Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/233 E. 2023/115 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLLERİ :

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
YAZIM TARİHİ : 27/01/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 06/10/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş’nin … A.Ş’nin alacaklarını sigortaladığını, … AŞ’nin davalıdan olan alacağını tahsil edemediğini bildirmesi üzerine müvekkili …. A.Ş tarafından … A.Ş’ye ödeme yapıldığını, sigortalısına ödeme yapan müvekkilinin TTK 1472 maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olduğunu, … A.Ş ile davalı şirketin tacir olduklarını, taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken … A.Ş’nin takip konusu edilen 07/05/2013 tarih ve … nolu fatura ile müvekkilinin ürün sattığını ve davalı şirkete teslim edildiğini, faturadan kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine müvekkilinin davalı şirket aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla faturadan kaynaklı alacağa istinaden icra takibi yaptığını, davalı şirketin borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, bu hususun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağını, davalının TTK 1530. Maddesi gereğince temerrüde düştüğünü, bu nedenle takip öncesi dönem için faiz talep edilebileceğini, davalının faize itirazının da haksız olduğunu ileri sürerek davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile faturadan kaynaklı alacak üzerinden takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi olan 1 yıl içerisinde açılmadığını, davada davacı olarak görünen … A.Ş.’nin taraf sıfatının bulunmadığını, icra takibinin dava dışı …. A.Ş. tarafından yapıldığı halde davanın … A.Ş. tarafından açıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında icra takibine konu gerçek dışı fatura dışında ticari ilişki olduğunu, müvekkil şirketinin … A.Ş.’ye borcu bulunmadığını, icra takibine konu faturanın gerçek olmadığını, faturada geçen malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, dava dışı şirketin müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, fatura üzerinde yazan vade tarihinin geçerli olmadığını, takipten önce temerrüde düşürülmeyen müvekkilinden takip öncesi dönem için faiz istenemeyeceğini savunarak davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi raporu alındığı, davalıya ait ticari defterlerin incelenmesi sonucu sunulan raporda davalıya ait defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olduğu, sahibi lehine delil olma kabiliyeti taşıdığı, davalı firma ile alacağın temlik alındığı dava dışı … A.Ş. arasında ticari bir ilişkinin olduğu, ancak dava konusu 07/05/2013 tarih ve … no.lu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davaya konu malların davalıya teslim edildiğine dair herhangi bir kayıt, bilgi ve belgenin olmadığı yönünde görüş beyan edildiği, alacağın temlik alındığı dava dışı … A.Ş. ait ticari defterlerin incelenmesi sonucu sunulan raporda … A.Ş’nin 2013-2014 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olduğu, 07/05/2013 tarih ve … no.lu 37.688,54-TL’lik faturanın defterlerde kayıtlı olduğu, dava dışı faturanın … A.Ş. nin 2014 yılı Ocak ayı itibarı ile davalı şirketten bakiye alacağının 37.870,14-TL olduğu, dava dışı faturanın …. A.Ş. nin 2014 yılı yevmiye defteri kayıtlarında 31/03/2014 tarih ve … yevmiye maddesi numarası ile kayıtlı … A.Ş. tarafından 42.262,41-TL tazminat ödemesinin yapıldığının görüldüğü yönünde görüş beyan edildiği, HMK 222. Maddesi gereğince ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerektiği, davaya bu açıklama ışığında da bakıldığında davalı ve dava dışı … A.Ş. Nin defterleri usulüne uygun tutulmuş ve kayıtlar birbirini teyit eder mahiyettedir. Bu haliyle leh ve aleyhine delil olma özelliğini taşıdığı, ancak HMK 222. Maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerektiği, diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, dolayısı ile hem davalı tarafın, hem de dava dışı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri birbirini teyit etmediğinden davacı defterlerinin ( Dava dışı şirketin ) lehine delil kabiliyeti olmadığı, davacının alacağını bu nedenle başkaca yasal delillerle ispatlaması gerektiği, davacı vekilinin dilekçesinde yemin deliline dayandığı görülmekle kendisine yemin delili hatırlatıldığı, davalı şirket yetkilisinin 20/02/2020 tarihli celsede; “bana gösterilen 07/05/2013 tarihli ve … seri numaralı faturada bahsi geçen mallar teslim edilmedi, ayrıca faturada bahsi geçen 37.688,54-TL tutarında davacı tarafa herhangi bir borcumuz da yoktur, ayrıca takip çıkışı olan 40.044,59-TL tutarında davacı tarafa herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır” şeklinde yemini eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının kötüniyetli olarak hareket ettiğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile de davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece BA/BS formlarının celbi için Selçuklu Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta davalı şirketin 2013 yılı Vergilendirme Dönemi BA ‘sinde … A.Ş. nedeniyle 07/10/2019 tarihinde (davanın açılmasından yaklaşık olarak 4,5 yıl sonra) düzeltme verildiğini, iş bu düzeltmenin de sayın mahkeme’nin söz konusu belgeleri 27/05/2019 tarihinde dosya arasına alınmasından sonra 12/09/2019 tarihli duruşma akabinde gerçekleştirildiğinin bildirildiğini, sözkonusu düzeltmenin tamamen delil yaratmak amaçlı ve kötü niyetli olarak yapıldığının açık olduğunu, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alışlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu” ( Form Ba ), mal ve hizmet satışlarını “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu ( Form Bs )” ile bildirmeleri gerektiğini, sözkonusu formların kanuni süresinden en fazla 10 gün içerisinde ibrazı gerektiğini, aksi halde vergi cezası uygulandığını, bu nedenle de davalı tarafça 2013 yılına ait düzeltmenin 2019 yılında yapıldığı nazara alındığında kanuni sürede yapılmadığının açık olduğunu, yine yerel mahkeme dosyasında 27/05/2019 tarihli Vergi Dairesi cevabında müvekkil tarafından davalı şirket adına tanzim edilen dava konusu faturanın 07.05.2013 tarihli faturanın davalıya ait 2013 yılı BA ( büyükalış formu ) 19. Sırada yer aldığı 3 adet fatura olarak ( kdv hariç ) beyan edildiğinin açık olduğunu ve bu tarihte BA formunda bir değişiklik olmadığı hususunun da açık olduğunu, Vergi Dairesi ‘ne yeniden yazılan müzekkere de ise davalının dava ve yargılama aşamasında davalının kötü niyetli olarak düzeltme beyanında bulunduğu hususunun gelen belgeler ile sabit olduğunu, bu aşamada dosyanın bilirkişiye tevdi ile takibin yapıldığı/açıldığı ilk tarihteki BA- BS formları da değerlendirilmek sureti ile alacak borç durumunun belirlenmesinin gerekmekte iken bu hususun yerine getirilmediğini, davalının fatura içeriğini açıkça kabul ettiğini ve büyükalış formlarında vergi dairesine beyan ettiğini, aradan geçen 4,5 yıl sonra faturada rakamsal hata var diyerek düzeltme talebinde bulunmasının kötü niyetli olduğunu, zira bir fatura içeriğinde ttk 21/2 maddesi hükümlerinde bulunan “bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmüne göre, sekiz gün içinde mündericatına itiraz edilmeyen faturanın mündericatının kabul edilmiş olduğunu, dava konusu fatura davalının kabulünde olup , bizzat kendisinin BA formlarında vergi dairesine bu faturayı beyan etmiştir, yasal süresinde faturaya itiraz etmediğini, BA formlarını da yasal sürede düzeltme talebinde bulunmadığını, bu haliyle de Vergi Dairesi kayıtlarının ve faturanın kesinleştiğini, dosya kapsamında alınan iki bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğunu, yerel mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve toplanması gereken tüm deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, hukuki ilişkiyi kanıtlaması bakımından sunulan; muavin raporu, sipariş e-postaları, Çek alma formu, 13 adet çek fotokopisinin de incelenmesine, tanıkların dinlenmesine karar verilmesi sureti ile eksik hususların giderilmesi ve alacağın varlığının ispata yarar bu delilleri incelenmek sureti ile de araştırılması gerektiğini, dosya arasına gelen Vergi Dairesi kayıtlarında, … ‘un 2013 yılında BA formlarının incelenmesinde, 19 sıra numarası ile … A.Ş. ‘den 3 belgeler ile toplamda KDV hariç 64.734,00 TL mal ve hizmet aldığının tespit edildiğini, … A.Ş. defterlerinde de … ‘a 3 adet satış faturasının görünmekte olduğunu, görüldüğü üzere … Ltd.Şti”nin BA formlarında …. A.Ş. ‘den aldığı 3 adet fatura göründüğünü ve bu faturaların KDV hariç toplam tutarının da 64.734,00 TL olarak bildirildiğini, bu haliyle davalı ba formunda beyan ettiği faturayı yargılama aşamasında reddettiğini e ve hukuka ve yasay aykırı şekilde yemin ettiğini, 2013 yılında beyan edilen faturaların mahkeme tarafından BA-BS formlarında düzeltme olup olmadığının sorulduktan sonra – 2019 yılında düzeltme beyannamesi ile KDV beyannamelerinden çıkarılmaya çalışıldığını, bu durumun tamamen mahkemeyi yanıltmaya ve delil yaratmaya yönelik bir işlem olduğunu, bilindiği üzere itirazın iptali davalarında takip tarihindeki haklılık durumunun nazara alınacağını, sonradan kayıtlarda yapılan değişikliklerin esas alınmasının mümkün olmadığını, asıl alacak dışındaki faiz talepleri hususunda da herhangi bir hesaplama yaptırılmadığını, faiz alacağının tutarı ile ilgili olarak da bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin TTK. 1530. maddesine tabi olduğunun dikkate alınması gerektiğini, gerek alacağın varlığı ve gerekse temerrüt olgusu ile faiz alacağının da tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi gerektiğini, davaya konu alacağın dayanağı faturadaki emtianın borçlu şirket adına sipariş edildiğini gösterir elektronik sipariş formunu işbu dokuman e-postayla ve doğrudan şirketin genel müdürü …’ün( bizzat yemin eden kişi ) şirkete ait e-posta hesabından gönderilmiş olduğunu gösteren kayıtların dosyaya sunulmuş olduğundan kendisine de yemin ettirilerek siparişe konu emtiayı sipariş edip etmediklerinin ve teslim alıp almadıklarının, ürün bedelini ödeyip ödemediklerinin sorulmasının talep edilmiş olmasına karşın Mahkemece bu hususunun değerlendirilmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle: icra takibine konu faturadaki mallar müvekkili şirket yetkililerine teslim edilmediği halde davacı tarafın müvekkili şirket aleyhine icra takibi yapmasının açıkça kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, icra takibi yapan davacının % 20’den aşağı olmayan kötü niyet tazminatına mahkum edilmemesi açısından kararın usul, yasa ve Yüksek Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kötüniyet tazminatı talebinin reddi kararı yönünden kaldırılması ile kötü niyetli icra takibi yapan davacının % 20’den aşağı olmayan kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; sigorta sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı taraf, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip dayanağı olan faturada belirtilen malların davalıya teslim edildiğini, ancak bedelinin ödenmediğini iddia ederek itirazın iptalini talep etmekte, davalı taraf ise faturada belirtilen malların teslim edilmediğini savunarak davanın reddini talep etmektedir. Fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Fatura tek başına alacağın varlığını ispatlamaya yeterli değildir. Faturanın tebliğ edilmiş olması da faturada belirtilen alacağın doğmasına sebep olan edimin ifa edildiğini göstermez. Faturaya dayalı olarak alacak talebinde bulunan kişi, faturada belirtilen alacağın doğmasına sebep olan edimin (mal teslimi, hizmet ifası vs.) ifa edildiğini ispatla mükelleftir. Fatura tek başına alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmamakla birlikte faturanın kabul edilerek ticari deftere kaydedilmiş olması ve faturayla ilgili olarak Vergi Dairesi’ne BA-BS bildirimi verilmesi faturaya konu malın teslim edildiğine veya hizmetin gerçekleştirildiğine karine teşkil etmektedir. Dava konusu somut olayda dava konusu dava konusu faturanın davacı tarafa ait ticari defterlere kaydedildiği, davalı tarafın ise dava konusu faturayı ticari defterlerine kaydetmediği, ancak davalı tarafın Vergi DAiresi’ne bildirdiği BA formlarında 2013 yılı içerisinde davacı taraftan toplam 64.734,00 TL tutarında mal alımı yaptığını bildirdiği, daha sonra davalının dava devam ederken 07/10/2019 tarihinde düzletme beyanı verdiği, davanın açılış tarihi itibariyle davacıya ait ticari defterlerindeki fatura kayıtlarındaki KDV hariç tutarlarla ile davalı tarafın vergi dairesine bildirmiş olduğu kayıtların birbirine uyumlu olduğu görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere Vergi Dairesi’ne BA-BS bildirimi verilmesi faturaya konu malın teslim edildiğine veya hizmetin gerçekleştirildiğine karine teşkil etmekte Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen 10 günlük yasal süre geçtikten sonra ve üstelik yargılama sırasında BA formlarında dava konusu faturaya ilişkin bildirim yapıldığı anlaşıldıktan sonra yapılan düzeltme işleminin davacı lehine olan karineyi ortadan kaldırmak amacıyla yapıldığı belirgin olup davalı tarafça Vergi Dairesi’ne verilen düzeltme beyannamesine itibar edilmesi mümkün değildir. Mahkemece, ilgili Vergi Dairesi’ne yapılan bildirimin davacı lehine karine teşkil ettiği, buna göre davalının takip dayanağı faturaya konu malı teslim almadığını ispatlamakla yükümlü olduğu, davalı tarafın dava konusu faturada belirtilen malı teslim almadığını ispatlayacak herhangi bir delil sunmadığı gözetilerek asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ispat yükünün hangi tarafa düştüğü hususunda hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava konusu icra takibinde asıl alacak yanında temerrüt faizi de talep edildiği görülmektedir. Alacaklının temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi gereğince temerrüde düşmüş olması gerekir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2-3-4 ve 5. Fıkralarında yer alan;
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir” düzenlemesi gereğince ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı tarafından herhangi bir ihtar çekilmese bile borçlu, sözleşmede belirtilen ödeme tarihinde, ödeme tarihi belli değilse faturanın veya faturada belirtilen mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren 30 günlük sürenin sonunda mütemerrit sayılacağından belirtilen tarihlerden itibaren faiz talep edilebilmesi mümkündür. Dava konusu somut olayda dava konusu somut olayda borcun ödeneceği gün taraflarca belirlenmediği gibi takip tarihinden önce borçluya gönderilmiş bir ihtar da bulunmamaktadır. Yine davacı tarafça düzenlenen faturanın davalı tarafa hangi tarihte teslim edildiği belirli olmadığı gibi faturada belirtilen malların hangi tarihte teslim edildiği de belirli değildir. Buna göre davacı tarafça takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talep edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece davalı tarafça Vergi Dairesi’ne yaptığı bildirimin davacı lehine karine teşkil ettiği, davalı tarafın davacı lehine olan karinenin aksini ispatlayamadığı, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği gözetilerek asıl alacak yönünden davanın kabulüne, faiz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiği, davacı tarafın alacaklı olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı, bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince reddi gerektiği, yerel mahkemece yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak davanın yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, dava konusu alacak likit olduğundan davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
1- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL karar ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B) Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 37.688,54 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, icra takibinin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Kabul edilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 7.537,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Alınması gereken 2.574,50 harçtan peşin alınan 683,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.890,63 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Davacının peşin yatırdığı 683,87 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince kabul edilen miktara göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı da kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince reddedilen miktara göre hesaplanan 2.356,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yapılan 27,70 başvuru harcı, 206,30 TL keşif harcı, 660,00 TL bilirkişi ücreti ile 172,10 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.066,10 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre; 912,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8- HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine

C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/01/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

O.B