Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/280 E. 2021/388 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …/…
KARAR NO : …/….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE …. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : …/… Esas – …/.. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
YAZIM TARİHİ : 07/10/2020
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye …. Hukuk Mahkemesi’nin …./…. Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 07/10/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili ilk derece mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin, davalıya borcu olmamasına rağmen, müvekkili şirket aleyhine 5 adet icra takibi yaptığı, bu takiplerin ferileri hariç olmak üzere toplam 4.510.000,00 TL alacak talebinde bulunduğu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, müvekkili şirketin çift imza ile temsil edildiğini, takibe konu kambiyo senetlerinde ise tek kişinin imzası bulunduğunu, ticari defterleri incelendiğinde borçlu olmadıklarının ortaya çıkacağını, Konya …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki çek bedelinin 700,00 TL olmasına rağmen 700.000,00 TL olarak takibe girişildiğini belirterek takiplerin iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ilk derece mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacıya HMK 119/1-ğ maddesi gereğince 1 haftalık kesin süre verilerek açıklama yapması ve eksik harcın tamamlanması, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi için muhtıra gönderilmesini talep ettikleri, alacaklarının kambiyo senetleri ve ticari defterlerle sabit olduğunu, karşı tarafın borçlu olmadığını ancak yazılı delille ispat etmesi gerektiğini bildirir cevap sundukları ve neticeten davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; 04/03/2020 tarihli 1. celsede davacı vekilinin de hazır bulunduğu duruşmada, bakiye 73.689,41 TL peşin harcın mahkeme veznesine yatırılmak üzere bir daha ki celseye kadar süre verildiği ve aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağına ilişkin ihtar edildiği, bir sonraki celsenin koronavirüs tedbirleri nedeniyle icra edilemediği, 3 nolu celseninse 22/06/2020 tarihinde taraf vekillerinin katılımıyla icra edildiği ve eksik harcın yatırılmadığı tespitiyle dosyanın Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi delaletiyle, 150. maddesi gereğince eksik harcın tamamlanıncaya ve yenileme dilekçesi verilinceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, HMK 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılma tarihinden itibaren 3 ay geçmesi nedeniyle de 07/10/2020 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek dosya esasının kapatıldığı anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki alacak ve borç ilişkisi, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ortaya çıkacağı, davayı bilirkişi raporundan sonra eksik harcın tamamlanması gerektiğinden, şimdilik 10.000,00 TL bedel üzerinden açtıklarını, taraflar arasındaki alacak ve borç ilişkisinin bedelinin tam olarak bilinmediğinden usul ekonomisi gereği davayı bu şekilde açtıklarını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu iddialarıyla istinaf ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; yapılan icra takipleri nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde, müvekkili aleyhine, 5 adet icra dosyasından feriler hariç olmak üzere, davalının 4.510.000,00 TL alacak talebinde bulunduğunu iddia ve dava etmesine rağmen, harca tabi değeri 10.000,00 TL olarak gösterdiği ve bu miktar üzerinden harç yatırdığı anlaşılmıştır.
Olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime ait bir görevdir. Davacı 4.510.000,00 TL toplam meblağlı 5 adet icra takibi sebebiyle borçlu olmadığından, icra takiplerinin iptalini istemiştir. Başka bir anlatımla davacı icra takiplerine konu borcun tamamı yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmesine rağmen dava değerini 10.000,00 TL olarak belirttiği ve buna göre peşin harcı yatırdığı anlaşılmış olup, kısmi menfi tespit davası açılması mümkün olmadığından (Yargıtay 19. H.D. 2015/13874 E. 2016/2661 K. ve 2017/1648 E. 2018/2994 K.) dava değeri 5 adet icra takibinin toplam miktarı olarak kabul edilmesi ve bu miktar üzerinden nispi peşin harç alınması gerekir.
Yukarıda yapılan bu açıklamalar ve sözü edilen kurallar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; dava, kıymetli evrak ve sözleşmeye dayalı takip sebebiyle borçlu olmadığının tespiti, icra takip dosyasının iptali, icra inkar tazminatı istemi ile açıldığı halde, harçlandırma formunda 10.000,00 TL üzerinden dava başvuru ve peşin harç yatırıldığından nispi peşin harç noksan alınmıştır. İlk derece mahkemesince, dava değeri 4.325.000,00 TL olarak tespit edilip, eksik harcın yatırılması için davacı vekiline süre verildiği ve süre sonunda da eksik harcın davacı yanca ikmal edilmediği anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/1 maddesinde, davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğunu hüküm altına almıştır.

“Harç, devletin yüklenmiş olduğu görevleri yerine getirebilmek için anayasal sınırlar içinde egemenlik yetkisine dayanarak değerlendirdiği çeşitli kaynaklardan elde etmiş olduğu vergi ve resim gibi bir çeşit kamu geliridir. Ayrıca harç, bireylerin özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında bu hizmetlerin maliyetlerine katılmaları amacıyla zor unsuruna dayanılarak alınan mali yükümlülüktür. Bu nedenle, yargılama sürecinde, yasayla harca tabi kılınmış bir hizmetten yararlanmak isteyen ilgili (davalı veya davacı), genel kurallar uyarınca harcını ödeyerek bu hizmetten yararlanabilir. Dava açan veya yargılama sırasında harca tabi bir işlemin yapılmasını isteyen tarafın, harç ödemeden devam eden işlemlerin yapılmasını isteyerek bireysel bir menfaat elde etmesi, harçların konuluş amacına aykırılık oluşturur.
Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağını belirten kural, bireylerin özel menfaatleriyle ilgili olarak yargı hizmetinden yararlanmalarını, bu hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından, hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir nitelik taşımamaktadır. Anayasa Mahkemesinin 2009/27 Esas 2010/9 Karar 14/01/2010 tarihli kararı “
“Kamu yararı ve kamu düzeni düşüncesiyle konulmuş hukuk kurallarına aykırılık durumları bölge adliye mahkemesi tarafından resen inceleme konusu yapılmalı, HMK’nın 355. maddesinde belirtilen kamu düzeni kavramı, sadece usul hukuku kurallarına aykırılık olarak anlaşılmamalıdır. Bu aykırılıklar “medeni usul hukukunda kamu düzenine ilişkin haller” ve “maddi hukukta kamu düzenine ilişkin haller” olmak üzere ikiye ayrılabilir. Medeni usul hukuku bakımından usul kurallarının kamu düzeniyle yakından ilgili olması nedeniyle HMK’da düzenlenen kuralların bir çoğunun ihlalinin bölge adliye mahkemelerince resen dikkate alınacağı söylenebilir. Davanın yürütülmesi ve yargı örgütü ile ilgili kuralları kamu düzeni kavramı sınırları içerisinde kaldığı ifade edilebilir. Yargılama hukukuna hakim olan şekilcilik, hukuki güvenliğin sağlanmasında büyük rol oynamakta olup sadece yargı organlarını değil, davanın taraflarını ve hatta davanın tarafı olmayan üçüncü şahısları da bağlar. Zira medeni usul hukuku, emredici kurallardan oluşan şekli bir hukuk dalı olup, yargılama yetki ve usulünün tarafların tercihine bırakılmasından söz edilemez.” (Şule Güneş yüksek lisans tezi)
Harçlar Kanunu hükümlerine göre: “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21. md.). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK 120/1. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğundan ilk derece mahkemesince yukarıda anlatılan kurallar dahilinde yargılama yapılarak karar verildiği, her ne kadar davacı vekilince alacak borç ilişkisinin tarafların ticari defterlerin incelenmesinden sonra ortaya çıkacağı iddiasıyla usul ekonomisi yönünden 10.000,00 üzerinden dava açtıklarını istinaf etmiş iseler de menfi tespit davasının, kısmi dava şeklinde açılamayacağı, kaldı ki davacı tarafından kısmi dava açtıklarını da iddia edilmediği, dava konusu miktarın icra takiplerinde belirtilen alacak miktarı toplamından ibaret olup, bu miktarında ilk derece mahkemesince net olarak belirtildiği, bu nedenle belirtilen miktar üzerinden peşin harcın yatırılması gerektiği, harçların miktarı ve ne zaman alınacağı yasayla düzenlendiğinden usul ekonomisi kurallarının uygulanamayacağı, verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacının ise istinaf taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin HMK 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/03/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Ç