Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/737 E. 2023/137 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … –
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/01/2023
YAZIM TARİHİ : 25/01/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 11/11/2020 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili banka arasında 30/12/2013 tarihinde bankaları Karatay şubesinde temizlik işlerine ilişkin sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmeye göre davalı şirketin personellerinin bankalarının bazı şubelerini ve müştemilatlarını temizlemeyi taahhüt ettiğini, bu sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından görevlendirilen … isimli personelin bankalarına 13/03/2008-31/12/2013 tarihleri arasında temizlik faaliyetini yürütmekle görevlendirildiğini, bahsi geçen dava dışı personelin bankalarına Konya … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından görevlendirildiği döneme ait kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve hafta tatili alacağının tahsili için dava açtığını, davanın … lehine kesinleştiğini, bahsi geçen personelin müvekkili banka aleyhine icra takibi başlattığını fakat davalı tarafından görevlendirilen personelin işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, müvekkili bankanın ise kesinleşmiş mahkeme kararı gereğince iş bu icra takibindeki tutarı ödemek zorunda kaldığını, ödenen iş bu tutarın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, şirketin ödeme emrine itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalının haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz etmesi üzerine müvekkili banka tarafından iş bu itirazın iptali davasını açtıklarını, açılan davanın kabulü ile yapılan tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işine gerekli özeni göstermemesi üzerine banka çalışanlarından şikayet aldıklarını, çalışmaya devam edilmesi durumunda bankanın şirketle çalışmayı sürdürmeyeceklerini belirtmesi üzerine davacının iş sözleşmesinin yenilenmediğini ileri sürerek açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Davalı şirket ile müvekkili banka arasında 30/12/2013 tarihinde bankaları … şubesinde temizlik işlerine ilişkin sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmeye göre davalı şirketin personellerinin bankalarının bazı şubelerini ve müştemilatlarını temizlemeyi taahhüt ettiğini, bu sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından görevlendirilen … isimli personelin bankalarına 13/03/2008-31/12/2013 tarihleri arasında temizlik faaliyetini yürütmekle görevlendirildiğini, bahsi geçen dava dışı personelin bankalarına Konya …. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından görevlendirildiği döneme ait kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve hafta tatili alacağının tahsili için dava açtığını, davanın … lehine kesinleştiğini, bahsi geçen personelin müvekkili banka aleyhine icra takibi başlattığını fakat davalı tarafından görevlendirilen personelin işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, müvekkili bankanın ise kesinleşmiş mahkeme kararı gereğince iş bu icra takibindeki tutarı ödemek zorunda kaldığını, ödenen iş bu tutarın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, şirketin ödeme emrine itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalının haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz etmesi üzerine müvekkili banka tarafından iş bu itirazın iptali davasını açtıkları, davalı yanın süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmediği görülmüş, davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlendiği, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız icra yolu ile toplam 9.937,92 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, takip dayanağının fatura olduğu, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, davalının yasal süresi içerisinde itirazı üzerine takibin durduğu, davalının ödeme itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasının süresinde olduğu, mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde davacının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından; davalı … Şirketinden talep edebileceği anapara miktarının 1.699,38 TL, takip tarihine kadar talep edebileceği işlemiş yasal faiz miktarının ise 153,78 TL olarak hesaplandığını, davacı bankanın toplamda 1.853,16 TL miktar üzerinden itirazın iptali talebinin yerinde olacağının bildirildiği mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunun ayrıntılı ve denetimine açık olması ile oluşa uygunluğu da değerlendirildiğine hükme esas alındığı, yine eldeki dosyanın incelenmesi neticesinde Müteselsil Sorumluluk TBK’nın 61,62,73. Maddelerinde düzelenmiştir, ayrıca borç ilişkilerinde özel durumlar başlığı altında da müteselsil sorumluluğa ilişkin özel olarak TBK’nın 162-169. Maddeleri arasında düzenlenmiştir, TBK’nın hükümlerine göre ( TBK MADDE 61- Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır…..
Kural olarak en başta haksız eylemi ile zarara yol açan sorumlu tutulur en son olarak da kusuru olmaksızın ve sözleşme gereği sorumluluğu olmadığı halde kanun kuralı gereğince sorumlu tutulan kişiye başvurulur ” hükmünün bulunduğunu davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilerek toplam 1.853,16 TL üzerinden takibin devamına, yine icra inkar tazminatı noktasında davacı yanın alacağı, yargılama neticesinde ( bilirkişi incelemesi de dahil) tespit edildiğinden başka bir ifade ile likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir karar vermek gerekmiş olup oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; Konya … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile 1.699,38 TL anapara, 153,78 TL yasal faiz olmak üzere toplam 1.853,16 TL alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacının istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortadan kaldırılması ve davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hukukta sözleşmeye bağlılık /sözleşme serbestliği ilkelerinin benimsendiğini, davalı ile müvekkili banka arasındaki sözleşmenin 9-A maddesi; “Müteahhit işbu sözleşme kapsamına giren ve taahhüt edilen işleri yerine getirmek üzere istihdam ettiği personelin her türlü (ücret, ihbar, kıdem, yıllık ücretli izin parası, vs. Gibi) kanuni alacak ve haklarını eksiksiz olarak karşılamaya ilişkin işlemler ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Bölge Müdürlükleri nezdindeki tüm mükellefiyetler ve yükümlülüklerden sorumlu olacaktır.” şeklinde düzenlendiğini, davalı ile müvekkili banka arasındaki sözleşmede rücu hakkı açık olduğundan, istinaf başvurusunun ve haklı davanın kabulünü talep ettiklerini, davaya ilişkin herhangi bir beyan/cevap vermeyen davalı karşısında ilk derece mahkemesi ve bilirkişi raporunda oran/orantı tespitinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı mahkumiyetine karar verilmesini talep ettiklerini, ilk derece mahkemesi’nin kısmen kabul kararının ortadan kaldırılarak, Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ilkeleri gözetilerek, sözleşme ile sabit olan rücu hakkına ilişkin haklı davanın tümden kabulüne, haksız ve kötü niyetle yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; rücuen alacak talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/12/2020 tarih 2019/2265 Esas 2020/4279 Karar, 29/06/2020 tarih 2019/1436 Esas 2020/2329 Karar ve 21/12/2020 tarih 2019/2279 Esas 2020/4436 Karar sayılı ilamları).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9-A maddesi; “Müteahhit işbu sözleşme kapsamına giren ve taahhüt edilen işleri yerine getirmek üzere istihdam ettiği personelin her türlü (ücret, ihbar, kıdem, yıllık ücretli izin parası, vs. Gibi) kanuni alacak ve haklarını eksiksiz olarak karşılamaya ilişkin işlemler ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Bölge Müdürlükleri nezdindeki tüm mükellefiyetler ve yükümlülüklerden sorumlu olacaktır.” hükmünün yer aldığı, bu nedenle işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğu, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip çıkışının 11.411,25 TL olduğu halde, bilirkişi tarafından takip çıkışının 15.238,12 TL olarak hesaplandığı, davalının kıdem tazminatından davalı dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sorumlu olduğundan buna göre hesaplama yapılması gerektiği, davalının iş davası ve kararın infazı sırasında tahakkuk edecek yargılama gideri, vekalet ücreti ve davacının ödediği faizlerden payı oranında sorumlu olacağı hususunun da gözetilmesi gerektiği, bu haliyle bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, davacı vekilinin Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 23/02/2017 tarihinde verdiği dilekçe ile diğer borçlu ile yaptığı anlaşma gereğince dosya kapak hesabı yarı yarıya ödenecektir şeklinde beyanda bulunduğu, bu hususta değerlendirilerek yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bilirkişiden ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, kabule göre de alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 124,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G