Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2165 E. 2023/1216 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …-

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik N:…)
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit ve İstirdat (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/09/2023
YAZIM TARİHİ : 08/09/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 20/10/2022 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin dava konusu icra takibinde alacaklı olarak belirtilen şahsı tanımadığını ve hiçbir ticari, örfü münasebet ve ilişkisinin de olmadığını, müvekkilin tüm resmi kurum ve kuruluşlarda imza örnekleri mevcut olup takip konusu bonodaki imzanın müvekkile ait olmadığını, … tanzim, …vade tarihli 200.000 TL bedelli ve tutarı “malen” şeklindeki yazılmış olan işbu bonodan dolayı müvekkilin alacaklı olduğunu iddia eden şahsa hiçbir borcunun bulunmadığını, dosya incelendiğinde imzada tahrifatın olduğunun görüleceğini, icra dosyasında ödeme emrinde müvekkil ile birlikte 3 adet borçlu bulunduğunu ve her borçlunun adres kısmında müvekkilin adresinin yazdığını, işbu senedin “sipariş” olarak düzenlenmiş olup aynı şekilde usulsüz tebligatın yapıldığını, birden fazla borçlu olan usulsüz senette alacaklı ve borçlular ile kefiller kısmının aynı kalem ve elle doldurulduğunu, imzaların birbirine bariz ve net bir şekilde benzediğini, senetteki adres bölümünün ise farklı bir kalem ve el tarafından doldurulduğunu, işbu konunun arabuluculuğa taşındığını ancak hiçbir sonucun alınamadığını, müvekkilin malulen emekli olup Türkiye’ye dönüş yaptığını, Konya’da ticari bir faaliyetinin bulunmadığını, kaldı ki müvekkilin, böyle yüklü bir miktarda senet ile borçlanmasının sosyal ve ekonomik denge ve ticaretle uğraşmaması dolayısı ile göz önünde bulundurulamayacağını, müvekkilin adına kayıtlı taşınmazları ile taşınırlarının (… plakalı aracı) haczedilmiş olup, taşınır aracının icradan satıldığını, bu satış ile ilgili müvekkile ne bir kıymet takdiri ne de satış günü ilanının tebliğ edilmediğini, bu durumu galerileri gezerken kendi arabasının üçüncü şahıs tarafından satışa çıkarıldığında fark ettiğini, işbu taşınırın bedeli kadar da davanın istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, müvekkilin zararının büyük olduğunu ve giderilmesi gerektiğini, bu konuda 6100 sayılı HMK md.209 hükmünün olduğunu, Yargıtay 19.H.D. 05/11/2013 T. ve 12247 E. 17229 K. ve 17/05/2012 T. 3644 E. 8311 K. sayılı içtihatlarında da bu husustan bahsedildiğini belirterek; öncelikle tedbir kararı verilerek icra dosyasındaki takibin ve taşınmazlar üzerindeki hacizlerin satış işlemlerinin durdurulmasını, icradaki paranın alacaklıya ödenmemesine, davanın kabulü ile müvekkilin borçlu olmadığının tespitine ve Konya …İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasının müvekkil yönünden iptaline, icradan satışı yapılan … plakalı aracın bedeli yönünden davaya istirdat olarak devam edilerek müvekkil lehine karar verilmesini, dava bedelinin %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının kötü niyet tazminatına çarptırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediklerini, mahkemenizce HMK m. 211 usulünce yapılacak imza incelemesi ile imzanın davacıya ait olduğunun görüleceğini, davacının takibi durdurup dosyayı sürüncemede bırakmak için itirazda bulunduğunu, dosyada herhangi bir tebligat usulsüzlüğünün bulunmadığını, taşınır satışlarında satış ilanın tebliğinin zorunlu olmadığını, aksine davanın araç satışı yapıldıktan sonra açılması, dosyanın bu aşamaya gelene kadar herhangi bir şikayette bulunulmaması davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, davacının Yargıtayın görüş değişikliğine gittiği eski tarihli kararlarını dosyaya sunarak teminatsız olarak takibin durdurulmasını talep ettiğini, bu konuda daha güncel Yargıtay kararları ise takibin durdurulamayacağını ancak, teminat yatırılması halinde ise dosyadaki paranın alacaklılara paylaştırılmasına engel olabileceğini, bu yönde Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 22.10.2014 T. 2014/21679 E. ve 2014/24637 K.-20.04.2015 T. 2015/1965 E. ve 2015/10281 K. – 14.09.2015 T. 2015/10540 E. ve 2015/20832 K. Sayılı kararlarının bulunduğunu, davacının borca kefil olduğunu, borcun kaynağının, müvekkil ile Kambiyo takibindeki borçlu olan … arasındaki borç ilişkisi olduğunu, …’ın müvekkil ile bir gayrimenkul satışında anlaştığını, fakat … taşınmazı kendi üzerine almadan 3. şahıs …’e devrettiğini, bu devir işleminin borcuna karşılık ise davacı ile birlikte takibe konu kambiyo senedini düzenlediğini, davacının senet üzerinde imzası bulunduğundan borçlu olduğunu, davanın bu kısmı ile ilgili takip borçluları …, … ve taşınmazın devredildiği …, babası …ile devir anında yanlarında bulunan …’in dosyada tanık olarak dinlenmelerini talep ettiklerini, ayrıca 28.03.2019 tarihinde borçlunun adresine hacze gidilmiş olup borca herhangi bir itirazda bulunmadığını, ayrıca ödeme emrinin 01.04.2019 tarihinde davacının bizzat kendisine tebliğ edilmiş ve itiraz süresi içerisinde yine herhangi bir itirazda bulunmadığını belirterek; davanın reddine, dava bedelinin %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine tazminata ve %10 oranında para cezasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Her ne kadar davalı da tazminat isteminde bulunmuş ise de takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun kabul edilmesi ve davanın davalı lehine neticelenmemesi nedeniyle…” gerekçesiyle davanın kabulü ile; Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin davacı … yönünden iptaline, icra tehdidi altında ödenen 32.000,00 TL’nin davalıdan istirdat edilerek davacıya verilmesine, 136.972,40 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 27.394,48 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat isteminin reddine, arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın menfi tespit davası olduğunu, ancak borç ilişkisinin hiç incelenmediğini, ATK ve diğer bilirkişi raporlarına göre imza aidiyeti hakkında herhangi bir belirleme yapılamadığını, dosya kapsamında eksik incelemenin yapıldığını, tanık delili ile iddialarının ispatlanmasına izin verilmediğini, müvekkilin kötü niyetli olarak icra takibi yaptığına dair hiçbir delilin olmadığını, müvekkil aleyhine verilen tazminat kararının hukuka aykırı olduğunu, davacının bir çok farklı imzasının olduğu ve zamana ve duruma göre bazı imzalarının aidiyetini kabul ettiği bazılarını kabul etmediğinin sabit olduğunu, bu kapsamda davanın yalnızca çelişkili bilirkişi raporları esas alınarak karar verilmesinin menfi tespit davalarının temel prensiplerine aykırı olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 16/08/2023 havale tarihli istinaftan feragat konulu dilekçesi ile istinaf taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; bonodan dolayı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince verilen karara karşı yukarıda yazılı gerekçelerle davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; davalı vekilinin Uyap üzerinden e-imzalı olarak gönderdiği 16/08/2023 havale tarihli dilekçesi ile istinaf talebinden feragat ettiğini bildirdiği, davalı vekilinin vekaletnamesinde kanun yollarından feragat yetkisinin bulunduğu ve dosyanın henüz karara bağlanmadığı anlaşıldığından; HMK’nın 349/2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yatırılan 2.886,00 TL harçtan alınması gereken 269,80 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 2.616,20 TL harcın talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 08/09/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

…Ç