Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2033 E. 2023/1019 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. …
İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- … – (T.C. Kimlik No: …)
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
3- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
YAZIM TARİHİ : 16/05/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalıların yöneticisi oldukları dava dışı … ‘nde 01/04/1999 – 18/09/2009 tarihleri arasında muhasebeci olarak çalıştığını, müvekkilinin haksız yere dava dışı kooperatifçe işten çıkarıldığını, haksız işten çıkarılmanın mahkemece hükme bağlanmasından dolayı müvekkilinin hükümle sabit olan alacağı için Konya… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin alacağına mahsuben icra dairesince kooperatif üzerinde bulunan 4 adet bağımsız bölümün müvekkiline satıldığını, davalıların müvekkilinin çalıştığı dönemdeki yöneticileri olduğunu ve sözü geçen yöneticilerin kooperatifi kötü yöneterek acze düşürdüklerini, acze düşen kooperatifin müvekkiline olan borcunu kötü yöneticiler yüzünden ödeyemediğini, kooperatif yöneticilerinin Kooperatifler Kanununun 48/6. maddesi gereğince müvekkiline karşı sorumlu olduklarını, müvekkilinin alacağına kavuşmamasına neden olanların kooperatifin yöneticileri olduğunu ileri sürerek, şimdilik dosya bakiye borcu olan 52.026,14 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkilinin 19/03/2009 – 20/08/2010 tarihleri arasında yönetim kurulunda görev yaptığını, kooperatif ana sözleşmesinde sınırsız bir sorumluluk halinin düzenlenmediğini, davacının alacağının doğum tarihi de göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin görevinin sona ermesinin üzerinden 11 yıl gibi uzun bir sürenin geçtiğini, genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olmasından dolayı alacağın müvekkili yönünden zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin 19/03/2009-18/06/2015 tarihleri arasında yönetim kurulunda görev yaptığını, kooperatif ana sözleşmesinde sınırsız bir sorumluluk halinin düzenlenmediğini, davacının alacağının doğum tarihi de göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, icra takibinin başlatıldığı tarihte müvekkilinin yönetim kurulu görevinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, müvekkilinin 19/03/2009 tarihinde dava dışı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olduğunu, 20/08/2010 tarihinde diğer davalı …’ın istifası sonucu yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, 17/05/2015 tarihinden sonrasında da yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini ve halen yönetim kurulunda görev yaptığını, müvekkilinin görev süresi içerisinde titizlikle kooperatif işlerine katkıda bulunduğunu, Kooperatifler Kanunu 62. maddesi gereğince sorumluluklarını yerine getirdiğini, kooperatif ana sözleşmesinde sınırsız bir sorumluluk halinin düzenlenmediğini, son 10 yılda dava dışı kooperatif tarafından ortaklardan yaklaşık 10.000.000,00 TL tahsilat yapıldığını, davacının işçilik alacaklarının olduğunu iddia ettiği dönemde kooperatif adına kayıtlı taşınmazlar bulunurken alacağını tahsil etmeyerek, eski yönetim kurulu üyelerini zora sokmak maksadıyla böyle bir yola başvurduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince dava dışı … ‘nin bir dönem ve hali hazırda yöneticisi olan davalılar aleyhine açılan bu davada davalıların kusurlu davranışları ve kooperatif yöneticileri olarak sorumluluklarını yerine getirmeyerek davacıyı zarara uğrattıkları ileri sürülerek Kooperatifler Kanunun 62/3. maddesi, kooperatif ana sözleşmesinin 48. maddesi, 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nun 553. maddeleri gereğince Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki bakiye 52.026,14 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş olup; celp edilip incelenen Konya … İş Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyası kapsamına göre: davacının dava dışı … ‘nde muhasebeci olarak çalışmakta iken, iş aktinin o tarihte kooperatif yöneticisi olan davalı … tarafından 17/09/2009 tarihinde önce sözlü olarak, sonra da 28/09/2009 tarihli ihtarnameyle feshedildiği, davacı tarafça iş akdinin haksız olarak feshi ve tazminat davası açıldığı, Mahkemenin 16/06/2016 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay … Hukuk Dairesinin 17/02/2020 tarihli kararıyla onanarak kesinleştiği ve davacının iş aktinin haksız fesihle sona erdiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin açık kabulleri ve Ticaret Sicil Müdürlüğünden celbedilen dava dışı … ‘nin sicil kayıtlarına göre; davalıların davacının iş aktinin feshi sırasında dava dışı kooperatifin yöneticisi oldukları hususunda da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık Kooperatifler Kanunun 62. maddesi, kooperatif ana sözleşmesinin 48. maddesi, 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi ve 6102 sayıl TTK’nun 553. maddesi gereğince haksız fesih sebebiyle davacının dava dışı kooperatiften tahsil edemediği bakiye zarardan (alacaktan) sorumlu olup olmadıkları, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarında toplanmaktadır.
6762 sayılı TTK’nun 309. maddesinde mesul olan kimselere karşı tazminat isteme hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vuku tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiş olup; 6102 sayılı TTK’nun 560. maddesinde de aynı düzenlemeye yer verilmiştir. Davacının iş akti 2009 tarihinde sona erdirildiğinden uyuşmazlıkta 6762 sayılı TTK’nun yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin 336. ve zamanaşımına ilişkin 309. maddelerinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı … vekilince cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; iş mahkemesinin kararı Yargıtay … Hukuk Dairesinin 17/02/2020 tarihli onama ilamı ile kesinleştiğinden, gerçek zarar ve sorumlulara ilişkin hususların da o tarihte netleştiğinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
6762 sayılı TTK’nun 336. ve 338. maddelerinde düzenlenen sorumluluk hali kusursuz sorumluluğa ilişkindir. Yani burada ispat yükü kusursuz olduklarını iddia eden davalılara aittir. Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu, icra dosyası ve iş mahkemesi kapsamı ile dinlenen tanık beyanı ile davacının iş aktinin haksız olarak feshedilmesinden ve davacının haksız fesih sebebiyle zarara uğramasından davalı kooperatif yöneticilerinin sorumlu-kusurlu oldukları kanaatine varıldığından, icra dosyasında tahsil edilemeyen bakiye 52.026,14 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin dava dışı kooperatifin borçlarından şahsi sorumluluklarının doğması için gerekli kanuni şartların oluşmadığını, Kooperatif Kanunu’nun 28. maddesinde “Anasözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur.” hükmü gereğince müvekkillerinin davaya konu borca ilişkin olarak sorumlu tutulabilmesi için ana sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunması gerektiğini, yönetim kurulu üyesinin kooperatif borcundan şahsi malvarlığıyla sorumlu tutulmasına ilişkin ana sözleşmede hüküm bulunmadığından müvekkillerin hukuken sorumluluklarının bulunmadığını, mahkemece aldırılan 21.06.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda kooperatifin borca batık olmadığı, müvekkillerinin herhangi bir ihmalinin yahut kötü yönetimlerinin söz konusu olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle müvekkillerinin davacının iddia ettiği zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin yönetim kurulunda görev yaptıkları süre içerisinde dava dışı kooperatifin muaccel olmayan borçlarından sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı kooperatifin genel kurul toplantılarında müvekkillerinin ibra edildiğini, ibra edilen yönetim kurulu hakkında hukuki sorumluluk davası açılamayacağını, bilirkişi tarafından yapılan tespitlerle de kooperatifin borca batık olmadığını, müvekkillerin kooperatifi zarara uğratacak ve kanunen şahsi sorumluluklarını doğuracak bir kusurları olmadığının tespit edildiğini, davacı tarafından bu durumun aksinin ispat edilemediğini, mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle, kararın istinaf edilmesinden sonra davalı … ve … tarafından istinaftan feragat dilekçesi sunulduğu ve dosyanın henüz karara bağlanmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 349/2 maddesi gereğince anılan davalıların istinaf başvurularının feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalı … vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesine gelince ise, Dava, 1163 sayılı Yasa’nın yollaması ile 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi uyarınca davalı kooperatif yöneticilerinin kooperatifi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
Kural olarak, yöneticiler kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde kooperatife karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani TTK’da yöneticilerin sorumluluğu ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanır. Nitekim TTK’nın 337. maddesinde, yöneticilerin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat etmedikleri taktirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir.
Davacı, davalıların yöneticisi oldukları dava dışı kooperatifin kötü yönetilmesi sebebiyle, kooperatiften olan alacağını tahsil edemediği gerekçesiyle, bu alacağının, kooperatif yöneticileri olan davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece davacının zararının doğrudan zarar olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
6762 sayılı TTK’nın 556. madde hükmü yollamasıyla, aynı Kanun’un 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa bu zararı veren yöneticilere karşı zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile, yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu kooperatif varlığında azalmaya yol açmışsa, 6762 sayılı TTK’nın 340. maddesi yollamasıyla, aynı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, yöneticilere karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın kooperatife verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda da davacının iddiası, davalıların kooperatifi iyi yönetememesi sebebiyle kooperatifi zarara uğrattığına yönelik olup, dolaylı zarara ilişkin işbu davanın TTK’nın 309. maddesine dayalı olarak açıldığının kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan ilke uyarınca, Yargıtay 11 HD.’nin 2013/16807 E-2014/5842 K. ,2012/14013 E- 2013/12831 K.,2012/13795 E-2013/6607 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği ve madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, davacı alacaklının böyle bir davada dava sonunda hükmedilecek tazminatı kooperatif yararına istemiş olması gerekmektedir. Oysa somut olayda, davacı alacağın kendisine ödenmesini talep etmiş olup, mahkemece bu husus nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı … vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve işbu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalılar … ile …’ın istinaf başvuru taleplerinin feragat nedeniyle REDDİNE,
1- İstinaf başvurusu sırasında davalı … tarafından yatırılan 888,48 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 708,58 TL harcın talep halinde bu davalıya iadesine,
2- İstinaf başvurusu sırasında davalı … tarafından yatırılan 888,48 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 708,58 TL harcın talep halinde bu davalıya iadesine,
B) Davalı … vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
– İstinaf başvurusunda bulunan davalı … tarafından yatırılan 888,48 TL istinaf karar harcının talep halinde davalı …’a iadesine,
C) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücret-i vekalet taktirine yer olmadığına,
D) İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacının davasının davalılar … ve … yönünden KABULÜ İLE, 52.026,14 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2- Davacının davasının davalı … yönünden REDDİNE,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 888,48 TL harçtan, karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 708,58 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesince A.A.Ü.T gereğince takdir edilen 7.563,40 TL ücret-i vekaletin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı … davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince takdir edilen 8.324,18 TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 194,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.694,00 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 564,66 TL’nin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8- HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
F) İlk derece mahkemesince yazılan 14/12/2021 tarihli harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
G) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
H) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T