Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/41 E. 2022/2126 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/12/2022
YAZIM TARİHİ : 13/12/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 22/10/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin gıda toptancısı olarak Kırşehir ilinde faaliyet göstermekte olduğunu, gıda toptancılığının yanında petrol istasyonları gıda, hayvancılık ve diğer faaliyet alanlarında da faaliyet gösteren köklü bir şirket olduğunu, bu faaliyetlerin yanında davalı firma ile yapmış oldukları sözleşme ile o firmanın da ürünlerini satmaya başladığını, müvekkili şirket ile davalı şirket vardıkları mutabakat ile “…” sistemi ile çalışma konusunda anlaştıklarını, yapılan sözleşmede müvekkili bayinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, buna rağmen davalının, zımmı olarak ve de tek taraflı olarak şirketin işleyişini sona erdirmek suretiyle üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmekten kaçındığını, müvekkili bayiyi zor durumda bırakarak adeta batırmaya çalıştığını, bayi olarak adlandırılan müvekkili şirketin adı geçen sözleşmenin 8. maddesine göre personel istihdam edeceğini, bu sözleşmeye göre, davalı şirket personelin nasıl olduğuna gerekli eğitimlerine ve de her türlü hususun direkt olarak müdahale edecek olup, bu şekilde de kendi şefi/temsilcisi vasıtasıyla da bu personel alım ve idaresini yaptığını, söz konusu personeller davacı şirket bünyesinde çalışacak olmakla birlikte asıl işyerinin davalı şirket olacağını, sözleşmeye göre personelin tüm maaş, pirim ve özlük haklarının davalı tarafından ödeneceğini, kimlerin çalışacağına ve kimlerin işten çıkarılacağına davalı şirketin karar vereceğini, tarafların yapmış oldukları sözleşmenin 5 yıllık olduğunu, söz konusu sözleşme gereğince davalı şirket müvekkili şirketten 5 yıllığına soğuk hava deposu ve de kuru gıda için kullanılacak depo tutması istenildiğini, sözleşme gereğince de bunun bedelini ödeyeceğini taahhüt ettiğini, müvekkili şirket depo için 2.000,00 TL. + KDV ve soğuk hava deposu için 500,00 TL.+ KDV olarak depo temin ettiğini, davalı şirket sözleşme şartlarına uymayı bıraktığı andan itibaren söz konusu kiraları ödemeyi de bıraktığını, müvekkili şirketin her zaman yaptığı gibi ve de sözleşme şartları dahilinde 2.962,83 TL. bedelli iade faturasını ödemediğini, yapılan promosyon neticesinde satış yapılan noktalara fiyat farkı adı altında müvekkili şirkete ödenmediğini, tüm bu fiyat farkları davalı şirket yetkilisi/şefi tarafından bayilerle tek tek görüşüp mutabakat sağlandıktan sonra müvekkili şirkete ödettirildiğini, bunların hepsi imzalı faturalar olduğunu ve 23.997,42 TL. bedelli olduğunu, davalı şirketin teklifi müvekkili şirket tarafından kabul edilmedi diye, 31/05/2016 tarihinde 901,48 TL, 64.113,89 TL. ve 35.723,17 TL. iade ve fiyat farkı ile bunlara vade farkı işletilerek müvekkili şirketi üzerine bu bedellerin bırakıldığını, davalı şirketin müvekkili şirket bünyesine aldığı 7 personelin işine son vermek suretiyle müvekkili şirketin işleyişini fiilen sona erdirdiğini, davalı şirket şefi bizzat kedisi gelecek şirket çalışanlarını işten çıkartığını, tüm ödemelerin ve de menfi müspet zararların tazmini için müvekkili şirket tarafından davalı şirkete Kayseri … Noterliği vasıtasıyla … tarihli ihtarname keşide edildiğini, davalı şirket tarafından da Konya …. Noterliği vasıtası ile taleplerin kabulünün mümkün olmadığını belirten ihtarname gönderdiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin davalı şirket ile arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin tespitini, davalı şirketin feshe sebep olan eylemlerinden kaynaklanan müvekkili şirketin tüm zararlarından sorumlu olduğunun tespitini ve bu çerçevede müvekkili şirketin kira bedellerinin sözleşme süresinde ödenmeyen bedellerinin ödenmesini, iade fatura bedellerinin tahsilini, fiyat farklarının ödenmesini, personel özlük haklarının ödenmesini, piyasa alacaklarının ödenmesini, 5 yıl sürmesi öngörülen sözleşme süresince mahrum kalınan kâr kaybının HMK 107. maddeye göre hesaplanarak ödenmesini, yatırım maliyetlerinin hesaplanarak müvekkile ödenmesini, sözleşme gereğince davalı şirket tarafından müvekkili taahhüt edilen ve de ödenmeyen her türlü bedelin, uzman bilirkişilerce hesaplanmak suretiyle ve yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının davasının haksız olması nedeniyle zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu, davacı şirket müvekkili tarafından pazarlanan … marka ürünlerin satış ve pazarlamasını yapacağını, davacının dava dilekçesindeki tüm beyanları, taraflar arasındaki sözleşmeye ve sözleşmenin ifası sırasındaki uygulamalara uygun olmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında, müvekkili şirketin yetkililerince imzalanmış yazılı bir sözleşme olmadığını, bu sebeple davacı taraf, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını içeren şekilde tarafların yetkililerince imzalanmış bir sözleşmeyi dava dilekçesiyle birlikte mahkemeye sunamadıklarını, davacı taraf davalı şirketle “cost plus” sistemine dayalı sözleşmeyi kendi rızasıyla sonlandırarak yeni bir sözleşme yaptığını, bu sebeple davacının taraflar arasındaki yazılı sözleşmeye atıf yaparak beyan ettiği hususların hiç birisinin dayanağının bulunmadığını, davacının taleplerinin davalarını haklı gösterme çabasıyla ileri sürelen beyanlar olduğunu, belgelerin büyük bölümünde müvekkilinin taraf olmadığını, icazet vermediği, her zaman düzenlenebilecek türden belgeler olduğunu ve kabul etmediklerini, taraflar davalı şirketin pazarlamasını yaptığı … markalı ürünlerin satışı konusunda anlaştıklarını ve akdin devamı sırasında davalı taraf bu anlaşma hükümlerine riayet ederek davacı şirkete satması için davacının siparişlerini nazara alarak mal sevkiyatı yaptığını, fakat davacı şirket sözleşmeden kaynaklanan edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, davacının davası, kendisinin imzası bulunan … sistemine göre düşünülmüş sözleşmeye göre dizayn edildiğini, davacı şirket sonradan imzaladığı sözleşmeyi kötüniyetli olarak mahkemeye sunmadığı gibi, bu husustan hiç bahsetmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre müvekkilinin ticari defterlerine itibar edilecek olup, bunun dışında delil ibrazına muvafakatlarının olmadığını, bu sebeple karşı tarafın sunduğu belge vs.nin delil niteliği olmadığından değerlendirilmeye tabi tutulmamasını, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Dava, “Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)” davasıdır. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari sözleşmeye uyulmamasından kaynaklanan tazminat davasıdır. Davacı davasında davalı ile bir sözleşme yaparak toptan mal alımında bulunacağını, bununla ilgili çeşitli faaliyetlerde bulunacağını, yeni personel istihdam edeceğini, bu şekilde aralarında ticari bir faaliyetin başlanacağını belirtmiş, ancak davalının söz konusu sözleşmeye uymadığını belirtilerek, söz konusu davayı açmıştır.
Ancak, davacı sözleşme haricinde yapmış olduğu işlemleri, masrafları Mahkememize somut olarak ispatlayamamıştır. Taraflar arasında tam bir sözleşme uyumu olduğu Mahkememiz dosyası içerisindeki sözleşmelerden çıkarılamamıştır. Yapılan bilirkişi incelemelerinde, hem davalının hem davacının birbirlerine karşı herhangi bir hak ve alacakları maddi anlamda ispatlanamamıştır.
Davalı tarafın imza itirazı içeren itirazı incelenmek üzere davacının bildirdiği yer mahkemesinde imza incelemesi yapılması kararı verilmiş ise de ; muhatap imza örneği vermekten imtina etmiştir. Bu nedenle davacının sözleşme iddiası ispatlanamamıştır.
Her ne kadar davacı her dilekçesinde alacaklı olduğunu iddia etse de ve iddiasını ispatlar delil olarak fatura ve ticari defterlerini işaret etti ise de ; söz konusu alacakları ticari defterlerde tespit edilememiştir.
Davacı taraf, bayilik ilişkisini ortaya koyan sözleşmedeki imzanın kendi müvekkiline ait olduğunu şirket temsilcisinin imza incelemesi gelmeyerek ispatlayamamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyamız incelendiğinde, davacı haklılığını somut delillerle ispatlamayamadığından davacının davasının reddine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle 22/10/2020 tarihli duruşma için taraflarınca pandemi dönemi ve salgın hastalık nedeniyle mazeret göndermelerine rağmen, mazeretleri dikkate alınmayarak karar verildiğini, savunma haklarının kısıtlandığını, mazeret gönderdikleri duruşma da yokluklarında karar verildiğini, yerel mahkemeye defaten bildirmeleri üzerine, davalı şirketin, sözleşme şartlarına uymayarak müvekkili şirketi zor durumda bıraktığını ve de iflas etmesine sebep olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre tüm çalışan personel davacı şirketin olacak, ancak özlük hakları ve de maaş ödemelerinin davalı şirket tarafından yapılacağını, hal böyle iken, davalı şirket yetkilisi gelerek müvekkili şirkette çalışan tüm personeli işten çıkardığını, yerine de yeni personel almadığını, bu işlemin davalı şirketin iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, ayrıca, mal iadelerini davalı şirketin sistemine kaydetmediğini, alt bayilerden toplanan iadelerin fatura edildiğini ancak davalı şirket tarafından kabul edilmediğini, müvekkili şirketin siparişlerinin gönderilmediğini, fiyat farkı oluşan ürünlerde, yani davalı şirketin kampanya yaparak fiyat düşürdüğü ürünlerde oluşan farkın, müvekkili şirket tarafından alt bayilere ödendiğini ancak, davalı şirketin müvekkili şirkete bu ödemeleri yapmadığını, tüm bunları yapmış olmasına karşın ise borcunun olmaması ya da sözleşmeye uymuş olması kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilgili sözleşmeye göre sözleşmenin erken sonlanması durumunda da yatırım maliyetlerinin davalı tarafça karşılanacağını, açıklanan nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”. Alacak davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davacıya düşer. Zira hukuki ilişkinin varlığını iddia eden ve bundan dolayı alacaklı olduğunu ileri süren taraf davacı olduğu için TMK’nın 6. maddesi (HMK. md. 190) uyarınca ispat külfeti davacı alacaklıdadır. Kuşkusuz bu kuralın uygulanabilmesi için davalı borçlunun dava konusu hukuki ilişkiyi inkar etmesi ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesi gerekmektedir.
Davalının sözleşmeyi fesh etmekte haklı olup olmadığı değerlendirilerek buna göre davacının dava dilekçesinde belirttiği kalemleri talep edip edemeyeceği hususunda inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken sadece taraf defterlerini inceleyen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/12/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

A.G