Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/347 E. 2022/2302 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Ortaklıktan Çıkma Ve Kâr Payı Alacağı

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZIM TARİHİ : 09/01/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan ortaklıktan çıkma ve kâr payı alacağı davasında 07/10/2020 tarihinde tesis edilen kâr payı alacağı ile ilgili davanın reddine, ortaklıktan çıkma ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05/09/2020 tarihinde davalı şirkete 7.825 DM ödeme yaparak şirkete ortak olduğunu, müvekkilinin ödediği paranın dava tarihindeki TL karşılığı belirlenerek ve çıkma payını alarak şirket ortaklığından çıkmak istediğinden ve ayrıca 19 yıl boyunca müvekkiline herhangi bir kar payı ödenmemesi nedeniyle kar payı alacağının doğduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin şirket ortaklığından çıkmasına ve şimdilik 1.000,00 TL çıkma payının dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine ve ayrıca şimdilik 1.000,00 TL tutarındaki kâr payının da her yılın son gününden itibaren hesaplanacak kademeli ticari faizi ile birlikte kâr payı olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 03/02/2020 tarihli duruşmada ortaklıktan çıkma davasını geri aldığı, davalının da buna muvafakat ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK nun 638. maddesi gereğince limited şirket ortaklığından çıkmanın ve çıkma payı talebinin haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirketlerde söz konusu olabileceğini, müvekkilinin anonim şirket statüsünde bir şirket olması ve anonim şirketlerde şirket ortaklığından çıkma müessesesinin olmaması nedenleriyle ortaklıktan çıkma talebinin reddine, son 10 yılın kâr payı alacağı yönünden ise son 10 yılda müvekkili şirketin genel kurulları tarafından kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar verilmediğini, kâr payı dağıtımına ilişkin genel kurul kararı olmadan bunun mümkün olmadığını, kaldı ki müvekkilinin 23/11/2012 tarihinden beri Kamu Platformunda ve ticaret sicilinde genel kurul tutanaklarını yayınladığını, davacının bu hususları biliyor olması gerektiğini, davacının talep ve davalarının zaman aşımı ve hak düşürücü süreye uğradığından bahisle davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle, bu olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanları ile müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu kabul etmektedir. Taraflar arasında bu konuda çekişme yoktur. Zaten davadan önce 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7194 SK nin 41. maddesi ile davacının davalı şirketin ortağı haline geldiği sunulan ve yukarıda belirtilen delillerden de anlaşılmıştır. Nitekim bilirkişi de bu durumu belirlemiştir. Taraflar arasında davacının davalı şirketin ortağı olduğu hususunda çekişme yoktur.
Anonim şirketlerde ortakların kâr payı isteyebilmesi için şirket genel kurulunun kâr payı dağıtımı konusunda bir kararı gerekir. Dava konusu olan davadan önceki son 10 yılda ortada kâr payı dağıtımına ilişkin bir şirket genel kurul kararı yoktur. Anonim şirketlerde kaba bir söyleyişle “sermaye payını ver ve verdiğini unut” ilkesi vardır. Kötü niyetli bir şekilde kâr payının dağıtılmadığı yönünde bir iddia ve delil de yoktur. Tüm bu nedenlerle kâr payının ödenmesine yönelik talebin esastan reddi gerekmiş olup yasal dayanaktan yoksun işbu talebin reddi gerektiği….” gerekçesiyle davacının kâr payı alacağı ile ilgili davasının reddine, davacının ortaklıktan çıkma ile ilgili davasını geri aldığından ve davalı da buna rıza gösterdiğinden işbu davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında özel hüküm olan ve halka açık anonim şirketlerde uygulanması gereken Sermaye Piyasası Kanununda 19, 20 ve 21.maddelerin hiç dikkate alınmadığını, yani yerel mahkeme kararında özel kanun-genel kanun ilişkisinde öncelikli uygulanacak düzenleme dikkate alınmadan hukuka aykırı bir karar verildiğini, Sermaye Piyasası Kanununun 19 ila 21.maddeleri halka açık anonim şirketlerde kâr payı dağıtımının genel kurul tarafından ne şekilde yapılacağına ilişkin ilkeler açıklanmış olup, genel kurula kâr payı dağıtmama yetkisi verilmediğini, yetersiz gerekçe ile aslında müvekkilinin anayasal hakkı olan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ortaklıktan çıkma ve kâr payı alacağı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının kâr payına yönelik istinaf başvuru talebinin incelenmesinde; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16/04/2018 tarih 2016/10141 esas 2018/2779 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 408/2-d. fıkrasında finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararların alınmasının genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğu düzenlendiği, şirket genel kurulunun, şirket kâr payının belirlenmesi ve dağıtımı konusunda tek yetkili organ olmasına ve bu doğrultuda genel kurulda alınmış bir karar bulunmadığından ilk derece mahkemesinin kâr payına yönelik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.G