Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1141 E. 2022/1377 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti Ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
YAZIM TARİHİ : 03/10/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 20/12/2019 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 28/06/2021 tarih … Esas … sayılı kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı ilamıyla bozularak dairemize iade edildiği anlaşılmakla, dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkili davacı tarafa iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından bahisle müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca davalı tarafa verilen para nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00 TL nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10/04/2019 harç yatırma tarihli ıslah dilekçesinde talep miktarını 159.700,00 TL artırarak 179.700,00 TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Dava konusu 179.700,00 TL dava tarihindeki … Bankası kurlarına hesabı ile 25.878 Euro’ya isabet ettiğinden bu miktarın 11.246 Euro’su karşılığı olan 78.093,34 TL miktarındaki kısım hakkında kesin hüküm olduğundan bu miktar yönünden kesin hükmün varlığı ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, 14.632 Euro karşılığı olan 101.606,07 TL miktarındaki kısım hakkında ise; 101.606,07 TL miktarındaki kısım hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu, anayasanın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma taleplerinin mahkemece kabul edilmediğini, …’nin Anayasa Mahkemesine yaptığı iptal başvurusunun sonucunun beklenmesi gerektiğini, mahkeme kararına gerekçe gösterilen yabancı mahkeme kararının 09/01/2019 tarihinde 11.246,00 Euro yönünden kesinleştiğini, tanıma tenfiz davasının açtıkları davadan sonra açıldığını ve işbu davanın devamı aşamasında kesinleştiğini, davalının işbu dava açıldıktan sonra yabanı mahkeme kararının 5 yıl sonra tanıma ve tenfizini istemesinin kötüniyetli olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak öncelikle davanın kabulüne karar verilmesini, aksi takdirde Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukukta kısmi kesin hüküm diye bir kavramın bulunmadığını, davanın bu şekilde bölünemeyeceğini, davadaki taleplerin tamamı hakkında kesin hüküm nedeniyle red kararı verilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin zamanaşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazları konusunda red kararı tesis etmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacının davadaki 179.700,00 TL olan talebinin kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizin 28/06/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile davacının istinaf talebinden feragat etmesi nedeniyle davacının istinaf dilekçesinin reddine, davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemizce verilen karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamıyla: “1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davacının davalı şirkete ortak olmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi talebine ilişkindir. Almanya Devleti München … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23/11/2011 tarih … sayılı kararı ile, davacının aynı hukuki sebeplerle davalıya karşı açtığı 11.246,00 Euro alacak talepli dava reddedilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/08/2019 tarih … E., … K. sayılı kararı ile yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmiş ve tanımaya ilişkin bu karar da kesinleşmiştir. Şu halde tarafları, hukuki sebepleri aynı olan yabancı mahkeme kararı 11.246,00 Euro yönünden kesin hüküm teşkil etmekte olup İlk Derece Mahkemesinin bu kısma yönelik davayı dava şartı yokluğundan usulden reddetmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesiyle 25.878,00 Euro alacak talep etmiş olup yabancı mahkeme kararının ret kararı kapsamı dışında kalan kısımla ilgili ilk derece mahkemesinin 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla bölge adliye mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın tamamı hakkında 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bölge adliye mahkemesi kararının bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurularak dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Yargıtay bozma ilamından sonra dairemizce yapılan yargılamada Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20/06/2022 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı talebi dairemizce uygun görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının TTK.nun 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; Almanya Devleti München … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23/11/2011 tarih … sayılı kararı ile, davacının aynı hukuki sebeplerle davalıya karşı açtığı 11.246,00 Euro alacak talepli dava reddedilmiş, bu karar kesinleştiği, Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/08/2019 tarih … E., … K. sayılı kararı ile yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verildiği ve tanımaya ilişkin bu kararın da kesinleştiği, bu nedenle tarafları, hukuki sebepleri aynı olan yabancı mahkeme kararı 11.246,00 Euronun karşılığı olan 78.093,34 TL yönünden kesin hüküm teşkil ettiği, davacının 14.632 Euro karşılığı olan 101.606,07 TL’ye yönelik talebinin ise yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan tarafların istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği, ancak ilk derece mahkemesi kararı daha önce dairemizin 28/06/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kaldırılarak açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dairemizce verilen bu kararın da yukarıda belirtilen Yargıtay ilamı ile bozulduğu, bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2021 tarih … esas … karar, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 30/11/2020 tarih … Esas … Karar ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/12/2020 tarih … Esas … Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi, işin esası hakkında da yeniden karar verilmesi gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi Yargıtay bozmasından sonra duruşma açılarak karar verilmesi durumunda istinaf vekalet ücretine hükmedilemeyeceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacı ile davalının istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
1- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) 1- Dava konusu 179.700,00 TL dava tarihindeki merkez bankası kurlarına göre 1 Euro =6,9441 TL hesabı ile 25.878 euro ya isabet ettiğinden bu miktarın 11.246 Euro su karşılığı olan 78.093,34 TL miktarındaki kısım hakkında kesin hüküm olduğundan bu miktar yönünden kesin hükmün varlığı ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2- Dava konusu 179.700,00 TL dava tarihindeki … Bankası kurlarına göre 1 EURO =6,9441 TL hesabı ile 25.878 EURO ya isabet ettiğinden bu miktarın 14.632 EURO su karşılığı olan 101.606,07 TL miktarındaki kısım hakkında ise; Resmi Gazete ‘nin 07/12/2019 tarih ve 30971 sayılı nüshasında yayınlanan 7194 Sayılı Kanunun 41. maddesi ile 25/03/1987 tarihli ve 3332 Sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddesindeki “(1)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. (2)Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü gereğince; 101.606,07 TL miktarındaki kısım hakkında BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.

3- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 341,55 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 2.727,27 TL olmak üzere toplam 3.068,82‬ TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 2.988,12‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kesin hüküm nedeniyle usulden red edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kabul ve ret oranına göre davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 80,70 maktu karar harcı, 253,80 TL keşif harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 135,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla toplam 3.505,4‬0 TL yargılama giderinden 1.981,95 TL’sinin 3332 sayılı yasanın geçici 4.maddesi gereğince davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Kabul ve ret oranına göre davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 19,00 TL posta ve tebligat giderinden 8,25 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanının davalı üzerinde bırakılmasına,
8- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 28/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G