Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/665 E. 2023/386 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …

DAVALI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/02/2023
YAZIM TARİHİ : 15/02/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 23/12/2020 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şahsın şirketi … arasında yapılması gereken işlerin yerine getirildiğini ve şirkete fatura kesilerek başvuruda bulunulduğunu, değişik tarihlerde kesilen 21.784,92 TL lik fatura alacağının ödenmediğini, bu nedenle Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı doyası ile takip başlatıldığını, borçlunun söz konusu takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerektiğini, görevsizlik kararı üzerine davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin belirli tarihlerde borçlarını ödediğini, bu miktarların borçtan düşülmediğini, 04/06/2018 tarihli fiyat farkı faturası olan 4.543 TL hesaptan düşülmediğini, açılan davanın reddini talep ettikleri görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Müvekkili ile davalı şahsın şirketi … arasında yapılması gereken işlerin yerine getirildiğini ve şirkete fatura kesilerek başvuruda bulunulduğunu, değişik tarihlerde kesilen 21.784,92 TL lik fatura alacağının ödenmediğini, bu nedenle Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı doyası ile takip başlatıldığını, borçlunun söz konusu takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettikleri, davalı yanın yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz ettiği görülmüştür, davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlendiği, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız icra yolu ile icra takibi yapıldığı, takip dayanağının fatura olduğu, fatura üzerinden icra takibine geçildiği, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın iptali davasının süresinde olduğu, mahkememiz dosyasına kazandırılan ve çelişkiyi giderir nitelikte olan SMMM … tarafından düzenlenen raporda ise avacının davalıdan 423,45 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği, yine mahkememiz dosyasına kazandırılan ve SMMM … tarafından düzenlenen raporun da diğer raporla birbirlerini teyit ettiği anlaşılmış olup, mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunun oluşa ve hukuka uygunluğu da dikkate alındığında, Yüksek Yargıtay 19. H.D’nin 16/01/2017 tarih, 2016/11472; 185 sayılı kararı da dikkate alındığında davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 423,45 TL üzerinden takibin devamına, İİK.67/2. maddesi gereğince takibe konu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş olup, …” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile 423,45 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen 423,45 TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede alacaklı oldukları ve davada haklı oldukları ispatlandığı halde neden sadece davalının ticari defterlerine itibar edilerek hüküm kurulmasının anlaşılamadığını, çelişkinin giderilmesi için tekrar rapor aldırılsa da bilirkişi tarafından çelişki giderilmemiş ve ticari defterler yeniden incelenmemiş olduğunu, davalının ticari defterlerinde gözüken sözde ödemelerin müvekkili şirketin ticari defterlerinde gözükmediğini, dosya kapsamında ödemenin yapıldığına dair hiçbir belge yokken fatura alacaklarının ödendiğine kanaat getirildiğini, Yargıtay görüşüne göre dava konusu alacak ile ilgili faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olması, faturadaki malın davalıya teslim edildiğine karine teşkil ettiğini ancak ödemenin yapıldığını ödeme belgeleri ile davalının ispatlaması gerektiğini, davalının bahsi geçen iade faturasını müvekkili şirkete gönderdiğine dair belgeleri de ibraz ederek ispatlaması gerektiğini, davalı tarafından dosyaya ödemeye ilişkin sunulan belgeler, varsa çekle yapılan ödemeler incelenip araştırılarak, ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemenin eksik inceleme yaparak hüküm tesis ettiğini belirterek istinaf talep etmiştir .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında hizmet sözleşmesinden kaynaklı, faturaya dayalı olarak yapılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyamız arasında bulunan davaya konu Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının davacı şirket, borçlunun ise dosyamız davalısı olduğu, takibin 20.966,54 TL fatura asıl alacağı, 818,38 TL işlemiş olmak üzere toplam 21.784,92 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak ilk 12.01.2018 tarihli olmak üzere 14 adet fatura gösterildiği, fatura suretlerinin takip talebine ekli olup, açık fatura şeklinde düzenlendiği, örnek 7 ödeme emrinin davalı borçluya tebliği üzerine, davalının borca, faiz ve ferilerine 06/08/2018 tarihinde itiraz ettiği, itiraz üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu, itiraz veya durma kararının davacı alacaklıya tebliğ edildiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, iş bu itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığı, anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”. Alacak davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davacıya düşer. Zira hukuki ilişkinin varlığını iddia eden ve bundan dolayı alacaklı olduğunu ileri süren taraf davacı olduğu için TMK.’nın 6. maddesi (HMK. md. 190) uyarınca ispat külfeti davacı alacaklıdadır. Kuşkusuz bu kuralın uygulanabilmesi için davalı borçlunun dava konusu hukuki ilişkiyi inkar etmesi ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesi gerekmektedir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
İtirazın iptali davası ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu davanın açılabilmesi için gereken şartlar anılan Kanun’un 67. maddesinde gösterilmiş olup, buna göre ;
1- İlamsız takip yapılmış olması
2- Borçlunun bu takibe itiraz etmesi
3- Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra mahkemesine başvurmaması.
4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar da göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır.
Somut olayda; taraflar arasında 04.01.2017 tarihinden itibaren gelen ticari ilişki bulunduğu, davacı, borcun kaynağı olarak icra takibine konu 2018 tarihli 14 adet faturayı göstererek alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalı borçlu ise davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunduğu, tarafların tacir olması nedeniyle ticari defterlerin iş bu davada delil olarak kabul edileceği, her ne kadar davacıya ait ticari defter kayıtlarında 2017 yılından 2018 yılına gelen davalı borcunun 20.616,96 TL olduğu gözükmekte ve aralarında açık hesap ilişkisi bulunmakta ise de itirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu, takibin 2018 tarihli 14 adet faturaya dayalı olarak yapıldığı, davacının açık hesaptan kaynaklı 2017 yılı alacağını eldeki davada talep etmesinin mümkün olmadığı, takip dayanağı faturalara konu hizmetin davacı tarafça yerine getirildiğinin sabit olduğu, alınan hizmetin karşılığının ödendiğinin davalı tarafça ispatının gerektiği, davalı tarafından kesilen 04.06.2018 tarihli 4.543,00 TL tutarlı fiyat farkı faturasının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının da iade faturasının davacı tarafça kabul edildiğini usulünce ileri sürülen delillerle kanıtlayamadığı, bununla birlikte davacının 2018 yılı ticari kayıtlarında davalı taraftan 16.368,16 TL tahsilat kaydının bulunduğu, davacı tarafça 16.368,16 TL ödemenin başka alacaklarına mahsuben yapıldığına yönelik iddiasının; itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlılığı ilkesi, takibin faturaya dayalı olması, fatura tarihinden sonraki ödemelerin muaccel olmuş fatura borcuna mahsuben yapılmış sayılacağı (Y.19.HD 2014/17155 E.-2015/9372 K.sayılı kararı), bu ödemenin başka bir borca istinaden yapıldığını davacının kanıtlaması gerekeceği, bu iddianın davacı tarafından usulünce ispatlanamadığı, ancak tarafların yemin deliline de dayandığı, yemin delilinin HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, yeminin kesin delillerden olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, hal böyle olunca; davacının 16.368,16 TL ödemenin başka bir alacak için yapıldığı iddiasına ilişkin, davalının 04.06.2018 tarihli 4.543,00 TL tutarlı fiyat farkı faturasına konu nakliye giderlerinden yarı yarıya sorumlu olunacağı savunmasına ilişkin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiş yukarıda belirtilen eksikliklerin ikmalinden sonra delillerin esastan değerlendirilip hüküm tesis etmek üzere HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/12/2020 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.