Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1215 E. 2023/2139 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2022
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
Av. … – [

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/10/2023
YAZIM TARİHİ : 31/10/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. Esas sayılı dosyası ile açılan ticari şirket davasında 15/03/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin pay sahibi olduğu davalı …’nin 30.04.2021 tarihli 2019 Yılına Ait Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların çağrının usulsüz olması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi nedeniyle yoklukla malul olduğunu, davalı şirketin pay sahibi sayısı birden fazla olan bir anonim şirketi olduğunu, şirket sermayesi beherinin 850,00 TL nominal bedelinin 1.000 adet paya ayrıldığı 850.000,00 TL olduğu, müvekkilinin davalı şirkette %33,3 paya sahip azlık pay sahibi olduğunu, genel kurul toplantısının usulsüz olarak gerçekleştirildiğini, alınan kararların yoklukla malul olduğunu, müvekkilinin üç aylık süre içinde huzurdaki davayı ikame ettiği, müvekkilinin genel kurul toplantısında hazır bulunup dava konusu kararlara olumsuz oy vererek muhalefetini tutanağa geçirttiğini, müvekkilinin, davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen 08.04.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığını, her ne kadar 08.04.2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararı’nda müvekkili için “katılmadı” notu düşülmüş ise de; Müvekkilinin toplantıdan haberdar olmadığı için toplantıda bulunamadığını, yönetim kurulu kararından haricen haberdar olunması üzerine, müvekkili tarafından noter aracılığı ile ihtarname düzenlenerek usulüne uygun olarak toplantıya çağrılmayan genel kurulun toplanmamasının ihtar edildiğini, ancak toplantının yine de usulsüz olarak gerçekleştirildiğinin, davalı şirket esas sözleşmesi gereği esas sözleşmeyi değiştiren kararların şirket sermayesinin en az %75’ini oluşturan pay sahiplerinin oyuyla alınacağının, yeter sayı sağlanamadığından esas sözleşme değişikliğinin geçersiz olup esas sözleşme değiştirilmişcesine karar alınmasının yerinde olmadığını, Genel Kurul Toplantısının 5 numaralı gündem maddesinin, esas sözleşmenin 7.maddesinin değiştirilmesine ilişkin olup esas sözleşme değişikliği niteliğinde olduğunu, müvekkilinin, davalı şirkette %33,3 pay sahibi olduğunu, anılan esas sözleşme değişikliğine muvafakatinin bulunmadığın, esas sözleşme değişikliği bakımından yeter sayıların sağlanamadığından geçersiz olup hala geçerli olan Esas Sözleşme m.7 hükmü uyarınca Yönetim Kuruluna üç kişi seçilmesi gerekirken, davalı şirket ile benzer pay sahipliği yapılarına sahip dava dışı diğer şirketlerde yapıldığı gibi, iki kişinin seçilmesinin Esas sözleşmeye aykırı olduğunun ve iptalinin gerektiğini, gündem gereği gibi ilan edilmediğini, esas sözleşme değişikliklerinde değişen maddelerin eski ve yeni şekillerinin ilanda belirtilmesinin gerektiğini, huzurdaki davada sözleşme değişikliği niteliğindeki maddeni ilan edilmediğinden bahisle; davanın kabulü ile öncelikle 30.04.2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurulu toplantısında alınan tüm kararların çağrı usulüne uygun yapılmadığından ve gündem usulüne uygun ilan edilmediğinden yokluk ile malul olduğunun tespitine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Genel kurul kararlarının yokluğunun tespitinin kurucu unsurların eksikliği halinde söz konusu olabileceğini, TTK’nun 445.maddesi uyarınca iptalin ise kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı kararlar aleyhine açılabildiğini, genel kurula çağrıya dair yönetim kurulu kararının usulüne uygun şekilde alındığını, davacının kötü niyetli olduğunu, uzun zamandır zaten yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, yönetim kurulu başkanı tarafından davacıya müvekkil şirketin yönetim kurulu toplantılarının her hafta Salı günü 17:00’da yapılacağını bildirir ve kendisinin de katılması gerektiğini belirtir Konya .. Noterliğinden keşideli … yevmiye numaralı 23/07/2020 tarihli ihtarname gönderildiğini, müvekkili şirketin altı şirketten oluşan bir şirketler topluluğu olduğunu, aralarında küçük ortaklar bulunsa da söz konusu şirketlerin ortakları ve sahiplerinin davacı … . ile kardeşleri… .. ve … ..’ın olduğunu, şirketlerin bir kısmının sonradan kurulmuş olsa da işletmenin balaları tarafından kurulduğunu ve kardeşlere miras bırakıldığını, davacının İstanbul’da yaşadığını ve uzun süredir şirketin işleriyle ilgilenmemekle birlikte hiçbir yönetim kurulu toplantısına katılmadığını, diğer iki ortağının davacının şirket işleriyle ilgilenmesini, yönetim kurulu üyesi olarak yükümlülüklerini yerine getirmesini, işletmeye sahip çıkmasını istediklerini, bunun için uzun uğraşlar verdiklerini, fakat davacının bu taleplere olumlu cevap vermediğini, bu durumun iptali talep edilen genel kurul tutanağına da net bir şekilde yansıdığını, üstelik davacının şirket işleriyle ilgilenmediği tüm dönem boyunca aynı zamanda yönetim kurulu üyesi diğer iki ortak gibi huzur hakkı adı altında maaşını eksiksiz aldığını, davacının son dönemde şirketten ayrılmak istediğini belirterek hisselerinin devri için rayicin çok üzerinde bir bedel istediğini, talep edilen bedelin ödenmesinin imkansız olduğunu, davacının bunun bilincinde olduğu için eldeki davanın açılması gibi müvekkili şirketin ve diğer şirketlerin işleyişini zaafa uğratarak hamleler yaparak talebini kabul ettirmeye çalıştığını, yaşanan süreç neticesinde davacıya iptal edilen genel kurul kararıyla yeni dönemde müvekkili şirketin yönetim kurulunda yer verilmediğini, aynı şekilde diğer şirketlerin yönetim kurullarında da yer verilmediğini, davacının yönetimden dışlanmasının söz konusu olmadığı gibi davacı tüm iyi niyetli uğraşlara rağmen şirket yönetimiyle ve işleriyle ilgilenmediğini, 30/04/2021 tarihli genel kurul tutanağının 3.maddesiyle (faaliyet raporunun ve denetim kurulu raporunun okunması, müzakeresi ve ayrı ayrı oylanarak ibrası) ilgili karar alındığını, sonrasında toplantının TTK’nun 420.maddesi gereği ertelendiğini, diğer gündem maddeleriyle ilgili karar alınmadığını, davacı tarafın ise gündemin esas sözleşme değişikliğine dair 5. Maddesini de dava konusu ettiğini, oysa genel kurul kararına dava açabilmek için öncelikle alınmış bir kararın bulunması gerektiğini, genel kurul kararları henüz alınmadan dava konusu yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, esas sözleşmenin 8.maddesinin “şirketin yönetimi ve temsili” şeklinde başladığını sadece temsil yetkisini düzenlemediğini, ayrıca maddenin devamında özel hükümler sevk edildiğini ve yönetim kurlunun A grubu pay sahibi kişilerden seçileceği ve 1-5 kişiden oluşacağının belirtildiğini, dolayısıyla 8.maddenin özel hüküm mahiyetinde olduğunu ve genel kuralı koyduğunu, 7.maddede ise sadece kuruluş aşamasında esas sözleşmeyle seçilen yönetim kurlunu tamladığını, yönetim kurulunun üye sayısına dair genel bir kural olmadığını, genel kurula 8.maddede yer verildiğini, bu sebeple yönetim kurulu üye sayısına dair uygulanması gerektiğini, esas sözleşme değişikliklerinde çağrının usulsüz olmasının kararın iptali için tek başına yeterli olmadığını, denetçinin seçilmesinin finansal tablolar ile bağlantılı olmadığını, genel kurulda alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılması talebi yönünden yönetim kurulu üyelerini dinlenmeden genel kurulda alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılmasının hukuken mümkün olmadığını, şartlarının oluşmadığını, genel kurulda alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılması şirket için telafisi imkansız sonuçların doğmasına sebebiyet vereceğini, şirketin muhtemel zararlarına karşılık davacının teminat göstermesine karar verilmesini, güncel bir tehlikenin bulunmaması, davacı veya şirket açısından telafisi imkansız sonuçların doğmasının mümkün olmaması, davacının hakkını elde etmesi önemli ölçüde zorlaşmasının veya imkansız hale gelmesinin mümkün olmaması sebebiyle genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması talebinin ve davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davacının, pay sahibi olduğu Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı davalı …’nin 30.04.2021 tarihli 2019 Yılına Ait Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların çağrının usulsüz olması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi nedeniyle yoklukla malul olduğunu, davalı şirketin pay sahibi sayısı birden fazla olan bir anonim şirketi olduğunu, şirket sermayesi beherinin 850,00 TL nominal bedelinin 1.000 adet paya ayrıldığı 850.000,00 TL olduğu, müvekkilinin davalı şirkette %33,3 paya sahip azlık pay sahibi olduğunu, genel kurul toplantısının usulsüz olarak gerçekleştirilmesi ile ayyuka çıktığının, hukuka, kanunlara ve dürüstlük kuralına aykırı genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunu, üç aylık süre içinde huzurdaki davayı ikame ettiklerinin, davacının, genel kurul toplantısında hazır bulunup dava konusu kararlara olumsuz oy vererek muhalefetini tutanağa geçirttiğini, davacının, davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen, Genel Kurul’u toplantıya çağıran 08.04.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığını, toplantıdan haberdar edilmediğini, her ne kadar 08.04.2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararı’nda davacı için “katılmadı” notu düşülmüş ise de; Davacının toplantıdan haberdar olmadığı için toplantıda bulunamadığını, yönetim kurulu kararından haricen haberdar olunması üzerine, davacı tarafından Konya ..Noterliğinden keşide edilen 28.04.2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile usulüne uygun olarak toplantıya çağrılmayan genel kurulun toplanmamasının ihtar edildiğini, ancak davacının usulsüzlüğe dikkat çeker ikazlarının dikkate alınmadığının ve Genel Kurul Toplantısının yine de usulsüz olarak gerçekleştirildiğinin, davalı şirket esas sözleşmesi gereği esas sözleşmeyi değiştiren kararların şirket sermayesinin en az %75’ini oluşturan pay sahiplerinin oyuyla alınacağının, yeter sayı sağlanamadığından esas sözleşme değişikliğinin geçersiz olup esas sözleşme değiştirilmişcesine karar alınmasının yerinde olmadığını, Genel Kurul Toplantısının 5 numaralı gündem maddesinin, esas sözleşmenin 7.maddesinin değiştirilmesine ilişkin olup esas sözleşme değişikliği niteliğinde olduğunu, davacının, davalı şirkette %33,3 pay sahibi olduğunu, anılan esas sözleşme değişikliğine muvafakatinin bulunmadığın, esas sözleşme değişikliği bakımından yeter sayıların sağlanamadığından geçersiz olup hala geçerli olan Esas Sözleşme m.7 hükmü uyarınca Yönetim Kuruluna üç kişi seçilmesi gerekirken, davalı şirket ile benzer pay sahipliği yapılarına sahip dava dışı diğer şirketlerde yapıldığı gibi, iki kişinin seçilmesinin Esas sözleşmeye aykırı olduğunun ve iptalinin gerektiğini, gündem gereği gibi ilan edilmediğini, esas sözleşme değişikliklerinde değişen maddelerin eski ve yeni şekillerinin ilanda belirtilmesinin gerektiğini, huzurdaki davada sözleşme değişikliği niteliğindeki maddenin ilan edilmediğinden bahisle; Davanın kabulü ile öncelikle 30.04.2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurulu toplantısında alınan tüm kararların çağrı usulüne uygun yapılmadığından ve gündem usulüne uygun ilan edilmediğinden yokluk ile malul olduğunun tespitine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı tarafın davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptaline ve butlanına ilişkin düzenlemelerin 6102 sayılı TTK’nun 445.ve devam eden maddelerinde düzenlendiği, 6102 sayılı TTK’nun 445.maddesinde;” (1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” şeklinde, TTK’nun 446.maddesinde;” (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” şeklinde, TTK’nun 447. Maddesinde; ” (1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2016 tarih ve 2015/15625 Es. 2016/3083 Kar. Sayılı ilamında; ” Bir genel kurul toplantısından söz edebilmek için ana sözleşme ve yasanın öngördüğü yeter sayılarla alınmış bir kararın varlığı gereklidir. Eğer ortaklarca yasal bir genel kurul gerçekleştirilmemiş ise bu toplantıda alınan kararlar yok hükmündedir. Yine, toplantı veya karar yeter sayılarının sağlanamadığı, bakanlık temsilcisinin katılmadığı toplantılar da aynı şekilde yok hükmünde sayılmalıdır. Usul ve şekil kurallarına uygun olarak yapılmış olsa da konusu imkansız ya da Yasa’nın veya ana sözleşmenin emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına, şirketin temel yapısına ve sermayenin korunmasına dair hükümlere aykırı olan kararlar da batıl addedilmelidir. Yokluğun veya batıllığın tespiti hususunda dürüstlük kurallarına aykırı düşmedikçe olumlu oy vermiş paydaşlar da dahil olmak üzere menfaat sahibi tüm ilgililer herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açabilirler. Ancak, yokluk ve butlanı gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK’nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gereklidir.” şeklinde kabul edilmiştir.
Davacı tarafın terditli taleplerinden birinci talebinde davalı şirketin 30.04.2020 tarihli ve ertelenen 31.05.2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malül (mutlak butlanla batıl) olduğunun tespitini talep ettiğinden öncelikli olarak birinci talebine ilişkin inceleme yapılması gerekmiştir.
Ticaret sicil müdürlüğünden gönderilen Ticaret Sicil Gazetesinin 06/11/2019 tarih ve …sayılı nüshası kayıtlarına göre, davalı şirketin hissesinden 164 adet(A) Grubu, 170 adet (B) Grubu hissenin( %33,4 oranı) …’a, 163 adet(A) Grubu, 170 adet (B) Grubu hissenin(% 33,3) oranı) davacı …’a, 163 adet(A) Grubu, 170 adet (B) Grubu hissenin(%33,3 oranı) … .’a ait olduğu, davalı şirketin kuruluştaki esas sözleşmesine göre, kuruluşta 3 yıllığına yönetim kuruluna … .., davacı … ve…’ın seçildikleri, 30/12/2019 tarihli genel kurul kararı ile yönetim kuruluna… .., davacı … ve … ..’ın üç yıllığına oybirliği ile seçildikleri görülmüştür.
Davacı taraf genel kurul kararının genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapıldığını ve finansal tabloların ve gündemde yer alan bununla bağlantılı maddelerin görüşülmesinin ertelenmesi talebinin kabul edilmemesi, şirket esas sözleşmesini değiştiren kararların yeter sağlanmadan alındığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği sebepleriyle genel kurul kararının geçersizliğini (butlanını) ileri sürmüştür.
Davalı şirketin Yönetim kurulu .08/04/2021 tarihinde davacının yokluğunda toplanarak gündem maddelerini belirleyerek davalı şirketin 30.04.2020 tarihli 2019 yılına yıllına ilişkin olağan genel kurul toplantısının yapılmasını kararlaştırmış ve toplantı için gerekli ilanları yapmıştır.
Anonim şirketlerin yönetim kurulu toplantılarına ilişkin 6102 sayılı TTK’nun 390.maddesinde;” (1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır. (2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.(3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır. (4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir. (5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.
” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davalı şirketin esas sözleşmesinde; “Şirket genel kurul tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre en çok üç yıl için seçilecek en az bir ve en çok beş üyeli bir yönetim kurulu tarafından temsil ve ilzam edilir. Yönetim kurulu üyeleri (A) grubu paylara sahip ortaklar arasından seçilir. Ancak (A) grubu ortaklardan birinin önerisi üzerine (A) grubu ortaklar dışında kişiler de (A) grubu ortakların oybirliği ile seçmesi şartı ile yönetim kurulu üyeliğine seçilebilir. …Yönetim kurulunu toplantıya başkan çağırır. Yönetim kurulu, üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin oy çokluğu ile alır.” şeklinde düzenleme olduğu, Yönetim kurulunun toplanması usulüne ilişkin olarak esas sözleşmede veya iç yönergede başkaca bir hüküm bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yönetim kurulu toplantı çağrısına ilişkin yasal bir düzenlemenin bulunmadığı gibi davalı … esas sözleşmesinde de buna ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı görülmüştür. Ancak uygulamada toplantıya çağrının her hangi bir şekle bağlı olmadığı, önemli olanın üyelerin toplantıdan zamanında haberdar edilmeleri, ispat edebilmek şartıyla her bildirim şeklinin geçerli olduğu, toplantı bildiriminin bütün üyelerin rahatlıkla toplantıda hazır bulunabileceği ve hazırlık yapabileceğikadar bir süre öncesi yapılması gerektiğinin kabul edildiği, (Reha Poroy/Tekinalp/Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul 2019, s. 373). Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde yönetim kurulu toplantılarının her hafta salı günü yapılacağın dair Konya .. Noterliğinin 23/07/2020 tarih ve …yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini iddia etmişse de yönetim kurulunun salı günü değil perşembe günü yapıldığı, davalı tarafın bunun dışında da davacıya yönetim kurulu toplantı çağrısının yapıldığına dair başkaca bir delil sunmadığı dolayısıyla davacıya çağrının yapıldığını ispat edemediği anlaşılmıştır.
Çağrı yapılmaksızın toplanan yönetim kurulunda alınan kararların ve bu kararla birlikte toplanan genel kurul kararlarının doktrinde “Çağrı yapılmaksızın (çoğunluğun katılımı ile yapılan toplantılarda kararlar geçersizdir. Ancak bu kuralın uygulamasında , YK’nun yeteneğinin kısıtlanmasına ve çağrı eksikliğinin (bazı) YK üyelerince kullanılmasına olanak verilmemesine özen gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim. Aksi yorum YK’nun konumuna ve işlevine aykırı düşer” (Reha Poroy/Tekinalp/Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul 2019, s. 373). “Dolayısıyla birden fazla kişiden oluşan yönetim kurulları bakımından, yönetim kurulunun geçerli bir davet yapmış sayılabilmesi için, genel kurulu davet konusunda almış olduğu kararın hukuken geçerli olması zorunludur. Aksi takdirde bu geçersizlik genel kurulun aldığı kararların (TTK m. 416’daki çağrısız genel kurul durumu dışındaj) yok hükmünde olmasına neden olur”. (Oruç Hami Şener, Yeni TTK Döneminde Anonim ve Limited Ortaklıklara İlişkin Verilen Emsal Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi, Ankara 2020, s. 114.) şeklinde değerlendirilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 08/11/2018 tarih ve 2016/13709 Es. 2018/6884 Kar. Sayılı ilamında;”… TTK’nın 390/4. maddesi gereğince, üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı karar şeklinde yazılmış önerisine en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. TTK’nın bu hükmüne göre çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de, önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Bu durumda, mahkemece, TTK’nın 390/4 ve 392/7. maddeleri gereğince geçersiz yönetim kurulu kararına dayalı olan ve TTK’nın 416. maddesi uyarınca toplanmadığı da sabit bulunan davalı Şirket’in 31.10.2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların da geçersiz olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,” şeklinde kabul edilmiştir. (Benzer şekilde Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 17/06/2020 tarih ve 2019/4941 Es.2020/2973 Kar. Sayılı ilamı)
Yine genel kurul toplantısının azlık tarafından ertelenmesi talebine ilişkin 6102 sayılı TTK’nun 420.maddesinde; ” (1) Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla bildirilir ve internet sitesinde yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda öngörülen usule uyularak toplantıya çağrılır. (2) Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır. Şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesin’in 22/06/2020 tarih ve 2019/5000 Es.2020/3074 Kar. Sayılı ilamında;”..Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; TTK 420 maddesindeki emredici nitelikteki düzenlemeye göre, genel kurulun erteleme konusunda takdir hakkı bulunmamakta olup,… emredici yasal düzenlemeye rağmen genel kurulda davacının genel kurulun ertelenmesi istemi reddedilerek finansal tabloların; bilanço ve gelir tablolarının ve buna bağlı yönetim kurulunun ibrası, şirket kârının dağıtılmayarak şirket bünyesinde tutulması, müdürlerin ücretinin belirlenmesine ilişkin gündem maddeleri görüşülerek oylanması doğru olmayıp, mahkemece bu nedenle bu gündem maddelerinde alınan kararların iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş,….Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA” şeklinde karar verilmiştir.
Doktrinde azlığın erteleme talebine ve finansal tablolarla bağlantılı olmasına rağmen görüşülen gündem maddelerinde alınan kararların TTK’nun 420.maddesinde ki düzenlemenin emredici nitelik taşıdığından butlan olduğu kabul edilmiştir.(Reha Poroy/Tekinalp/Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul 2019, s. 573).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/12/2015 tarih ve 2015/5631 Es.2015/13084 Kar. Sayılı ilamında;”Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı yasanın 420. maddesi gereğince, sermayenin 1/10’una sahip ortaklar tarafından finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların ertelenmesi talep edildiğinde, genel kurul başkanının başkaca hiçbir işlem yapmaksızın bu konuların görüşmesini bir ay sonraya bırakması gerektiği, Yasanın bu açık hükmüne rağmen genel kurulda davacı vekilinin bu isteminin reddedilerek bilanço ve gelir tablolarının oylandığı, buna bağlı olarak yönetim kurulunun ibrasının görüşülmesine geçildiği, bu işlemlerin Kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 07.06.2014 tarihinde yapılan 2013 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 3. maddesiyle alınan 2013 yılı yönetim kurulu faaliyet raporu ve aynı yıl bilanço ve kâr zarar hesaplarının kabulüne ilişkin kararın ve 4. maddesiyle alınan yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı çalışmalarından dolayı ibra edilmelerine ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir… Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir…” şeklinde kabul edildiği görülmüştür.
Yine esas sözleşme değişikliğine ilişkin 6102 sayılı TTK’nun 421/1.maddesinde; “(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir.” şeklinde düzenleme yapıldığı, davalı şirketin esas sözleşmesinin 11. Maddesinin Esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları” başlıklı bölümünde;”Esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin enaz yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin oy birliği ile alınır….ilk toplantıda öngörülen nisaba ulaşılamadığı takdirde, iizleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.” şeklinde düzenleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06/09/2013 tarih ve 2013/2111 Es. 2013/15128 Kar. Sayılı ilamında;”… 2- Ancak, davalı şirketin ana sözleşmesinin 13/d maddesi ”Ancak şirketin mali yapısını ve mal varlığını etkileyecek kararlar ile sermaye artırımı kararlarında ortakların %75’inin toplantıya katılmaları ve toplam sermayenin %75’inin olumlu oyu ile karar almaları halinde yapılabilir” hükmünü haiz bulunduğundan, Dairemizin yerleşmiş uygulaması gereğince ana sözleşmenin bu hükmünün de sözleşmede gösterilen nisaplara uyularak değiştirilmesi gerekmektedir ( Bkz G. ERİŞ, Ticari İşletme ve Şirketler, Cilt 3, s 2815 vd-24.03.1994 T., E 6147-K 2195, 02.05.94 T., E 6802 -K 3773). Somut uyuşmazlıkta, ana sözleşme hükmü %75 nisapla değiştirilmediğinden bu hususta alınan karar yok hükmündedir. Bu itibarla, mahkemece davacının bu hususa ilişkin isteminin kabulü gerekirken, bu husustaki istemin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, yüksek mahkeme kararları ve doktrin görüşleri ve Mahkememiz dosyasından şirketler konusunda uzman bilirkişi Doç.Dr…. tarafından düzenlenen ayrıntılı ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınan 21.01.2022 havale tarihli bilirkişi raporu ile dosya kapsamından davalı şirketin 30/04/2021 tarihinde 2019 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının yapıldığı ve davacının talebi üzerine 31/05/2021 gününe ertelendiği, ertelenen genel kurul toplantısının ertelendiği tarihte yapıldığı, 31/05/2021 tarihindeki toplantının öncekinin devamı mahiyetinde olduğu, her iki toplantıda alınan kararların yönetim kurulunun usulünce toplanarak alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunmaması başka bir ifadeyle yönetim kurulunca alınan genel kurul yapılmasına ilişkin kararın mutlak butlanla batıl olması ve genel kurulca azlık oyuna sahip davacının finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesini talep etmesine rağmen, 30/04/2021 tarihli genel kurulda gündemin 3. Maddesine ilişkin yönetim kurulunun faaliyet raporu, yönetim kurulunun ibrası ve denetim raporunun görüşülmesi konusunda emredici hüküm olan TTK’nun 420.maddesi gereğince ertelenme talebinin dikkate alınmayarak bu konuda karar alınması ve 31/05/2021 tarihli genel kurulda gündemin 5. Maddesi ile şirket esas sözleşmesinde sözleşme değişikliğine ilişkin % 75 oranında nisap öngörülmesine rağmen bu nisaba uyulmaksızın TTK’nun 421. Ve esas sözleşmenin 11. Maddesine aykırı olacak şekilde sözleşme değişikliğine ilişkin karar alınması nedenleriyle mutlak butlanla batıl olduğu, genel kurul kararının butlanının tespiti talebinde uygulanması gereken hak düşürücü sürenin bulunmadığı, muhalefet şartına gerek bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalı şirketin 30/04/2020 tarihli ve ertelenen 31/05/2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malül (mutlak butlanla batıl) olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin “sonuç ve istem” kısmına bakıldığında açık bir şekilde 30.04.2021 tarihli genel kurulda alınan kararların iptalinin talep edildiğini, 31.05.2021 tarihli genel kurulda alınan kararların iptalinin talep edilmediğinin görüldüğünü, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da bu hususa dikkat çekilerek, hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmaması sebebiyle 31.05.2021 tarihli genel kurul hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, buna rağmen yerel mahkemece taraf iradelerinin üzerine çıkılarak genel kurulların birbirinin devamı olduğu gerekçesiyle 31.05.2021 tarihli genel kurul hakkında da hüküm tesis edildiğini, oysa mahkeme tarafından 30.04.2021 tarihli genel kurulla sınırlı olarak yargılama yapılmasının zorunlu olduğunu, genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğu iddiası yönünden; yokluk durumu genel kurul kararının temel ilkelerine aykırı iş ve eylemler sebebiyle toplantı yeter sayısının mevcut olmamasında olduğu hiç olmayan gerçekleşmeyen toplantı ve kararlar açısında söz konusu olabildiğini, oysa dava konusu olayda usulüne uygun şekilde toplanan, yeterli toplantı ve karar nisabına sahip bir yönetim kurulu toplantısı ve toplantıda alınan çağrı kararına göre toplanan yeterli toplantı ve karar nisabına sahip bir genel kurul toplantısının mevcut olduğunu, davacının ilgili yönetim kurulu toplantısına katılarak olumsuz oy kullanması durumunda dahi aynı kararın alınacağının malum olduğunu, yönetim kurulunda 3 kişinin bulunduğunu ve bunların 2 tanesinin kararıyla dava konusu genel kurul toplantıya çağrıldığını, davacının yönetim kuruluna katılıp katılmamasının veya kullandığı oyun kararların alınmasında bir etkisinin olmadığını, yine davacının sunduğu kararların da davalarına emsal kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesince emsal kabul edilen kararın davalarında emsal olma özelliğinin bulunmadığını, dava konusu genel kurulun çağrısız genel kurul şartlarını taşıdığını, TTK m. 420’ye uyulmaması “yokluk” değil “İptal Edilebilirlik” halini oluşturduğunu, çağrının usulsüz olması genel kurul kararının iptali için yeterli olmadığını, davacının iptalini talep ettiği kararlarda dava şartı olan muhalefet şerhinin bulunmadığını, davacının oy oranının, TTK m.446/1’in aradığı şekilde iptali talep edilen kararların alınmamasını sağlama etkisinin olmadığını, şirketin zarara uğratılması söz konusu dahi olmadığını, davacının da zaten şirketin zarara uğratıldığı yönünde bir iddiasının olmadığını, davacının genel kurul kararlarını iptal talebi hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirketin 30/04/2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti veya bu kabul edilmediği taktirde iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda davacının 3 ortaklı olduğu anlaşılan davalı şirketin ortaklarından olduğu, aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi de olduğu, diğer 2 ortağın da aynı şekilde davalı şirketin yönetim kurulu üyesi oldukları, davacının katılmadığı, diğer iki üyenin katıldığı 08/04/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının 30/04/2021 tarihinde yapılmasına ve hissedarlara toplantı için çağrı yapılmasına karar verildiği, davacının genel kurul toplantısından 2 gün önce noter kanalı ile davalı şirkete ihtarname göndererek genel kurul kararı verilen yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığını bu sebeple yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunu, planlanan esas sözleşme değişikliği ile ilgili usule riayet edilmediğini bu sebeplerle genel kurulun usulüne uygun toplantıya çağrılmadığını beyan ederek genel kurul toplantısının yapılmamasını ihtar ettiği, daha sonra 30/04/2021 tarihinde yapılan genel kurula katıldığı, genel kurula tüm ortakların katıldığı, genel kurulda 2019 yılı yönetim kurulu faaliyet raporu ve 2019 yılı denetim kurulu raporunun davacının olumsuz oyuna karşılık diğer iki ortağın olumlu oyuyla kabul ve ibra edildiği, öncesinde davacının y önetim kurulu faaliyet raporu ve denetim kurulu raporunun müzakeresinin erlenmesini talep ettiği bu talebinin kabul görmediği, ancak davacının bilanço ve gelir tablosunun müzakeresinin ertelenmesi yönündeki talebinin kabul görerek 31/05/2021 tarihine ertelendiği, 31/05/2021 tarihinde yapılan ertelenen genel kurula yine tüm ortakların katıldığı ve genel kurulda kararlar alındığı anlaşılmıştır.
Davalı her ne kadar 31/05/2021 tarihinde yapılan ertelenen genel kurul toplantısının dava konusu edilmediğini savunmuş ise de ertelenen genel kurul için ayrı bir çağrı yapılmadığı, ertelenen genel kurulun daha önceki genel kurulun devamı mahiyetinde olduğu bu sebeple 31/05/2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların da dava konusu olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 17/11/2015 tarih 2014/17476 Esas 2015/12128 Karar sayılı ilamında “….01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 390. maddesinde, anonim şirketlerde yönetim kurulunun ne şekilde karar alacağı düzenlenmiştir. Anılan maddenin 4. fıkrasında, yönetim kurulu üyelerinden hiçbirinin toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararlarının, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebileceği belirtildikten sonra aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması, bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartı olarak düzenlenmiştir. O halde, açıklanan şekle uyulmadan alınan bir yönetim kurulu kararının geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Aynı yasanın 410/1. maddesine göre de genel kurul, süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir….” hususu belirtilmiştir.
Çağrısız Genel Kurul başlıklı 6102 sayılı TTK’nın 416.maddesinde ise:” (1) Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davacı genel kurul toplantısından önce davalı şirkete ihtarname göndererek genel kurul toplantısının yapılmamasını talep etmiş ise de davacının daha sonra genel kurula ve ertelenen genel kurula katıldığı, toplantı tutanaklarına göre toplantıların yapılmaması yönünde bir itirazda bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının ihtarnamede belirttiği genel kurul toplantısının yapılmaması yönündeki talebinden vazgeçtiğini kabul etmek gerekir.
Davacı, 30/04/2021 tarihinde genel kurul yapılmasına ilişkin kararın alındığı yönetim kurulu toplantısına usulüne uygun çağrılmamış ise de genel kurulun TTK’nın 416.maddesine de uygun şekilde toplandığı anlaşıldığından artık genel kurul yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının geçersiz olduğundan bahisle genel kurulda alınan kararların yoklukla malül olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince hem 30/04/2021 tarihli genel kurulda hem de erteleme sonucu yapılan 31/05/2021 tarihli genel kurulda alınan kararlar incelenerek madde madde yokluk ya da iptal sebep ve şartlarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından davalının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2022 tarih …Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye … e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır