Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1155 E. 2023/2100 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2022
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.

İSTİNAF EDEN DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
YAZIM TARİHİ : 26/10/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 25/04/2022 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların uzun yıllardır ticaret yaptıklarını, başlangıçta ödemelerde sorun yaşanmazken 30/11/2019-31/12/2019 tarihleri arasındaki alışverişlerin bedellerini ödemediğini, borç hakkında davalı ile görüşmeler yapıldığını ancak sonuç alınamaması üzerine Konya … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile asıl alacak 38.837,28 TL, işlemiş faiz 3.673,61 TL olmak üzere toplam 42.510,89 TL ilamsız takip başlatıldığını, ancak borçlunun borcun tamamını ödemediğini 20.000,00 TL ödediğini, davacının alacağının 18.837,28 TL kaldığını, dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını beyan ederek Konya …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı ile ticari ilişkisi olduğunu, müvekkilinin vermiş olduğu tüm siparişlerin ödemelerini eksiksiz ……..’a yaptığını, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, davacı tarafından ödenmediği iddia edilen faturaların 2019 yılı Kasım ve Aralık ayına ait olduğunu, bu faturalara istinaden 42.510,89 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak dava dilekçesinde dava değerinin 18.831,28 TL olduğunu belirttiklerini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun olmadığını ve bu durumun bile davacının müvekkilinden haksız yere fazla tahsilat sağlamak istediğinin göstergesi olduğunu, davacıya ödenen 20.000,00 TL’nin itirazdan sonra olmadığını 18/03/2020 tarihinde takipten önce çek olarak ödendiğini, davacı firma çalışanı …..’ın tahsilatları müvekkilinin şantiyeye gelerek elden teslim aldığını, tahsilatların hep bu şekilde güvene dayalı olarak elden verildiğinden dolayı kendilerine ödeme alındı belgesi verilmediğini, müvekkilinin davacıdan ödeme alındı belgesi talep ettiğinde kendilerine elektronik mail olarak toplu bir şekilde mail atacaklarını bildirdiklerini ancak hiç göndermediklerini, 18/03/2020 tarihinde teslim edilen 20.000,00 TL çek için teslim tutanağını …….’dan çok zor aldıklarını, davacının elden ödenen nakitleri muhasebeleştirmediğini beyanla itirazlarının kabulüne ve davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Dosya kapsamına uygun görülerek her iki tarafın ticari defterlerinde inceleme yapan bilirkişinin raporu ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alınmıştır. Dava ve takip konusu faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması karşısında ödemeyi ispat yükünün davalı tarafa düştüğü, davacı tarafın defterlerinde ödeme kaydının bulunmadığı, davalının ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmamış olması nedeniyle davacıya yemin teklif edilmemiştir. Davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davalı tarafın ise ödeme hususunu yazılı ve kesin delillerle ispat edemediği görüldüğünden takip konusu faturadan dolayı takip talebinde yazıldığı gibi 18.837,28 TL borçlu olduğu sonucuna varılarak davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacağın miktarı belirli olup bu haliyle likit olduğundan asıl alacak üzerinden İİK.nın 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiştir…..” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile; davalının Konya …. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, 18.837,28 TL. üzerinden takibin devamına, hükmedilen 18.837,28 TL.nin % 20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, tanıklar dinlenmeden karar verildiğini, ödenmediği iddia edilen faturalar 2019 yılı Kasım ve Aralık ayına ait olup, bu faturalara istinaden 42.510,89 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödenen 20.000,00 TL’nin itirazdan sonra değil, 18.03.2020 tarihinde çek olarak ödendiğini, aldıkları malların ödemelerini davacı şirket çalışanı ……’a yaptıklarını, davacı firmanın elden ödedikleri nakitleri muhasebeleştirmediğini, davacının muhasebe kayıtlarının sağlıklı olmadığını, davacı firmanın kötüniyetli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İspat yükü ile ilgili genel kuralı düzenleyen TMK’nın 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”

Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır….” hükmünün yer aldığı,
Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı gerekir.
Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın -miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur (Doğanay, İ.: Ticari Alım-Satım Akdi ve Nevileri, Ankara 2003, s:52, Doğanay,İ: Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz Aylık Yaklaşım Dergisi Sayı 4, Nisan 1993, s:8-13).
Dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ayrıca davalının dava konusu faturaları ödediğini iddia ettiği, bu durumda ispat yükünün davalıya düştüğü, davalının fatura bedellerini ödediğini yazılı delille ispat edemediği, ancak davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı, yemin delilinin HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, yeminin kesin delillerden olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, hal böyle olunca davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından bahisle yemin delili hatırlatılmadan karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davalının istinaf başvuru talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş yukarıda belirtilen eksikliklerin ikmalinden sonra delillerin esastan değerlendirilip hüküm tesis etmek üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2022 tarih …. Esas …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 321,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/10/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır