Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1977 E. 2023/1113 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
YAZIM TARİHİ : 22/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan tespit davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05/07/2000 tarihli sözleşme ile davalı kooperatife ait villa hissesini peşin ödemeli üye sıfatı ile satın alarak kooperatifin sabit fiyat ile peşin ödemeli ortağı olduğunu, sözleşme gereğince müvekkilinin sadece genel gider ve altyapı giderlerinden sorumlu tutulacağını, devam eden konutların finansmanı için herhangi bir ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davalı kooperatif 01/08/2015 tarihli genel kurulda müvekkilinin üyelik statüsünün normal aidatlı üye statüsüne alınması yönünde karar verdiğini, bu durumun haksız ve kötü niyetli olduğunu, ayrıca yapılan sözleşmeye aykırı olduğunu, kooperatifin 15 yıl sonra müvekkilinden aidat istemesinin iyi niyetle bağdaşmadığını, kooperatifler hukukunda mutlak değil nispi eşitlik ilkesinin geçerli olduğunu, kooperatifin 2015 yılı genel kurulunda alınan kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 01/08/2015 tarihli genel kurul tutanağının 4. maddesinin müvekkili açısından uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek müvekkilinin peşin ödemeli üye olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin 16 üyeden oluştuğunu ve bütün üyelerin ödeme şartlarının eşit olduğunu, davacı ile sözleşme yapıldığı tarihte yönetici olarak görev yapan … ve … ‘ın kooperatif genel kurulundan peşin ödemeli üye kaydı için aldıkları bir yetkinin bulunmadığını, sözü geçen yöneticilerin yetkilerini kötüye kullandıklarını, kooperatif defterini bile yeni yönetime devretmeden kayıplara karıştıklarını, kooperatifin 10.12.2005 tarihli olağanüstü genel kurulunda peşin ödeme yapan ortakların durumunun görüşüldüğünü ve “peşin para ile ortak olan üyelerin ödedikleri miktar göz önüne alınarak bugüne kadar ödemelerini yapan ortakların ödedikleri miktarlar nazara alınarak her iki ödemenin eskalasyon oranı bilirkişiye tespit ettirilecek ortaya çıkan sonuçlar karşılaştırılarak eksik ödeme hali ortaya çıkar ise bu eksik ödeme peşin para ile ortak olan üyeden üç taksit olarak alınacaktır. Amaç tüm kooperatif üyelerine ana sözleşmesi gereği eşit ödemelerin sağlanmasıdır.” şeklinde karar alındığını, aynı genel kurulda tüm üyelerden 1.000,00 TL aidat alınmasına karar verildiğini, daha sonraki yıllarda yapılan genel kurullarda da tüm üyelerden aidat alınması yönünde kararlar alındığını, söz konusu genel kurul kararlarının geçerli olduğunu, bu nedenle davacının peşin bedelli üyeliğinden söz edilemeyeceğini, kooperatifin ekonomik güçlükler nedeniyle ferdileşmeye gidemediğini, davacı ile yapılan sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, davacının peşin ödemeli üyeliği geçersiz kılan genel kurul kararlarına karşı süresinde dava açmadığını, kararların hukuken bağlayıcı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu hususunda taraflar arasında her hangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, Uyuşmazlığın davada hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin dolup dolmadığı, esastan da davacının davalı kooperatifte peşin ödemeli üye olup olmadığı, davalı kooperatifin 01/08/2015 tarihli Genel Kurul Kararının 4. Maddesinin davacı yönünden uygulanma imkanının bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı, her ne kadar 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53/1 maddesi gereğince Genel Kurul Kararlarının aleyhine toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere 1 aylık hak düşürücü süre öngörmüş ise de; Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen kooperatif kayıtları ve 01/08/2015 tarihli Genel Kurul toplantı hazirun cetvellerinin incelenmesinde; davacının bu toplantıya katılmadığının anlaşıldığı, davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararların tebliğine ilişkin davalı tarafça her hangi bir iddia olmadığı gibi bu konuda herhangi bir belge sunulmadığından davada hak düşürücü süre sorununun bulunmadığı kanaatine varıldığı, davalı kooperatif vekilince zamanaşımı itirazında bulunulduğu, Kooperatifler Kanununun 17/3. maddesi ve 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 147/4. maddesi gereğince kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma süresiyle ortaklıktan doğan alacaklar yönünden 5 yıllık zaman aşımı süresi ön görülmüş ise de; dava nitelik olarak bir alacak davası olmadığından yerinde olmayan bu itirazın da reddine karar vermek gerektiği, esas yönünden yapılan değerlendirmede ise de; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23. Maddesi uyarınca esasen ortaklar hak ve yükümlülüklerinde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde bu hususu genel kurulun gündemine alarak, genel kurulun onayına sunması ve genel kurulun da bu uygulamayı açıkça veya zımnen benimsemesi gerektiği, toplanan deliller ve özellikle alınan bilirkişi raporuyla davalı kooperatif genel kurullarında peşin ödemeli üyelik konusunda bir karar alınmadığı, bu konuda yönetim kuruluna verilmiş bir yetkinin de bulunmadığı tespit edilmiş ise de; raporun içeriğinde de yer alan davalı kooperatifin 10/12/2005 tarihli Genel Kurul Kararının 4. maddesinde “peşin ödemeli üyeler” yönünden karar alındığı, yine 27/06/2014 tarihli Genel Kurul Toplantısında “peşin üye alınması” yönünde yönetim kuruluna yetki verildiği ve bu şekilde davalı kooperatifte peşin ödemeli üyeliğin varlığının zımnen kabul edildiği ve uygulamada böyle bir üyeliğin vaki olduğunun anlaşıldığı, kooperatif peşin üyeliğinin açıkça veya zımnen benimsendiği durumlarda Yargıtay uygulamaları ile de kabul edildiği üzere, üye sadece genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumlu olacağı, (Yargıtay 23 HD 07/02/2019 Tarih ve 2016/2659 E, 2019/332 K. Sayılı ilamı) davacının davalı kooperatifte peşin ödemeli üye olduğunun zımnen kabul edildiği, peşin ödemeli üyelik hususunda alacaklı kooperatifte eskiden başlamış olan bir uygulama olduğu, davacının peşin ödemeli olmasından dolayı sadece genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumlu olacağı, davalı kooperatifin 01/08/2015 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararlardan 4. maddenin açıklanan nedenlerle davacı yönünden uygulanma imkanı olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı kooperatifin 01/08/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlardan 4.maddesinin davacı yönünden iptali ile davacının davalı kooperatifte peşin ödemeli üye olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 10/12/2005 tarihli genel kurul kararının 4. maddesinde kooperatif genel kurulunda peşin ödemeli üyeliğin kabulü yönünde bir karar olmadığı gibi aksine kooperatife peşin ödeme ile üye olarak alındığını iddia eden üyelerle normal ödeme yapan üyeler arasında eşitliğin sağlanmasının amaçlandığını ve bunun içinde eskalasyon yöntemine başvurulacağının kararlaştırıldığını, 27/06/2014 tarihli genel kurul kararının 4. Maddesinde kooperatiften istifa nedeni ile boşalacak olan dairelerden daire içi yapılmamış olan dairelerin en az 90.000,00 TL, içi yapılmış dairelerin en az 130.000,00 TL bedelle peşin üye alınması için tasfiye yönetim kuruluna yetki verilmesinin oybirliği ile kabul edildiğini, 8. maddede boş üyeliklerin peşin ödemeli olarak verildiği kişilerin özellikle yazıldığını, bu genel kurul kararı ile amaçlananın kooperatife maddi kaynak sağlamak amacıyla özellikle boşalan üyeliklere peşin ödemeli üye alınması yönünde karar alındığını, davacının iddialarına dayanak yaptığı 05.07.2000 tarihli sözleşme incelendiğinde kooperatife ait villanın kendisine satışının yazılı olduğunu, birçok usulsüzlük nedeniyle haklarında ceza davaları açılan sözleşmede imzaları bulunan kooperatif yöneticileri … ve … ‘nin kooperatife ait dairelerin satışına ilişkin genel kuruldan yetki almadıkları gibi peşin ödemeli üyelik konusunda da bir yetki almadıklarını, dolayısıyla, 05.07.2000 tarihli sözleşmenin hukuken yok hükmünde olduğunu, kaldı ki, davacı gibi bazı üyelerin durumu için 10/12/2005 tarihli genel kurul kararı alınarak tüm üyelerin eşit statüde olmasının amaçlandığının özellikle belirtildiğini, 27/06/2014 tarihli genel kurul kararları ile özellikle boşalan üyelikler için peşin ödemeli üyelik yoluna gidilerek alınan üyelerin isimlerinin de belirtildiğini, bu kararın davacı lehine yorumlanamayacağını, davacı için 10/12/2005 tarihli genel kurul kararının geçerli olduğunu, davacı için peşin ödemeli üyelik için açıkça alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, gerek dosyaya sunulan 16/06/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda ve gerekse delil olarak bildirilen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda müvekkilinin kooperatifte peşin ödemeli üyelik olmadığının belirtildiğini, davalı kooperatifin, 08/06/2006, 09/07/2008, 30/06/2009, 31/07/2010,19/05/2013 ve 01/08/2015 tarihli genel kurul kararlarında tüm üyelerden aidat alınması yönünde kararlar bulunduğunu, davacının davaya konu ettiği 01.08.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısı 4. maddesi ile geçmişte alınan eskalasyon kararının kaldırıldığını ve tüm üyelerin ödedikleri aidatların 115.000,00 TL’ye eşitlenmesinin kararlaştırıldığını, bu kararın, davacının peşin ödeme üyeliğinin iptaline yönelik olmayıp daha önce 10/12/2005 tarihli genel kurul kararının 4. maddesi ile alınan eskalasyona ilişkin kararın kaldırılarak tüm üyelerin ödemelerinin bu kez 115.000,00 TL’ye eşitlenmesinin amaçlandığını, davacının tüm üyelerin eşit hak ve vecibelere sahip olduğuna ilişkin 1/a bentte içeriği belirtilen 10/12/2005 tarihli genel kurul kararını da zamanında dava konusu edilmediğini, davacının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, davacının da isminin geçtiği 09.07.2008 tarihli olağan genel kurul toplantısı gündem 4. madde tüm üyelerden 1.000,00 YTL alınmasına ve yukarıda belirtilen genel kurul kararları paralelinde peşin ödemeli üye olduğunu belirterek kooperatif genel kurul kararlarına aykırı davranarak ödeme yapmayanların kooperatiften ihracının kararlaştırıldığını, ihracına karar verilen 9 kişiden birinin de davacı … olduğunu, mahkemece hakkaniyete ve eşitlik ilkesine aykırı bir durum yaratıldığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun oluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 01/08/2015 tarihli kooperatif genel kurul kararının davacı yönünden uygulanmasına yer olmadığının tespiti ve peşin ödemeli kooperatif üyesi olunduğunun tespiti taleplerine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre 05/07/2000 tarihinde kooperatif yönetim kurulu kararıyla kooperatif uhdesinde bulunan hissenin davacıya satıldığı, daha sonra satışa konu bağımsız bölümün davacıya teslim edildiği, bu tarihten 01/08/2015 tarihine kadar davacıdan aidat talep edilmediği ferdi ilişkiye geçilmeyen kooperatiflerde bağımsız bölüm satılması ancak hisse devri suretiyle dolayısıyla alıcının kooperatife üye yapılması ile mümkün olacağı, aksi halde kooperatif ferdi ilişkiye geçerken taşınmaz devri gerçekleştirilemeyeceği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre kooperatif genel kurulunda karar alınmadan yönetim kurulunca peşin bedelli üyelik tahsis edilemeyeceği, ancak bu şekilde bir genel kurul kararı olmamasına rağmen kendisine bağımsız bölüm devredilen üyeden uzun süre aidat talep edilmemesi halinde üyeliğinin peşin bedelli olduğunun zımnen benimsendiğinin kabulü gerektiği, dava konusu somut olayda davacıdan uzun süre aidat talep edilmediği sabit olduğundan davacının kooperatife peşin ödemeli ortak olduğunun kabulü gerektiği, buna göre mahkemece davacının “01/08/2015 tarihli genel kurul tutanağının 4. maddesinin davacı açısından uygulanmasına yer olmadığına” karar verilmesi yönündeki talebinin söz konusu genel kurul kararının davacı yönünden iptali talebi olarak değerlendirilmesinde ve davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 18/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

O.B