Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
YAZIM TARİHİ : 27/06/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas- … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete para yatırdığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda müvekkiline güven telkin edildiğini, müvekkilinin yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin davalı şirket ortağı olmadığının tespiti ile şimdilik 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre ve zaman aşımı yönünden usulden, davacının iddia ettiğinin aksine taraflar arasında müvekkilini borç altına sokacak bir sözleşme, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafından ibraz edilen ”ortaklık durum belgesi” adlı belgenin fotokopiden ibaret olup, müvekkili şirket yetkililerince imzalanmadığını, bu nedenle belgenin müvekkili aleyhine delil kabul edilmesinin mümkün olmadığını savunarak, esastan da reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Somut olayda ; Dosyamıza suretleri konulan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 28/05/2010 gün ve 7573 sayılı nüshasının 209. sayfasınındaki bilgilerden … Tic. A.Ş. ‘nin ünvanının … Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, 17/07/2012 gün ve 8113 sayılı nüshasının 108. sayfasındaki bilgilerden ….’nin ….’nin bünyesine girerek ….’ye devredilmek suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve 08/06/2017 gün ve 9343 sayılı nüshasının 291. sayfasındaki bilgilerden de ….’nin ünvanının …. olarak değiştirilmesine karar verildiği anlaşılmış, gerekçeli kararımızın karar başlığında da davalı şirket, güncel ünvanına uygun olarak …. olarak yazılmıştır.
Davada çözülmesi gereken sorunlar ; davacının davalı ….nin ortağı olup olmadığı, ortaklık ilişkisinin geçerli olup olmadığı, davacının davalı şirkete verdiğini iddia ettiği bedellerin iadesini isteyip isteyemeyeceği, isteyebilirse isteyebileceği bedelin ne kadar olduğu, davada zamanaşımı süresi ile hak düşürücü sürenin geçip geçmediği, davacının 6100 s. HMK.nin 84. maddesi gereğince teminat yatırmasının gerekip gerekmediği, Anayasa’ya aykırılık iddiası ile 7194 s. Kanun’un 41. maddesinin (3332 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin) iptali için Mahkememiz tarafından Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmasının gerekip gerekmediği ve Mahkememizce iptal başvurusu yapılmayacaksa davanın 7194 s. Kanun’un 41. maddesi (3332 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi) hükümlerine göre karara bağlanmasının gerekip gerekmediği? sorunlarıdır.
6100 s. HMK’nin 84/1. maddesi gereğince “Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması” halinde teminat yatırılması gerekli ise de; davacının UYAP Mernis ve Takbis kayıtlarının çıkartılması sonucu, Türkiye’de taşınmazının bulunduğu anlaşıldığından 6100 s. HMK’nin 85/1-b maddesi gereğince teminat yatırması gerekmediği sonucuna varılmıştır.
7194 s. Kanun’un 41. maddesinin (3332 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin) Anayasa’ya aykırı olmadığı kanaatine varıldığından Mahkememiz tarafından Anayasa Mahkemesi’ne bu düzenlemenin iptali için başvuru yapılması gerekli görülmemiştir.
Davalı taraf, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında da bulunmuş ise de; 7194 s. Kanun’un 41. maddesinin (3332 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin) yürürlüğe girmesinden (07/12/2019 tarihinden) sonra yapılan değerlendirmeye göre, 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinde, “davalı …’ye yapılan ödemelerin pay karşılığı yapıldığı, ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayıldığı ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyeceği, görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği” yönünde hükümler içermesi karşısında, bu davada uygulanması gereken bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresinin bulunmadığı sonucuna varılmış ve davalı tarafın hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazları kabul edilmemiştir.
Davacının davalı şirketin ortağı olup olmadığı ve davalı şirkete yatırılan paraları isteyip isteyemeyeceği yönünden yapılan incelemede ise ;
05/12/2019 gün ve 7194 s. Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 s. Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 07/12/2019 gün ve 30971 s. Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş, 7194 s. Kanun’un yayınlandığı gün yürürlüğe giren 41. maddesi ile de, “25/03/1987 tarihli ve 3332 s. Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 3182 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a” Geçici 4. madde eklenmiştir.
3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesine göre de, “(Ek:5/12/2019-7194/41 md.) 31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.”
Her ne kadar davacı tarafından davalı ….’ye yatırılan paraların, bu şirkete usulüne uygun olarak ortak olunmadığı gerekçesiyle ve haksız fiil hükümlerine göre iadesi (istirdatı) için alacak davası açılmış ise de ; Yukarıda yazılı 3332 s. Kanun’un Geçici 4/1. maddesi gereğince, halen derdest olan bu davaya da uygulanması gereken 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesi kapsamında olan davalı ….’ye yapılan ödemelerin, pay karşılığı yapıldığının kabul edilmesi, ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılması ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyecek olması nedeniyle davacı ile davalı …. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu kabul edilmiştir.
3332 s. Kanun’un Geçici 4/2. maddesine göre de, halen derdest olan bu davada, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilip, yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılması gerektiğinden, davacının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderleri ile maktu vekalet ücretinin davalı …. üzerinde bırakılmasına…” gerekçesiyle, davacının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, mahkemece 7194 sayılı Yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasaya eklenen geçici 4. madde uyarınca açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği halde gerekçe kısmında davada uygulanması gereken bir hak düşürücü veya zamanaşımı süresinin bulunmadığı ve bu sebeple davalının zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının reddi şeklinde hatalı bir gerekçe ile zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarını reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece işbu davada ”7194 sayılı Yasanın 41. maddesinin açık hükmü nedeniyle davanın esasına girmek ve davalının zamanaşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazlarının inceleme konusu yapılması mümkün olmadığından davalının zamaaşımı def’i ve hak düşürücü süre itirazları konusunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde gerekçe oluşturması gerekirken, bu davada uygulanması gereken bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresinin bulunmadığı ve bu sebeple davalının zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının reddi şeklinde hatalı bir gerekçe ile zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarını reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, gerekçe bölümünde yer alan bu cümlelerin karardan çıkartılarak belirtilen şekilde hüküm tesis edilmesini, bu talebin kabul görmemesi halinde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararı davacı vekili tarafından da istinaf edilmiş ise de, mahkemece 25.02.2021 tarihli ek kararla davacının istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş ve işbu ek karar davacı vekili tarafından istinaf edilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile yatırılan paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu …A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare Kombassan Holding A.Ş.’ne devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının …. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiği, istenilmesine rağmen paranın iade edilmediği iddia edilmiş, davalı tarafça ise, davanın süresinde açılmadığı, alacağın zamanaşımına uğradığı, taraflar arasında bir sözleşme, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme ilişkisinin mevcut olmadığı, davacı tarafından ibraz edilen ”ortaklık durum belgesi” adlı belgenin fotokopiden ibaret olup, müvekkili şirket yetkililerince imzalanmadığı, bu nedenle belgenin müvekkili aleyhine delil kabul edilmesinin mümkün olmadığı savunulmuştur.
7194 sayılı Yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16 maddesinde de “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….” hükmü düzenlenmiştir.
Bu kapsamda öncelikle, yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin, yasal düzenlemede belirtilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun, 23/10/2012 tarihli toplantısında, ortaklık paylarını halka arz etmeksizin 2. ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, yukarıda belirtilen tespit ve açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda, davalı vekilinin zamanaşımı def’i ile hak düşürücü süreye ilişkin itirazlarının da sonuca etkili olmayacağı kanaatine varıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
R.T