Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1952 E. 2023/1106 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
YAZIM TARİHİ : 22/05/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 19/01/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında inşaat malzemesi alım satımı konusuna ilişkin ticari işten dolayı açık hesap çalışıldığını, 18.08.2017 tarihi itibari ile son ticari alış verişin yapıldığını, bu tarihten sonra müvekkili şirketin davalı şiketten mal almadığını, iki şirket arasında ki bu açık hesap çalışmadan kaynaklı olarak müvekkili şirketin davalı şirketten 2.288 Tl lik para puan fiyat farkı, 12.596,17 TL lik prim fiyat farkı ve 1603,53 TL lik mal iadesinden kaynaklanan alacağının bulunduğunu, bu alacaklara ilişkin olarak 02.01.2018 tarih …fatura no 2.288,00 TL lik, 02.01.2018 tarih … fatura no 12.596,17 TL lik ve 02.01.2018 tarih … fatura no 1.603,53 TL lik üç adet faturanın kesilerek davalı şirkete gönderildiğini ve davalı şirket bu faturalara itiraz edilmediğini, bu nedenle faturalar da belirtilen borçların kesinleştiğini, ancak fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının borca ve faize itiraz ettiğini, borçlunun icra dairesine yaptığı itiraz ile bağlı olup, daha sonrasında bu itirazını değiştiremeyeceğini ve genişletemeyeceğini, borçlu ticari ilişkiyi reddetmediğini, borçlunun faize ilişkin itirazının yersiz olduğunu, borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiğini ileri sürerek davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın faturaya itiraz edilmediğinden bahisle fatura içeriklerinin kesinleştiğini ve müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia itmiş ise de; söz konusu belgelerin fatura niteliğinde olmayıp TTK. md 21 hükümleriyle öngörülen karineden davacı tarafın faydalanmasının mümkün olamayacağını, davacı tarafın prim fiyat farkı ve para puan fiyat farkına ilişkin beyan ettiği belgelerde satılan bir mal veya görülen bir hizmete ilişkin veri olmadığından iş bu belgelerin faturada ihtiva etmesi gereken zaruri unsurları taşımadığından fatura niteliklerinin bulunmadığını, bir an için bu belgelerin fatura niteliğinde olduğu varsayılsa dahi, her ne kadar kanunda 8 gün içinde itiraz edilememesi halinde faturanın içeriğinin kabul edildiği ifade edilmişse de bu hüküm yalnızca faturanın olağan (mutad) içeriği hakkında geçerli olduğunu, davaya konu belgelerde geçen prim farkı ve para puan farkı gibi ibareler faturanın mutad içeriğinden olmadığından davacı tarafın TTK’nu ile faturaya atfedilen karineden yararlanamayacağını, dolayısıyla davacı taraf prim fiyat farkı ve para puan fiyat farkı istemlerinin hukuki mesnedini ispatlamakla mükellef olduğunu, ancak davacı tarafın bu hususta bir ispat faaliyetine girişmediğini, yalnızca soyut iddialar ortaya attığını, müvekkilinin bahsi geçen belgelerden dolayı davacı tarafa borçlu olmadığının açık olduğunu, kaldı ki yerleşik ticari teamüllere göre prim ve para puan tarzı yararlandırmalar para vermek suretiyle değil, prim veya puan karşılığında mal vermek suretiyle yapılmakta olduğunu, bu husus bile tek başına davacı tarafın davayı açmakta kötü niyetli olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, davacı taraf müvekkili şirketten, 1.603,53 TL bedelli iade faturasından kaynaklanan alacağı olduğunu iddia ettiğini, iade faturasının tanzimi öncesinde geçerli bir ticari ilişkiye ve buna dayanak faturaya bağlı olduğundan TTK düzenlemeleri göz önüne alındığında, fatura, dayanak alım-satım ilişkisinin sözleşmesel kurulumu aşamasına değil bu ilişkinin ifasına ilişkin bir belge olduğunu, davacı tarafın TTK da faturaya atfedilen ispat karinesinden yararlanabilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak bir iade faturasının keşide edildiği ve bu faturanın usulünce müvekkili şirkete tebliğ edildiğinin ispatının gerektiğini, ancak bu hususlar davacı tarafça ispat olunsa dahi tek başına müvekkilinin iade borcunun doğmasına sebep olmayacağını, fatura, ifa aşamasına ilişkin bir belge olup davacı taraf, iade faturasına konu malı iade etmekte haklı olduğunu ispatla mükellef olduğunu, nitekim iade faturasına konu mallarda herhangi bir ayıbın sözkonusu olmadığını ve davacı tarafça kendilerine süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının da bulunmadığını, bu sebepten davanın iade faturası açısından da reddinin gerektiğini, davanın haksız çıkar elde etmek maksadıyla, kötü niyetle açılmış bir dava olduğunu, davacı tarafın talep sonucunu hükmedebilmek için kanunda aranan şartların oluşmadığının açık olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Söz konusu uyuşmazlık hususlarında taraf ticari defter ve kayıtlarının SMMM Bilirkişiler marifetiyle tetkik edilmesi suretiyle rapor düzenlendiği, bilirkişi … tarafından düzenlenen 09/10/2019 tarihli kök rapor ile 14/07/2020 tarihli ek rapor ile bilirkişi … tarafından düzenlenen 18/08/2020 tarihli raporlara göre davacının ticari defterlerinin açık ve anlaşılır nitelikte tutulmadığı, bu nedenle muhasebe kayıtları sonucundan ne kadar borcun veya alacağın olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, dava konusu faturaların borca mahsup edilip edilmediğinin tespit edilemediği, davalının incelenen ticari defter ve belgelerinde ise söz konusu faturaların kayıtlarının bulunmadığı, davacı faturaların teslimi yönü ile yemin deliline dayandığı, davalının usulen yemini eda eda ettiğinden ispat edilemeyen fatura teslimi nedeni ile borçtan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kötüniyetin de ispat edilemediği gerekçesiyle de tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlarında belirttikleri üzere ilk rapor olan bilirkişi …’ın verdiği raporların sadece müvekkili şirketin defterlerine bakarak hazırlanan raporlar olup aradaki hukuki ihtilafı aydınlatmaya yeterli bir rapor olmadığını, diğer bilirkişi …’in raporunun ise kendi içinde çelişkilerle dolu olup hukuki uyuşmazlığı aydınlatmaya yeterli bir rapor olmadığını, bilirkişi raporunda e mail yazışmalarının incelendiği beyan edilmesine rağmen davalı firmanın şubat ayında 12.491,96 TL ödeme tarafınıza ödeme yapılacaktır ibaresini değerlendirmeye almadığını, HMK 322/3 e göre defter kayıtlarının aksi başka bir delille ispatlanıyorsa artık defter kayıtları dikkate alınmayacağını, davaya konu faturaların müvekkilin ticari defterlerinde yer aldığını ve ayrıca taraflarca yapılan E-mail yazışmalarında davalı tarafça fatura içeriklerinin kabul edildiğini, bu durumda HMK 322/3. Maddesine göre defter kayıtlarının aksi kesin delille ispat edildiği için bilirkişinin aksi yöndeki beyanı kanuna aykırı olduğunu, bilirkişinin 02.01.2018 tarih ve… nolu 2.288 TL bedelli fatura içinde davalının ticari defterlerinde davaya konu faturaların olmaması sebebi ile davalının borcunun bulunmadığını beyan ettiğini, bilirkişinin dosyaya yansıyan ve davalı tarafça itiraz edilmeyen diğer delillerle değerlendirme yapmadan bu sonuca vardığını, dava konusu olan bütün faturaların davalı firma ile mutabık kalınarak kesilmiş ve akabinde faturaların aslının davalıya teslim edilmiş olduğunu, iş bu sebeple bilirkişinin davalı kayıtlarında bulunmadığından bahisle borç yoktur ibaresinin kanuna aykırı bir beyan olduğunu, davalı şirketin resmi e-maili ile yapılan yazışmalarda borcu kabul ettiklerinin ve bu borçlara ilişkin fatura düzenlenmesini istediklerinin sabit olduğunu, mahkemece yemin metninin okunmadan yemin yaptırıldığını, buna ilişkin itirazlarının da değerlendirilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre dava konusu icra takibinde takip dayanağı faturalardan ikisinin fiyat farkı faturası, birinin de iade faturası olarak düzenlendiği, fiyat farkı düzenlenebilmesi için taraflar arasında yapılan sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunması veya fiyat farkı faturasının karşı tarafça kabulü gerektiği, davalı tarafça fiyat farkı faturası düzenlenebileceği hususunda sözleşme yapıldığı ya da taraflar arasında bu yönde bir mutabakat bulunduğu yönünde bir iddia ileri sürülmediği gibi fiyat farkı faturalarının davalı tarafça kabul edilmediği, buna göre iki adet fiyat farkı faturasının dayanağının bulunmadığı, davalı tarafça tek taraflı olarak iade farkı düzenlenmesinin tek başına faturada belirtilen malın iade edildiğini ispata elverişli olmadığı, davacı tarafça sunulan e-mail yazışmalarında kayıtsız şartsız borç ikrara olarak değerlendirilebilecek nitelikte bir beyan bulunmadığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

O.B.