Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1122 E. 2023/2022 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2022
NUMARASI : Esas – Karar
ASIL DAVADA
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVALI :
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit

Birleşen Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E. K.sayılı dosyası
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVALI :
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
YAZIM TARİHİ : 19/10/2023
Davacı-birleşen dosya davacısı tarafından, davalı-birleşen dosya davalısı aleyhine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 18/05/2022 tarihinde tesis edilen karara karşı, davacı-birleşen dosya davacısının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında şifahi olarak meyve ve sebze fidesi alımı konusunda anlaşma yapıldığını, anlaşmaya göre anlaşılan miktardaki fidenin davacıya gönderilmesinin, davacı tarafından da keşide edilen toplam 650.000 TL. tutarlı 7 adet çek ile yine davacıya ait toplam 650.000 TL. tutarlı 6 adet müşteri senetlerinin (bonolarının) davacı tarafından davalıya verilmesinin kararlaştırıldığını, davacının edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir mal tesliminin gerçekleştirilmediğini, davalının düzenlediği e-faturaların davacıya ulaşmasına rağmen faturalarda yazılı malları davacıya teslim etmediğini, 650.000 TL. tutarlı senetlerin (bonoların) bu dava konusu olmadığını, sadece 650.000 TL tutarlı 7 adet çekten dolayı bu davanın açıldığını beyan ederek, öncelikle davacıya teslimi gereken 650.000 TL. tutarındaki ve ileride davacının nitelik ve çeşitlerini bildireceği meyve fidanlarının davalıdan alınarak davacıya verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise 15/11/2018 keşide tarihli 50.000 TL bedelli, 15/12/2018 keşide tarihli 100.000 TL bedelli, 15/01/2019 keşide tarihli 100.000 TL bedelli, 15/02/2019 keşide tarihli 100.000 TL bedelli, 15/03/2019 keşide tarihli 100.000 TL bedelli, 15//04/2019 keşide tarihli 100.000 TL bedelli, 15/05/2019 keşide tarihli 100.000 TL bedelli olmak üzere toplam 650.000 TL bedelli 7 adet çekten dolayı davacının davalıya ve 3. kişilere borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davalı müvekkilinin ikametgahı gereği yetkili mahkemenin Antalya Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinin HMK 119 ve devamı maddeleriyle düzenlenen şartları içermediğini, davacı çek ve senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de; çek ve senet suretlerini dilekçe ekinde sunmadığını, davacı iş bu davayı açmakla kendisi aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılarak haciz uygulamasını engellemeye çalıştığını, davacının taleplerinin belirsiz ve hukuka aykırı olduğunu beyanla usuli eksiklikler sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, dosyanın yetkili Antalya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, haksız davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında şifahi olarak meyve ve sebze fidesi alımı konusunda anlaşma yapıldığını, anlaşmaya göre davacı tarafından davalıya davacının keşide ettiği toplam 650.000 TL. tutarlı 7 adet çek ile yine davacıya ait toplam 650.000 TL. tutarlı 6 adet müşteri senetlerinin (bonolarının) verildiğini, davacının edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir mal teslimi gerçekleşmediğini, davalının düzenlediği e-faturaların davacıya ulaşmasına rağmen faturalarda yazılı malları davacıya teslim etmediğini beyan ederek haklı davalarının kabulü ile; dava değeri olan ve davalıya verilen müvekkilinin ciranta olduğu keşidecisinin….. Şti. olduğu 30/10/2019 vade tarihli 100.000 TL bedelli, 30/11/2019 vade tarihli 105.000 TL bedelli, 30/12/2019 vade tarihli 110.000 TL bedelli, 30/01/2020 vade tarihli 115.000 TL bedelli, 28/02/2020 vade tarihli 120.000 TL bedelli ve 20/03/2020 vade tarihli 110.000 TL bedelli toplamda 650.000 TL değerinde bonoya istinaden müvekkilinin davalıya ve 3. kişilere borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı/alacaklı müvekkilinin dava dışı borçlu ….Tic.Ltd.Şti tarafından düzenlenen, davacının ciranta olduğu 30/10/2019 vade tarihli 100.000 TL bedelli, 30/11/2019 vade tarihli 105.000 TL bedelli, 30/12/2019 vade tarihli 110.000 TL bedelli bonolar, protesto senetleri ve işlemiş faizleriyle toplam 323.348,55 TL üzerinden Konya ..İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile takibe geçilmiş olup davacı borçlunun hacze kabil mal varlığına rastlanılmaması üzerine Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davasının ikame edildiğini, davalı/alacaklı müvekkilinin dava dışı borçlu ….Ltd.Şti tarafından düzenlenen, davacının ciranta olduğu 30/01/2020 vade tarihli 115.000 TL bedelli, 28/02/2020 vade tarihli 120.000 TL bedelli ve 20/03/2020 vade tarihli 100.000 TL bedelli bonolar, protesto senetleri ve işlemiş faizleriyle toplam 355.698,77 TL üzerinden Konya ..İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile takibe geçilmiş olup davacı borçlunun hacze kabil mal varlığına rastlanılmaması üzerine Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davasının ikame edildiğini, huzurdaki dava Konya ..İcra Müdürlüğünün …. Esas ve Konya ..İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyalarına dayanak bonolara karşı, takiplerin kesinleşmesinden tasarrufun iptali davalarının ikamesinden sonra açılan menfi tespit davası olduğunu, dava dilekçesinin HMK 119 ve devamı maddeleriyle düzenlenen şartları içermediğini, taraflar arasında şifai sözleşme gereği alım-satım ilişkisi bulunduğunu, davacı müvekkilce düzenlenen son satış faturasının tarihi 22/06/2018 olup bu tarihten sonra davacıya satış yapılmadığını, davacı satın aldığı ürünlerin teslim edilmediğini iddia etse de bu ürünlere ilişkin faturalara herhangi bir şekilde itiraz etmediğini ve iade faturası düzenlemediğini, davacının taleplerinin belirsiz ve hukuka aykırı olduğunu beyanla usuli eksiklikler sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, haksız davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Davacının birleşen her iki davadaki menfi tespit taleplerinin sadece kambiyo senetlerine ilişkin olması ve icra takiplerine yönelik bir talebin bulunmaması nedeniyle, bir kısım dava konusu çek ve senetlerine ilişkin icra takipleri hakkında herhangi bir karar verilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacının birleşen her iki davada davalının dışında 3. kişiler yönünden de dava konusu çek ve senetlere ilişkin olarak menfi tespit talebinde bulunduğu görülmüş ise de; 3. kişiler yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davacı taraf, birleşen her iki dava için 16/05/2019 tarihli arabuluculuk son tutanağını da ibraz etmiştir. Yargıtay 11. HD’nin 01.04.2021 gün ve 2020/4396 E. 2021/3198 K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere, menfi tespit davaları arabuluculuk dava şartına tabi değil ise de, Konya’daki asliye ticaret mahkemelerinde özellikle bu içtihat tarihine kadar menfi tespit davalarında arabuluculuğun dava şartı olarak uygulanması karşısında, aslında birleşen her iki dava için ihtiyari arabuluculuk tutanağı niteliğinde olan ve masraflarından tamamen davacının sorumlu olduğu bu belgenin, arabuluculuk konusundaki Konya asliye ticaret mahkemelerinin yukarıda yazılı içtihat tarihine kadar olan uygulamaları nedeniyle, hakkaniyet ve adalet prensipleri gereğince zorunlu arabuluculuk belgesi olarak kabul edilmesi gerektiği, her iki tarafın da arabuluculuk görüşmelerine katılması nedeniyle de bu arabuluculuk masraflarının yargılama giderlerine dahil edilerek, birleşen her iki davanın kabul ve ret oranına göre taraflardan tahsili gerektiği sonucuna varılmıştır…” gerekçesiyle
1-Davacının asıl …. sayılı davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile,
Ziraat Bankası…….Şubesi’ne ait;
a) 15/05/2019 keşide tarihli, …… çek nolu ve 100.000 TL. bedelli,
b) 15/04/2019 keşide tarihli, ……. çek nolu ve 100.000 TL. bedelli,
c) 15/03/2019 keşide tarihli, ……. çek nolu ve 100.000 TL. bedelli,
ç) 15/02/2019 keşide tarihli, ……. çek nolu ve 100.000 TL. bedelli,
d) 15/01/2019 keşide tarihli, …….. çek nolu ve 100.000 TL. bedelli,
e) 15/12/2018 keşide tarihli, …….. çek nolu ve 100.000 TL. bedelli,
f) 15/11/2018 keşide tarihli, 0259422 çek nolu ve 50.000 TL. bedelli olmak üzere toplam 650.000 TL. bedelli çeklerden dolayı davacının davalıya 9.720 TL. borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-Birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı davasının reddine,
3-Birleşen her iki dava yönünden davalının feri nitelikteki tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-birleşen dosya davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın tespiti noktasında yerel mahkeme her ne kadar uyuşmazlığın ispat külfetinin kimin üzerinde kaldığının tespiti olduğu hususunda değerlendirme yaparak yanılgılı bir şekilde ispat yükünün müvekkili şirket üzerinde olduğu kanaatine vardığını, 07/04/2021 tarihli duruşmada verilmiş olan 4 numaralı ara karardan 09/06/2021 tarihli duruşmada verilmiş olan 2 numaralı ara karar ile dönülmüş olmasının hatalı olduğunu, malların teslimi noktasında ispat külfetinin davalı şirkete geçtiğini, Yargıtay yerleşik kararlarında faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmaması halinde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağı, yani faturanın verilmesine sebep olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğine hükmettiğini, sonuç olarak; TTK. m. 21/1 uyarınca fatura düzenlenip verilmesi için, taraflar arasında önceden kurulmuş geçerli bir sözleşme ilişkisinin bulunması gerektiğini, davalı şirketin ticari defter incelemesi neticesinde tanzim edilmiş olan 02/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda yer alan dava konusu çeklerin iadesi gerektiği yönündeki ifadenin hiçbir suretle gerekçeli kararda değerlendirmeye alınmadığını, 02/02/2022 tarihli raporda yer alan tüm bu değerlendirmelerin hüküm tesisinde göz önüne alınmadığını ve değerlendirilmediğini, birleşen davaya konu senetlerin asıl davaya konu çeklere ilişkin borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği şeklinde değerlendirme yapılırken bu senetlerin karşılığının olup olmadığı hususunun atlandığını ve eksik değerlendirme yapıldığını beyanla yerel mahkeme tarafından asıl ve birleşen davanın reddine yönelik kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Menfi tespit davasında da anılan Yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3521 Esas 2019/1844 Karar sayılı ilamı).
Davacı-birleşen dosya davacısının asıl dosyaya yönelik istinaf başvuru talebinin incelenmesinde; davacı-birleşen dosya davacısının, davalı-birleşen dosya davalısından satın alınacak mal karşılığı avans olarak davaya konu çeklerin verildiğini davalı-birleşen dosya davalısı tarafından mal teslimi gerçekleşmediğinden çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ettiği, çek bir ödeme aracı olup çeklerin mevcut bir borcu ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karinenin mevcut olduğu, davaya konu çeklerin avans olarak verildiğinin ispat yükünün davacı-birleşen dosya davacısına ait olduğu, davacı-birleşen dosya davacısının bu iddiasını ancak yazılı delillerle/ kesin delillerle ispatlaması gerekeceği, davacı-birleşen dosya davacısının bu iddiasını yazılı delille ispat edemediği, ilk derece mahkemesince hatırlatılmasına rağmen davalı-birleşen dosya davalısına yemin teklifinde bulunmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı-birleşen dosya davacısının asıl dosyaya yönelik istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği,
Davacı-birleşen dosya davacısının birleşen dosyaya yönelik istinaf başvuru talebinin incelenmesinde; Borcun yenilenmesi, 6098 sayılı TBK m. 133 hükmü gereği borcu sona erdiren bir müessesedir. Ancak anılan maddenin ikinci fıkrasında, mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulmasının veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesinin, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılamayacağı açıkça düzenlenmiş olup yenileme suretiyle eski borcun sona ermesi için yeni borç yaratma iradesinin açık olması aranmaktadır (KILIÇOĞLU Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Turhan Kitabevi, 14. Bası, s. 816).

Davacı-birleşen dosya davacısının, davalı-birleşen dosya davalısından satın alınacak mal karşılığı avans olarak davaya konu bonoların verildiğini, davalı-birleşen dosya davalısı tarafından mal teslimi gerçekleşmediğinden bonoların bedelsiz kaldığını iddia ettiği, davacı-birleşen dosya davacısının birleşen dosyada dava konusu olan senetleri, asıl dosyada dava konusu olan çeklerin yerine verildiği ve borcun yenilendiği konusunda bir iddiasının bulunmadığı, davalı-birleşen dosya davalısının 22.02.2022 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde çeklerin ödenmemesi üzerine dava konusu bonoların verildiği beyan ettiği, tarafların borcun yenilenmesi konusunda açık bir iradelerinin bulunmadığı, dava konusu çek ve bonoların davalı-birleşen dosya davalısının elinde bulunduğu, davalı-birleşen dosya davalısının bir kısım çekleri ve dava konusu bonoları tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla takibe koyduğu, bu nedenle borcun yenilendiğinden söz edilemeyeceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.2018 tarih 2017/19-819 Esas 2018/771 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ödeneceği ve 818 sayılı BK’ nın 182. maddesine göre aslolanın da peşin satış olduğu, bir başka anlatımla, alıcı ve satıcının yüklendiği edimlerin aynı anda ifa edilmesi gerekeceği, hiç şüphesiz ki bononun bu tür satışlarda borcun nedenini tüketmek amacıyla ödeme vasıtası olarak kullanılabileceği, davaya konu bonoların avans olarak verildiğinin ispat yükünün davacı-birleşen dosya davacısına ait olduğu, davacı-birleşen dosya davacısının bu iddiasını ancak yazılı delillerle/ kesin delillerle ispatlaması gerekeceği, davacı-birleşen dosya davacısının bu iddiasını yazılı delille ispat edemediği, ilk derece mahkemesince hatırlatılmasına rağmen davalı-birleşen dosya davalısına yemin teklifinde bulunmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı-birleşen dosya davacısının birleşen dosyaya yönelik istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı-birleşen dosya davacısının asıl ve birleşen dosyaya yönelik istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL karar ve ilam harcının davacı-birleşen dosya davacısından tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Birleşen dava yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL karar ve ilam harcının davacı-birleşen dosya davacısından tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran davacı-birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
7-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 18/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır