Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/734 E. 2023/136 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2021
NUMARASI :… Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/01/2023
YAZIM TARİHİ : 25/01/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 13/01/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin makine imalatı yapan tüzel kişi, davalının ise Ankara’da zirai aletler satışı yapan tüzel kişi tacir olduğunu, müvekkilinin davalıya 28/05/2014 tarihinde yapılan alışverişten dolayı 42.550,00 TL tutarlı fatura tanzim ettiğini, müvekkilinin faturada belirtilen ürünleri davalıya sıfır vaziyette teslim edildiğini, faturada belirtilen ürünlerin davalıya teslim edilmesine ve davacının istemesine rağmen davalının bir kısım ödeme yaptıktan sonra kalan 7.500,00 TL’yi ödemekten kaçındığını, makineleri de iade etmekten imtina ettiğini, bunun üzerine kalan bakiye borcu için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek davalının takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle tahsiline, kötüniyetli itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete karşı başlatılan icra takibinin haksız olduğunu, müvekkili şirketin resmi ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığının görüleceğini beyan ederek davanın reddi ile davacının kötüniyetli olarak takip başlatması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı müvekkilinin makine imalatı yapan tüzel kişi tacirdir. Davalı ise Ankara ilinde Zirai Aletler Satışı yapan tüzel tacirdir, davacı müvekkilinin davalıya 28/05/2014 tarihinde 42.550 TL tutarlı tanesi 4.000 TL değerinde 6 adet toplamda 24.000 TL ye çayır biçme makinesi, tanesi 1.850 TL değerinde 5 adet toplamda 9.250 TL ye çayır biçme makinesi, tanesi 900 TL değerinde 6.300 TL ye ot toplamda tırmığı, tanesi 1.000 TL değerinde 3 adet toplam 3.000 TL ye pistonlu ot toplama tırmığı satışı yapmış ve icra takibine konu fatura tanzim davacı müvekkilinin faturada belirtilen ürünleri davalıya sıfır vaziyette teslim edildiğini, faturada belirtilen ürünlerin davalıya temsili sonrası davacının uzunca bir süre fatura bedellerinin kendisine ödenmesini davalıya söylediğini ancak davalının bir kısım ödeme yaptıktan sonra kalan 7.500 TL yi ödemekten kaçındığını, makineleri de iade etmekten imtina ettiğini, bunun üzerine kalan bakiye borcu için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının başlatılan takibe itiraz ettiğini, davalının yapmış olduğu itirazda haksız olduğunu, bu nedenle açmış oldukları davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Konuyla alakalı olarak İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlendiği, davalı tarafından davacı aleyhine Konya …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasından ilamsız icra yoluyla icra takibine geçtiği, takip dayanağının fatura olduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu-davalının icra takibine, ödeme emrine, borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, mahkememiz dosyasına ibraz edilen SMMM bilirkişi …’ın raporunda davacı yasal defterlerinde peşin satış şeklinde kayıtlı olduğunu, davacının iddiasının davacının kendi yasal defterlerinde doğrulanmadığı, iş bu senet ve çek alacaklarına ve tahsilatlarına ilişkin herhangi bir kaydın davacının kendi yasal defterlerinde olmadığı, dava dosyası içeriğine de iş bu çek ve senet bilgilerine ve tahsilatlarına ilişkin olarak her hangi bir belgenin ibraz edilmemiş olduğunu, davaya ve takibe konu iş bu fatura haricinde taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir başkaca bir kaydın davacı 2014 ticari defterlerinde bulunmadığı, davacı yasal defterlerinin davacının aleyhine delil olarak kullanılabilmesinin taktirinin mahkemeye ait olduğu, incelemeler ve tespitler sonucunda, davacının dava ve takip tarihi itibariyle dava ve takibe konu edilen fatura bedelinin tamamı olan 42.550,00 TL yi fatura düzenleniş tarihi olan 28.05/2014 tarihinde, 100 kasa hesabına davalıdan nakit olarak tahsil etmiş olduğu, davacı yasal defterlerinin davacı iddialarını doğrulamadığı, iş bu itibarla davacının davalıdan davacı yasal defterlerine göre herhangi bir alacağının bulunmadığının tespitine dair rapor tanzim edildiği, ayrıca davalı yan her ne kadar kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de, davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediğinden davacının kötü niyetli olduğu konusunda mahkememizde tam bir kanaat oluşmadığından bu yön itibariyle hüküm tesis edilmemiş olup, mahkememizce dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunun hukuka ve oluşa uygunluğu da dikkate alındığında davanın reddine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının ödeme definde bulunmadığını, sadece borcunun bulunmadığından bahsettiğini, ödeme definin en geç cevap dilekçesi ile birlikte sunulması gerektiğini, 17/11/2017 tarihli bilirkişi raporuyla da müvekkili şirketle davalının ticari ilişkisi olduğunun ve ticari ilişkisinin boyutunun ispatlandığını, ancak davalının borcun ödenerek kapatıldığını belirtmediği gibi ticari defterlerin de dosyaya sunulmadığını, müvekkilinin defterlerini usulüne uygun tuttuğunu, yasal defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, davaya ve takibe konu faturanın açık olarak düzenlendiğini, faturanın düzenleniş şekline uygun olmayarak, yasal defterlerinde peşin satış şeklinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, her ne kadar ticari defterlerde peşin satış olarak görünmekte ise de bu kaydın, kısım kısım yapılan ödemelere istinaden sehven oluşturulduğunu, kısmi ödemeler yapıldığını kabul etmekle birlikte, borç tamamlanmadığı için kapatılmaması gereken kaydın, sehven peşin satış gibi kayda girildiğini, müvekkilince davalı ile ticari ilişkisinin varlığı ve ticari ilişkinin boyutunun ispatlandığını, davalı ticari defterlerini sunmasa dahi mahkemece vergi dairesinden BA/BS formlarının istenmesi ve banka kayıtlarının celbedilmesi ile delillerin toplanabileceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptaline istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İspat yükü ile ilgili genel kuralı düzenleyen TMK’nın 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı gerekir.

Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın -miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur (Doğanay, İ.: Ticari Alım-Satım Akdi ve Nevileri, Ankara 2003, s:52, Doğanay,İ: Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz Aylık Yaklaşım Dergisi Sayı 4, Nisan 1993, s:8-13).
Davacının defterlerinde takibe konu faturaların peşin satış olarak kayıt altına alındığı, defterdeki kayıtların Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 10/10/2019 tarih 2018/2190 Esas 2019/4712 Karar, 18/06/2013 tarih 2013/8049 Esas 2013/11345 Karar ve 12/09/2012 Tarih 2012/7670 Esas 2012/12782 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi, davacı aleyhine delil olacağı, davacının açıkça yemin deliline dayanmadığı bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G