Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/351 E. 2022/2303 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ..
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR :
:
VEKİLLERİ :

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZIM TARİHİ : 09/01/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 28/10/2020 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacının davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda davacıya güven telkin edildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını, diğer davalının da davalı şirketin (ve birleşmeden önceki alt grup şirketlerin) (önceki) yöneticisi olduğunu, davalı şirket ile birlikte davacıya karşı sorumlu olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacının davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, 459.347,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 7194 s. Kanun’un 41. maddesinin (3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinin) 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılması nedeniyle öncelikle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise hak düşürücü süre ve zamanaşımı geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesine göre, “davacı ile davalı … A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalı … A.Ş.’ye yapılan ödemelerin pay karşılığı yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyeceği” açıktır. Yine aynı yasal düzenlemeye göre, bu hükmün eldeki mevcut bu dava ve ihtilafa da uygulanması gerekeceğinden, davacı tarafın 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra bu tespit ve alacak davasını açmasında hukuki yarar bulunmadığı, hukuki yararının 6100 s. HMK’nin 114/1-h maddesi gereğince dava şartı olup, 6100 s. HMK’nin 115/1. maddesine göre de her aşamada ve re’sen gözönünde bulundurulması gerektiği anlaşıldığından, davacı tarafın davasının (talebinin) hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir…..” gerekçesiyle davacının davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığı iddiası ile açılan haksız fiile dayalı tazminat davalarında davanın reddine değil karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararında dava açılış tarihinde bahse konu kanun hükmünün yürürlüğe girmiş olduğu dolayısıyla bu maddenin huzurdaki davaya uygulanamayacağı belirtilmiş ise de; somut uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuk müessesesine başvuru gerektirmesinden ötürü bu gerekçeye katılmalarının mümkün olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, dairemiz aksi kanaatte ise usulden ret yönündeki yerel mahkeme kararı kaldırılarak yeniden inceleme neticesinde 3332 sayılı Kanunun geçici 4. maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, 7194 sayılı kanunun ve bu kanunun 41. maddesi 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandığı tarih olan 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olup dava tarihinin 25/12/2019 olduğunu, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle davanın esastan reddine karar verilerek lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasını talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2022 tarih 2021/8506 Esas 2022/3317 Karar sayılı ilamında; “…Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Bölge adliye mahkemesince davanın 7194 sayılı yasa kapsamında kaldığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 7194 Sayılı Yasa 07.12.2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olup dava, anılan yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 30.12.2019 tarihinde açılmıştır. 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle 3332 Sayılı Yasa’ya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde geçici 4. madde eklenmiştir.
Anılan maddenin 1. fıkrası ile davacı, davalı şirkete ortak kabul edilmiş olup aynı fıkranın emredici hükmü gereğince davacının ortaklık ilişkisi kurulmadığını iddia edebilmesi hukuken mümkün değildir. Şu halde davanın 7194 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı dikkate alınarak 6100 Sayılı HMK’nın 114/2 maddesinde yer alan diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır hükmü uyarınca aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına denilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle bozulmasına….” hususunun belirtildiği, davanın 7194 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 07/12/2019 tarihinden sonra açıldığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesi ve davalılar lehine A.A.Ü.T’ nin 7/2 maddesi uyarınca belirlenen vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, tarafların istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuru tarihi itibariyle alınması gereken 148,60 TL istinaf başvurma harcı ile karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 229,30 TL harcın davacıdan tahsili hazineye irad kaydına,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
7-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.G