Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/97 E. 2023/32 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : – T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …-
DAVAN : İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
YAZIM TARİHİ : 16/01/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan istirdat davasında 24/09/2020 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının faturaya dayalı alacak nedeni ile Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin icra baskısı altında takibe konu borcu ödediğini, davalı ile aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, davalının icra takibine konu faturaları düzenleyip müvekkili şirkette geçici süre ile çalışan dava dışı …’e teslim imzası attırarak müvekkili şirketi borçlandırdığını ileri sürerek Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında ödenen 16.300,00 TL’sının ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin işyerine 2014 yılı Temmuz ayında …’in geldiğini ve …. için elektrik malzemesi almak istediğini beyan ettiğini, müvekkilinin davacı şirketi arayarak …’in şirketteki konumu ve mal almaya yetki ve görevi olup olmadığını sorduğunu, şirket ortağı …’ın …’in şirket çalışanlarından olduğunu yetki ve görevinin bulunduğunu söyleyip fatura için şirket bilgilerini verdiğini, davacının 07.06.2016 tarihli dilekçesinde …’in yanında çalıştığını zaten ikrar ettiğini, faturalara konu mallar … ve müvekkilin işçileriyle birlikte yine müvekkiline ait araçlarla davacı şirket … tarafından elektrik yapım işleri alınmış olan site inşaatlarına götürüldüğünü, taşıma işleri … refakatıyla müvekkil işçileri … (tc….), … (Tc….), … (Tc….) tarafından yine müvekkile ait …, … ,…,… plakalı araçlarla defaten … Mahallesi’nde bulunan … Konutları ,… Mahallesinde bulunan … Sitesi inşaatlarına ve isimlerini bilahare beyan edecekleri birkaç inşaata daha teslim edildiğini, keşif yapıldığı takdirde müvekkile ait malların bu inşaatlarda kullanıldığı görüleceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine dayanak 8 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalar nedeniyle davalının 12.640,91 TL tutarında davacıdan alacaklı olduğu, davacı defterlerine göre ise takibe dayanak 98,94 TL bedelli fatura ile 25,28 TL bedelli fatura dışındaki diğer 6 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığının anlaşıldığı, somut olayda ispat yükü davalıda olup takibe konu 8 adet fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiği, 2 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle bu faturalar nedeniyle davalının alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, ancak diğer faturalar yönünden davalı alacaklı olduğunu usulünce ispatlayamadığı, bu nedenle davalının davaya konu takip nedeniyle toplam 124,22 TL asıl alacak tutarında alacaklı olduğu kabul edildiği, davacı tarafından 26/08/2015 tarihli tahsilat makbuzu ile Konya … İcra Dairesi’nin … Esas nolu dosyasına istinaden 16.300,00 TL ödemede bulunulduğunun anlaşıldığı, ödeme tarihinin 26/08/2015 tarihi olduğu dikkate alınarak davalının bu tarih itibariyle talep edebileceği alacağın ferileri yönünden hesaplama yapılması için resen seçilen Genel Muhasebe-Aktüerya Hesap Bilirkişisi … 31/08/2020 tarihli raporu ile davalı tarafından davacı aleyhine her ne kadar icra takibi başlatılmış ise de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin toplamının 124,22 TL olan 19/08/2014 tarih ve … ve … sayılı faturalar ile sınırlı olduğunu, 02/05/2016 takip tarihinde icra takibine konu edilebilecek 124,22 TL asıl alacağın ödeme tarihi 26/08/2015 tarihi itibariyle ulaşabileceği değerinin (feriler dahil) 284,87 TL olduğunu, davacının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası için 26/08/2015 tarihinde haricen 16.300,00 TL ödemede bulunduğunu, bu nedenle davacının 16.015,13 TL borçlu bulunmadığını belirtildiği, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu icra takibi nedeniyle davalının 124,22 TL tutarında davacıdan alacaklı olduğu, dosya borcuna istinaden davacı tarafça 26/08/2015 tarihinde 16.300,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, ödeme tarihi itibariyle davalının alacak tutarının ferileriyle birlikte toplam 284,87 TL olduğu, bu bakımdan davacının 16.015,13 TL tutarında borçlu olmadığı halde ödeme yapmak zorunda kaldığının anlaşıldığı….” gerekçesiyle davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili ile ticari ilişkisi olmadığını sehven faturayı ticari defterine işlediğini iddia ettiğini, müvekkilin işyerine 2014 yılı Temmuz ayında …’in geldiğini ve … için elektrik malzemesi almak istediğini beyan ettiğini, Müvekkilin davacı şirketi arayarak …’in şirketteki konumu ve mal almaya yetki ve görevi olup olmadığını sorduğunu, şirket ortağı … … in şirket çalışanlarından olduğunu yetki ve görevinin bulunduğunu söylediğini ve fatura için şirket bilgilerini verdiğini, davacı, 07.06.2016 tarihli dilekçesinde …’ in yanında çalıştığını ikrar ettiğini, faturalara konu mallar … ve müvekkilin işçileriyle birlikte yine müvekkiline ait araçlarla davacı şirket … tarafından elektrik yapım işleri alınmış olan site inşaatlarına götürüldüğünü, tanık dinlenme ve davacıya ait site inşaatlarında keşif yapılmış olsaydı, bu malzemelerin davacının site inşaatlarına götürüldüğü ve buralarda kullanıldığı dolayısıyla faturaya konu ürünlerin davacı tarafından alındığı tespit edilebilebileceğini, fakat mahkemenin tanık dinleme ve keşif taleplerini reddettiğini, davacının da inşaatlarında bu ürünlerin kullanılmadığı yönünde bir ifadesinin mevcut olmadığını, davacının haciz tehdidinden korktuğu için ödeme yaptığını iddia ettiğini, bu iddianın davacının icra takibine neden itiraz etmediğini ,borcu neden ödediğini,faturayı neden defterine işlediğini açıklamaya yeterli olmadığını, delillerin tam olarak toplanmamış olması, tanık dinlenmemiş ve keşif yapılmamış olmasının eksik inceleme ve araştırma yapıldığını gösterdiğini, bu sebeplerde davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kısmen ret kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 72/1. maddesi “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir” hükmünü içermektedir. Aynı maddenin 7. fıkrasında ise “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” düzenlemesi mevcuttur. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibine rağmen, borçlu olmadığı kanısında bulunabilir. Böyle bir borçlu, borçlu olmadığını tespit ettirmek için menfi tespit davası açabilir ve bu davada hiç değilse icra dairesinin banka hesabına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı alarak (İİK m. 72/III/2.c.) aleyhine yapılmakta olan icra takibinin durdurulmasını ve davayı kazanınca da takibin iptalini sağlayabilir. Borçlu, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için istirdat davası açabilir (İİK m. 72/VII). Borçlunun menfi tespit davası açmış olması hâlinde, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun ödenmesi üzerine de menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir (İİK m. 72/VI). Bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; davalı tarafça davalı aleyhine faturaya dayalı olarak icra takibi yapıldığı, bu nedenle davacı tarafından davalıya 16.300,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafın icra takibine konu ettiği faturalarda belirtilen malları davacıya teslim ettiğini ispatlaması gerekmektedir. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre davacı tarafça düzenlenen faturalardaki malların davacıya değil, dava dışı …’e teslim edildiği, malları teslim alan …’in davacı şirketin yetkilisi, temsilcisi ya da çalışanı ya da olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf …’in faturalara konu malları şirket adına teslim aldığını savunmuşsa da bu savunmasını yazılı delille ispat edememiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 200. Maddesinde yer alan “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca işbu davanın tanıkla ispatı mümkün olmadığı gibi davalı tarafından da davacının tanık dinletme talebine açıkça muvafakat edilmemiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirilerek mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.093,99 TL harçtan peşin alınan 273,5‬0 TL harcın mahsubu ile bakiye 820,49‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/01/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

O.B