Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/353 E. 2022/2304 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZIM TARİHİ : 03/01/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 03/11/2020 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dosyanın dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafa para verdiğini, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davalı tarafça yatırılan para karşılığında ortaklık durum belgesi ve hisse senetleri verildiğini, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde paranın iade edilmediğini beyan ederek, müvekkili ile davalı arasında Eski TTK, BK, SPK ve sair mevzuata aykırı olarak kurulan ilişkinin hükümsüzlüğüne, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden tahsil edilen 5.150,00 Euro’nun paranın tahsil edildiği tarihten itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/A maddesi uyarınca Devlet Bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davacının aynı taleple Almanya/Dortmund yerel mahkemesinde … A.Ş./…/… aleyhine … sayılı dosya ile 2008 yılında dava açtığını, daha sonra dosya tefrik edilerek davalılar …./… hakkındaki dava … sayılı dosya üzerinden yürütülerek davanın kabulüne karar verildiğini, taraflarında istinaf edilmesi üzerine … sayılı kararı ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak davacının davasının reddine karar verilmesi üzerine bu kez iş bu davanın açıldığını, mahkemece verilen kararın tanınması için Asliye Hukuk mahkemesinde dava ikame edeceklerini, tenfiz davasının kabulüne karar verildiği taktirde iş bu davanın kesin hüküm nedini ile reddi gerektiğini ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacının … A.Ş., davalının … olduğu, talebin Federal Almanya Cumhuriyeti Dortmund Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı 14/12/2012 tarihli kararının tanınmasına ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 08/07/2019 tarihinde kesinleştiği, kesin hüküm itirazının; bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın daha önce kesin bir hükümle çözümlenmiş olması nedeniyle mahkemece yeniden inceleme konusu yapılamayacağına ilişkin usulü bir işlem olduğu, dava şartlarına ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK’nun 114.maddesinde düzenlendiği, HMK’nun 114/1-i maddesinde; “Aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.”nın dava şartlarından olduğunun düzenlendiği, HMK’nun 115/1.ve 2.maddesinde; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. 2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” şeklinde düzenlendiği, kesin hüküm olarak ileri sürülen karardaki davacı ile davalıların aynı konumda taraf oldukları, her iki davanın; alacak istemine ilişkin olduğu, bu şekilde HMK 303. maddesinde kesin hüküm itirazına dayanak gösterilen Federal Almanya Cumhuriyeti Dortmund Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı 14/12/2012 tarihli kararının kesin hüküm vasıflarına sahip olduğu mahkememizce kabul edilmiş, MÖHUK 59. maddesi gereğince yabancı ilamların kesin hüküm veya kesin hüküm etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği, davacı tarafından mahkememize dava açılmadan önce aynı konuda aynı sebeplere dayanılarak davalıya karşı dava açıldığı ve yabancı mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşıldığından açılan davanın HMK 114/1/i ve HMK’nun 115/2. maddesi gereğince kesin hüküm dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın kesin hüküm dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kesin hüküm itirazına mesnet yaptığı yabancı mahkeme kararının taraflarının, konusunun dava değerinin ve davanın mahiyetinin farklı olduğunun aşikar olduğunu, davalı şirketin kesin hüküm itirazına konu olan Federal Almanya Cumhuriyeti’nde görülmüş olan davanın konusu ile işbu dava dilekçesinin talep ve sonuç bölümlerinin farklı olduğunu, davalı şirketin; konusu, yerel mahkemede görülmekte olan davalarıyla aynı olmayan bir yabancı mahkeme kararını kesin hüküm itirazı ile sunmasının ve yerel mahkemenin de dava şartı yokluğundan reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Katılma yoluyla istinaf eden davalı vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin zamanaşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazları konusunda ret kararı tesis etmesinin HMK’ya aykırı olduğunu, kararın tesis edildiği tarih itibariyle 7194 sayılı yasanın yürürlükte bulunması nedeniyle 7194 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden öncesi hale göre davalı tarafın hak düşürücüsü süre ve zamanaşımı itirazlarının reddine karar verilmesinin HMK’ya aykırı düştüğünü belirterek yerel mahkeme kararının düzeltilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının istinaf başvuru talebinin incelenmesinde; dava, davacının davalı şirkete ortak olmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi talebine ilişkindir. Federal Almanya Cumhuriyeti Dortmund Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı 14/12/2012 tarihli kararı ile, davacının aynı hukuki sebeplerle davalıya karşı açtığı 12.782,30 Euro alacak talepli dava reddedilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmiş ve tanımaya ilişkin bu karar da kesinleşmiştir. Şu halde tarafları, hukuki sebepleri aynı olan yabancı mahkeme kararı dava konusu miktar yönünden kesin hüküm teşkil etmekte olup, İlk Derece Mahkemesinin davayı dava şartı yokluğundan usulden reddetmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. (benzer nitelikte Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 20.06.2022 tarih 2022/315 E. 2022/5048 K.sayılı ilamı)
Davalının istinaf başvuru talebinin incelenmesinde; davalı tarafın, zamanaşımı def’i ile hak düşürücü süreye ilişkin itirazlarının incelenmesi sonuca etkili olmadığı, bu itibarla, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, tarafların istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereği esastan reddine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
7-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır
A.G