Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1206 E. 2023/2512 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2022
NUMARASI :

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/12/2023
YAZIM TARİHİ : 25/12/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan genel kurul kararının iptali istemli davada 15/06/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı, davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1985 yılında kurulan …. Tic. A.Ş.’ nin %20 hissesine sahip olduğunu, diğer hisse dağılımlarının …. %50, … %20, … %9, … %1 şeklinde olduğunu, müvekkili …’ nin hissedarlardan … ve …’ nin hisselerini bedellerini ödemek suretiyle devir ve temlik aldığını, ancak davalı şirketin o tarihlerdeki şirket yönetim kurulu başkanı …. tarafından Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davada tesis edilen hukuka aykırı tedbir kararı nedeniyle sözü geçen devrin müvekkili adına tescil olunamadığını, şirket yönetim kurulu başkanı ….’ nin bir taraftan müvekkilinin adına tescile engel olurken diğer taraftan kendisi ve eşi …’ ye ait hisselerinin büyük bölümü ile mal varlıklarını da muvazaalı olarak kızı …’ ın çocukları olan … ve …..’ a devrettiğini, devir neticesinde şirket hisselerinin son durumunun ….. %33, … %22, … %22, …. %10, … %9, … %5 ve … %1 şeklinde olduğunu, uzun süre şirket yönetim kurulu başkanlığı yapan ve şirketi temsil ve ilzama yetkili temsilci olan ….’ nin usul ve yasaya aykırı işlemleri nedeniyle şirketi zarara uğrattığını, bununla ilgili olarak açılan Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının halen derdest olduğunu, muvazaalı bir şekilde şirket hisselerin devralan ….. ve …’ ın şirket yönetim kuruluna aday olduğunu, müvekkillerinin olumsuz oyuna karşı oyçokluğu ile 3 yıl süreyle şirketi birlikte temsil ve ilzama yetkili seçildiklerini, yeni seçilen yönetim kurulu üyelerinin de hukuka aykırı işlemler yaptığını, bunlarla ilgili olarak da Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, yönetim kurulunun çağrısı üzerine 18.03.2020 tarihinde 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, müvekkili vekilinin talebi üzerine toplantının 18.04.2020 tarihine ertelendiğini akabinde 16.04.2020 tarih ve 5 nolu yönetim kurulu kararı ile İçişleri Bakanlığı’nın 16.04.2020 tarih ve 89780865-153-E.6879 sayılı genelgesi uyarınca sokağa çıkma yasağı nedeniyle genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına karar verilerek genel kurul toplantısının ikinci kez ertelendiğini, müvekkilinin ve diğer ortaklar … ve …’ nin tüm itirazlarına rağmen olağan genel kurul toplantısının hukuka aykırı olarak müvekkili ve diğer itiraz eden hissedarların katılımını engellemek amacıyla 11/05/2020 tarihinde pandeminin yaygın olduğu ve 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı bulunanlar yönünden sokağa çıkma yasağı bulunduğu dönemde yapıldığını, müvekkilinin ve bazı pay sahiplerinin bu nedenle toplantıya katılamadıklarını, yapılan bu işlemle müvekkilinin ortaklık yönetimini etkileme hakkının ihlal edildiğini, TTK 425. ve 434. maddeleri gereğince genel kurul toplantılarına katılma haklarının açıkça ihlal edildiğini, müvekkilinin ayrıca TTK m.437. hükmü ile tanzim olunan bilgi alma ve inceleme hakkının da ihlal edildiğini, bu suretle genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına ilişkin davaya konu yönetim kurulu kararının da TTK 319/1-c maddesi uyarınca batıl olduğunu, genel kurula çağrının TTK hükümlerine aykırı olduğundan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunu, şirket ana sözleşmesinde yapılan değişiklik ile şirketin iştigal konusunun tamamen değiştirildiğini, yapılan değişiklik ile %75 oranında toplantı ve karar nisabının sağlanması gerektiğini, bu yönüyle de toplantı ve karar nisabı oranının sağlanamadığından yoklukla malul olduğunu, gerek 18.03.2020 tarihli, gerekse 11.05.2020 tarihli genel kurul toplantısının TTK 414. maddesine uygun olarak ilan edilmediğini, bu nedenle çağrıda usulsüzlük yapıldığını, müvekkiline tadil metninin tebliğ edilmediğini, finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun, denetleme raporunun ve yönetim kar dağılım önerisinin inceleneceği adreslerin bildirilmediği için çağrının bu sebeple usulsüz olduğunu, bu nedenlerle şirket alacaklılarının zarar görmemesi, şirket malvarlığının korunması, sermayesinin azalmasının önüne geçilmesi amacıyla geçici hukuki koruma tedbiri olarak; dava konusu 2019 yılı genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına, şirket yönetim kurulunun tasarruf ve temsil yetkilerinin kaldırılarak yönetim kurulunun azline, şirkete temsil kayyumu atanmasına, şirketin denetim organı olmaması sebebiyle şirkete özel denetçi atanmasına, 16/04/2020 tarih ve 5 nolu genel kurul toplantısının 11/05/2020 tarihinde yapılması konulu yönetim kurulu kararının TTK 391. maddesi uyarınca kesin hükümsüzlüğünün tespitine, 11/05/2020 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun ve kesin hükümsüzlüğünün tespitine, yine aynı tarihli genel kurulun yasa, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın en basit haliyle genel kurul kararlarının iptali davası olduğunu, davacının dava ile ilgisi olmayan olaylardan bahsettiğini, şirketin …. dışındaki ortalarının sadece kağıt üzerinde ortak olduğunu, şirket kurmak için yeterli ortak sayısına ulaşmak için ….’ nin çocukları, gelini ve eşinin üzerine hisse kaydettiğini, ….’ nin uzun yıllardır şirket yöneticisi olduğunu, ….’ nin otel işletmeciliği nedeniyle Antalya’ ya yerleştiğini ve şirket yönetimini davacıya bıraktığını, bir süre sonra şirketin iflas eşiğinde olduğunun duyumunu alması üzerine Konya’ ya dönerek şirketin yüklü miktarda borçlandığını öğrendiğini, ….’ nin o tarihte şirketin piyasaya olan borçları için 2 milyon Alman Markına yakın bedel ödediğini, Konya.. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacının hiç bir zaman gerçek şirket ortağı olmadığının görüleceğini, ….’ nin bir çok işi davacı oğluna bırakmasına rağmen davacının mal varlığını korumadığı gibi şirketi de zarara uğrattığını, …. ve …’ nin sahibi oldukları gayrimenkulleri ilerde şirket içinde değerlendirilir diye şirket üzerine devrettiklerini, şirketten ….ve …’ ye tek kuruş ödeme yapılmadığını, devir işleminin usulüne uygun görülmediği takdirde işlemin iptalinin pekala mümkün olduğunu, işlemdeki tek kusurun genel kurulda karar alınmaması olduğunu, ancak …. ve …’ nin şirketin çoğunluk hissesine sahip olmasından dolayı bu kararı alabilecek durumda olduklarını, davacının babası …. ile aralarında yaptıkları inanç sözleşmesine dayalı olarak Kemer.. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davadan sonra davacının her fırsatta babasına ve şirkete dava açtığını, davacının şirket aleyhine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas, … Esas, …. Esas ve Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyaları ile dava açtığını, açılan davaların hepsinin reddedildiğini, davacının ….’ nin tüm işlemlerinin muvazaalı olduğunu iddia ettiğini, muvazaanın borçtan kurtulma veya muris muvazaası yoluyla olması gerektiğini, ancak davamızda babanın sağ olduğunu ve davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle muvazaadan söz edilmesinin mümkün olmadığını, davacının 2016 yılından beri tüm genel kurul toplantılarında erteleme dahil hiç bir talebinin reddedilmediğini, davacının müvekkili ….’ nin de ortağı olduğu ….A.Ş.’ nin genel kurul toplantılarında yasal zorunluluk bulunmasına rağmen diğer hakim ortakla birlikte müvekkilinin erteleme talebini reddettiklerini, tüm genel kurul tutanakları, hem ticaret sicilinde hem de şirketin defter ve belgelerinde hem de dava dosyalarında mevcut olduğunu, davacının genel kurullarda genel kurul gündemi ile ilgisi dahi olmayan iddialarını sayfalarca beyanlarla genel kurul tutanağına geçirttiğini, sadece gündemle ilgili beyanların tutanağa geçirilmesi gerekirken söz hakkının kısıtlanmaması ve şeffaflığın sağlanması için davacının her türlü beyanının genel kurul tutanaklarına geçirildiğini, dava konusu genel kurul toplantısının davacının talebi üzerine bir sonraya ertelendiğini, pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağına denk gelen genel kurul toplantısının bir kez daha ertelenmesine davacı tarafından itiraz edildiğinin görüldüğünü, genel kurul toplantısı için uzun süre gerek davacı gerekse vekilinin beklendiğini, ancak toplantıya katılamayacaklarının telefonla dahi kendilerine bildirilmediğini, bu durumun dava açılmasına engel olduğunu, dava açılabilmesi için toplantıya katılıp anılan kararlar aleyhine oy kullanılmış olması gerektiğini, genel kurul toplantısı için Antalya’ dan Konya’ ya gelinerek katılım sağlandığını, ayrıca toplam 4 kişi ve hükümet komiseri ile birlikte toplantı yapıldığını, kalabalık ve enfekte olunabilecek risklerin bertaraf edilmesi için her türlü maske, mesafe ve hijyen kuralına da uyulduğunu, kaldı ki davacının toplantıya görüntülü arama yoluyla da katılmasının talep edilse idi bunun sağlanabileceğini, ancak davacının taktik değiştirerek bu defa genel kurula katılmayarak dava açma yolunu seçtiğini, davacının pandemiyi bahane ettiğini ancak son 4 yıldır yapılan genel kurul toplantılarına hiç katılmadığını, ilk toplantıya da davacının vekilinin katıldığını, genel kurul toplantısı yapılmazdan önce davacıya çağrı ve gündemin tebliğ edildiğini, davacının kendisi hiç bir usul tanımazken zoraki sebep arayışı da bir başka kötü niyet göstergesi olduğunu, yıllarca bu şirketin genel kurulunun yapıldığını ve her seferinde davacının erteleme talebinde bulunduğunu, müvekkili şirketin faaliyet konusunun değiştirilmediğini, sadece unvana “inovasyon” un eklendiğini, davacının asıl iddialarının yetersiz olmasından dolayı dava konusu ile ilgisi olmayan konulara da dilekçesinde yer verdiğini, davacı tarafından açılan tüm davaların reddedildiğini, şirket adına tescil edilen plakası da HK kısaltmasından oluşan mercedes marka arabanın şirket yetkilisi ….’ nin kendi şahsi parasıyla aldığını, ancak Almanya’ dan özel olarak getirtilen sözü geçen aracın prosedür gereği şirket adına tescil ettirildiğini, davacının babası …. sayesinde büyük servet sahibi olduğunu, hal böyleyken davalara maruz kalan baba …. açısından yaşanılanların çok ağır olduğunu, taraflar arasındaki davalar incelendiğinde iddiaların hep aynı olduğunun görüleceğini beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….davacı vekili tarafından davalı şirket aleyhine açılan bu davada genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına dair 16.04.2020 tarih ve 5 nolu yönetim kurulu kararının ve 11.05.2020 tarihinde yapılan davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında (bu genel kurulun mesnedi olan 18.03.2020 tarihinde yapılan ertelemeye ilişkin genel toplantısında alınan kararlar dahil olmak üzere) TTK 447. maddesi gereğince yokluğunun – kesin hükümsüzlüğünün tespiti ile, davalı şirketin 11.05.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların (genel kurulun mesnedi olan 18.03.2020 tarihinde yapılan ertelemeye ilişkin genel toplantısında alınan kararlar dahil olmak üzere) TTK 445. maddesi gereğince iptali talep edilmiş olup, davacı vekilinin tüm itiraz ve talepleri dosyada toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi heyet raporu ve TTK hükümleri nazara alınarak şu şekilde değerlendirilmiştir:
Davacı vekilince bu davada öncelikle müvekkilinin 65 yaş üstü olmasına ve itirazlarına rağmen, Covid-19’un yoğun olduğu ve sokağa çıkma yasağının bulunuğu 11.05.2020 tarihinde davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısı yapılmak suretiyle davacının ve toplantıya katılamayan diğer pay sahiplerinin toplantıya katılma haklarının ihlal edilmek suretiyle genel kurulun 11.05.2020 tarihinde yapılmasına ilişkin 16.04.2020 tarihli 5 nolu yönetim kurulu kararının TTK 391/1-e maddeleri gereğince batıl olduğu ve batıl olan yönetim kurulu kararı doğrultusunda yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlarında batıl ve geçersiz olduğu ileri sürülmüştür.
TTK’nun 409. maddesi gereğince anonim şirketler her faaliyet döneminin sonundan itibaren 3 ay içinde olağan genel kurul kurulunu toplaması gerekir. Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü toplantıya da çağrılabilir. TTK’nun 410. maddesine göre genel kurulu yönetim kurulu toplantıya çağırır. Davalı şirketin yönetim kurulunun bu kanuni çerçevede davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısını 3 aylık süre içinde 18.03.2020 tarihinde yapmasının kanuna uygun olduğu açıktır. Bu toplantıda davacı vekilinin talebi üzerine olağan genel kurul toplantısının 18.04.2020 tarihine ertelendiği, sonra da davalı şirket yönetim kurulunun 16.04.2020 tarih ve 5 nolu yönetim kurulu kararı ile İçişleri Bakanlığının 16.04.2020 tarihli genelgesine istinaden 18.04.2020 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinden olağan genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına karar verildiği, söz konusu kararda ayrıca tadil metni daha önce gönderildiği için tekrar gönderilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 20.03.2020 tarih ve 53382221 sayılı yazıları ile anonim şirketlerde yönetim kurullarına söz konusu tarihten önce çağrılmış genel kurul toplantılarını ileri bir tarihte yapılmak üzere erteleme ve elektronik ortamda toplantı yapma imkanı getirmiş ve yine 19.03.2020 tarihli 2020/3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile bilimsel, kültürel, sanatsal ve benzeri aktivitelerin nisan ayı sonuna kadar ertelenmesine karar verilmiş, İç İşleri Bakanlığının 16.03.2020 tarihli genelgesi ile sivil toplum kuruluşları toplantı ve faaliyetleri ertelenmiş, 7244 sayılı kanunun 2/1 maddesi gereğince kooperatif toplantılarının 31.07.2020 tarihine kadar ertelenmesine dair düzenleme yapılmış ise de; anonim şirketlerle ilgili bu hususlarda herhangi bir yasak söz konusu olmadığından davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihine ertelenmesine ilişkin 16.04.2020 tarihli yönetim kurulu kararı ve bu doğrultuda 11.05.2020 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapılmasında herhangi kanuni engel ve usulsüzlük ile hak ihlali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca davacı 65 yaş üstü olmasından dolayı sokağa çıkma yasağı yaş grubunda bulunduğu ileri sürülerek, sokağa çıkma yasağının bulunduğu dönemde genel kurul toplantısı yapılmasının davacının yönetimi etkileme hakkını ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de; 65 yaş üstü kronik rahatsızlığı bulunan davacının toplantıda kendini daha önce yaptığı gibi bir vekille temsil etme imkanı olduğundan bu iddialarda mahkememizce kabul görülmemiştir.
Davacı vekilince 11.05.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısı ve bu toplantının mesnedi olan 18.03.2020 tarihli genel kurul toplantıları yapılırken TTK 414.maddesine uygun olarak ilanlar ve tebligatlar yapılmadığı, müvekkiline tadilat metinlerinin tebliğ edilmediği, genel kurul toplantısından önce finansal tabloların, konsolide finansal tabloların, yıllık faaliyet raporlarının, denetim raporlarının ve yönetim kar dağıtım önerisinin inceleneceği adresinin yerinin ortaklara bildirim ve tebliğinin yapılmadığı, 18.03.2020 tarihli genel kurulun ertelenmesine ilişkin kararın pay sahiplerine ilanla bildirilmediği, şirketin internet sitesinde yayınlanmadığı ileri sürülerek, bu sebeple yokluk ile malul olduğu iddia edilmiş ise de; 11.05.2020 tarihli genel kurul toplantısına davacı ortak asaleten ve vekaleten katılmamış olmasına rağmen Hazirun cetvellerine göre; davalı şirketin pay sayısının 2400 olduğu, 1320 adet pay payın asaleten, 360 adet payın ise vekaleten olmak üzere genel kurul toplantısında 1680 payın sahiplerince temsil edildiği, 2019 yılı finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporlarının oy birliği ile onaylandığı, ilk çağrının 28.02.2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı, bu çağrı metninde yönetim kurulunun 2020/160, 2020/2 nolu kararların görüşülmesine yer verildiği, 24.03.2020 tarihli ilanda da ise söz konusu esas sözleşme değişikliğinin eski ve tadil edilip yeni şeklinin bulunduğu, 22.06.2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde genel kurul çağrısının da yapıldığı, 11.05.2020 tarihli ertelenen genel kurul toplantısı 18.03.2020 tarihli genel kurul toplantısının devamı niteliğinde olduğundan 11.05.2020 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin gündem maddelerinin yeniden yayınlanmamasının genel kurul kararlarının geçerlilik koşullarını etkileyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Ayrıca anonim şirketlerde çağrıda usulsüzlük ve eksiklikler genel kurulun yokluğu değil, iptal edilebilirliği sonucunu doğuracağından, davacı tarafın yokluk iddiası ile ilgili itiraz ve taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir. TTK 445 ve 446 maddeleri gereğince genel kurul toplantısında alınan kararların iptal koşulları değerlendirilirken “etki kuralı”nın nazara alınması zorunlu olup; bu kurala göre pay sahipleri tarafından ileri sürülecek usulsüzlük ve aykırılık halinin genel kurul kararlarının alınmasına etkili olması gerekir. Davamıza konu genel kurulda karar alınırken 2400 paydan 1680 oyun temsil edilmesi ve kararların oy birliği ile alınması karşısında çağrı usulündeki eksiklik ve usulsüzlüklerin kararların sonucuna etki etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davaya konu genel kurul toplantısında, esas sözleşmede yer alan ticaret merkezi ve ünvan değişikliğine ilişkin alınan kararlar yönünden %50 toplantı nisabı ve salt çoğunluk arandığından, davacının toplantıya katılmamış olması kararların sıhhatini etkilemeyecektir.
Her ne kadar davaya konu genel kurulda davalı şirketin iştigal alanının tamamen değiştirilmesine ilişkin sermayenin %75’inin temsil eden pay sahibinin olumlu oyu olmadığından davaya konu genel kurulun yokluğunun tespiti ve iptali talep edilmiş ise de; mahkememizce davalı şirketin faaliyet alanına sadece inovasyon konusunun eklenmesinin şirketin TTK 421. maddesinde belirtilen faaliyet alanını tamamen değiştirmediği, sadece faaliyet alanının ilave olarak genişlettiği kanaatine varıldığından, %75 pay sahibinin olumlu oy nisabı aranmayacağı düşüncesiyle bu itiraz ve taleplerin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilince davalı şirket yönetim kurulu başkanı ….’nin davalı şirketi kötü yönettiği davalı şirketin finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmüş ise de; SMMM bilirkişisinin yaptığı inceleme ve tespitlerine göre; davalı şirketin faaliyet raporları ve finansal tablolarının mali tablolarla uyumlu olduğu ve Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği (MSUGT)’ne uygun olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı şirketin 11.05.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların ve bu toplantının mesnedi ve bağlantısı olduğu 18.03.2020 tarihli genel kurul da alınan karalar ile genel kurul toplantısının ertelenmesine ilişkin 16.04.2020 tarihli 5 nolu yönetim kurulu kararlarının TTK 447, 445 ve 446 maddeleri gereğince yokluk ve iptal koşullarının bulunmadığı….” gerekçesiyle davacının davasının tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Covid ve pandemi sebebi ile genel kurul toplantısı yapılamayacağı, gerek toplantıya ilişkin yönetim kurulu kararı ve çağrının, gerekse alınan kararların öncelikle yok hükmünde-kesin hükümsüz olduğuna ilişkin iddialarının istinafa konu karar ile; “Genelgelerde Anonim Şirket Genel Kurul Toplantıları ile ilgili bir yasaklama bulunmadığı, yasaklamanın sadece kooperatifler için geçerli olduğu, müvekkilin kronik hastalığı olsa da vekil ile temsil edilebileceği” şeklindeki gerekçe ile reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ana sözleşme ve kanun hükümlerine uygun, geçerli çağrı ve genel kurulun toplanması genel kurul kararları bakımından temel geçerlilik koşulu olduğunu, kanuna ve ana sözleşmeye uygun çağrı ile yapılacak toplantı neticesinde karar alınması zorunlu olup batıl yönetim kurulu kararı esas alınarak yapılan genel kurulun ve bu genel kurulda alınan kararların da geçersiz olacağının açık olduğunu, mahkemenin bir diğer red gerekçesinde; mevcut genelgelerde kooperatif toplantıları için yasaklama getirildiği, AŞ genel kurul toplantıları için yasaklama getirilmediği şeklinde olduğunu, istinafa konu karardaki bir diğer gerekçe de; kronik hasta pay sahibinin kenidisi vekil ile temsil ettirebileceği gerekçesi de yasal olmaktan uzak olduğunu, mahkemenin genel kurul ilanları ile esas sözleşme değişikliğinin ilan edildiğini, kaldı ki ertelemeye ilişkin kararların önceki kararın devamı niteliğinde olduğunu ve ilana gerek olmadığını, alınan kararların 22.6.2020 tarihinde yayınlandığını, etki kuralı gereğince ilan ve tebligat yapılmış olsa dahi 2400 hisseden 1680 hisseye sahip çoğunluğun toplantıya katıldığını, müvekkili katılsa dahi etkili olamayacağı gerekçesi ile kararların iptale de tabi olmayacağı gerekçesinin yasaya aykırı olduğunu, 18.03.2020 tarihli genel kurulda TTK md.420 uyarınca müvekkilin erteleme talebi üzerine yalnızca finansal tablolar ve bunlarla ilgili diğer konuların görüşülmesinin ertelenmesi gerekmekte iken, 20.02.2020 tarih 2020/1 ve 2020/2 nolu kararların görüşülmesinin de ertelenmesi hukuka aykırı olup 11.05.2020 tarihli genel kurulda bu hususta alınan kararların kesin hükümsüz olduğunu, 11.05.2020 tarihli genel kurul 4 nolu karar ile; TTK Md.421/3 hükmü ile tanzim olunan toplantı ve karar nisabı sağlanmaksızın şirketin iştigal konusunun tamamen değiştirildiğini, ancak yerel mahkemece karar gerekçesinde şirketin iştigal konusu değişmesine rağmen, bu hususu unvan değişikliği olarak addetmiş ve bunun için de %50 nispetindeki çoğunluğu yeterli gördüğünü, bu gerekçenin de tamamı ile TTK’nın 421/3.maddesine aykırı olduğunu, davaya konu genel kurul kararlarının yokluk ve kesin hükümsüzlüğüne dair açıklamaları saklı kalmak kaydı ile; davaya konu genel kurul kararları ile; müvekkilinin ve müvekkilince hisseleri devir alınan hissedarların TTK Md.447 uyarınca vazgeçilmez nitelikteki hakları ve bilgi alma-inceleme-denetleme haklarının sınırlandırıldığını, anonim şirketin temel yapısını bozan işlemlerin yapıldığını, davalı şirketin aşağıda tadat olunan ve daha evvel ikame olunan davalara konu eylemleri ve kararlarının; TTK Md.447 ve TTK Md.445 hükümlerine açıkça aykırılığı mahkeme kararları ve dosya münderecatları ile sabit olduğunu, yönetim kurulu başkanı …., şirket envanterinde bulunan ve şirket adına kayıtlı olan ….. plakalı aracı 1993 yılından bu yana kişisel amaçlarında kullandığını ve tüm vergi, yakıt, gider ve bakım onarım masraflarını şirkete ödettirdiğini, bu hususun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, bilirkişi tespiti ile; şirket adına tescilli aracın şirket envanterinde kayıt edilmediğini, ancak aracın bir kısım masraflarının şirkete masraf olarak işlendiğini, yönetim kurulu başkanı’nın şirket aracını kullandığı ancak şirkete herhangi bir kira ödemediğinin tespit edildiğini, davalının bu eyleminin şirketi ve ortakları zarara uğrattığı bilirkişiler tarafından tespit olunmakla, yönetim kurulu başkanı ….’nin şirket zararına şirkete usulsüz olarak borçlanma yasağına aykırı davranışının açık kanıtı olduğunu, ancak yerel mahkemece bu eylem yönetim kurulu başkanının müvekkilinin babası olması sebebi ile makul olarak görüldüğünü, yönetim kurulu başkanı …. Petrol A.Ş.’de müvekkilinin kardeşi … ve müvekkilinin eşi …’ye ait hisseler müvekkilince bedeli mukabilinde devir alınmasına rağmen, bu hisse devirlerini şirket kayıtlarına işlememiş, işletmemiş ve usul ve yasaya aykırı biçimde şirketin kendisine ait olduğundan bahisle Konya ..ATM’nin …. E. sayılı davayı ikame ettiğini, ikame olunan bu davada müvekkilinin devraldığı hisseler üzerine tedbir konulmuş iken, şüphelinin kendi hisselerini muvazaalı devirler ile torunlarına devrettiğini ve şirketi bu şekilde de asılsız iddialar ile zarara soktuğunu, davalının bu haksız ve hukuka aykırı talebinin …. E. …. K. sayılı kararı ile reddedildiğini, bu hisselerin halen müvekkili adına tescil edilmediğini, şirket defter ve belgeleri gerçeği yansıtmamasına rağmen, dava konusu genel kurul kararları usulsüzlük sebebi ile iptal edilmediğini, yukarıda sayılan açık yasaya aykırılıklar finansal tabloların, yönetim kurulu faaliyet raporunun yasaya aykırı biçimde tanzimine sebebiyet verdiğini, çoğunluk hissesine sahip olan ve hissesini devir eden …. ve eşi … ile muvazaalı hisse devir alan torunları … ve ….. mevcut oy nisapları ile bu kanunsuzluğu örtmeye çalıştıklarını, gerek yönetim kurulu başkanı …., gerekse hisselerini devir ettiği yeni hissedarlar ile yetkililer tüm bu usulsüzlüklerinin denetlenmesini istemediklerini ve bu hususta şirkete denetçi seçilmesinin önüne geçtiklerini, tüm bu hususlara rağmen yerel mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden şirketin ve diğer ortaklar ile alacaklıların zarar görmemesi ve şirket malvarlığının korunması ve sermayenin azalmasının önüne geçilmesi amacı ile geçici hukuki koruma tedbirleri olarak; davaya konu genel kurul kararlarının TTK Md.449 uyarınca yürütmesinin durdurulmasını, şirket yönetim kurulunun tasarruf ve temsil yetkilerinin kaldırılarak yönetim kurulunun azli ve şirkete temsil kayyumu atanmasını, şirketin halen denetim organı olmaması sebebi ile TTK Md.530/2 nazara alınarak TTK Md.439/2 uyarınca özel denetçi atanması taleplerinin hiçbir yasal gerekçe olmadan reddedildiğini beyanla haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 16/04/2020 tarih ve 5 nolu genel kurul toplantısının 11/05/2020 tarihinde yapılması konulu yönetim kurulu kararının TTK 391. maddesi uyarınca kesin hükümsüzlüğünün tespiti, 11/05/2020 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun ve kesin hükümsüzlüğünün tespiti ve alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin butlan ve etki kuralı gereğince iptal sebebi olmadığı, buna göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 21/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır