Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2053 E. 2023/1020 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
YAZIM TARİHİ : 15/05/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin açtığı konkordato davası nedeniyle, konkordato komiserinin talebi üzerine alacak bildiriminde bulunduklarını ancak, davalı borçlu şirketin bildirdikleri alacağın bir kısmını kabul ettiğini, kalan kısmın çekişmeli alacak hale geldiğini, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.- … K. sayılı ilamı ile de davacının konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini, tasdik edilen projede davacı tarafın alacağının davalı borçlunun kabul ettiği kısmının yer aldığını, kalan alacağın tasdik edilen projede yer almadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından kabul edilmeyip çekişmeli hale gelen alacağın şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep miktarını 23.893,17 TL’ne yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, İİK’nın 308/b maddesi uyarınca dava açma süresinin tasdik kararının ilan tarihinden itibaren 1 ay olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, alacak miktarına proje sırasında itiraz etmeyen davacının tasdikin ilanından sonra alacak davası açma hakkının ve kısmi dava açma hakkının bulunmadığını, bu hususun da hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davacı bankanın alacak miktarının ve mahiyetinin ne olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, davacının faiz talebinin de konkordato süreci ve İİK’nın 294/3 maddesi gereğince yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Dava, “çekişmeli alacak” davasıdır.
2004 s. İİK’nın 308/b maddesine göre, “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler.
Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir.”
Somut olayda ; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2019 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile davalı şirketin açtığı konkordato davasının sonunda davalı şirketin revize edilmiş haliyle konkordato projesinin tasdikine ve konkordatonun tasdiki kararının, gerekçeli kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin derhal (06/12/2019 tarihi itibariyle) bağlayıcı hale gelmesine, tasdik edilen proje gereğince davacı … A.Ş. yönünden toplam 219.577,49 TL.’nin 01/08/2020 tarihinden itibaren ödenmeye başlamak üzere 44 ayda ve aylık eşit taksitler halinde ödenmesine karar verildiği anlaşılmış, gerekçeli kararın henüz kesinleşmediği belirlenmiştir.
2004 s. İİK’nın 308/b maddesinde belirtilen 1 aylık sürenin, bu davaların açılması için hak düşürücü süre olmayıp, konkordato davasında çekişmeli alacaklılar için pay ayrılması halinde, bu paydan yararlanabilmek için dava açılması gereken süre olduğu sonucuna varıldığından davalı tarafın dava süresine ilişkin itirazları reddedilmiştir.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi heyetinin 13/04/2021 tarihli ek raporunda da açıklandığı üzere;
Nakdi krediler yönünden yapılan incelemede;
Konkordato davasında, konkordato komiseri tarafından alacaklılardan 06/02/2019 kesin mühlet tarihi itibariyle borçlarını konkordato komiserine bildirmeleri istenilerek bu hususun alacaklılara ilan ve tebliğ edildiği, davacı banka tarafından da toplam 302.291,05 TL.’lik alacak bildiriminde bulunulduğu, davalı borçlunun (konkordato davasının davacısının) konkordato dosyasında nakdi alacağın 219.577,49 TL.’lik kısmını kabul ettiği, davacının bildirdiği alacağın 82.713,56 TL.’lik kısmının çekişmeli hale geldiği belirlenmiştir.
Yine aynı ek rapora göre, davacı bankanın gönderdiği kat ihtarnamesi ile davalı şirketin kesin mühlet tarihi olan 06/02/2019 tarihinden önce 26/11/2018 tarihinde temerrüte düşürüldüğü, temerrüt tarihi itibariyle davacı bankanın davalı olan nakdi kredilere ilişkin alacağının 201.870,66 TL. olduğu ve ayrıca 26 adet çek yaprağı bedeli sorumluluk tutarından dolayı da (26 x 1.600 TL.=) 41.600 TL.’lik gayri nakdi krediden doğan depo hakkının bulunduğu anlaşılmıştır.
Konkordato davası sonunda davanın kabulü ile konkordato projesinin tasdikine ve konkordatonun tasdiki kararının gerekçeli kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin derhal bağlayıcı hale gelmesine karar verildiği için taraflar yönünden bağlayıcı olduğu, konkordato projesinde alacaklılar için faiz ödenmeyeceği bildirildiğinden, davacı bankanın Yargıtay uygulamaları gereğince, temerrüt (en geç kesin mühlet) tarihine kadar akdi faiz ve BSMV’si ile ödenmeyen kısmın toplamının anapara sayılması gerektiği, bu tarihten sonra davacının alacağına faiz yürütülmesinin mümkün olmadığı, 26/11/2018 temerrüt tarihi itibariyle davacının alacağının 201.870,66 TL. olmasına rağmen konkordato dosyasında davalı şirketin 219.577,49 TL.’lik (fazlasıyla) kabulünün bulunduğu, dolayısıyla nakdi krediler yönünden davacının kabul edilmeyen ve hak sahibi olduğu bir alacağının bulunmadığı belirlendiğinden davacının nakdi krediler yönünden davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Gayri nakdi krediler yönünden yapılan incelemede de;
2004 s. İİK.’nın 302/6. maddesine göre; “Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.”
Davacı banka tarafından, konkordato dosyasında nakdi ve gayri nakdi kredi ayrımı yapmadan 302.291,05 TL.’lik alacak bildiriminde bulunulmuş ise de, kesin mühlet tarihi itibariyle davacı bankanın gayri nakdi krediden doğan depo hakkının 41.600 TL. olduğu ve tamamının çekişmeli olduğu belirlenmiştir.
2004 s. İİK.’nın 302/6. maddesinde de belirtildiği üzere, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların (örneğin; bankaların henüz ödenmemiş çek yaprağı bedelinden doğan veya henüz nakde çevrilmemiş teminat mektubu bedellerinden doğan alacakları gibi gayri nakdi kredi alacaklarının) konkordato projesine dahil edilmesi mümkündür.
Bu gayri nakdi kredilerin çekişmeli hale gelmesi durumunda da, konkordato davasına bakan mahkemenin bu gayri nakdi kredinin ne kadarlık kısmının konkordato nisabına dahil edilmesi gerektiğine kesin olarak karar vermesi mümkündür. Ancak konkordato dosyası içerisinde kesin olarak verilecek bu karar, sadece konkordato nisabının hesabı yönünden hüküm ifade edecek olup tarafların maddi hukuktan doğan hakları (gayri nakdi kredi alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı) yönünden asıl mahkemesinde açacakları dava sonunda verilecek hükümler saklı olduğundan mahkememizce gayri nakdi krediler yönünden ayrıca değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Geciktirici şarta bağlı alacak niteliğinde olan gayri nakdi kredilerin, konkordato projesine dahil edilmesi mümkün ise de; bunun en geç alacaklar toplantısından 1 hafta sonrasına kadar olan (2004 s. İİK.’nın 302/7. md.) iltihak süresi içerisinde geciktirici şartın gerçekleşmesi halinde mümkün olabileceği, bu sürenin geçmesinden sonra gayri nakdi kredinin (çek yaprağı bedelinin ödemesi veya teminat mektubu bedelinin tazmin edilmesi gibi sebeplerle) nakde dönüşmesi halinde, nakde dönüşen bu alacağın konkordato hükümleri ile sınırlı olmaksızın normal bir alacak olarak talep edilebileceği kanaatine varılmıştır. Çünkü, 2004 s. İİK.’nın 308/c-2. maddesine göre; “bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.” Gayri nakdi kredi iken nakdi krediye dönüşen alacağın, konkordato talebinden önce bütün unsurları ile eksiksiz olarak doğan bir alacak gibi kabul edilemeyeceği (geciktirici şartın sonradan gerçekleştiği) ve bu alacağın komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan alacak olarak da görülemeyeceği için iltihak süresine kadar nakdi krediye dönüşmeyen gayri nakdi kredilere ilişkin davanın kabul edilmesi ve konkordato projesine dahil edilmesi mümkün görülmemiştir.
Diğer yandan, Mahkememizce iltihak süresinden sonra nakdi krediye dönüşen, gayri nakdi kredinin konkordato projesine dahil edileceğinin kabul edilmesi, konkordato davasında son derece önemli olan alacak ve alacaklı nisabına ilişkin konkordatoya bakan mahkemenin kabullerini aşan, oradaki nisabı bozan veya etkileyen sonuçlara yol açacaktır.
Gerek konkordato projesinde, gerek 2004 s. İİK.’da geciktirici şarta bağlı alacakların doğrudan nisaba dahil edileceğine dair açık bir düzenleme bulunmadığından, iltihak süresinden sonraki nakdi krediye dönüşen gayri nakdi krediden doğan alacakların konkordato projesine dahil edilemeyeceği, konkordatoya tabi olmayan bir alacak olarak işlem görmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Konkordato dosyasına toplu olarak bildirilen alacak içerisinde yer aldığı kabul edilen 41.600 TL.’lik gayri nakdi kredinin de iltihak süresine kadar tazmin edildiği, geciktirici şartın gerçekleştiği ve nakdi krediye dönüştüğü, davacı banka tarafından iddia ve ispat edilmediğinden gayri nakdi krediye yönelik talebin de tamamen reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili bankanın alacağının konkordato projesine eksik olarak geçirildiğini, kayda geçirilen tutarın gerçek alacağı yansıtmadığını, müvekkili bankanın gönderdiği kat ihtarnamesi ile davalı şirketin temerrüde düşürüldüğünü, temerrüt tarihi itibariyle bankanın çek yaprağı sorumluluk tutarından dolayı 41.600,00 TL’lik gayri nakdi krediden doğan depo hakkının bulunduğunu, mahkemenin gayri nakdî krediden doğan alacakların konkordato projesine dahil edilemeyeceği yönündeki kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tasdik edilen konkordato projesine girmeyen alacağın tespiti ile davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, davalı tarafından Konya … ATM’nin … Esas sayılı dosyasında açılan konkordato davasında verilen 06/12/2019 tarih, … Karar sayılı ilamla, davacının davasının kabulü ile Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Şirketi’nin (revize edilmiş son haliyle) konkordato projesinin tasdikine, kayıt altına alınmış adi alacak niteliğindeki anapara borçları için, konkordato komiserinin 03/12/2019 tarihli raporuna ekli ödeme planına göre, … A.Ş. yönünden 01/08/2020 tarihinden itibaren ödenmeye başlanmak üzere, (4.990,40’ar TL’lik) aylık eşit taksitler halinde ve toplam 44 ayda adi alacak niteliğindeki anapara borçlarının tamamının davacı tarafından ödenmesine, konkordatodan etkilenen (adi) alacaklıların, adi alacaklarının anapara kısımları hariç, faiz ve diğer bütün fer’ilerinden feragat etmiş sayılmalarına, konkordatonun tasdiki kararının, gerekçeli kararın kesinleşmesi beklenmeksizin, 2004 s. İİK’nin 308/c maddesi gereğince derhal (06/12/2019 tarihi itibariyle) bağlayıcı hale gelmesine, geçici ve kesin mühletin etkilerinin, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla konkordatonun bağlayıcı hale geldiği tarihe (06/12/2019) kadar devam etmesine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 31/03/2021 tarih, … E- … K. sayılı ilamı ile istinaf isteminin esastan reddine, kararın temyizi sonrasında ise, Yargıtay … HD’nin 30/03/2022 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile ”… Dava, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.
Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak (İİK’nın 308/h maddesindeki rehinli alacaklının durumu ayrık tutulmak suretiyle) yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması gerekmektedir.
İİK’nın 305. maddesinde hükme bağlanan konkordato koşullarının kümülatif olarak bir arada bulunması halinde mahkeme konkordatoyu tasdik edecektir. Mahkemenin bu aşamada geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır ve tasdik yargılamasında re’sen araştırma ilkesi geçerlidir.
Mahkeme, tasdik yargılamasında konkordato projesini kontrol edecek, konkordato sürecinde yapılması gereken işlemlerin zamanında ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyecektir. Şekli inceleme kapsamında yapacağı en önemli tespit, komiserin süresi içinde dosyayı kendisine teslim edip etmediğidir. İçerik olarak dikkatle araştırması gereken husus ise, borçlunun alacaklılar arasında dengeyi koruyup korumadığıdır. (Öztek S./Budak A.C./ Yücel M.T./Kale S./Yeşilova B., Yeni Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s. 539.)
Konkordatoda adil dağılımı, dengeyi sağlayacak projenin tasdiki gerekir. Alacaklıların alacak miktarlarına göre farklı vade ve ödeme seçenekleri öngören projenin nisap sağlanmasında bir kısım alacaklılar aleyhine olumsuz etki yaratabileceği nisap sağlayacak kadar alacaklıya kısa vade ve daha iyi ödeme seçeneği sağlanırken diğer bir kısım alacaklıya bu imkanın tanınmaması konkordatonun ruhuna aykırı olacaktır. Uygulamada daha çok alacaklı ile uğraşarak konkordato prosedürünün zorlanmaması açısından sayı çoğunluğuna sahip bir kısım küçük alacaklılara öncelik sağlayıp ödeme yapılmakta olup böyle bir uygulama projenin başarısı için gerekli olduğundan eşitlik ilkesine aykırı görülmemektedir. Ancak az yukarıda değinildiği gibi nisaba etkisi olabilecek projelerle konkordatonun tastikini sağlamak eşitlik ilkesine aykırı olacak adil dağılımı sağlamayacaktır. Somut olayda, alacaklılar arasında ayrım yaratacak şekilde, her bir adi alacaklı için farklı vadelerden başlayıp, farklı taksit sayısı ve miktarında ödeme seçeneklerini içeren proje hazırlamak suretiyle konkordatoda temel ilke olan eşitlik ilkesine aykırı davranılması yerinde olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, alacaklılar arasında eşitsizlik yaratacak konkordato projesinin reddine ve İİK 292 maddesi ve davacının borca batık olup olmadığı hususları değerlendirilerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken konkordatonun reddine karar verilmesi doğru olmamış kararının bozulması uygun görülmüştür…” gerekçesiyle bozulmasına, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda verilen 06.07.2022 tarih, … E- …. K. sayılı ilamı ile ”… Somut olayda ; usul ve yasaya uygun görülerek uyulmasına karar verilen bozma ilamında da açıklandığı üzere, “Konkordatoda adil dağılımı, dengeyi sağlayacak projenin tasdiki gerekir. Alacaklıların alacak miktarlarına göre farklı vade ve ödeme seçenekleri öngören projenin nisap sağlanmasında bir kısım alacaklılar aleyhine olumsuz etki yaratabileceği nisap sağlayacak kadar alacaklıya kısa vade ve daha iyi ödeme seçeneği sağlanırken diğer bir kısım alacaklıya bu imkanın tanınmaması konkordatonun ruhuna aykırı olacaktır. Uygulamada daha çok alacaklı ile uğraşarak konkordato prosedürünün zorlanmaması açısından sayı çoğunluğuna sahip bir kısım küçük alacaklılara öncelik sağlayıp ödeme yapılmakta olup böyle bir uygulama projenin başarısı için gerekli olduğundan eşitlik ilkesine aykırı görülmemektedir. Ancak az yukarıda değinildiği gibi nisaba etkisi olabilecek projelerle konkordatonun tastikini sağlamak eşitlik ilkesine aykırı olacak adil dağılımı sağlamayacaktır. Somut olayda, alacaklılar arasında ayrım yaratacak şekilde, her bir adi alacaklı için farklı vadelerden başlayıp, farklı taksit sayısı ve miktarında ödeme seçeneklerini içeren proje hazırlamak suretiyle konkordatoda temel ilke olan eşitlik ilkesine aykırı davranılmasının yerinde olmadığı” sonucuna varıldığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Daha önce Mahkememiz tarafından projenin değiştirilmesinin (iyileştirilmesinin) sağlanmasına rağmen bu sonuç ortaya çıktığından 2. kez projenin iyileştirilmesi için davacı tarafa süre verilmesi gerekli görülmemiştir.
Davacı şirketin, rayiç değerlerinin tespiti amacıyla alınan 28/06/2022 tarihli makine ve elektrik bilirkişisi raporu ile mali müşavir bilirkişiden alınan 04/07/2022 tarihli raporun değerlendirilmesi sonucu, davacı şirketin borca batık olmadığı, mal varlığının güncel rayiç değerinin 478.591,71 TL.’lik artı bir değer oluşturduğu belirlendiğinden, davacı şirketin davasının reddine karar verilmesine rağmen ayrıca iflasına karar verilmesinin gerekmediği sonucuna varılmıştır…” gerekçesiyle, davacının konkordato davasının reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve kararın temyizi üzerine Yargıtay … HD’nin … E- … K. sayılı ilamı ile onandığı ve 24.11.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, işbu kararın somut uyuşmazlığa etkisi değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin re’sen kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2021 tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 408,04 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan…. Üye … Üye …. Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
R.T