Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/492 E. 2023/322 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
YAZIM TARİHİ : 16/02/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin … borcu karşılığında ciroladığı … Bankası … Şubesi’nden düzenlenen 15/02/2017 keşide tarihli, 66.000,00 TL tutarlı çekin karşılıksız kalması nedeniyle Diyarbakır … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattığını, takip dayanağı çekte müvekkilinin borcunun bulunmadığını, müvekkilinin borcu karşılığında cirolamak suretiyle verdiği …’nin davalı bankadan kullandığı … numaralı spot kredi karşılığında dava konusu çeki verdiğini ve bu çek karşılığında kredi kullandığını, kullanılan çekin tahsis edildiği anda kapanacağını fakat kredinin kullandırıldığı çekin karşılıksız kalması nedeniyle müvekkilinin çek bedelini hazırladığını ve davalı bankanın müşterisi ile birlikte ilgili şubeye giderek bu çekin bedelini 70.000,00 TL olarak ödediğini, bu çekin kullandırıldığı kredinin kapandığını, davalı bankanın dava dışı … ‘de vaki olan başka kredilerinden doğan alacağını tahsil edebilmek için ödenmiş olan çek ile ilgili olarak icra işlemleri başlattığını, dava dışı bahsi geçen şirketin davalı bankadan kullandığı spot kredi karşılığında verdiği çekin bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini ve dava dışı şirketin bu çek ile ilgili olarak kullandığı kredi borcunun kapatıldığını, bu haliyle davalı bankanın bu çeki iade etmesi gerekirken icra işlemleri başlatmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ve çekin istirdadı için işbu davanın açıldığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığından ve davalının da meşru hamil olmamasından dolayı Diyarbakır … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından müvekkilinin borcu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının, müvekkili bankaya 70.000,00 TL ödediğinden bahsettiğini, müvekkili bankanın alacağının bu miktarın çok üstünde olduğunu, davacı tarafından ödenen herhangi bir borcun bulunmadığını, müvekkiline ödemeyi …’ın yaptığını, davacının söz konusu çeki ödemesi halinde çekin kendisine teslim edileceğini fakat böyle bir durumun olmadığını, davacının herhangi bir ödemesi bulunmadığını, bu ödemeyi …’ın yaptığını, ödemenin de çek bedeline ilişkin olmadığını, bankadan çekilen diğer krediler karşılığı alınan ödeme olduğunu, bu nedenle davacının talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili Müvekkilinin … borcu karşılığında ciroladığı … Bankası …Şubesi’nden düzenlenen 15/02/2017 keşide tarihli 66.000 TL tutarlı çekin karşılıksız kalması nedeniyle Diyarbakır … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile icra işlemleri başlattığını, takip dayanağının çekte müvekkilinin borcunun bulunmadığını, müvekkilinin borcu karşılığında cirolamak suretiyle verdiği …’nin davalı bankadan kullandığı … numaralı spot kredi karşılığında dava konusu çeki verdiğini ve bu çek karşılığında kredi kullandığını, kullanılan … numaralı kredi çekin tahsis edildiği anda kapanacağını fakat kredinin kullandırıldığı çekin karşılıksız kalması nedeniyle müvekkilinin çek bedelini hazırladığını ve davalı bankanın müşterisi ile birlikte ilgili şubeye giderek bu çekin bedelini 70.000 TL olarak ödediğini ve bu çekin kullandırıldığı kredinin kapandığını, davalı bankanın dava dışı … de vaki olan başka kredilerinden doğan alacağını tahsil edebilmek için ödenmiş olan çek ile ilgili olarak icra işlemleri başlattığını, dava dışı bahsi geçen şirketin davalı bankadan kullandığı spot kredi karşılığında verdiği çekin bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini ve dava dışı şirketin bu çek ile ilgili olarak kullandığı kredi borcunun kapatıldığını, bu haliyle davalı bankanın bu çeki iade etmesi gerekirken icra işlemleri başlatmasının hukuka aykırı olduğunu, Diyarbakır … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından müvekkilinin borcu olmadığının tespiti ve çekin istirdadı için iş bu davayı açtıklarını, açmış oldukları menfi tespit davasının kabulünü talep ettikleri görülmüş, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir, davanın İİK.72.maddesine dayalı menfi tespit ve senet iptali davası olduğu, İİK.72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir….” şeklinde, 6102 sayılı TTK.778/1-a maddesi yollaması ile TTK’nun 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. (2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, 6102 sayılı TTK’nun 825.maddesinde; “(1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK.nun 200.maddesinde;”Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. ” şeklinde düzenlemeler olduğu görülmüş, mahkememiz dosyası bankacılık-finans alanında uzman bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişinin raporunda yatırılan tutarlardan işlem açıklamalarına göre; firmanın başka kredileri olan kredi numaralarının …, …, … nolu kredilere tahsilatlar yapıldığı, davacı … adına dava dosyasında; adının geçtiği, teminata verilen çek ödemesine karşılık gelecek bir açıklama bulunan herhangi bir dekont, hesap hareketi bilgisine ulaşılamadığının bildirildiği görülmüştür, mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunun tüm dosya kapsamına, hukuka ve oluşa uygunluğu da değerlendirildiğinde yine bilirkişi raporu ile sabit olmak üzere davacı … vekilinin iddia ettiği, müvekkilinin davalı bankanın müşterisi ile birlikte şubeye giderek hazırladığı 70.000,00 TL yi ödedği ve söz konusu çekin kullandırıldığı kredinin 70.000,00 TL’nin 31/03/2017 tarihinde …’nin kefili … tarafından … IBAN nolu mevduat hesabına yatırıldığı ve bu tutar ve sonrasında 12/04/2017 tarihinde 13.560,00 TL nin yine aynı IBAN a kefil … tarafından yatırıldığı, yatırılan tutarlardan işlem açıklamalarına göre; firmanın başka kredileri olan kredi numaralarının …, …, … nolu kredilere tahsilatlar yapıldığı, davacı … adına dava dosyasında; adının geçtiği, teminata verilen çek ödemesine karşılık gelecek bir açıklama bulunan herhangi bir dekont, hesap hareketi bilgisine ulaşılamadığı da görülmekle davanın reddine…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin 66.000,00 TL bedelli dava konusu çekte ciranta konumunda olduğunu, müvekkilinin çeki cirolayarak …’ne verdiğini, bu şirketin kullandığı krediler karşılığı olarak dava konusu çeki, … bankası Şubesine teminat olarak verdiğini, müvekkilinin, dava konusu çekin bedelini … Şirketinin …’taki hesabına 19/04/2017 tarihinde 15.000 TL, 20/04/2017 tarihinde 16.500,00 TL, ve 24/04/2017 tarihinde 34.500,00 TL olarak havale ettiğini ve ödediğini, çekteki son ciranta olan …’nin müvekkilinden çek bedelini talep ettiğini müvekkilinin de çekin bedelini şirketin gösterdiği hesaba yatırdığını, ticari hayatta çek bedelini banka kanalıyla alan tarafın çeki ödeyen cirantaya çeki iade etmesi gerekirken dava konusu çekin müvekkiline iade edilmediğini, çekteki son ciranta olan işbu şirketin davalıya çek bedelinin üzerinde ödeme yaptığını, bankanın şirketten başka alacaklarının olduğundan bahisle dava konusu çeki rehin tuttuğunu ve müvekkilinden ödediği çekin bedelinin talep edildiğini, müvekkilinin çekin bedelini ödediğinin sabit olduğunu, ödenen 70.000,00 TL’nin ödemeyi alan banka tarafından teminat havuzundaki çekin bedeli olarak kabul edilmediğini, bankanın kendisine yapılan ödemeyi kendi hesaplarında istediği gibi gösterip, kayıt edebildiğini, bu kaydın konusuna ne müvekkili ve ne de son ciranta olan …’nin karışabileceğini, hal böyle iken mahkemece tayin edilen bilirkişilerin davada taraf olan banka kayıtlarını incelemekle yetinilen rapora istinaden kurulan hükmün, eksik, hakkaniyete ve hukuka uygun olmayan bir karar olduğunu, dava konusu edilen çek miktarının davalıya ödendiğinin bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, davanın ispat edildiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/1 maddesinde, davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu hüküm altına almıştır.
Harç devletin mahkemeler aracılığı ile yaptığı adli hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Ancak yasada belirlenen durumlarda harç alınabilir. Diğer bir deyimle kanunsuz harç alınamaz ve eksik olan harç tamamlanmadan işlem yapılamaz. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde de “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen yasa hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktar ödenmedikçe, davaya devam edilme olanağı bulunmamaktadır. YHGK’nın 04/07/2012 tarih 2012/19-260 Esas 2012/432 Karar sayılı ilamında da bu husus “…Şu hale göre; karar ve ilam harcı maktu ise tamamı, nispi ise dörtte biri dava açılırken davacı tarafından peşin olarak ödenmelidir. Peşin olarak dörtte biri ödenecek olan nispi karar harcı, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanacaktır. Ancak; mahkeme davacının dava dilekçesinde belirlediği hakkın niteliği ve değeri ile bağlı olmadığı gibi hakkın niteliğini ve değerini resen araştırması gereklidir. Bir başka deyişle maktu harca tabi bir iş olduğunu söyleyen davacının bu nitelendirmesi ile mahkeme bağlı değildir. Mahkemenin dava konusu hakkın mal varlığı hakkı (dava konusunun belirli bir değerle ilgili) olduğu kanısına varması halinde bu hakkın değerini takdir etmesi ve karar ve ilam harcını bu değer üzerinden hesaplayarak, davacıya tamamlattırması gerekir. Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağına göre, davanın başında alınmış olan karar ve ilam harcının noksan olduğu, sonradan anlaşılırsa noksan karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunup müteakip işlemler yapılamaz. Yargılama sırasında, dava konusunun değerinin dava dilekçesinde bildirilenden daha fazla olduğu anlaşılır veya mahkemece tespit edilirse, yalnız o oturum için davaya devam edilerek ondan sonraki oturuma kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadan davaya devam olunamaz. Peşin harcın tamamlanmamasının müeyyidesi ise dosyanın işlemden kaldırılmasıdır…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise, dosyanın incelenmesinde; tevzi formunda davaya esas değer olarak 6.600,00 TL gösterilmiş, harç da bu miktar üzerinden alınmış olmakla, kaldı ki, dava konusu takibin fer’ileri ile birlikte 73.655,48 TL olup, dava dilekçesinin talep sonucunda davacının takip dosyasından borçlu olmadığının tespitinin talep edildiğinin anlaşılması ve kısmi menfi tespit davası açılamayacak olması karşısında, harç ikmali sağlanmaksızın işin esasının incelenmesi yerinde olmayıp, kamu düzenine ilişkin ve re’sen nazara alınması gereken işbu husus nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T