Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2071 E. 2022/2632 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALILAR :
:
:
:
:
:
:
VEKİLİ :

(Davadan önce ölmüştür)

MÜTEVEFFA :
TASFİYE MEMURU :

DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZIM TARİHİ : 09/02/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 12/07/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1994 yılından itibaren peyder pey … Tic. A.Ş.’den 43.500,00 Euro’luk hisse senedi aldığını, müvekkilinin hisse senedi alırken davalı tarafın kendisine kar edeceğine ilişkin büyük umutlar verdiğini, müvekkilinin karşı tarafa güvendiğini ancak beklentilerinin karşılanmadığını, bağlı şirket ve hakim şirketin sorumluluğu ile müvekkilinin zaralrarı ile hisselerinin toplam değeri ve almaları gereken toplam miktar tespiti için Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayıl dosyasınca başvuru yapıldığını, ancak bu konuda eda davasının açılması gerektiği gerekçesiyle tespit talebinin reddedildiğini, şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin T.T.K’nun 195-210 maddelerinde yer aldığını, öncelikle dikkat edilmesi gereken maddenin T.T.K’nun 202. maddesi olduğunu, hakim şirket bağlı şirket veya pay sahiplerini kayba uğratmamak yükümlülüğü altında olduğunu, müvekkilinin … A.Ş.’ne güvendiğini ve kendisine maddi olarak katkı sağlayacağını inandığını, ulusal çapta adı duyulan ve kendisine güvenilmesi gerektiği şeklinde kanaat uyandıran karşı taraf müvekkiline karşı kötü niyetli davrandığını ve bilerek isteyerek zarara uğrattığını, müvekkilinin karşı taraftan hisse senedi aldığını ancak kar edemediğini, bu nedenlerle müvekkili müvekkilinin yatırmış olduğu para, şimdiye kadar alması gereken kar payı, faizi, elde edilemeyen kar nedeniyle uğranılan zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ye dava dilekçesinin tebliğ edilemediği, alınan nüfus kayıt örneğinde 01/10/2012 tarihinde vefat ettiği, diğer davalılara ise dava dilekçesinin tebliğ edildiği ancak cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı vekilince 6102 sayılı TTK’nun 195-210.maddeleri kapsamında hakim şirketin hakimiyetini hukuka aykırı şekilde kullanması sebebiyle davacının zarara uğradığını, pay sahiplerinin zararının denkleştirilmemesi halinde pay sahibini hakim şirkete veya yöneticilerine dava açabileceklerini söz konusu davada tazmin yerine pay sahiplerinin paylarının satın alınmasına karar verilebileceğini, davacının davalı şirketten hisse senedi aldığı, davalı şirketin ortağı olduğu ancak davacının hisseleri satın aldıktan bu güne kadar davalı şirketten herhangi bir kar payı almadığı ileri sürülerek, hisse alım tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bugüne kadar işlemiş alacak dönemini kapsayacak şekilde yatan paranın, kar payının ve faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, davalının talebin zamanaşımına uğradığını, talebini somutlaştırmadığını, kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararı bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, 6102 sayılı TTK’nun 202. Maddesinde düzenlenen denkleştirme davasının hakim şirketin bağlı şirket üzerindeki hakimiyetini hukuka aykırı olarak kullanması nedeniyle bağlı şirketin pay sahipleri ve alacaklılarının bağlı şirketin uğramış olduğu zararın hakim şirketten tazminini isteyebileceği, davacının hakim şirketin bağlı şirket üzerindeki hakimiyetini hukuka aykırı olarak kullanması nedeniyle davacının uğradığı zararın (yatırdığı para, kar payı, faiz) tazminini talep ettiği, dolayısıyla davanın TTK’nun 202. Maddesinde düzenlenen denkleştirme davası mahiyetinde olmadığı, yine 6102 sayılı TTK’nun 379.(6702 sayılı TTK’nun 329.maddesi) ve 6102 sayılı TTK’nun 480.(6702 sayılı TTK’nun 329.maddesi) gereğince anonim şirket ortakları kural olarak şirkete yatırdıkları sermayeyi geri isteyemecekleri, ayrıca yetkili kurulların bir kararı olmadıkça da anonim şirketler, pay senetlerini nominal bedellerinin üzerinde halka arz edemeyecekleri, Sermaye artırımlarında, yeniden ihraç edilecek payların taliplilerine “primli” olarak tahsis edilmesi mümkün olduğu, bunun için de, prim miktarı hakkında genel kurul kararı olması ve nominal değeri aşan ödemelerin kanuni yedek akçeye eklenmesi ve anılan hükümlerin uygulanabilmesi için de ortada geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunması gerektiği, yine anonim şirketlerde ortakların kâr payı isteyebilmesi için şirket genel kurulunun kâr payı dağıtımı konusunda bir kararı gerektiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 19/12/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre dava tarihinden geriye dönük olarak davalı şirketlerin genel kurullarınca kar dağıtımı yönünden alınmış bir karar da bulunmadığı, benzer dava için Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/12/2013 tarih ve 2013/13641 Es. 2013/23736 Kar. Sayılı kararının da benzer doğrultuda olduğu anlaşıldığından davacının davalı … dışındaki davalılar yönünden davasının reddine, davalı …’nin dosya içerisine uyap sistemi üzerinden alınan nüfus aile kayıt tablosu örneğine göre 01/10/2012 tarihinde vefat ettiği, davacı tarafından bu davalı aleyhine alacak davasının 24/12/2015 tarihinde açıldığı, mahkememizin 21/06/2016 tarihli duruşmasının 1 (bir) no’lu ara kararı ile; Davalılardan …’nin dava tarihinden önce ölmüş olduğu anlaşıldığından davacı vekiline …’nin mirasçılarını belirleme ve davaya dahil etmesi için bir aylık kesin süre verilmesine, talep halinde mirasçılık belgesi alması hususunda mahkememizce yetki belgesi verilebileceğinin hatırlatılmasına karar verildiği, duruşmada bu hususun davacı vekiline hatırlatıldığı ancak davacı tarafça süresi içerisinde davalı …’nin mirasçılarının davaya dahil edilmediği, bir davada, davalı sıfatı (pasif husumet- dava ehliyeti) dava konusu hakka uymakla yükümlü olan kişiye ait olduğu, dava ehliyetinin (aktif-pasif husumet) bulunmasının 6100 sayılı HMK.114/1-d.maddesi gereğince dava şartlarından olduğu ve aynı kanunun 115.maddesi gereğince dava şartlarının varlığının mahkemece davanın her aşamasında resen araştırılmasının gerektiği gibi taraflarca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği, davalı …’nin pasif husumet(dava) ehliyetinin bulunmadığı…” gerekçesiyle davacı tarafından davalılardan … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ilgili hisseleri davalıların hisselerden çok kâr edileceği, çok kazanacağı ve ortak olunacağını taahhüt etmeleri üzerine aldığını, aynı dönemde bu yöntemle pek çok hisse satışının yapıldığını, ilgili hükümler uyarınca davalıların hakim şirket konumunda bulunmasının en önemli sonucu hakim şirketin bağlı şirkete dolayısıyla davalıların müvekkiline karşı kanuni yükümlülüklerinin bulunduğunu, bu yükümlülüklerin TTK’nın 202.madde kapsamında belirlendiğini, bu madde kapsamında hakim şirketin yani davalıların müvekkilini uğratmış oldukları tüm zararları giderme ve hisselerini geri alma sorumluluğunun bulunduğunu, hakim şirketlerin bağlı şirketi veya pay sahiplerini kayba uğratmama yükümlüğü altında olduğunu, müvekkilinin … A.Ş’ye güvendiğini, maddi olarak kendisine katkı sağlayacağına inandığını, müvekkilinin karşı taraftan hisse senedi satın aldığını ancak kâr edemediğini, üstelik zarara uğradığını ve yatırdığı parayı dahi geri alamadığını, kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, davalılara ait araç ve gayrimenkullerin kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Geçici Madde 4- (Ek:5/12/2019-7194/41 md.)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır, şeklindedir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini, Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişi hakkında sadece davalı şirket yöneticisi olması sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduğuna ilişkin iddia göz önünde bulundurulduğunda; davalılardan …’nin yargılama devam ederken vefat ettiği, davacılara verilen kesin süre içerisinde mirasçıların da davaya dahil edilmediği anlaşılmakla, davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, diğer davalılara karşı açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜNE; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2019 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 162,10 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davalılardan … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-… dışındaki diğer davalılar …, …, …., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., …. A.Ş. ve …’a karşı açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 34,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 46,5‬0 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 80,70 maktu karar harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 109,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.719,4‬0 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 30/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

D.A.Ç