Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2022
NUMARASI : Esas – Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –
İSTİNAF EDEN DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/10/2023
YAZIM TARİHİ : 20/10/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 01/06/2022 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının 60.000,00 TL inşaat bedeli ve 9.000,00 TL kat farkından doğan borcu olduğunu, davalının takip öncesi faiziyle birlikte 71.064,33 TL borcu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhinde Konya … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı kooperatifte herhangi bir üyeliğinin bulunmadığını, davaya konu gayrimenkulü….’dan satın aldığını, fakat devrin kooperatif tarafından gerçekleştirildiğini, öncelikle husumet itirazlarının olduğunu, mahkemenin husumet yönünden aksi kanaatte olması durumunda müvekkilinin tapusunu devraldığı taşınmazı oğlu …’dan aldığını, kooperatife üye olan oğlu ile kooperatif arasında yapılan sözleşmede, kat farkı istenmeyeceği düzenlemesinin yer aldığını, itiraz edilen borcun sözleşmeye aykırı şekilde takibe konu edildiğini, sözleşmeye taraf olmadığı halde kötüniyetli olarak müvekkilinin borçlu olarak gösterildiğini, ……’da sözleşme, borcu yoktur yazısı ve ödeme dekontları olduğu için müvekkili aleyhinde icra takibi başlatıldığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Bilirkişi raporunda davacı kooperatif ticari defterleri ve kooperatif genel kurul tutanaklarına göre davalı emsali üyenin ödemesi gereken aidat toplamı hususları dikkate alındığında davacı emsali üyenin ödemesi gereken aidat tutarı 1 üyelik için 98.000,00TL olup 2 üyelik için 196.000,00TL olduğu, davacı kooperatif ticari defterlerine göre … adına yatan üye aidat toplamı 180.000,00TL olup, kat farkı alacağı hariç 16.000,00TL(196.000,00TL 180.000,00TL) alacağının bulunduğu yönünde görüş belirtildiği, davalı taraf husumet itirazında bulunmuşsa da 28/02/2016 tarihli genel kurulda davalı için kabul kararı verildiği ve ödemeler yapıldığı, üye yükümlülüklerine ilişkin genel kurul listelerinde davalının isminin olması ve duruma şimdiye kadar davalının karşı çıkmaması nedeniyle davalının davacı kooperatifin üyesi olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle husumet itirazına itibar edilmediği, tüm deliler, dosya kapsamı ve bilirkişi raporları ile sabit olduğu üzere 16.000,00 TL aidat -inşaat bedeli- tespit edildiğinden davacının 16.000,00 TL alacağı kaldığı sonuç ve kanaatine varıldığı, bilirkişi tarafından takip öncesi faiz hesabı yapılmadığından netice itibariyle aynı olacağından asıl alacağa 26/05/2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, davacı kooperatifin yetkili organlarından alınmış bir kat farkı alacağı kararı olmadığından bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporunun hukuka, oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu, takip konusu alacağın likit olduğu gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; Konya ..İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile 16.000,00 TL nin 26/05/2017 tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen 16.000,00 TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin delilleri eksik değerlendirdiğini, yargılamanın her aşamasında ısrarla husumet itirazları bulunulduğunu, ancak mahkemece davacı kooperatifin tek taraflı işlemini esas alarak müvekkilinin davacı kooperatife üye olduğunun kabul edildiğini, müvekkilinin davacı kooperatife üyeliğe ilişkin bir başvurusunun bulunmadığını, davacının taşınmazı kooperatife üye olmaksızın oğlu ….’dan satın aldığını, alınan bilirkişi raporunun eksik ve aydınlatıcı olmadığını, yerel mahkemece, davanın …’a ihbarına karar verilmiş olsa da davanın ilgili şahsa ihbar edilmediğini, ….. ile davacı kooperatif arasında imzalanan sözleşmede …’dan herhangi bir kat farkının istenmeyeceğinin belirtildiğini, bilirkişi raporlarında müvekkilinin davacı kooperatife üyelik başvurusunun olduğuna ilişkin bir evrak olmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporunda müvekkilinin isminin genel kurul tutanağında ve tahsilat makbuzunda geçtiğinin belirtildiğini, ancak müvekkilinin imzalı bir evrakının kooperatifçe sunulmadığını, müvekkilinin davacı kooperatife herhangi bir aidat ödemesi yapmadığını, aidat ödemelerinde adının geçiyor olmasının da üye olduğu anlamını taşımadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçisinde özetle; yerel mahkemece bilirkişiden ısrarla hatalı rapor alınmak suretiyle iki dairenin fark, aidat ve kat farkı alacağının hesap edilerek bir karar verilmediğini, bilirkişinin, davalının kooperatifte iki daire üyeliği olup olmadığını tespit edemediğini, oysa kooperatiften davalının iki üyeliğinin bulunduğunun ve iki daire aldığının tapu kayıtlarında belli olduğunu, bilirkişinin kat farkını hesap etmediğini, hakimin de kat farkı taleplerini reddettiğini, 2016 yılı kooperatif genel kurulunda üyelerden ek ödeme alınmasına ilişkin karar alındığını, bu karar doğrultusunda 2+1 dairelerden toplam 120.000,00 TL alınmasına karar verildiğini, yani davalının daire başı 30.000,00 TL’den toplam 60.000,00 TL ödemesi gerektiğini, toplam 180.000,00 TL ödeyen davalının 60.000,00 TL daha ödemesi gerektiğini, basit bir inceleme ile bile tespit edilebilecek alacağın mahkemece tespit edilemediğini, davalının istinafı nedeniyle tasfiye yapılamayacağından müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif aidat alacağı ve şerefiye bedeli alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Davalı vekili, müvekkili adına tescil edilen iki adet dairenin müvekkili tarafından müvekkilinin oğlu olan….’dan satın aldığını, müvekkilinin koopratif üyesi olmadığını savunmaktadır. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre davalı tarafından davacı kooperatife toplam 180.000,00 TL ödeme yapıldığı ve davalı adına kayıtlı iki adet dairenin davacı kooperatif tarafından yapılan ferdileştirme işlemi nedeniyle davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece davalının kooperatif üyesi olduğu yönündeki kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
2- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42/1-5. bendinde belirtildiği üzere kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisi devir ve terk edilemez. Davacı kooperatifin ana sözleşmesinin genel kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen 23. maddesinin 6. bendinde ise ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartlarının esaslarını tespit etmek kooperatif genel kuruluna ait olduğu belirtilmiştir. İzah edilen bu hükümlere göre kooperatif tarafından üyelerden aidat ve şerefiye bedeli tahsil edilmesi ancak geçerli ve iptal edilmemiş bir genel kurul kararının varlığına bağlıdır. Dava konusu somut olayda davacı taraf, üyelerden ek ödeme ve kat farkı alınmasına ilişkin genel kurul kararı alındığını ileri sürmekte ve bu iddiasını 20/02/2017 tarihli genel kurulunda alınan 4 nolu karara dayandırmaktadır. Davacının iddiasını dayandırdığı 20/02/2017 tarihli genel kurulunda alınan 4 nolu kararda “…Başkan özel ve tüzel kişilerden olan borçlardan ve fesih masraflarından dolayı ek ödemelere gerek duyulduğunu belirtti. Ödemelerini tamamlamayan üyelerden borçlarının tahsilini yapmak üzere yönetime yetki verilmesini teklif etti. Teklif oylamaya açıldı. 3(üç)red, 10 (on) kabul oyu ile kabul edildi” denilmiş olup görüldüğü üzere kararda üyelerden alınacak ödemenin miktarı ve ödeme şartlarına ilişkin herhangi bir tespit yer almamaktadır. Ayrıca, yukarıda belirtildiği üzere aidat belirleme yetkisi kooperatif genel kurulunun devredilemez yetkileri arasında olduğundan bu yetkinin yönetim kuruluna devredilmesi mümkün olmamakla birlikte davacı tarafça üyelerden ek ödeme alınmasına ilişkin herhangi bir yönetim kurulu kararı da ibraz edilmemiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin davalının aidat sorumluluğunun emsal üyenin ödemesi gereken aidatla sınırlı olduğu yönündeki kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
3-Davacı kooperatifin ana sözleşmesinin 61. Maddesinde; ” Arsa bedeli ile yapı masrafları ve yol, su, elektrik gibi müşterek tesis masrafları, okul, kütüphane, satış mağazaları, bahçe ve spor alanı gibi genel hizmet tesis bedellerinden her konuta düşecek olan miktar ile genel giderler ve yönetim masraflarından ortaklara düşecek paylar hesaplanmak suretiyle konutların geçici maliyetleri bulunur. Bundan sonra yönetim kurulu kararı ile oluşturulacak en az üç kişilik bir teknik heyet tarafından konutların yeri, yapı durumu ve sair özelliklerine göre kıymet takdir olunur.
Teknik heyet kararı bir rapora bağlanarak, tanzim tarihi ve imzaların doğruluğu bakımından noterce onandıktan sonra yönetim kuruluna tevdi edilir. Bu rapor, yönetim kurulunca, noter vasıtasıyla, taahhütlü mektupla veya elden imza karşılığında ortaklara tebliğ edilir. Ortaklar tebliğ tarihinden İtibaren 15 gün içinde bu kıymetlere itiraz edebilirler. 15 günün geçmesiyle itiraz hakkı kesin olarak düşer. İtiraz edildiği takdirde, teknik heyet ile yönetim kurulunun kendi üyeleri arasından birer, itirazda bulunan ortaklar tarafından seçilecek bir kişiden oluşan 3 kişilik yeni bir kurul marifetiyle tekrar kıymet takdir olunur. Bu heyet tarafından takdir olunan fark, geçici maliyet bedellerine eklenir veya bu bedelden indirilir. Geçici maliyet tespitinden sonra yapılan masraflar kesinleşen kıymet takdiri ile orantılı olarak bölünerek kesin maliyet bulunur.
İtiraz taksitlerin ödenmesini geciktiremez. Her ortak kendisine düşen konutu kesin maliyet bedeli üzerinden kabule mecburdur. Ortaklar, yönetim kuruluna yazı ile bilgi vermek şartıyla kendilerine düşen konutları diğer ortakların konutları ile değiştirebilirler” düzenlemesi bulunmaktadır. Dava konusu somut olayda davacı tarafça üç kişilik teknik heyet tarafından hazırlanan 08/06/2015 tarihli değerlendirme raporunun ibraz edildiği anlaşılmakta ise de sözkonusu raporun yukarıda belirtilen ana sözleşmenin 61. maddesi gereğince yönetim kuruluna tevdi edilip edilmediği, yönetim kurulu tarafından üyelere tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı ve kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Mahkemece 08/06/2015 tarihli değerlendirme raporunun kooperatif ana sözleşmesinin 61. maddesi gereğince kesinleşmiş olması halinde davalının kat farkı (şerefiye bedeli) alacağından sorumlu olacağı gözetilerek 08/06/2015 tarihli değerlendirme raporunun kesinleşip kesinleşmediğinin kooperatif defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespitinden sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği, kaldırma nedenine göre davalı vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesine şimdilik gerek bulunmadığı kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2022 tarih, … Esas …Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 192,54 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7- Konya .. İcra Dairesinin …..Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırlan teminatın yatırana iadesine,
8- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır