Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1142 E. 2022/1388 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
YAZIM TARİHİ : 05/10/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 01/07/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 30/09/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararının Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 06/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı ilamıyla bozularak dairemize iade edildiği anlaşılmakla, dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı şirkete para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacının davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda davacıya güven telkin edildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığından, davacının davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, 1.000 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılacak vadeli hesaplara uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunmuş ve davacının davalı şirket ortağı olduğunu da beyan ederek yargılama sırasında yürürlüğe giren 7194 s. Kanun’un 41. maddesi (3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesi) gereğince davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Dava dilekçesinde istenilen 1.000 Euro’luk alacak yönünden, 07/12/2019 gün ve 30971 s. Resmi Gazete’de yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 7194 s. Kanun’un 41. maddesi ile “25/03/1987 tarihli ve 3332 s. Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 3182 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a” eklenen Geçici 4/2. maddesi gereğince, davacının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ıslah dilekçesiyle istenilen ilave 20.000 Euro’luk alacak yönünden hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini, ıslah talepleri yönünden hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle verilen davanın usulden reddi kararı bakımından da kararın kaldırılması gerektiğini, hukuki yarar dava şartı olup, iş bu davanın açılmasında davacının hukuki yararının mevcut olduğunu, ıslah dilekçelerinin yeni bir dava niteliğinde değil, müddeabihin artırılması niteliğinde olup davanın açılmasında mevcut hukuki yararın ıslah dilekçeleri içinde geçerli olduğunu, ayrıca 7149 sayılı yasa 41/2 maddesi “görülmekte olan davaların tümünde karar verilmesine yer olmadığı kararı verilir” hükmünü içermekte olduğunu ve yasa metninde sadece ortaklık aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilebileceğinin belirtildiğini, bu aşama ıslah taleplerinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi kararı ve usulden reddedilen davada davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde uyarınca açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği halde gerekçe kısmında zamanaşımı ve hak düşürücü itirazlarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, 3332 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ıslah yönünden verilen hüküm esastan verilen bir hüküm olduğundan yerel mahkeme tarafından maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece ıslah ile artırılan bölüm yönünden verilen karar esastan verilmiş bir ret kararı niteliğinde olduğundan, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanacak 15.964,65 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 3.400,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dairemizin 30/09/2021 T. … E. … K. sayılı kararının özeti: tarafların istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemizce verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 06/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamıyla: “…1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İlk Derece Mahkemesince dava dilekçesindeki talepler yönünden 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına, 7194 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra ibraz edilen ıslah dilekçesindeki talepler yönünden ise anılan Yasa’nın 41. maddesi karşısında davacının ıslah isteminde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle bu taleplerin usulden reddine karar verilmiştir. Davacı 7194 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra ıslah talebinde bulunmuş olup 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin açık hükmü gereğince davalı şirkete ortak sayılan ve yatırdığı parayı herhangi bir sebeple geri istemesi mümkün olmayan davacının anılan yasa yürürlüğe girdikten sonra ıslah ile talep ettiği alacağa ilişkin İlk Derece Mahkemesince usulden ret kararı verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dilekçesi ile talep edilen kısımlar yönünden İlk Derece Mahkemesi 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesini uygulayarak yasaya uygun şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş olup mahkemenin bu değerlendirmesi de yerindedir. Şu halde İlk Derece Mahkemesi kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı için Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” şeklinde hüküm kurularak dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargıtay bozma ilamından sonra dairemizce yapılan yargılamada Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 06/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı talebi dairemizce uygun görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının TTK.nun 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; davacının dava dilekçesinde talep ettiği kısımların 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, dava dilekçesinde talep edilen kısımlar yönünden 7194 sayılı Yasa’nın 41. Maddesi uygunarak yasaya uygun şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin yerinde olduğu, davacı 7194 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra ıslah talebinde bulunduğundan 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin açık hükmü gereğince davalı şirkete ortak sayılan ve yatırdığı parayı herhangi bir sebeple geri istemesi mümkün olmayan davacının anılan yasa yürürlüğe girdikten sonra ıslah ile talep ettiği alacağa ilişkin İlk Derece Mahkemesince usulden ret kararı verilmesinde de hukuka aykırılık bulunmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan tarafların istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği, ancak ilk derece mahkemesi kararı daha önce dairemizin 30/09/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kaldırılarak açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dairemizce verilen bu kararın da yukarıda belirtilen Yargıtay ilamı ile bozulduğu, bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2021 tarih … Esas … Karar, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 30/11/2020 tarih … Esas … Karar ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/12/2020 tarih … Esas … Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi, işin esası hakkında da yeniden karar verilmesi gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih …-… Esas … Karar sayılı ilamında da belirtildiği Yargıtay bozmasından sonra duruşma açılarak karar verilmesi durumunda istinaf vekalet ücretine hükmedilemeyeceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacı ile davalının istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının temyiz ve istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından temyiz aşamasında yapılan 292,10 TL temyiz yoluna başvuru harcı ile 42,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 334,6‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)1- Dava dilekçesinde istenilen 1.000 Euro’luk alacak yönünden, 07/12/2019 gün ve 30971 s. Resmi Gazete’de yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 7194 s. Kanun’un 41. maddesi ile “25/03/1987 tarihli ve 3332 s. Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 3182 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a” eklenen Geçici 4/2. maddesi gereğince, davacının davası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Islah dilekçesiyle istenilen ilave 20.000 Euro’luk alacak yönünden hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
3-Peşin alınan ıslah harcı dahil 2.546,45 TL. nispi karar ve ilam harcından, karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL. maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 2.492,05 TL. harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL.’lik peşin harç dahil 177,80 TL. yargılama giderinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekilleri için dava dilekçesindeki talepler yönünden 3.400 TL. maktu vekalet ücretinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekilleri için ıslah dilekçesindeki talepler yönünden (ve ıslah edilen miktarın 20.000 Euro X 6.3235 = 126.470 TL. olduğunun kabulü ile) 3.400 TL. nispi vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen davacıya iadesine,
8-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin, davalı … A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,

C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 28/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip … e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

A.Ç.