sonuç ve kanaatiyle davacının istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin HMK 352/1-b maddesi gereğince reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
2-Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden değerlendirme;
Fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Fatura tek başına alacağın varlığını ispatlamaya yeterli değildir. Faturanın tebliğ edilmiş olması da faturada belirtilen alacağın doğmasına sebep olan edimin ifa edildiğini göstermez. Faturaya dayalı olarak alacak talebinde bulunan kişi, faturada belirtilen alacağın doğmasına sebep olan edimin (mal teslimi, hizmet ifası vs.) ifa edildiğini ispatla mükelleftir. Fatura tek başına alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmamakla birlikte faturanın kabul edilerek ticari deftere kaydedilmiş olması ve faturayla ilgili olarak Vergi Dairesi’ne BA-BS bildirimi verilmesi faturaya konu malın teslim edildiğine veya hizmetin gerçekleştirildiğine karine teşkil etmektedir. Dava konusu somut olayda davalı şirketin davacı tarafça düzenlenen 19.11.2019 tarihli 19.236,95 TL bedelli fatura ile ilgili olarak BA beyannamesi verdiği görülmektedir. Bu husus sözkonusu faturada belirtilen malın davalıya teslim edildiği yönünde davacı lehine karine teşkil etmekte olup davalı taraf bu karinenin aksini ispatla mükelleftir. Davalı taraf sözkonusu faturadaki malın teslim edilmediğini ispatlamaya elverişli bir delil sunmadığından mahkemece davanın sözkonusu fatura yönünden kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 352/1.b maddesi gereğince reddi, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin ise HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf kanun yoluna başvurma dilekçesinin REDDİNE,
– İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 harcın talep halinde davacı’ya iadesine,
2- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
– İstinaf başvurusunda bulunan davalıdan alınması gereken 1.314,07 TL harçtan peşin alınan 328,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 958.27 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/06/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

O.B