Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1210 E. 2022/1641 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 14/06/2022
NUMARASI : … Esas

DAVACILAR : 1-… – (T.C. Kimlik No:…)
2-… – (T.C. Kimlik No:…)
3-… – (T.C. Kimlik No:…)
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No:…)
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 14/06/2022 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine ilişkin ara kararına karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Muris …’ un sağlığında çiftçilik ile uğraştığını, sahibi olduğu birkaç parça tarlasının olduğunu, ağır hasta olduğu için uzun süre çalışamadığını, vefatından önce uzun süreli bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, murisin önceki dönem imzalarına bakıldığında dava konusu senet üzerindeki imza ile aynı olmadığını,
imza müvekkillerin murisine ait olsa dahi murisin bu büyüklükte borçlanmayı gerektirecek bir alım satım ya da ticari faaliyetinin bulunmadığını, borç karşılığında elde edilmiş bir mal ya da kazancın da mevcut olmadığını, alacaklı ile ortaklık veya ticaretin de gerçekleşmediğini, senedin içeriğindeki yazı ve rakamların murisin yazı ile örtüşmediğini, bu hususların bilirkişi tarfından incelenmesi gerektiğini, senedin murisin vefatından 5 sene sonra takibe konulduğunu, senedin ne vefat öncesinde murise, ne de vefat sonrası mirasçılarına ibraz olunmadan doğrudan icraya konulup ödeme emri gönderildiğini, TTK hükümlerine göre senedin takip başlatılmadan önce ibraz edilmesi gerektiğini, takibin geçerliliğinin olmadığını, senedin süre ve usul dışı kullanımı nedeniyle hak düşürücü süre ve zaman aşımından sonra kullanıldığını, senedin hükümsüzlüğüne ve bedelsizliğine dair ayrı ayrı itiraz ettiklerini, senet üzerindeki pulun çok eski olduğunu, pul taşıma şartının çok önce kaldırıldığını, senedin 2013 yılında tanzim edilmediğini, senet üzerindeki imza ile borçlu adının soluk ve silik olup diğer tanzim tarihi,vade tarihi ile borç miktarına dair yazıların ise yeni yazıldığını, senede sonradan eklenmiş olduğunun görüleceğini belirterek; teminatsız olarak takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak takibe konu senetten dolayı müvekkillerin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, karşı tarafın kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, bu takip nedeniyle müvekkillerden cebri icra yolu ile yapılan tahsilata konu ödemelerin ve işbu davanın yargılaması devam ederken yapılmak zorunda kalınacak haciz ile tahsil edilecek ödemelerin taraflarına faizi ile birlikte iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ: Yapılan değerlendirme sonucunda; “…6100 s. HMK’nın 393/1. maddesi gereğince bu tensip tarihinden (tedbir kararının verildiği tarihten) itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde dava değerinin % 20’si oranında nakdi teminatın veya kesin ve süresiz banka teminat mektubunun Mahkememize ibrazı halinde davacının İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİNİN KABULÜ ile;
a)Konya … İcra Müdürlüğü’ne ait … E. sayılı TAKİBİN, 6100 s. HMK.nun 209. maddesi gereğince, takibin sadece davalı tarafından başlatılmış olması halinde ve sadece davacı yönünden (varsa diğer borçluları etkilememek üzere) TEDBİREN DURDURULMASINA, kesin süresi içerisinde teminat yatırıldığında icra müdürlüğüne tedbir konusunda müzekkere yazılmasına,” şeklinde karar verildi.
İTİRAZ: Davacıların, dosya borçlusu …’un bir kısım mirasçıları olduğunu, diğer dava dışı mirasçıların mirası red ettiklerini, davacıların ödeme vaadinde bulunduklarını, ancak vaatlerini yerine getirmediklerinden 25.04.2002 tarihine kadar satışın istenmediğini, dosya borçlularının, borca ve imzaya itiraz söz konusu olmaksızın borcu 30.09.2022 tarihine kadar tamamen ödemeyi şifahen vadettiklerini, ancak açmış oldukları dava sebebiyle, bunun bir oyalama olduğunu, mahkemenizce yasanın aradığı hiçbir şart gözönünde bulundurulmadan ve İİK. 72/3 maddesinin emredici hükmüne aykırı olarak icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, icra takibi bonoya dayalı olup müvekkilinin alacağının yasal dayanağı olduğunu belirterek; davalı tarafından hiç bir yazılı delile dayanılmadığını, kanuna aykırı olarak verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF EDİLEN ARA KARARININ ÖZETİ: Yapılan değerlendirme sonucunda; Davacı tarafın iddiaları, yaklaşık ispat prensibi, dosyada mevcut bilgi ve belgeler, tarafların hak ve menfaat dengesi gözetilerek ihtiyati tedbirin verilmiş olması ve davalı tarafın itirazlarının yerinde görülmediğinden; davalı tarafın ihtiyati tedbire yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı borçlulardan …’ un borcu ödemeyi şifahen kabul ettiğini, diğer borçlulardan borçlunun miras paylarını satın aldığını ve borcu ödeyerek taşınmazlara sahip olacağını beyan ettiğini, 30.09.2022 tarihine kadar borcu tamamen ödemeyi ve bu yolda icra dosyasına taahhütte bulunmayı kabul ettiğini, bu görüşmeler sonuçlanmadan takipten üç yıl sonra açılan işbu davada gerçek dışı iddialarla takibin iptali ve dava sonuna kadar takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını, mahkemenin takibi aykırı bir şekilde durdurduğunu ve yine verilen kesin süre içesinde teminat yatırılmadığı halde usule aykırı olarak takibin durdurulmasının sağlandığını belirterek; taleplerinin kabulü ile, takibin durdurulmasına, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bu yöndeki talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Bonoya dayalı takibin durdurulması yönünde verilen ihtiyati tedbir kararına itiraza ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İstinaf isteminde bulunan davalı borçlunun itirazları; HMK’nın 209.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan senedin sahte olarak oluşturulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği hususundadır.
Bu konudaki düzenlemeler dikkate alındığında;
İcra İflas Kanunu’nun 72/3.maddesinde;“İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209.maddesinde ise;”1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3)Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.”şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK’nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilere gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Diğer yandan takibin durdurulması bakımından HMK’nın ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nun 390/3.maddesinde; “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindeki düzenlemede “yaklaşık ispat” ölçüsünde bir kısım delil ve emarelerle haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davalının, murisin borcu nedeniyle davacılara karşı bonoya dayalı olarak takip yaptığı, davacıların bonodaki imzanın murise ait olmadığını ileri sürerek imza inkarında bulunarak menfi tespit davası açtıkları, ilk derece mahkemesince teminat karşılığında davalı tarafından yapılan takibin davacı yönünden tedbiren durdurulmasına karar verildiği, davalının itirazının reddedildiği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin HMK’nın 209. maddesi delaleti ile HMK 389 ve devamı maddelerindeki düzenlemeler gereğince teminat alınarak kabul edilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, bu nedenle HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince ihtiyati tedbire itiraz eden davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/10/2022 tarihinde oy birliği ile HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır