Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2080 E. 2022/463 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –

ASIL DAVADA DAVALI : …
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVALI :… – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … &… –
BİRLEŞEN DAVA :

ASIL DAVA : Şirketin Fesih ve Tasfiyesi, Alacak ve Zararların Tahsil ve
Tazmini, Şirket Genel Kurul ve Ortaklar Kurulu Kararının İptali
BİRLEŞEN DAVA : Yöneticinin Yönetim Hakkı ve Temsil Yetkilerinin Kaldırılması
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/04/2022
YAZIM TARİHİ : 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Asıl davada davacı vekili, yurtdışında yaşayan müvekkilinin Türkiye’de yatırım yapmak amacıyla tanıdığı ve yurtdışında iş ortaklığı da olan … ile birlikte kendisine ait gayrimenkulde faaliyet göstermek üzere ….’ni kurduklarını, müvekkili yılın bazı dönemlerini yurtdışında geçirdiğinden işlerin yönetimini sağlamak için mali imkanı olmamasına rağmen davalıya %10 hisse vererek şirkete katılımını sağladığını, şirket müdürü olarak davalının atandığını ve şirketi temsil yetkisinin verildiğini, 1998 yılında davacının diğer ortak …’ın hissesini satın aldığını, yine davalının hiçbir bedel ödemediği halde %50 ortak olarak tescil edildiğini, müvekkilinin şirkete gerekli finansmanı sağladığını, bugüne kadar şirketten hiç kar payı verilmediğini, şirketin 7 şubede marketlerin açıldığını ve işletildiğini, ….’nin, ….’nin 2007 yılında faaliyette bulunduğu Tisan’daki merkezde kurulduğunu, davalının şirket yetkilisi olduğunu, iktisadi ve ticari boyutta bağlı şirket olduğunu, müvekkilinin, davalı tarafa şirketi temsil etmek, şirket adına yeni işletme ve şirketler kurmak, şirketin resmi işlemlerinin yapılması ve yokluğunda şirketi idare etmek adına ve müvekkili adına taşınmaz ve taşınır mal alım ve satımına ilişkin vekaletname verdiğini fakat, davalının vekaletname ve şirketteki temsil yetkilerini kötüye kullandığını, daha sonra …. olarak Antalya’da bir şirketin daha kurulduğunu, benzin istasyonunun satın alınmasına ödenen bedelin, şirketin kuruluş ve ticareti faaliyeti için harcanan bedellerin davacının zararına ortak kazançlardan sağlandığını, …’ne bağlı iki şirket arasında özdeşlik bulunduğunu, davalı tarafın MK’nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması suretiyle kendi menfaatine hareket ettiğini, vekaletnamelerdeki yetkileri kötüye kullandığından vekaletten azledildiğini ileri sürerek, 14/12/2010 tarih 28 nolu ortaklar kurulu kararında davalının müdür yetkisi ve imza yetkisine ilişkin kararın müvekkilinin katılımı olmadan, onun adına imza ile oluştuğundan hükümsüz olduğundan iptaline, 31/03/2011 tarih ve 30 nolu ortaklar kurulu kararında müvekkiline ait sermaye payının düşürülmesi, davalı tarafın sermaye payının artırılması kararında müvekkilinin katılımı olmadan müvekkili adına atılan imza ile verilmesinin, davalının müvekkilinin sermaye payını azaltmaya ilişkin yetkisi olmaması ve bu nedenle müvekkilinin sermaye payını 240’a düşüren, davalının 260’a yükselten kararın TTK emredici hukuk kurallarına ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan hükümsüz olarak iptaline, 31/08/2015 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararının toplantı karar ve oy nisabı sağlanmadan usulüne uygun çağrı merasimi tamamlanmadan, müvekkilinin katılımı olmadan alındığı, toplantıya geçerli iştirakin sağlanmamasından ve müvekkilinin inancı kötüye kullanılarak usulsüz ve kanuna aykırı karar olduğundan yoklukla hükümsüz olup, aynı zamanda müvekkilinin eşitlik ve kişilik haklarına, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptalini, müvekkilinin sermaye payının 420’e azaltan, davalı tarafın sermaye payını 2580’e çıkaran ortaklar kurulu ve genel kurul kararlarının müvekkili aleyhine ve davalı tarafın menfaat temin etmeye çalıştığı, TTK emredici hükümlerine aykırı alınmış ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan mutlak butlanla hükümsüz olduğundan iptalini, genel kurul ve ortaklar kurulu kararlarının butlan ve iptalini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili ile davalının ortaklığının %50 olarak tespitini, müvekkilinin dava tarihine kadar almadığı tüm kar paylarının tahsilini, müvekkilinin doğrudan ve dolaylı olarak doğmuş veya doğacak tüm zararlarının tazminini, … ile diğer şirketler arasındaki perdenin kaldırılması prensibi gereğince müvekkilinin tüm zararlarının karşılanmasını, davalı tarafından menfaatine teminen sağlanan kazanç ve malvarlıklarından doğan artışlar nedeniyle müvekkili zararlarının tazminini, … ve diğer şirketlerin marka ve isim haklarına ilişkin müvekkilinin haklarının sağlanmasını, müvekkilinin ortaklık hak ve alacaklarının tahsilini, davalı ile müvekkili arasındaki ortaklığa son verilmesini, ….’nin feshi ve tasfiyesini, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalının … ‘nin ortakları olup, ortaklık paylarının %50’şer olduğunu, hal böyle iken davalının müvekkili adına şirket ortaklar kurulunun 31.03.2011 tarihli kararı altına sahte imza atmak suretiyle ile şirket ana sözleşmesinin sermaye maddesini kendi lehine müvekkilinin aleyhine değiştirerek hukuka aykırı olarak ve tamamen kötü niyetle sermayenin 140.000,00 TL’ den 500.000,00 TL’ne çıkarılmasına tek başına karar verdiğini, davalının hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde müvekkili adına sahte imza atarak %50-%50 olan ortaklık payını, %52-%48 olacak şekilde kendi lehine değiştirdiğini, şirkette halen müdür olarak görünen davalının TTK’nın 630. maddesi gereği haklı sebeplerin varlığı nedeniyle yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, davalının tüm yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalılar vekili, husumet itirazında bulunmuş, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve hak düşürücü süresinin geçtiğini, davacının iddiasını somut delillerle ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından şirket ile ilgili işlemlerin kendi adına yürütülmesi amacıyla müvekkiline vekaletname verdiğini, müvekkilinin vekaletnameler uyarınca davacı taraf adına işlem yapma yetkisine haiz olduğunu, bu vekaletnamelerle şirketi sevk ve idare ettiğini, şirket yararına faaliyette bulunarak şirketi bugünkü seviyesine ulaştırdığını, yapılan işlem ve alınan kararlarda herhangi bir usulsüzlüğün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının iddialarının haksız ve yersiz olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…TC. Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi, 5235 Sayılı 7/3. Maddesi, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 tarih ve 2017/11-10 Es. 2019/401 Kar. Sayılı içtihadı ve Yargıtay 17.HD.’nin 16/05/2014 tarih ve 2014/3442 Es. 2014/7778 Kar. Sayılı ilamı,Yargıtay 20.HD.’nin 12/06/2016 tarih ve 2015/1591 Es. 2015/5782 Kar. Sayılı ilamı 6100 sayılı HMK’nun ile 6102 sayılı TTK’nun ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, uyuşmazlık konusunun meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olduğu ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmasının gerektiği, Başka bir anlatımla her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK. Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verildiği, Yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, bu davalar yönünden davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiği,
Akşehir ..Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 03/09/2021 tarih ve … Es…. Kar. Sayılı ilamı ile; HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı nedeniyle gönderilmesine karar verilerek mahkememize tevzi edilen dosyadan verilen kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Akşehir … Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Akşehir .. Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’ nin görevli olduğuna…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun anılan kararında derdest dosyaların devredilip devredilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmadığını, dava tarihinde Akşehir’de ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığını, dava tarihinden sonra Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi nedeniyle artık Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin kararın yürürlük tarihi olan 01.09.2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatını kullanabilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığını ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi ve usulüne uygun olarak tebligat prosedürünü tamamlamadan göndermesi usulu bir eksiklik ise de, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin karşı görevsizlik kararının da doğru olmadığını ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, şirketin fesih ve tasfiyesi, alacak ve zararların tahsil ve tazmini, şirket genel kurul ve ortaklar kurulu kararının iptali, birleşen dava ise, yöneticinin yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılması istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararının yürürlük tarihinin 01/09/2021 tarihi olduğu oysa, asıl davanın 23.11.2015, birleşen davanın ise, 08.05.2018 tarihinde açıldığı, kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare de olmadığı, anılan kararın işbu asıl ve birleşen davaya uygulanma imkanının bulunmadığı, Yargıtay 5 HD.’nin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 E-2022/2686 K., 21/03/2022 tarih, 2022/4258 E-2022/5003 K. 21/02/2022 tarih, 2022/1181 E-2022/2687 K., 07/03/2022 tarih, 2022/1770 E- 2022/3685 K., 14/03/2022 tarih, 2022/3774 E-2022/4397 K. , 07/03/2022 tarih, 2022/3152 E., 2022/3715 K. sayılı ilamlarının da bu doğrultuda olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/04/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T