Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/40 E. 2022/2200 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/12/2022
YAZIM TARİHİ : 21/12/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 07/10/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-alacaklı tarafça, müvekkili aleyhine Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas, Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatıldığını, söz konusu takiplerin iptali ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti için iş bu davayı açtıklarını, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından alacaklı tarafın müvekkili aleyhine 05/02/2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu senetlerde lehtar/ciranta konumunda olduğunu, 05/02/2016 tarihinde başlayan takipte 22/05/2017 tarihine kadar müvekkili aleyhine hiç bir işlem yapılmadığını, 22/05/2017 tarihinde yapılan işlemin de müvekkilinin sadece kimlik bilgilerinin sorulmasından ibaret olduğunu, söz konusu işlemin cebri icrayı devam ettirmeye yönelik bir haciz işlemini olmadığını, bu nedenle işlemin zamanaşımı kesen sebeplerden de olmadığını, hamilin ciranta konumundaki müvekkiline takip yapabilmesinin 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bonoda ciranta olan müvekkili hakkında takibe devam edilebilmesi için gereken 1 yıllık sürenin çoktan geçtiğini, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ise iptal sebeplerinin takibe konu bonolar nedeniyle alacaklı tarafça ödememe protestosu çekilmediğini, bu nedenle lehtar/ciranta konumundaki müvekkili yönünden takibin iptalinin gerektiğini, söz konusu icra dosyasına konu senedin incelenmesi neticesinde müvekkilinin icraya konu senette lehtar konumunda olduğunu ve alacaklı olduğunu iddia eden …’dan söz konusu senedi ciro yoluyla temlik aldıklarını, müvekkili ile ilgili senette ciranta olarak borçlu sıfatına haiz olduğunu, fakat davalı tarafça dava konusu senet sebebiyle herhangi bir protesto çekilmediğini, protesto çekilmediği için müvekkilinin icraya konu senet dolaysıyla bir borcunun bulunmadığını, takibin zamanaşımına uğradığını, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibin 21/12/2015 tarihinde başlatıldığını, 02/06/2017 tarihine kadar müvekkili aleyhine hiç bir işlem yapılmadığını, hamilin ciranta konumundaki müvekkiline takip yapabilmesi için 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, dosyada alacaklı tarafın 1 yıl boyunca hacze yönelik işlem yapmadığını, bonoda ciranta olan müvekkilinin hakkında takibe devam edilebilmesi için gereken 1 yıllık sürenin çoktan dolduğunu, yine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden iptal sebeplerinin ise alacaklı tarafın bahsi geçen dosya ile müvekkili aleyhine 13/10/2015 tarihinde icra takibi başlattığını, müvekkilinin takibe konu senetlerde lehtar/ciranta konumunda olduğunu, hamilin ciranta konumundaki müvekkiline takip yapabilmesi için 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenlerle bahsi geçen icra dairelerine ait dosyalardan icra takiplerinin iptaline ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı yan 10.000,00 TL üzerinden nispi harç yatırmış olup, eksik olan harcın tamamlanması gerektiğini, dava dilekçesinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından zamanaşımının bir defi olduğunu ve mahkemece resen dikkate alınamayacağını, zamanaşımı definin İİK uyarınca ödeme emrinin tebliğinden sonra 5 gün içinde yapılmasının gerektiğini, davacı tarafça Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası için açmış oldukları Konya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı takibin iptali davasının reddedildiğini, yine davacı tarafça Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası için açmış oldukları Konya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı takibin iptali davasının da reddedildiğini, ayrıca takibini 06/06/2017 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmeden sonra 1 yıllık zamanaşımının henüz dolmadığını, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı definde bulunulamayacağını, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddi ile %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….davacı vekili davalı-alacaklı tarafça, müvekkili aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile haksız ve kötü niyetli olarak İcra takibi başlatıldığını, söz konusu takiplerin iptali ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti için iş bu davayı açtıklarını, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından alacaklı tarafın müvekkili aleyhine 05/02/2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu senetlerde lehtar/ciranta konumunda olduklarını, bu dosyadan takibin 05/02/2016 tarihinde başlatıldığını ve 22/05/2017 tarihine kadar müvekkili aleyhine hiç bir işlem yapılmadığını, 22/05/2017 tarihinde yapılan işlemin de müvekkilinin sadece kimlik bilgilerinizin sorulmasından ibarettir, söz konusu işlemin cebri icrayı devam ettirmeye yönelik bir haciz işleminin de olmadığını, bu nedenle işlemin zaman aşımı kesen sebeplerden de olmadığını, hamilin ciranta konumundaki müvekkiline takip yapabilmesinin 1 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, dosyadaki alacaklı tarafın 1 yıl boyunca hacze yönelik işlem yapmadığı gibi yapılan kimlik bilgisi istenmesi veya sorguların hacze yönelik işlem niteliğinde de olmadığını, bonoda ciranta olan müvekkili hakkında takibe devam edilebilmesi için gereken 1 yıllık sürenin çoktan geçtiğini, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ise iptal sebeplerinin takibe konu bonolar nedeniyle alacaklı tarafça ödememe protestosu çekilmediğini, bu nedenle lehtar/ciranta konumundaki müvekkili yönünden takibin iptalinin gerektiğini, söz konusu icra dosyasına konu senedin incelenmesi neticesinde müvekkilinin icraya konu senette lehtar konumunda olduğunu ve alacaklı olduğunu iddia eden …’dan söz konusu senedi ciro yoluyla temlik aldıklarını, müvekkili ile ilgili senette ciranta olarak borçlu sıfatına haiz olduğunu fakat davalı tarafça dava konusu senet sebebiyle herhangi bir protesto çekilmediğini, protesto çekilmediği için müvekkilinin icraya konu senet dolaysıyla bir borcunun bulunmadığını, takibin zaman aşımına uğradığını, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibin 21/12/2015 tarihinde başlatıldığını, 02/06/2017 tarihine kadar müvekkili aleyhine hiç bir işlem yapılmadığını, hamilin ciranta konumundaki müvekkiline takip yapabilmesi için 1 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, dosyada alacaklı tarafın 1 yıl boyunca hacze yönelik işlem yapmadığını, bonoda ciranta olan müvekkilinin hakkında takibe devam edilebilmesi için gereken 1 yıllık sürenin çoktan dolduğunu, yine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden iptal sebeplerinin ise alacaklı tarafın bahsi geçen dosya ile müvekkili aleyhine 13/10/2015 tarihinde icra takibi başlattığını, müvekkilinin takibe konu senetlerde lehtar/ciranta konumunda olduğunu, hamilin ciranta konumundaki müvekkiline takip yapabilmesi için 1 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, bu nedenlerle bahsi geçen icra dairelerine ait dosyalardan icra takiplerinin iptaline ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür, konuyla alakalı olarak TTK 749. Maddesi incelendiğinde; ” (1)Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (2) Hamilin, cirantalarla düzenleyene karşı ileri süreceği istemler, süresinde çekilen protesto tarihinden veya senette “gidersiz iade olunacaktır” kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (3) Bir cirantanın başka cirantalarla düzenleyen aleyhine ileri süreceği istemler, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.” şeklinde düzenlemelerin olduğu, yine İİK 168/5 maddesinde ” Borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarı ” şeklinde düzenleme olduğu, aynı kanunun 72/2 . Maddesinde ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklinde, aynı kanunun 33/a maddesinde ise ” İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir. Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vakı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder. İcranın devamına karar verilmesi halinde 33 üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır” hükmünün bulunduğu, “… ödeme süresi içinde zaman aşımı itirazında bulunmamış olan borçlu, itiraz süresi geçtikten sonra alacağın zaman aşımına uğradığını tespit için menfi tespit davası açamaz” (İcra- İflas Hukuku Ders Kitabı PEKCANITEZ, ATALAY, SUGURTEKİN ÖZKAN, ÖZEKES 5. Baskı Sayfa 129) “Ancak, ödeme emrine itiraz etmemiş ( böylece zaman aşımı ileri sürmemiş) olan borçlu, takip konusu alacağın takip talebinden önceki dönemde zaman aşımına uğradığını bildirerek MENFİ TESPİT DAVASI AÇAMAZ ” (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas El Kitabı 2. Baskı 2013) Yüksek Yargıtay 19. HD’nin 2013/8068, 2013/11349, 18/06/2013 tarihli kararı ile yine ayın dairenin 20/03/2000 tarihli, 68/1964, 10/07/2006 tarihli, 11/921/7515 sayılı emsal kararı da dikkate alındığında somut olayımızda; zamanaşımı nedeniyle açılmış bir menfi tespit davası var. Zamanaşımı bilindiği üzere bir defidir ve bu nedenle de bu yöndeki irade beyanının ileri sürülmesi gerekir. Takip sırasında alacaklıya karşı ileri sürülmeyen zaman aşımı definin salt bu sebepten kaynaklı zaman aşımının dolduğu gerekçesi ile menfi tespit davasını açmasına imkan bulunmadığı anlaşılmakla gerek öğreti gerekse emsal Yargıtay Kararları da dikkate alınarak ve yine davalı vekilinin tazminat talebi yönünden, takip durdurulmadığından, bu hali ile de davacı yanın dava açmasını hak arama özgürlüğü kapsamında değerlendirmekle oluşan vicdani kanaate göre….” davacının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı dosyaları ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarından açmış olduğu menfi tespit davasının ayrı ayrı reddine, davalı vekilinin tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece her ne kadar zamanaşımı def’inin zamanında ileri sürülmesi gerektiğinden red kararı verilmiş ise de, dava konusu takibe konu senetlerin kanun gereği zamanaşımına uğraması ve dolayısıyla kambiyo senedi vasfını kaybetmiş olmasına yönelik olduğunu, zamanaşımına uğramış ve kanun gereği kambiyo senedi vasfını kaybetmiş bir senedin kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla icra takibine konu edilmesinin usulen mümkün olmadığını, bu nedenle söz konusu takibin iptali gerektiğini, yerel mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, söz konusu senetler ilamsız takip olarak icraya girilseydi yerel mahkemenin gerekçesinin yerinde olacağını, fakat zamanaşımına uğramış ve kanun gereği kambiyo senedi vasfını kaybetmiş bir senedin kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla icra takibine konu edilmesinin usulen mümkün olmadığını, bu nedenle söz konusu takibin iptali gerektiğini, nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/1773 E. 2016/10530 K. ve yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/14220 E. 2014/16993 K. Sayılı ilamlarının bu yönde olduğunu, davaya konu takiplerden Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki bonolar nedeniyle alacaklı tarafça ödememe protestosu çekilmediğini, bu nedenle lehtar/ciranta konumundaki müvekkili yönünden bu sebeple ayrıca takibin iptali gerektiğini, takibe konu bonolar için ödememe protestosu gönderilmediğinden bu senetler geçersiz olup, iş bu takibin bu nedenle iptali gerektiğini, nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/1697 E. 2017/873 K. sayılı ilamının bu yönde olduğunu, yazılı ve sözlü beyanlarını tekrarla haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
6100 sayılı HMK 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünün yer aldığı, davacının Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konulan senetler nedeniyle ödememe protestosu çekilmediğinden borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunduğu halde ilk derece mahkemesince bu konuda olumlu ve olumsuz bir karar verilmediği, bu nedenle usule uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmadığı, bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle başka bir incelemeye gerek görülmeksizin kararın kaldırılması gerektiğinden istinaf kanun yoluna başvuran davacının diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince usulüne uygun hüküm tesis etmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
(muhalif)

A.G

MUHALEFET ŞERHİ: Açılan dava; Konya … İcra Müdürlüğünün … ile aynı dairenin … esas sayılı takip dosyalarında; dosyaların uzun süre takipsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımına uğradığı, kambiyo senetlerine özgü takip usulü ile başlatılan takibin iptali ve Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki alacağa dayanak kambiyo senetlerinde müvekkilinin keşideci olmadığı, lehtar/ciranta konumunda olduğu, süresinde ödememe protestosu keşide edilmediği nedenleriyle, söz konusu icra dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespiti, takiplerin iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan delillerin taktir ve değerlendirilmesi sonucu; her üç icra takibine yönelik menfi tespit davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı, icra dosyalarının uzun süre takipsiz bırakılması nedeniyle alacağa dayanak belgelerin kambiyo senedi vasfını kaybettiğini, belgelere dayanılarak kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını, takibin iptali gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin yerinde olmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/1773 E. 2016/10530 K. ve 2014/14220 E. 2014/16993 K. sayılı ilamlarının aynı yönde olduğunu, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak bonolarla ilgili süresinde protesto keşide edilmediğini, senetlerin geçersiz olduğunu, bu nedenle takibin iptali gerektiğini, davanın kabulü gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava dosyası incelendiğinde; ilk derece mahkemesinin tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili delilleri topladığı, esastan yapılan değerlendirme sonucunda; davacının menfi tespit ve takibin iptaline yönelik taleplerinin esastan reddine karar verdiği anlaşılmış olup, bize göre tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ilk derece mahkemesince delillerin tamamen toplandığı, dosyada yeniden yargılamayı gerektiren, araştırılması gereken bir hususun bulunmadığı, bu nedenle; davacının istinaf sebeplerinin esastan değerlendirilerek HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatindeyim.
Bu nedenle sayın çoğunluğun ilk derece mahkemesince esastan değerlendirme yapılırken davacının, davaya konu … İcra Müdürlüğü dosyası ile ilgili delilleri değerlendirmemesi sebebiyle istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, bu konuda ilk derece mahkemesince değerlendirme yapılmak üzere dava dosyasının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kararı veren mahkemeye iadesine ilişkin görüşlerine katılmıyorum.

Başkan …
e imzalıdır