Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/663 E. 2023/1148 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA… ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/05/2023
YAZIM TARİHİ : 24/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya… Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında … tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının … unvanlı şirketi kurduklarını, ilerleyen süreçte tarafların ayrılmaya karar verdiklerini, taraflar kendi arasında 30/01/2018 tarihli hisse devir ve kefalet sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince müvekkilinin %50 oranındaki hissesini davalıya devrettiğini, davalının, devir karşılığında dava dışı …’nin … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parseldeki arsa üzerine inşa edilecek 3. ve 4. Kattaki 2 adet daireyi müvekkiline vereceğini taahhüt ettiğini, bunun üzerine …’ın 29/01/2018 tarihinde satın aldığı iki adet dairenin müvekkiline devri için dava dışı … – … ile müvekkili arasında daire satış sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan hisse devir sözleşmesi gereğince sözü geçen iki adet dairenin süresinde teslim edilmemesi halinde dairelerin rayiç değeri kadar davalının müvekkiline borçlu olacağını, müvekkiline teslim edilmesi gereken dairelerin teslim edilmediği gibi müvekkilinin ortaklık tesisi sırasında davalıya vermiş olduğu senetleri, davalının kötü niyetli olarak süresinden sonra protesto göndererek tahsil ettiğini, böylece müvekkilinin zararının artmasına sebep olduğunu tüm bu nedenlerle dairelerin piyasa rayiç fiyatı kadar artırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte şimdilik 300.000,00 TL nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin dava dışı … unvanlı şirketi kurduklarını, şirket hisselerinin toplam değerinin 200.000,00 TL olduğunu, şirket ortaklarınca tescilden önce 50.000,00 TL nakden ödendiğini geriye kalan kısmının da tescili izleyen 24 ay içerisinde ortaklarca ödeneceğinin taahhüt edildiğini, tarafların sonrasında karşılıklı anlaşmaları üzerine 30/01/2018 tarihinde davacının hisselerini müvekkiline devrettiğini, davacının toplam hissesinin 100.000,00 TL olduğunu, toplam hissesinin de sadece 25.000,00 TL sini nakdi olarak şirkete ödediğini, buna rağmen davacının müvekkilinden 300.000,00 TL talep etmesinin basiretli bir tacirden beklenemeyeceğini, daire satış sözleşmesi başlıklı belgeden dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, sözü geçen sözleşmeden dolayı müvekkilinden 300.000,00 TL talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin noter huzurunda yapılan resmi sözleşme ile hisse bedelini ödeyerek hisseleri satın aldığını, aradan geçen 2 yıl süreden sonra davacının alacaklıyım demesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen hisse devir ve kefalet sözleşmesinde müvekkilinin eşinin açık ve yazılı muvafakatinin bulunmadığını tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince davalı aleyhine açılan bu davada, taraflar arasında düzenlenen 30/01/2018 tarihli hisse devir ve ferağ sözleşmesi gereğince, daha evvelce davalının dava dışı …’ den satın aldığı 2 adet dairenin ilgili şirket tarafından davacıya teslim edilmemesi nedeniyle dairelerin rayiç bedelinin davalıdan tahsili talep edilmiş olup; esasen tarafların öncesinde …’ nin %50 şer hisseli ortağı olduğu, davacının bu şirketteki %50 hissesini 30/01/2018 tarihinde davalıya devrettiği, bu devir işlemin ilgili şirket ortaklar kurulunca onaylanıp, Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanının yapıldığı hususlarında her hangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Uyuşmazlık mahkememizin görevli olup olmadığı, söz konusu hisse devir bedelinin taraflarca düzenlenen Hisse Devri ve Kefalet Sözleşmesine dayanılarak, davalıdan talep edilip edilemeyeceği, kefalet sözleşmesinin hukuken geçerli olup olmadığı, kefalet sözleşmesi kapsamında davalının talep edilen alacaktan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davalı vekilince ilk olarak görev itirazında bulunulmuş ise de; TTK’ da düzenlenen limited şirketin hisse devrine ilişkin uyuşmazlıklarda TTK 4 ve 5. maddeleri gereğince Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan bu itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Esastan yapılan değerlendirmede ise; davacı tarafça hisse devri ve kefalet sözleşmesi gereğince davalının 3. Kişi…’ nin taşınmaz devri ve teslimine ilişkin edimini üstelendiği yani taşınmaz satış sözleşmesinin kefili olduğu ileri sürülerek, kefalet hükümleri gereğince davaya konu 2 adet bağımsız bölümün rayiç bedellerinin davalıdan tahsili talep edilmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen 30/01/2018 tarihli hisse devri ve kefalet sözleşmesinin TBK 584. maddesi gereğince geçerli olması için eşin yazılı rızasının bulunması kanuni zorunluluk olup; söz konusu sözleşmede davalının eşinin yazılı rızası olmadığından geçersizdir. Davacı vekilince her ne kadar 6098 Sayılı TBK’ nun 584/3. Maddesi gereğince “Ticaret Siciline kayıtlı işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacağı” ileri sürülerek sözleşmenin geçerli olduğu ileri sürülmüş ise de; buradaki düzenleme “İŞLETME” ve “ŞİRKETLE İLGİLİ” kefaletler yönünden getirilmiş bir istisna olduğundan ve davada kişisel nitelikli bir kefalet söz konusu olduğundan bu savunmanın kabulü mümkün olmamıştır.
Ayrıca taraflar arasında düzenlenen 30/01/2018 tarihli sözleşmenin hiç bir yerinde “müteselsil kefil veya bu anlama gelen” her hangi bir ibare bulunmamakta olup; söz konusu kefalet sözleşmesi TBK 585. Maddesi gereğince adi kefalet hükmündedir. Adi kefaletle alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefile gidemeyeceğinden bu anlamda davada dava ön şartının yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacının dayanak yaptığı belgeye dayanarak dava açmasının mümkün olmadığı hüküm ve kanaatine varıldığından davacının davasının reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hukuki tavsifte hataya düşüldüğünü, davalının bir edim karşılığında alacağını temlik ettiği, ancak temlik edilen alacağın daireler bitirilmiş olmasına rağmen keyfi olarak müvekkiline devrinin yapılmadığının sabit olduğunu, devrin yapılmamasının sebebinin davalı olduğunu, 6098 sayılı Kanun’un 583, 584 ve 585. Maddelerinin iş bu davada uygulanamayacağını, kefalette davalının kendi el yazısının olması gerektiği belirtilmişse de 29/01/2018 tarihli daire satış sözleşmesinde yazının davalının kendi elinin ürünü olduğunu, iş bu dava görülürken 29/01/2018 ve 30/01/2018 tarihli her iki sözleşme nazara alınarak sonuçlandırılması gerektiğini, ticari işletmeler ile ilgili hususlarda davalının eş rızasının aranmayacağını, 30/01/2018 tarihli sözleşme ile hisse bedelinin ödenmesinin başkaca ödeme yöntemleriyle yapılmasına karar verildiğini, bu nedenle davalının noter senedine dayanarak davanın reddi yönündeki iddialarının dinlenemeyeceğini, asıl borçluya müracaat etmeden kefile müracaat edildiği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermenin yersiz olduğunu, dava ön şartı yokluğuyla reddedilen dava için nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket hissesi devri karşılığı olarak belirlenen taşınmazların rayiç değerlerinin tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince dava, şirket hissesinin devrinden kaynaklanan alacak davası olarak nitelendirildiği, yine davalının görev itirazı nedeniyle, TTK’ da düzenlenen limited şirketin hisse devrine ilişkin uyuşmazlıklarda TTK 4 ve 5. maddeleri gereğince Ticaret Mahkemesi görevli olduğu tespitlerininde bulunulduğu ancak davacı tarafça hisse devri ve kefalet sözleşmesi gereğince davalının 3. Kişi ….’ nin taşınmaz devri ve teslimine ilişkin edimini üstelendiği yani taşınmaz satış sözleşmesinin kefili olduğu, kefalet hükümleri gereğince davaya konu 2 adet bağımsız bölümün rayiç bedellerinin davalıdan tahsilinin talep edildiği, kabulüyle kefalete ilişkin TBK’nın 584 ve 585.maddeleri çerçevesinde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Tarafların dava dışı …’ nin %50 şer hisseli ortağı olduğu, davacının bu şirketteki %50 hissesini 30/01/2018 tarihinde davalıya devrettiği, bu devir işlemin ilgili şirket ortaklar kurulunca onaylanıp, Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanının yapıldığı,
30/01/2018 tarihli “Hisse devri ve Kefalet Sözleşmesi” başlıklı protokülün 2. Maddesinde dava dışı …’nin %50 ortağı olan davacının şirket hisselerini aşağıdaki maddeler uyarınca davalıya devredileceği, hisse devir bedeli olarak dava dışı şirketçe yapılacak vasıf ve nitelikleri belirlenmiş 2 adet dairenin davacı verileceği, bedelinin hisse satış bedeli karşılığı ödenmiş olduğu, davalının, davacı ve dava dışı müteahhit arasında imzalanan harici satış sözleşmesinde kefil olarak yer aldığı, protokole konu taşınmazların davacıya teslim edilmemesi halinde davalının dairelerin rayiç değeri kadar davacıya borçlu olacağı hükümlerinin yer aldığı, dolayısıyla davalının 30.01.2018 tarihli sözleşmede kefil olarak değil davacıya ait şirket hisselerinin kendisine devri nedeniyle sözleşmenin tarafı olarak yer aldığı, sözleşmede alacağa konu ve davalıya devredilen hisse bedellerinin davalı tarafından ne şekilde ödeneceğinin kararlaştırıldı, 30.01.2018 tarihli protokolün şirket hissesi devri sözleşmesi olduğu, sözleşme ile davacının dava dışı şirketteki hisselerini davalıya devretme, davalının da kendisine devredilen şirket hisse bedelini sözleşmede belirlenen şekilde ödeme edimini üstlendiği, bu nedenlerle 30/01/2018 tarihli “Hisse devri ve Kefalet Sözleşmesi” başlıklı sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, taraf iddia ve savunmaları çerçevesinde, taraflarca bildirilen deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.