Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1146 E. 2022/1403 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
: 2- … (T.C. Kimlik NO: …)
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI/MÜTEVEFFA : 2- … (T.C. Kimlik No: …)
TASFİYE MEMURU : …- T.C Kimlik No: …

DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
YAZIM TARİHİ : 03/10/2022
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti davasında 06/03/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davalı şirketin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 10/07/2020 tarih … Esas … sayılı kararın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı ilamıyla bozularak dairemize iade edildiği anlaşılmakla, dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar tarafından davalı şirkete (ortak hesap olarak) para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacıların davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edecekleri ve yatırılan paraların istenildiğinde kendilerine iade edileceği konusunda davacılara güven telkin edildiğini, davacılara yatırılan para karşılığında ortaklık durum belgesi verildiğini, paraların iade edilmediğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davalılardan …’ın davalı şirketin kurucu yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacıların zararından …’ın da sorumlu olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacıların davalı şirkete (ortak hesap olarak) yatırdığı 13.530 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılacak vadeli hesaplara uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan teminat alınması gerektiğini, davacının iddia ettiği ödeme tarihinin çelişkili bir şekilde açıklandığını, davacının dayanak gösterdiği belgenin davalıyı ilzam etmediğini, davacının iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkete davacının müvekkilinin bankacılık, SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal ettiğine dair iddialarının doğru olmadığını, davacıdan hile haksız fiiline dayalı para alındığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, bir an doğru olduğu kabul edilse bile; davacı tarafça BK’nın 28 ve devamı maddelerinde belirtilen yasal bir yıllık hakdüşürücü dava açma süresi içerisinde dava açmadığını, bu nedenle haksız fiiller için BK’nın 60. Maddesi, sebepsiz zenginleşme için aynı yasanın 66. maddesi, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan talepler için aynı yasanın 125. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi sebebiyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının yedinde hisse senetlerinin bulunduğunun belirtildiği nazara alındığında; davacının şirket ortağı olduğunu, TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacının dürüst davranmadığını, açılan davanın esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 06/03/2019 tarih ve … E- … K.sayılı kararıyla “Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; davacılar … ve … ile davalılardan … A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 10.836 Euro alacağın, dava tarihi olan 09/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince, Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılan hesaplara uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılar … A.Ş. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’e (eşit oranda) verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İlgili karara karşı davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuş olup istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarının kabul edilmemesinin, ayrıca yargılama sırasındaki isticvap ve yemin taleplerinin reddedilmesinin, davacının yedinde bulunduğu iddia edilen senetlerin davalı şirkete iade edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece celbi gereken belgelerin toplanmadan eksik inceleme yapıldığını, bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak cevap dilekçesindeki savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF İNCELEMESİ SONUCUNDA DAİREMİZİN 10/07/2020 TARİH … E. … K. SAYILI KARARI İLE: Yapılan açıklama ve tespitlere göre taraflar arasında görülmekte olan davanın, 3332 sayılı yasaya 05/12/2019 tarihinde eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, kabul edilerek iddia ve savunmalar esastan değerlendirilmeden 743 sayılı MK 48 (4721 sayılı TMK 50. Madde) 6762 sayılı TK’nın 7 ve 321. maddeleri (6102 sayılı yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK’nın 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişiler hakkında sadece davalı şirket yöneticileri olmaları sıfatıyla, şirket ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarına ilişkin iddia da göz önünde bulundurulmak suretiyle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, ilişkin hüküm kurulmuştur.
DAİREMİZİN 10/07/2020 TARİH … E. … K. SAYILI KARARINA KARŞI DAVACILAR VEKİLİNİN TEMYİZ YOLUNA BAŞVURMASI ÜZERİNE YARGITAY … HD. … ESAS … KARAR SAYILI KARARINDA ÖZETLE: Yargıtay … Hukuk Dairesince “…Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve 10.836,00 Euro’nun davalılar … A.Ş, …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara tebliğ edilmiş olup davalılardan … vasisi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davada davalı şirket ile davalı gerçek kişi arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı … tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle … hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiş bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Somut olayda kamu düzenine aykırılık da söz konusu olmadığından Bölge Adliye Mahkemesince istinaf kanun yoluna başvuran davalı şirket hakkında inceleme yapılması ve bir karar verilmesi gerekirken, davalı … hakkında verilen hükmün kesinleşmiş olduğu gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15.03.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi…” gerekçesiyle dairemiz kararı bozulmuştur.
DAİREMİZİN 25/05/2021 TARİH… ESAS … KARAR SAYILI KARAR ÖZETİ:
Bozma ilamı üzerine dairemizce yapılan değerlendirme sonucunda; “… usulü müktesep hakkın istisnalarından olan yeni yasal düzenleme gereğince istinaf incelemesi sonucunda; TMK.nın 50, TBK’nın 166/2 ve TTK’nın 7/1 ile 371/5. maddelerindeki düzenleme doğrultusunda, davalılar arasında ayırım yapılmadan ilk derece mahkemesi kararının Dairemizin 10/07/2020 tarih … esas … karar sayılı kararında direnilmesine, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2019 tarih … E. … K. sayılı kararının kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına….” gerekçesiyle;
“HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Dairemizin 10/07/2020 tarih … esas … karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
A) Yasal düzenleme gereğince davalı şirketin istinaf talebinin KABULÜNE; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2019 tarih … E. … K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmiştir.
DAİREMİZİN DİRENME KARARI DAVACILAR VEKİLİ TARAFINDAN TEMYİZ EDİLMİŞ; Davacı vekili dairemiz kararının Temyiz incelemesi neticesinde bozulmasını talep etmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN 21/06/2022 TARİHLİ … ESAS … KARAR SAYILI BOZMA KARAR ÖZETİ:
“Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme kararın temyizinde davacılar vekilinin, Özel Daire ve direnme kararına konu olan 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile 3332 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. maddenin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasını talep etmesi karşısında iptal başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesi çerçevesinde ciddi görülüp görülmeyeceğinin ön sorun olarak tartışıldığı; yapılan görüşmelerde davacılar vekilince ileri sürülen Anayasa’ya aykırılık iddialarının ciddi bulunmaması nedeniyle anılan Kanun maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına dair talebin oy birliğiyle reddine karar verildikten sonra işin esasının değerlendirilmesine geçildiği,”
…………………………
“Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacılar vekili tarafından davalı şirketin müvekkillerinden haksız ve usulsüz olarak yüksek gelir getireceği vaadiyle para aldığı, istenildiği an geri verileceğinin taahhüt edilmesine rağmen paranın geri verilmediği, müvekkilleri ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı ileri sürülerek haksız fiile dayalı olarak davalı şirket ve şirketin eski yöneticisi aleyhine eldeki dava açılmıştır. Davalılar arasında HMK’nin 57. maddesi gereğince ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu dosya kapsamıyla sabittir. Başka bir deyişle davacılar vekili, her iki davalı aleyhine ayrı ayrı dava açabilecekken tek bir dava dilekçesiyle hepsi aleyhine dava açma yolunu seçmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; karar davalı … vekili ile davalı … vasisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı … vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulmasına rağmen davalı … vasisi tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Dolayısıyla davalı … aleyhine açılan davada verilen karar, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle bu süre sonunda şekli anlamda kesin hüküm niteliği kazanmıştır.
İstinaf yoluna başvurulmasından sonra 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile 3332 sayılı Kanun’a geçici 4. madde eklenmiştir. Anılan madde;
“31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmünü haizdir. Bu madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince, davalı … vasisi tarafından istinaf yoluna başvurulmamasına rağmen her iki davalı yönünden ilk derece mahkemesinin kararı tamamen kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile 3332 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. madde, kanun yolu incelemesindekiler dâhil görülmekte olan davalara uygulanacak ise de anılan maddenin şekli anlamda kesin hüküm niteliğinde olan kararları etkilemesi mümkün değildir. Ancak anılan madde usulî kazanılmış haklar yönünden etkili olacaktır. Zira yukarıda da bahsedildiği üzere kesin hüküm, sonradan çıkarılan bir kanunla değiştirilemez ve ortadan kaldırılamaz.
Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince, sadece istinaf yoluna başvuran davalı hakkında karar verilmesi gerekirken, istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle şekli anlamda kesin hüküm hâline gelen davalı … yönünden verilen kararı da ortadan kaldıracak şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı …’ın sorumluluğunun davalı şirkete bağlı bir sorumluluk olduğu, davalı …’ın davalı şirketten daha ağır bir yükümlülük ile sorumlu tutulamayacağı, ayrıca 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile 3332 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. madde gereğince davacının davalı şirket ortağı olduğu, buna karşılık davacının şirkete verdiği parayı davalı …’dan tahsiline imkân tanımanın kamu düzenine aykırılık oluşturacağı, bu nedenle diğer davalıların istinaf başvurusundan davalı …’ın da yararlanmasının mümkün olduğu, bu itibarla direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır; gerekçesiyle
“Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA..” şeklinde karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargıtay bozma ilamından sonra dairemizce yapılan yargılamada Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi davalılardan …’ın İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresinde istinaf başvurusunda bulunmadığı bu sebeple davalı … hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı …, yönünden istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalılar … A.Ş ve …’nun istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının TTK.nun 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; davacı ile davalı …, arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının istinaf talebinde bulunan davalı …Ş yönünden kaldırılarak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili davalı … yönünden karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine karar vermek gerekmiş Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında da belirtildiği Yargıtay bozmasından sonra duruşma açılarak karar verilmesi durumunda istinaf vekalet ücretine hükmedilemeyeceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalı …’nin istinaf talebinin kabulüne, Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin 06/03/2019 tarih … esas … karar sayılı kararının davalı … yönünden KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı şirket tarafından yatırılan 806,00 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı şirkete iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacıların … A.Ş’ye yönelik talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Bu davalı yönünden açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 977,57 TL peşin harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 896,87‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 80,70 maktu karar harcı, 253,80 TL keşif harcı, 292,10 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 475,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla toplam 3.533‬,00 TL yargılama giderinin 3332 sayılı yasanın geçici 4.maddesi gereğince davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla (Yargıtay’ca kesinleştiği belirtilen … ile ilgili hüküm) 9.200,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin 3332 sayılı yasasının geçici 4.maddesi nazara alınarak davalı şirket üzerinden bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
7-İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlinmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
C) Davalı … ile ilgili ilk derece mahkemesince verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davalıya yönelik açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
D) Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
F) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 28/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

…Ç