Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/472 E. 2022/2525 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI/MÜTEVEFFA : 2- … – T.C Kimlik No: …
TASFİYE MEMURU : … – T.C Kimlik No: …

Birleşen Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. Sayılı Dosyası

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : 2- … – T.C Kimlik No: …
: …
DAVALI : 3- … – T.C Kimlik No: …
: …

DAVALI/MÜTEVEFFA : 4- … – T.C Kimlik No: …
TASFİYE MEMURU : … – T.C Kimlik No: …
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZIM TARİHİ : 15/01/2023
Davacı-birleşen dosya davacısı tarafından davalı-birleşen dosya davalıları aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 24/01/2020 tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı davacılar ile davalı şirketin istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisleri … ve …’ın davalı şirkete değişik zamanlarda yüksek oranlarda kar payı dağıtılacağı, istediği zaman parasını kısmen veya tamamen geri alabileceği yönünde güven telkin edildiği için 53.600,00 EURO para verdiğini, müvekkilinin defalarca istemesine rağmen yatırdığı parayı geri alamadığını, davalı şirket yetkililerinin Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiklerini, bu konuda şirket yetkilileri hakkında ceza davaları açıldığını, bu nedenlerle taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı tarafa verilen 522,00 EURO’ nun davalı tarafa verildiği tarihten itibaren işleyecek … bankası yabancı para cinsi faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava dilekçesinin HMK 119. maddesindeki yasal koşulları taşımadığını, HMK 119/2. maddesi gereğince davacılara kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde eksiklik yerine getirilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerektiği, davacıların mutad meskeninin … ‘ de olmaması sebebiyle HMK 84/1-a maddesi gereğince davacılardan teminat alınması gerektiğini, davacının davalı şirkete her hangi bir bedel ödemediğini, davacının hisse senetlerini davalı ile ilgisi bulunmayan üçüncü kişilerden devren iktisap ettiğini, davalı tarafından SPK ya sunulan listelerin tahsilatları değil, “ortaklar arasında hisse devri esnasında ortakların birbirine yaptıkları ödemeleri” gösterdiğini, bu nedenle davacının davalı şirketten alacak talebinde bulunmasının eski TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince mümkün olmadığını, davacının hata ve hile iddialarının BK’ nun 31. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süresinin geçmiş olması nedeniyle dinlenemeyeceğini, davada haksız fiil hükümlerinin uygulanamayacağını, ayrıca BK’ nun 125. maddesine göre davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, hatta olayda uygulanması mümkün olmayan sebepsiz zenginleşme ile ilgili BK’ nun 66. maddesinde belirtilen on yıllık zaman aşımı sürelerinin de dolduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının murisleri … ve …’ın davalı şirkete değişik zamanlarda yüksek oranlarda kar payı dağıtılacağı, istediği zaman parasını kısmen veya tamamen geri alabileceği yönünde güven telkin edildiği için 53.600,00 EURO para verdiğini, müvekkilinin defalarca istemesine rağmen yatırdığı parayı geri alamadığını, davalı şirket yetkililerinin Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiklerini, bu konuda şirket yetkilileri hakkında ceza davaları açıldığını, murisin diğer mirasçıları olan …’ın Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan alacak davalarının devam ettiğini, bu nedenlerle öncelikle işbu dosyanın Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, bu nedenlerle taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı tarafa verilen 5.900,00 EURO’ nun davalı tarafa verildiği tarihten itibaren işleyecek … bankası yabancı para cinsi faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf 10/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; 522,00 Euro olarak açtıkları davanın bedelini 5.816,00 Euro artırarak toplamda 6.338,00 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Resmi Gazete’ de 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe giren Dijital Hizmet Vergisi İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ nun 41. Maddesine eklenen geçici 4. Madde gereğince ana dosya ve dosyamızla birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası yönünden karar verilmesine yer olmadığına….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu, Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma taleplerinin ilk derece mahkemesince gerekçesiz olarak reddedildiğini, gerekçeli kararda talepleri olmasına rağmen ihtarname ve vekaletname giderlerinin yargılama giderlerine eklenmemesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilleri … ve … adına davalar ikame edildildiğini, iki adet dava olmasına karşın tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın karar veren mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde uyarınca açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği halde gerekçe kısmında zamanaşımı ve hak düşürücü itirazlarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. Maddede; “(Ek:5/12/2019-7194/41 md.)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır” denilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152 maddesinde;
“Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır” düzenlemesi bulunmaktadır.
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. Maddenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı iddiası yapılan müzakereler sonucunda ciddi görülmemiştir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı-birleşen dosya davacısının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendilerine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini, verdikleri paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı-birleşen dosya davacısı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verdiklerini, kendilerine verdikleri para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacı-birleşen dosya davacısının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiklerini, anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İstinaf talebinde bulunan tarafların davanın esasına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda; davacının 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin iddiasının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince gerek ilk derece mahkemesince ve gerekse dairemizce ciddi bulunmaması, görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olması, davalı-birleşen dosya davalısının zamanaşımı def’i ile hak düşürücü süreye ilişkin itirazlarının incelenmesinin sonuca etkili olmaması, sistem üzerinde yapılan kontrolde ilk derece mahkemesi kararının imzalı olarak onaylanmasında bir eksiklik bulunmaması, TMK 50., TTK’nın 7/1 ve 371/5., TBK’nın 166/2. maddelerindeki düzenlemeler ve davacı-birleşen dosya davacısının davalı gerçek kişilerin sorumluluğuna ilişkin iddiaları nazara alındığında; ilk derece mahkemesinin, yasal düzenleme doğrultusunda davacı talebi ile ilgili delilleri takdir ve değerlendirmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatiyle davacı-birleşen dosya davacısı ile davalı-birleşen dosya davalısı şirketin buna yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacıların yargılama giderine yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; davacılar vekili her bir davacı lehine ayrı bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmekte ise de davacılar murisleri … ve …’ın davalı şirket ortağı olmadığının tespitini talep ettiklerinden davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta olup mahkemece aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan davacılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 323. maddesinde vekaletname ve ihtarname düzenlenmesine ilişkin giderlerin yargılama giderlerinden sayıldığı belirtilmektedir. Davacılar vekilinin dosyaya ibraz ettiği vekaletname suretlerinin incelenmesinde sözkonusu vekaletnamelerin bu davaya münhasıran düzenlendiğine dair bir ibare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacılar vekilinin vekaletname düzenlenmesine ilişkin giderlerin yargılama giderlerine eklenmesi gerektiği yönündeki talebi yerinde görülmemiştir. Ayrıca asıl dava yönünden dosya kapsamında davacı tarafça davalı tarafa ihtar gönderildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin asıl dava yönünden ihtarname giderine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Ancak ilk derece mahkemesince birleşen dava yönünden davacının ihtarname düzenlenmesine ilişkin yaptığı giderin davalıdan tahsiline karar verilmemesi usul ve yasaya uygun olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerektiği, sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalı-birleşen dosya davalısı … A.Ş.’in istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalı-birleşen dosya davalısı şirketten tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-İstinafa başvuran davalı-birleşen dosya davalısı şirket tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Asıl dava yönünden davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
C) Birleşen dava yönünden davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2020 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacıya iadesine,
2-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 162,10 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince birleşen dava yönünden davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Birleşen dava yönünden açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 107,74 TL peşin harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 27,04‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …’a iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 86,83 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 211,93‬‬ TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,

E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
F) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
G) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

O.B