Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1113 E. 2023/1773 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2022
NUMARASI : Esas Karar

KATILMA YOLU İLE
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. ..

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/09/2023
YAZIM TARİHİ : 27/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 12/05/2022 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı ve katılma yolu ile davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Konya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 29/09/2020 davalı şirket hakkında 14.006.55 TL tutarın da ilamsız icra takibe geçildiğini, borçlu yanın itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlu şirketin icra müdürlüğüne verdiği 13/10/2020 tarihli dilekçede de görüleceği üzere satım akdine itirazının olmadığı, dolayısıyla borcunu kabul ettiğini, itirazının sadece satıma konu olan malların ayıplı çıktığı yönünde olduğunu, dava açılmadan önce yapmış oldukları arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, müvekkilinin davalı borçluya 22.11.2019 tarihli 11.935,70 TL bedelli …. nolu fatura ile 20.06.2019 tarihli 3.361,82 TL bedelli … nolu fatura belirtilen malları teslim ettiğini, davalı yanın itiraz dilekçesindeki beyanlarında da görüldüğü gibi yukarıdaki faturalarda ki malların teslim alındığına dair itirazın olmadığını malları teslim aldıklarını kabul ettiklerini, davalının malların ayıplı olduğuna dair herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, ayıp hususunun icra takibine geçildikten sonra bildirildiğini, davalının kötü niyetli olarak borcu ödememek veya süre kazanmak için itirazda bulunduğunu belirterek; davanın kabulü ile davalının Konya …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını, dolayısıyla buna ilişkin davanın da yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, davacı tarafın sözleşme ile üstlendiği edimi yerine getirmediğini ve bu sebeple de sözleşmenin şartları gerçekleşmediğini, müvekkili davalının davacı firma ile makineler için gerekli olan pompa ve diğer malzemeler için ticari ilişkilerde bulunduklarını, müvekkiline gönderilen malların üretilen makinelerde sürekli olarak arızaya sebebiyet vermesi ve vaat edilen süreden daha erken bozulması sebebi ile yapılan incelemelerde gizli ayıbın olduğunun tespit edildiğini, bu hususun pazarlamacıya bildirildiğini, pazarlamacının da davacı tarafa bildirildiğini, akabinde de davacının söz konusu malların yenisi ile değiştirilmeyeceğini ve ayıptan sorumlu olmadıklarını beyan ettiklerini, akabinde davacı tarafın çalışanı olan pazarlamacı ….. tarafından, müvekkilin iş yerinde 28.11.2019 tarihli birinci iade faturasının kesildiğini, gizli ayıplı malların müvekkilinin elinde kalması ve kullanılamaması sebebi ile müvekkilinin yeniden başka firmalardan malzemeleri temin ettiğini ve zarara uğradığını, müvekkili tarafından iade faturaları kesilerek davacı tarafa kargo marifeti ile gönderilen ürünlerin davanın konusu olan malzemeler olduğunu, davacının üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, müvekkilinin malzemeleri gözden geçirme yükümlülüğünü ve gizli ayıbın satıcıya bildirilme yükümlülüğünü gizli ayıbın tespitten hemen sonra pazarlamacı ….. aracılığıyla bildirdiğini ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirtiğini, müvekkilinin, davacının basiretli bir tacir gibi davranmaması sebebi ile zarara uğradığını ve müşterilerine karşı güveni sarsıldığını belirterek; davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine, davacı aleyhine asıl alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Her ne kadar davalı vekili, iade faturasının tanzim edilmesinin ayıp ihbarında bulunulduğuna karine teşkil ettiğini savunmuş ise de iade faturasının tek taraflı ve her zaman tanzim edilmesi mümkün olduğundan bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalı ayıp ihbarının ….. vasıtasıyla yapıldığı savunmuştur. Her ne kadar taraflar arasında ….. isimli şahsın bir dönem davacı şirket nezdinde çalıştığı noktasında uyuşmazlık yoksa da davalı bu şahsa ya da bu şahıs vasıtasıyla davacı şirkete ayıp ihbarında bulunduğuna yönelik savunmasının ispatına yarayan herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Bu nedenle bu şahsa ya da bu şahıs vasıtasıyla davacıya ayıp ihbarında bulunulduğuna yönelik savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalı açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davacı şirket temsilcisi yeminli beyanında ayıp ihbarı yapılmadığını ifade etmiştir.
Dolayısıyla davalı tarafça ayıp ihbarı yapıldığına yönelik savunma ispatlanamadığından mallar ayıplı olsa dahi davalının bu malları mevcut haliyle kabul etmiş sayılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222/2. maddesine göre; Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesine göre; İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde , taraflar defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının tanzim ettiği faturaların ise davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı defter kayıtlarına göre davacının 13.996,20 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre ise davalının 21.475,21 TL tutarında alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı kendi defter kayıtlarına göre alacaklı gözükse de, takibin açık hesaba değil faturaya dayalı olması, iade faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olmaması, davalı defterlerinde yer alan ödeme kayıtlarını destekler herhangi bir delil ibraz edilmemesi nedeniyle davalı defter kayıtlarındaki davalının alacaklı olduğuna yönelik kayda itibar edilmemiştir.
Takibe konu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle ispat yükü davalı üzerinde olup fatura bedellerinin tamamının ödendiği yazılı delillerle ispatlanmalıdır. Davalı ödemeye ilişkin olarak yazılı delil ibraz etmemiştir. Davacı şirket temsilcisi de yeminli beyanında takip tarihi itibariyle 13.996,20 TL tutarında davalıdan alacaklı olduklarını ifade etmiştir. Bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle 13.996,20 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu sonucuna varılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı itirazın iptali istemine ek olarak feri nitelikte icra inkar tazminatı isteminde de bulunmuştur. Mahkememizce faturaların bedelinin ödenmemesi nedeniyle takibe itirazın haksız olduğu ve alacağın likit nitelikte olduğu kabul edildiğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı da tazminat isteminde bulunmuş ise de takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu kabul edildiğinden davalının tazminat isteminin reddine …” gerekçesiyle davanın kabulü ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 13.996,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, 13.996,20 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 2.799,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, davanın da yetkisiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında bir sözleşmenin kabulü halinde davacının sözleşme ile üstlendiği edimi yerine getirmemiş sözleşmenin şartlarının gerçekleşmemiş olduğunu, davacının sözleşmedeki ayıba karşı güvence borcunu yerine getirmediğini, müvekkilinin “malzemeleri gözden geçirme yükümlüğünü” ve “gizli ayıbın satıcıya bildirilme yükümlülüğünü” gizli ayıbın tespitinden hemen sonra pazarlamacı ….. aracılığıyla davalıya bildirmiş ve sözleşmeden doğan işbu yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, müvekkili tarafından yapılan bildirimde herhangi bir geçersizlik bulunmadığını, bildirimin yapıldığının kanıtının ise bizzat pazarlamacı ….. tarafından düzenlenen 28/11/2019 tarihli iade faturası ve dosyada aldırılan bilirkişi raporu olduğunu, 31/03/2022 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde müvekkilinin davacıya iade faturaları kestiği ve davacıdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bu hususların taraflarınca bildirim yapıldığını ispatladığını belirterek istinaf talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; zorunlu dava şartı arabuluculukta tarifenin 16/2-c bendi gereğince avukatın 1.350,00 TL maktu vekalet ücretine hak kazanacağını, ayrıca arabuluculukta taraf vekalet ücreti talep etmemiş olsa bile mahkemenin resen vekalet ücretine hükmetmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı tarafça Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası … nolu 20.06.2019 tarihli 3.361,82 TL bedelli ve …. nolu 22.11.2019 tarihli 11.935,70 TL bedelli 2 ade faturaya istinaden 02.10.2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 09.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 13.10.2020 tarihinde alacağa konu malların ayıplı olduğundan bahisle borca itiraz edildiği, itiraz süresinden sonra verilen 04.11.2020 tarihli 2. İtiraz dilekçesinde icra diaresinin yetkisine ve borca itirazların bildirildiği, icra müdürlüğünce 09.10.2020 tarihli itiraz dilekçesi dikkate alınarak takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın iptali istemli davada davalının diğer savunmalarıyla birlikte icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itirazda bulunduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, icra dairesinin yetkisine itirazın süresinde yapılmadığından reddine, mahkemenin yetkisine yapılan itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalının İstinaf İsteminin İncelenmesinde;
Ödeme emrinin davalı borçluya 09.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilince itiraz süresinden sonra 04.11.2020 tarihinde icra dairedinin yetkisine itiraza havi dilekçe sunduğu, davada cevap dilekçesi ile birlikte tekraren icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulduğu görülmekte ise de; icra dairesine yapılan itirazın, itiraz süresinden sonra yapılmış olması, davada icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle, mahkemenin icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemenin yetkisine yönelik yapılan itirazın değerlendirilmesinde ise taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu, esasen davalının aksine bir itirazı bulunmadığı bu nedenle TBK’nın 89/1. Maddesi uyarında davacının yerleşim yeri adresi Konya olduğundan, Konya Mahkemelerinin uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkeme olacağı, mahkemece, mahkemenin yetkisine yapılan itirazı reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında, faturada yazan malların satımı konusunda bir anlaşma olduğu, malların davalıya teslim edildiği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmadığı, zira davalı defterleri üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde de takibe konu faturaların davalı ticari defterlerinde yer aldığı görülmüş, uyuşmazlığın esas itibariyle alacak konusu malların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Talimat Mahkemesi eliyle yapılan keşif ve makine mühendisi bilirkişisinden alınan 21.01.2022 tarihli raporda, incelemesi yapılan 18 adet dişli hidrolik pompada kalıcı ayıplar olduğu, olağan göz geçirme ile fark edilemeyeceği, pompaların makine yada damperli kamyonlara montajlarının yapılarak beli bi süre test edilmesi gerektiği, şeklinde kanat bildirildiği, rapora karşı davacı tarafça yazılı itirazlarının bildiriliği, alacak konusu pompaların damper pompası olduğu, saman balyalama makinesinde kullanılmaya uygun olmadığı, malların ayıplı olmadığının ifade edildiği, Davalı tarafça, kendilerine teslim edilen malların ayıplı çıkması üzerine durumun davacı şirket pazarlamacısına bildirildiği, pazarlamacının iş yerlerine gelip malları incelediği, davacı şirket pazarlamacısı ….. tarafından bizzat 1. iade faturasının düzenlendiği, dolayısıyla ihbarın süresinde yapıldığı savunmasında bulunulmuştur. Cevap dilekçesi ekinde suretleri sunulan iade faturaları arızalı makine parçaları ile birlikte davacıya kargo aracılığıyla gönderildiği ifade edilmiştir.
Davalı ticari defterleri üzerinden inceleme yapan mali müşavir bilirkişisinin 31.03.2022 tarihli raporunda, 30.11.2019 yevmiye tarihli 6.910,00 TL bedelli ve 10.11.2020 tarihli 21.475,41 TL bedelli iki adet iade faturasının kayıtlı olduğu tespit edilmiş ise de iade faturalarının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı davacı defterlerini inceleyen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Davalı ayıplı çıkan mallara ilişkin olarak süresinde davacı şirket pazarlamacısına bildirimde bulunulduğunu iddia etmiş yine iade faturalarının ve ayıplı malların davacıya kargo ile gönderildiğini bildirmiş olduğu, davacı çalışına ayıp bildiriminde bulunulduğunun usulünce ispatlanamadığı, iade faturaları ile birlikte ayıplı malların ise 05.11.2020 tarihinde ve sonraki tarihlerde gönderildiği, bu tarihin satımdan bir yıl sonra olduğu ve yine takip tarihinden sonra mal iade işlemlerinin yapıldığı, bu anlatılanlar çerçevesinde davalının ayıp ihbarını süresinde yaptığını kanıtlayamadığı, davalının yemin deliline dayanması nedeniyle, mahkemece hatırlatılan yemin teklifini karşı taraf yönelttiği, davacı şirket yetkilisinin de süresinde ayıp ihbarı yapılmadığına dair usulünce yemini eda ettiği, bu itibarla ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacının katılma yolu ile yaptığı istinaf isteminin değerlendirilmesinde;
Davacı vekili, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu dava şartı arabuluculukta, avukatlık asgari ücret tarifesi 162/2-c maddesi hükmü gereği arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, dava dilekçesinde talep edilmemiş bile olsa mahkemenin resen vekalet ücretine karar vermesi gerektiği, mahkemece arabuluculuk nedeniyle vekalet ücretine karar verilmemesinin doğru olmadığı sebebine dayalı istinaf isteminde bulunmuştur.
Mahkemece arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından yapılan 1.320,00 TL yargılama gideri hakkında karar verilmiştir.
Arabuluculuk müzakerelerinin anlaşmazlıkla sona ermesi halinde vekilin tarifenin 16/2–c maddesinde belirtilen vekalet ücreti vekil ile müvekkili arasında tasfiye edilmesi gereken alacak niteliğindedir. Aynı maddenin ç bendinde müvekkilin avukata ödeyeceği asgari vekalet ücretinin (c) bendine göre ödediği maktu vekalet ücreti mahsup edilerek Tarifeye göre belirleneceği yazmaktadır. Ayrıca mahkemece arabuluculuk vekalet ücretine hükmedileceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının katılma yolu ile istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin ve katılma yolu ile istinaf eden davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereği esas yönünden ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı ve katılma yolu ile istinaf eden davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 956,08 TL harçtan peşin alınan 239,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 717,06 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
7- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır