Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/867 E. 2023/405 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
YAZIM TARİHİ : 24/02/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas -… Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkil ile davalı arasında ticari iş ilişkisine binaen aralarında bir cari hesap ilişkisi kurulduğunu, farklı tarihlerde ürünler teslim edildiğini, davalının 05.04.2019 tarihi itibariyle müvekkiline 71.355,88 TL borcunun kaldığını ancak, davalının kötüniyetle borcu ödemekten imtina etmesi nedeniyle aleyhine takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu mal ve hizmeti satın almadığını, takip konusu faturaları ve cari ilişkiyi kabul etmediklerini, fatura altlarında müvekkiline ait imza bulunmadığını, davacının iddiasını yazılı ve müvekkiline ait imzalı belgeler ile ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…İşbu dava; icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 1. Fıkrasında yer alan açık kanun hükmü uyarınca; uyuşmazlığın çözümü için mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine vereceği karar ile ticari defterlerin ibrazını isteyebilir ve ticari defterleri delil olarak inceleyebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 2. Fıkrasındaki “kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulma, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olma ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasıdır.” hükmüne uygun olmaları aranmaktadır.Genel hukuk kuralları dâhilinde bir kimsenin kendi düzenlemiş olduğu belgenin kendi lehine delil sayılması mümkün değildir.
Görüldüğü üzere ticari defterlerin sahibi lehine delil sayılması istisnai bir haldir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için bir takım şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması” başlıklı 222. maddesinin 3. Fıkrasında ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile somut dava dosyamızda HMK 222. Maddenin 3 fıkrasında belirtilen hususlardan ” ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünün gerçekleşmediği aksine ” Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” hükmünün uygulama alanı bulacağı açıktır.
Her ne kadar davacı ticari defter incelemesinde davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmişse de bu husus davalı defterleri ile teyit edilemediğinden ispat yükü halen davacı taraf üzerindedir.
Davalı ticari defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişinin 07.12.2020 tarihli raporunda “Dava dosyasının muhteviyatında bulunan davacıya ait … yılına ait … seri numaralı faturanın davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının 2019 mart ayına ait BS kayıtlarında gösterilmesine rağmen, davalının 2019 mart ayında BA kayıtlarında gösterilmediğini, Mahkememizden 02/12/2020 tarihinde alınan bilirkişiye yerinde inceleme yetki belgesine göre söz konusu ticari emtianın davalının işyerinde çalışan kişiye 09.03.2019 tarihinde teslim edildiğinin nakliyat firması kayıtlarından anlaşıldığını, Davalının 31.01.2019 vadeli 15.000 TL 06/02/2019 tarihinde 28/02/2019 vadeli 15.000 TL’yi 05/04/2019 tarihinde banka aracılığıyla davacıya ödediğini, buna göre davacının kayıtlarına göre davacının davalıdan 70.078,60 TL alacaklı olduğu, 2019 Muavin defter açılış kayıtlarına göre davalının davacıdan 89.102,00 TL alacaklı olduğu” bildirilmiştir.Bilirkişi incelemesi ve raporuna eklediği belgeler çerçevesinde, davaya konu faturalardaki malların davalıya teslim edildiğini davacı tarafın ispatladığı kanaati mahkememizde oluşmuştur.
Tüm dosya kapsamı ile davacının davalı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 08/05/2019 tarihinde 71.355,88 TL üzerinden icra takibine giriştiği, ödeme emrinin davalıya 24/07/2019 tarihinde usulen tebliğ edildiği, davalı vekilinin yasal itiraz süresi içinde 26/07/2019 tarihinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporlarına göre ve yukarıda belirtilen sebeplerle davacının davalıdan olan alacağını ispat ettiğinden; davalı borçlunun Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin, 70.078,60 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, alacak likit ve muayyen olduğundan hüküm altına alınan 70.078,60 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 14.015,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin, 70.078,60 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 70.078,60 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 14.015,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu mal ve hizmeti satın almadığını, takip konusu faturayı ve cari ilişkiyi kabul etmediklerini, fatura altında müvekkiline ait bir imza bulunmadığını, davacının defter kayıtlarının müvekkili defter kayıtları ile örtüşmediğinden davacının defter kayıtlarının kendi lehine delil oluşturamayacağını, müvekkili defter kayıtlarında yer almayan faturanın müvekkiline tebliğ ve teslim edildiğine dair herhangi bir belgenin de bulunmadığını, davacının delil listesinde bulunmayan kargo şirket kayıtlarının incelenmesine de muvafakatlerinin bulunmadığını zira, iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi bu delili kabul etmediklerini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Mahkemece, taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve benimsenen bilirkişi raporları uyarınca yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı ve bu itibarla, davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 4.787,06 TL harçtan, peşin alınan 1.196,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.590,31 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T